Gelişmiş Arama
Ziyaret
8743
Güncellenme Tarihi: 2010/11/08
Soru Özeti
evlenmek ve aile yuvasını kurumak, tarihin ilk başlarından beri insan yaşamının en önemli meselelerinden ve Beşiri toplumların en köklü erkânlarından olmuştur. Böyleli önemli konuların dirayet ve akli kurallar çerçevesinde gerçekleştirilmesinin gerekliliği açıktır. Zira bir ailenin geleceği ve yazgısı evlenmek olgusuyla başlıyor. Bu olgu kendi akıbetinde binlerce konuyu; neslin türenmesi, eğitim, öğretim, terbiye vb. gibi meseleleri getirmektedir. Dolayısıyla bu olgu bütün yönüyle araştırılmalı ve dakik bilgilere dayandırılmalı, İstihare ve yazgı gibi şeyler bırakılmamalıdır.
Soru
evlenmek hakkında istihare yapılabilinir mi? Noktasında bilgi sahibi olmak istedim. Kaç yıldır bir kız bayanla evlenmek istiyorum. Ancak ailesi farklı bahanelerle muhalefet ediyor. En son getirdiği bahane; Ayetullah Behcet’in defterine telefon açtık ve konuyla ilgili istihare yaptırdık ancak istiharenin neticesi iyi çıkmadı diyor.
Hal böyle olunca evlenmek hakkında istihare yapılabiliniyor mu? noktasında beni aydınlatırsanız memnun olurum.
Kısa Cevap

evlenmek ve aile yuvasını kurumak, tarihin ilk başlarından beri insan yaşamının en önemli meselelerinden ve Beşiri toplumların en köklü erkânlarından olmuştur. Böyleli önemli konuların dirayet ve akli kurallar çerçevesinde gerçekleştirilmesinin gerekliliği açıktır. Zira bir ailenin geleceği ve yazgısı evlenmek olgusuyla başlıyor. Bu olgu kendi akıbetinde binlerce konuyu; neslin türenmesi, eğitim, öğretim, terbiye vb. gibi meseleleri getirmektedir. Dolayısıyla bu olgu bütün yönüyle araştırılmalı ve dakik bilgilere dayandırılmalı, İstihare ve yazgı gibi şeyler bırakılmamalıdır.

Ama eğer insan evlenmek konusunda, diğer konularda olduğu gibi etraflıca düşünmüş, yapılması gereken tüm araştırmaları yapmış, başkalarıyla istişare yapıp tecrübelerinden yararlandığı halde bir neticeye varamamış ve yine de şüphe, tereddüt ve ikilem içindeyse, Allah u Teâlâ’dan yardım alabilir anlamında olan istihareye başvurabilir. Bu anlamda olan istihareye başvurmakta şer'i olarak hiçbir mahzuru yoktur. İstihare tereddüt, şüphe ve ikilem içinde kalmış kimseleri, içine düşmüş oldukları tereddüt, şüphe ve ikilemden kurtarmaktan başka bir şey sağlayamayacağı noktasına da dikkat edilmelidir.

Elbette mutlak istiharede -ki kast edilen istihare de budur-, güdülen asıl hedef insanın, kendiişlerinde, düşüncelerinde bencil ve zalim olmasını engellemektir. Kendi düşüncelerine dayanacağı yerde, Allahın kendisine yönelip ondan hayrı ve yardımı talep etmesidir. Tüm işlerinde Ona tevekkül edilmesi istenilmektedir. İşlerinin başlangıcını ve sonunu, âlim ve hâkim olan Allaha havale edilmesi ve Ona bırakılması güdülmektedir. Açıklanmış olan konuları ve evlilikte karşıdaki ailenin aynı derecede (hemküfv) olması ve evlilikte riayet edilmesi gereken tüm durumları dikkate alarak siz soru soran kardeşimize, bu konuyu Allaha havale etmeniz  tavsiye ediliyor.

Ayrıntılı Cevap

1-     Evlilik meselesinin tarihçesi insanın yaşam tarihiyle aynidir. Âdem ve Hava’nın (a.s) başlangıcından şimdiye kadar insanın en önemli meselelerinden ve beşeri toplumu temel erkânlarından sayılmaktadır. Karı ve koca arasında gerçekleşen bağ, insanın yaşantısında bir dönüm noktasıdır. Güncel ve sürekli insanın karşılaştığı meselelerdendir. İlahi dinlerin her birisi bu konu hakkında görüş belirtmiş ve bu konuyla alakalı kararlar ve kanunlar bağlamında insanları bilinçlendirmiştir. İslam dini de ilahi dinlerin en son dini olma itibarıyla insana ve insanın ihtiyaçlarına daha derin ve daha realist bir bakışla bakmış ve konuyla ilgili özel görüşler ortaya koymuştur. Bir bütün olarak İslam dininin öğretilerinden şöyle anlaşılmaktadır: İslam nezdinde evlilik ve aile yuvasını kurmak, Allah katında en sevimli şeylerden sayılmaktadır.[1]

2-     İslam mektebinde eş seçmekte, din ve güzel ahlak temel ölçü ve mikyaslardan sayılmaktadır. Peygamber efendimiz (s.a.a) konuyla alakalı şöyle buyurmaktadır: "eş almak için ahlakı güzel bir kimse size müracaat ettiğinde ona kadın verin. Aksi takdirde yeryüzünde büyük fitne ve fesat çıkacaktır".[2]

3-     Akıl büyük bir nimettir. Allah u Teâlâ insanlara bağışlamış. İnsan aklın meşalesiyle yaşamın karanlık yollarını kolaylıkla açıp zor ve tehlikeli güzergâhlarını selametle geçebilir. Kuranı kerimde akıldan yararlanma konusu çok tavsiye edilmiştir. Kuran-i kerim açısından eylemlerini akli kurallar çerçevesinde gerçekleştirmeyenler en kötü varlıklardır.[3] Daha da önemlisi peygamberlerin gönderilişlerini gerektiren temel nedenlerden birisi de insanların akıllarını filizlendirmektir.[4] Akla dayanmak ve aydınlığı saçan bu meşaleden yararlanmak o kadar önem arz ediyor ki şer'i mukaddes, onu şer'i hükümleri çıkarma (istinbat etme) noktasında müracaat edilen kaynaklardan bir kaynak saymaktadır.[5]   

4-     Hakeza dini öğretilerde, akıllıca karar alma ve olayları aydınlatma noktasında akla yardımcı olabilen ve üzerinde durulan etkenlerden birisi de meşverettir. Toplumun görüşü anlamında olan meşveret, bireysel aklın çözemediği kör düğümleri kolaylıkla çözebilir. Meşveret ile bireysel aklın noksanlığı bir noktaya kadar giderilir. Meşveret başkalarının senelerce yaşam sürelerinde kesp ettikleri bir yığın değerli bilgiler ve tecrübelerdir. Meşveret ile bu bilgi ve tecrübeler kolaylıkla önümüze serilir.

5-     Düşündükten ve meşveret yaptıktan sonra yine insanın tereddüt, şek ve şüphe içinde kaldığı çok gerçekleşmiş bir olaydır. Bu durumda şer'in ve aklın tavsiyesi, başka birisiyle meşveret yapmaktır. Sonsuz akla, varlık âleminin meseleleri hakkında mutlak ilme sahip, insanların iyiliklerini ve kötülüklerini bilen, onların hayır ve maslahatlarını isteyen kimseyle (yani Allah ile) meşveret etmektir. İslam kültüründe "istihare" olarak adlandırılan şey, bu türden olan meşverettir. İstihare; yani iki şeyden daha iyisini istemektir, en iyi istektir, iyiliği istemektir.[6] Bu nedenle istihare edenin ruhani ve batini boyotu saf ve temiz olduğu oranda, istihareye olan itimat, itminan ve güven derecesi de yükselir.

İstiharenin iki anlamı var; birincisi Allahtan hayır dilemektir. İstiharenin gerçek anlamı da budur. Bu istihare rivayetlerimizde çok konu edilmiştir. Bu istihare gerçek anlamda, dua şubelerinden bir şube ve dallarından bir daldır. Bu istihare mutlak anlamdaki istiharedir. Şek ve tereddüde has değildir. Bu gerçekte Allahtan yardım dilemek ve tüm işlerini, yaşamdaki tüm faaliyetlerini ona havale etmek anlamındadır. Bundan dolayıdır ki imam Cafer sadık (a), Allah şöyle buyurdu diyor: "kulumun bedbahtlıklarındandır ki, faaliyet yapıyor ama benimle istihare yapmıyor". Buna binaen bu rivayetler gereğince bu türden olan istihare şaşkınlığı ve çıkmazlıklar için değil, bilakis her yerde ve her zaman iyi, benimsenmiş ve bir çözüm yoludur. İkincisi: şaşkınlık ve çıkmazdan kurtulmak için Allahtan yardım ve hayır talep etmektir. Bu istihare şaşkınlık ve çıkmazlara has bir istiharedir. Her halükarda eğer istihare namaz ve duadan sonra ve huzur-i kalp ile yapılırsa kesinlik daha iyidir. Zira imamlardan istiharenin adapları konusunda bu şekilde nakil edilmiştir.[7]

6-     İstiharenin konumu hakkında, dini kültürümüzde esas itibariyle üç görüş mevcuttur:

a)     Birincisi: konu hakkında düşünmeyi, taşınmayı ve araştırmayı kökten bırakıp yalnız ve yalnız işlerinin neticesini istihareye bırakıp ona sığınan görüş.

b)    Bir diğer grup rasyonel ve akılcıdır. Dolayısıyla istihareyi kökten reddediyor.

c)     Üçüncü görüş ise istihareyi, aklın ve meşveretin konumuyla eşleştirerek açıklıyor ki, bu anlamdaki istihare akılcılığın kendisi, tefekkür ve ta'akklün aynısıdır. Bu anlamda ve anlayışla yapılan istiharenin dini anlayışta hiçbir mahzuru yoktur. Zira bu anlamda yapılan istihare anlayışı, iki şeyden birisinin tayininden başka bir şey anlamına gelmiyor. Haram olanı helal, vacip olmayanı vacip ediyor, Allahın hükümlerinden her hangi bir hükmü değiştirip yeni hüküm koyuyor anlamında değildir. Sadece şunu belirtmektedir ki; istihare yapan kişi için çıkmaza girdiği iki şeyden hangisinin kendisi için hayırlı ve hangisinin hayırsız olduğunu belirtiyor. Bu vesileyle onu kararsızlıktan kurtarıyor. Ama yapılmasının veya terk edilmesinin gelecekteki ne gibi bir etkisi olacağını açıklamak ise istiharenin alanına girmiyor ve istihare bunun uhdesinden zaten de gelemiyor.

7-     "hayır, işlerinde istihareye ne gerek vardır" şeklindeki Şirazlı Hace'nin sözü çok doğru ve yerindedir. Asıl itibariyle hayır ve tekit edilmiş müstahaplardan olan evlenme konusu, hakkında istihare yapılacak konular literatürüne girecek konulardan değildir. Ama has durumlarda ve sizi kendileri için damat olarak seçme noktasında kızın ailesi, delili ne olursa olsun şüphe ve şek oluşmuş, dolayısıyla kendi kızının geleceğini düşünerek bu evliliğin gerçekleşmemesini istiyor olabilir. Onların bu evliliğe muhalefet yapmalarının asıl nedeni istihare değil, başka bir şey olabilir. Ancak bu evlilikten sizi vazgeçirmek için istihareyi bahane ediyor. İslam dininde evlenmek noktasında tavsiye edilmiş konulardan bir tanesi erkek ile kızın "hemkufv" oluşlarıdır. Yani evlenmek için bir kızı istemeye gitmek istendiğinde, kızın ailesinin fikirsel, kültürel ve iktisadi durumu dikkate alınması gerekir. Acaba ikisi aynı derecede midirler? Erkek ile bayanın aynı derecede olmaları benimsenmiş bir durumdur. Zira bu ilerde müşterek yaşamlarında Allah korusun herhangi bir sorunla yüzleşmemeler için dikkate alınmış bir durudur.  

8-     Siz onların bu evliliğe neden muhalif olduklarının asıl nedenini araştırmalısınız. Bu ihtimali vermelisin ki, siz onların ideal ve gönüllerine uygun damat değilsiniz. Eğer gerçekten göze aldığınız kız gelecekte ideal eşiniz olabilir düşüncesindeyseniz, ailesinin makul olan miyar ve ölçülerini mümkün derecede kazanmaya çalışınız ki, böylelikle Allahın izniyle kendi idealinize ulaşabilmiş olasınız. İnşallah.

9-     Böyleli çok önemli olan evlenmek konusu ve şimdiki dünya ve ailelere hâkim olan atmosfer hakkında daha fazla dikkat etmeniz, ileri safhadaki yaşamınız için dininizi ve ahlakınızı kendisi için önemseyen ve gelecekte yaşamın zorluklarıyla uyum sağlayabilen ve yanınızda yaşamayı bir aşk olduğunu kabul eden birisini kendiniz için eş olarak seçmeniz size tavsiye edilmektedir.

 

 



[1] İslam dininde Allah katında, evlilikten daha şerefli bir bina kurulmamıştır”. (Müstedreku’l-Vesail, c. 3, s. 531.).

[2] Dinini ve ahlakını beğendiğiniz bir kimse size geldiğinde onu evlendiriniz. Bunu yapmazsanız yeryüzünde fitne gerçekleşir ve büyük fesat çıkacaktır. (vesailu'ş-Şia, c. 13, s. 51).

[3]  Enfal, 22.

[4] Nehcü'l-Balaga, 1. hutbe.

[5] "aklın hüküm ettiğini şer'i de hüküm eder, şer'in hüküm ettiğini akıl da hüküm eder". (Usulu'l fıkıhda bu bir kuraldır).   

[6] Ferheng-i Muin ve muntaha'l-Areb, vaje'i "istihare".

[7] Biharu'l-Envar, c. 91, s. 222; Vesailu'ş-Şia, bab-u istihara.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmamlar (a.s) terörist saldırılara karşı neden kendi türbelerini koruyamadılar?
    6558 Eski Kelam İlmi 2010/07/17
    Allah-u Teala, Yüce Peygamberine (s.a.a) ve Masum İmamlara (a.s) teşrii (yasama, helal ve haramları belirleme) velayetin yanı sıra, tekvini velayette vermiştir. Onların alemi istedikleri şekilde idareetmeve müdahelegüçlerivardır. Böylesi bir velayet ve güç sadece ...
  • Fecr-i sadık ve Fecr-i kazib’ten kasıt nedir?
    36997 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Fecr-i sadık (gerçek/ikinci fecir) ve fecr-i kazib (yalancı/birinci fecir) iki fıkhi ve astronomik terim olup gece ve gündüzün özel vakitleridir. Fecr-i kazib doğuda görülen beyazlıkla meydana gelir. Bu zamanda namaz kılınamaz. Fecr-i sadık’ın zamanı, o beyazlığın doğu tarafından yayılmasıdır. Bu zaman, sabah namazının ...
  • Allah’ın gani olmasını akli açıdan ispat eder misiniz?
    6483 Eski Kelam İlmi 2012/06/14
    Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyuruyor: Ey insanlar! Siz Allah’a muhtaçsınız. Allah ise her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye hakkıyla lâyık olandır.[1] Allah’ın muhtaç olmaması anlamına gelen gani sıfatı da Allah’ın varlığının, birliğinin ve nedene ihtiyaç duymamasının ispatlanmasından sonra müyesserdir. Biz burada Allah’ın bir neden ...
  • Neden Hz. Peygamber (s.a.a) hayır ve iyiliği güzel yüzlüler nezdinde arayın diye buyurmuştur? Hâlbuki İslam’da zahiri güzellik yerine deruni güzellik önemlidir!
    9575 معیار شناسی (دین و اخلاق) 2012/11/04
    Şüphesiz insanın Allah nezdinde derecesini yükselten şey deruni ve manevi güzelliktir. Allah’a yaklaşmaya neden olan şey deruni güzellik ve temizliktir.[1]Bu yüzden bir insan ne kadar zahiri olarak güzel olursa olsun manevi güzellik taşımazsa yüce Allah nezdinde hiçbir değer taşımaz. Ama bununla birlikte sosyal ilişkilerde ...
  • İslam dininin erkeklerin bakımı ve kişisel temizliği için tavsiyeleri nelerdir?
    4004 Teorik Ahlak 2019/10/09
  • İmam Hasan Askeri (a.s)’ın biyografisini anlatır mısınız?
    3339 Sire 2020/01/20
  • Sabah ezanının bitimine kadar sahur yenilebilir mi?
    9716 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/04
    Ayetullah el-Uzma Hamanei’nin Bürosu: Mükellef fecrin doğduğunu bilir veya itminan ederse yemek yiyemez, ama itminan etmezse yemenin sakıncası yoktur. Ayetullah el-Uzma Sistani’nin Bürosu: 1) Vaktin girdiğine yakin etmişseniz yiyemezsiniz. 2) Şehirden dört fersah (22 km) uzaklaşıp yolculuğa çıkar, orucunuzu yer, sonra da kaza edersiniz. Ayetullah el-Uzma ...
  • Dünyayı sevmekten kurtulmanın yolu nedir?
    16173 Pratik Ahlak 2010/08/08
    Dünya “edna”nın müennesi olup (ahret hayatı karşısında) daha aşağı ve daha değersiz şey anlamındaki “deni” ve “denaet”ten veya (ahret hayatı karşısında) daha yakın anlamındaki “denev”den türemiştir. Kur’an ve rivayetlerin açıklamasında dünya yerilen dünya ve övülen dünya diye iki kısma ayrılır. Dünyadan söz eden ve insanları onun ...
  • Darwin’in evrim teorisi hakkında görüşünüz nedir?
    10439 Eski Kelam İlmi 2012/11/11
    Doğa bilimcileri arasında bitkiler ve canlıları içine alan varlıkların yaratılışı hakkında iki hipotez mevcuttur. A. Türlerin evrim teorisi veya transformizm: Bu hipotez canlı varlıkların başlangıçta bir hücreli varlıklar olarak okyanuslarda ve denizlerin derin katmanlarındaki çamurlarda bir atılım ile ortaya çıktığını söylemektedir. B. Türlerin ...
  • Müslim b. Akil’in Kerbela’ya gelen kızlarının ismi nedir?
    8359 تاريخ بزرگان 2009/02/04
    Hz. Müslim b. Akil’in hayatını anlatan kitaplar incelendiği zaman, Onun Atike ve Hamide adlı iki kızının olduğu anlaşılmaktadır. Atike, Kerbelada Aşura günü, düşmanın çadırlara saldırması sonucu şehid oldu. Hamide ise, Kerbela’da esir düştü. Hz. Müslim’in nesli onunla devam etti. ...

En Çok Okunanlar