Gelişmiş Arama
Ziyaret
22510
Güncellenme Tarihi: 2011/12/10
Soru Özeti
Miraç nedir? Hz. Muhammed’in (s.a.a) dışında da bir peygamber miraca gitmiş midir?
Soru
Sizden miraç hakkında birkaç soru sormak istiyorum: 1) Miraç nedir? 2) Hz. Muhammed’in (s.a.a) dışında miraca giden peygamber var mı? İmam Sadık’tan (a.s) Peygamberimizin (s.a.a) 120 kere miraca gittiği rivayet edilmiştir. Peygamberimizin kaç kere miraca gittiği ve bayramını yaptığımız zamanı konusundaki ihtilaflar, ayrıca Peygamberimiz miraca gittiğinde neler gördü, dönüşü nasıl oldu ve döndüğünde neler yaptığı hakkında bilgi verir misiniz?
Kısa Cevap

Miraç, Arapça’da göğe çıkmak için kullanılan vasıta demektir. Rivayet ve tefsirlerde ise Peygamberimizin (s.a.a) fiziki olarak Mekke’den Beytu’l-Mukaddes’e gitmesine, oradan göğe çıkmasına, sonrada tekrar Mekke’ye dönmesine miraç denmektedir. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Resulullah’ın (s.a.a) dışında herhangi bir peygamber miraca gitmemiştir; sadece Hz. Süleyman, Hz. İdris ve Hz. İsa gibi peygamberler miracın bazı merhalelerinin benzerini yaşamışlardır. Yine rivayetlerden Peygamberimizin (s.a.a) miraca bir kere gittiği anlaşılsa da farklı özelliklerde defalarca miraca gittiğide söylenebilir.

Miracın zamanı konusunda rivayetler değişik olsa da hangisinin doğru olduğu konusunda kesin bir şey söyleyemeyiz. Kesin tarihi bilmemek benzeri birçok olayda olduğu gibi burada da böyle bir şeyin gerçekleşmediği manasına gelmez.

Peygamberimiz (s.a.a) miraçtan sonra direkt olarak Mekke’ye dönmüş, bu önemli olayı Kureyş’e anlatmış ve onu delillerle ispat etmiştir. Ayrıca nübüvveti boyunca miraçta gördüklerinden söylenebilecek olanları sade bir şekilde insanlara anlatıyordu. Onların çoğu rivayet ve tefsir kitaplarında kaydedilmiştir.   

Ayrıntılı Cevap

Sorunuza cevap verebilmek için önce onu bölümlere ayıracak sonra incelemeye alacağız:

1) Miraç nedir ve İslami metinlerde nasıl kullanılmıştır?

2) Peygamberimizin (s.a.a) dışındaki peygamberlerden miraca giden var mı yoksa bu konu yalnızca Resulü Ekrem’e mi (s.a.a) özgüdür?

3) Peygamberimiz (s.a.a) kaç kere miraca gitmiştir?

4) Miraç tam olarak ne zaman gerçekleşti?

5) Peygamberimiz (s.a.a) miraçta neler gördü?

6) Peygamberimiz (s.a.a) miraçtan nasıl döndü ve döndükten sonra neler yaptı?

Şimdi bunları sırasıyla ele alalım:

1) Miraç, Arapça’da göğe çıkmak için kullanılan vasıta demektir. Bu dilde merdivene de miraç denilmektedir. [1]

Kur’an- Kerim, İsra suresinin birinci ayetinde Resul-i Ekrem’in (s.a.a) mucizevi bir şekilde Mescidu’l-Haram’la (Mekke) Beytu’l-Mukaddddes (Mescidu’l-Aksa) arasındaki uzak mesafeyi Allah’ın yardımıyla bir gecede gittiği anlatmaktadır. Bu yolculuk daha uzun bir yolculuğa, yani göklerde dolaşmaya ve ilahi ayetleri görmeye hazırlık olmuştur. Olayın ikinci kısmı Necm suresinin ilk ayetlerinde anlatılmıştır.

Bununla birlikte miraç kelimesi Kur’an’da geçmemiş, bu kelime rivayetlerde ve söz konusu ayetlerin tefsirinde Leyletü’l-Miraç (Miraç Gecesi) şeklinde gelmiştir. Ona böyle bir ad verilmesi Peygamberimizin (s.a.a) bu yolculukta ‘Burak’ adlı bir bineğe bindiği için olabilir. [2]

Kısacası biz ne zaman burada bu kelimeyi kullansak maksadımız Peygamberimizin (s.a.a) bu güzel ve mucizevi yolculuğu olacaktır. [3]

2) Bu mucizenin Peygamberimizle (s.a.a) sınırlı olup olmadığı konusuna gelince, akli ve dini ölçülere göre diğer peygamberlerinde Allah’ın yardımıyla mucize hızıyla yerde ve gökte hareket etmelerine ve Allah’ın ayetlerini görmelerine her hangi bir engel yoktur. Ancak Kur’an-ı Kerim’den ve sahih rivayetlerden bu şekilde göğe çıkıp sonra ümmetinin içine dönerek tebliğine devam eden hiç bir peygamberin olmadığı anlaşılmaktadır.

Bazı ayetlerde, Hz. Süleyman’ın (a.s) rüzgarın vasıtasıyla süratle dünyanın çeşitli yerlerine gittiğinden [4] veya İdris (a.s) [5] ve İsa (a.s) [6] gibi peygamberlerin göğe yükseldiklerinden bahsedilmektedir. Ama yukarıda da değindiğimiz gibi bunların hiç biri Peygamberimizin (s.a.a) miracına tam olarak benzememekteler. Zira Hz. Süleyman’ın (a.s) yolculuğu yeryüzünde idi. Hz. İdris (a.s) ve Hz. İsa (a.s) ise göğe yükseldiler ama dönmediler. Şii rivayetlerine göre İdris (a.s) gökyüzünde vefat etmiş, [7] İsa (a.s) ise gökte olup Hz. Mehdi’nin (a.s) zuhurunu ve Ona yardım etmeyi beklemektedir. [8]

3) Allah’ın kuluna ve resulüne böyle bir mucizeyi defalarca verebileceğine inanıyorsakta miraçla ilgili ayetlerden ve rivayetlerin tamamına yakınından bu özellikteki bir miracın Peygamberimizin (s.a.a) yaşamında bir kere gerçekleştiği anlaşılmaktadır.

Allah Resulü’nün (s.a.a) miracının iki kere veya 120 kere gerçekleştiğini söyleyen rivayetlere [9] gelince bunlar hakkında diyoruz ki:

a- Böyle rivayetlerin sayısı az olup, dolaylı ve açık şekilde miracın bir kere gerçekleştiğini söyleyen rivayetler karşısında zayıf kalmaktalar.

b- Söz konusu az sayıdaki rivayetlerin senetleri de fazla muteber değildir. Örneğin birinci rivayetin senedindeki Ali b. Ebi Hamza denen kimse zayıf biridir; [10] Kasım b. Muhammed denen kişi ise Vakıfi’dir. [11] İkinci rivayetin senedinde ise Seleme b. el-Hattap gibiler vardır. Rical ilmi alimleri onun rivayet nakletmede zayıf olduğunu söylüyorlar. [12]

c- Bununla birlikte Peygamberimizin (s.a.a) fiziki miracının bir kere, ama manevi miracının defalarca olduğunu söyleyebiliriz. Miracın tekrarlandığını söyleyen rivayetler ruhani miraçlara işaret etmekte, hatta peygamberlerin dışındaki kimseler içinde gerçekleşebileceğini söyleyebiliriz. Nitekim namazın müminin miracı olduğunu belirten rivayetler vardır. [13]

4) Hatırlatmak gerekir ki, birçok tarihi olayın kendisine, öğretilerine, ibretlerine dikkat etmek onun zamanını tam olarak bilmekten çok daha önemlidir. Zaman ve mekana haddinden fazla önem vermek asıl olaydan bir tür uzaklaşmak demektir. Belkide bu yüzden Allah Kur’an’da bir çok peygamberin adını ve yaşamını zikrederken hiç birinin doğum, bi’set ve vefat tarihini tam olarak vermemiş, birinin dışında [14] hiç bir peygamberin peygamberlik süresini zikretmemiştir.

Kaldı ki miraç, henüz İslam’ın temellerinin zayıf olduğu ve İslam tarihinin yazılmaya başlanmadığı dönemde gerçekleşmişti. Bu yüzden miracın zamanı konusunda Müslüman tarihçiler arasında görüş birliği yoktur. Kimilerine göre bi’set’in 10. yılında, kimilerine göre ramazanın 16’sını 17’sine bağlayan gece, kimilerine göre de bi’setin başlarında gerçekleşmiştir.’ [15] Bundan dolayı miracı kutlamak istediğinizde bu tarihlerden birini, hatta başka bir tarihi bu amaç için seçebilir ve o tarihte onu ele alıp inceleyebilirsiniz. Bunun başka bir tarihte olmasının sakıncası yoktur.

5- İsra suresinin 1. ayetine göre miracın hedefi ilahi ayetleri Peygambere (s.a.a) göstermektir. Kur’an, yerde ve göklerde ne varsa tümünün, hatta insanların bile Allah’ın ayetleri olduğunu vurgulamaktadır. [16] Buna göre Allah miraçta yalnızca normal ayetleri değil onların yanı sıra çok büyük ayetleri Peygamber (s.a.a) gibi onları derkedebilecek birine göstermek istemiştir. Allah bu ayetleri ‘Allah’ın büyük ayetler’ diye nitelemiştir. [17]

Biz derkedemeyeceğimiz için Peygamberin (s.a.a), orada yaşadıklarının tümünü söylemediği kesindir. Ama birçok rivayette orada yaşadıklarının bir kısmı anlatılmıştır. Ancak Müslümanlar olayın aslını kabul etmelerine karşın malesef hadis yazmada meydana gelen duraklamadan dolayı bu alanda çeşitli ve bazende çelişkili rivayetler karşımıza çıkmaktadır. Bu yüzden Şeyh Tabersi bu alandaki rivayetleri dört kısıma ayırmış, her kısıma örnekler getirerek onlar hakkında nasıl bir görüşe sahip olmamız gerektiğinin yolunu göstermiştir:

1. Kısım: Bu gruptaki rivayetler mütevatir olup doğruluklarında şüphemiz yoktur. Peygamberimizin (s.a.a) miraca gittiği konusunu ele alan ama ayrıntılara girmeyen rivayetler bu türdendir. Böyle rivayetler doğal olarak kabul görürler.    

2. Kısım: Miracın akıl ve dinin ilk ölçüleriyle çelişmeyen bazı ayrıntılarını anlatan rivayetler; Peygamberimizin göklerde dolaşması, peygamberlerle görüşmesi, arş, sidretu’l münteha, cennet ve cehennemi görmesi bu ayrıntılardandır. Bunları kabul ediyor ve bazıları gibi rüyada değilde Peygamberimiz (s.a.a) uyanıkken gerçekleştiğine inanıyoruz.

3. Kısım: Kimi rivayetlerin zahirleri bazı bilgilerimizle uyuşmamaktadır. Ama bazı yönlerden bu uyuşmazlık giderilebilir. Örneğin Peygamberimizin (s.a.a) cennettekilerin nimetler içinde olduğunu, cehennemdekilerinde azapladıklarını görmesi gibi (burada kıyamet gelmeden insanlar nasıl cennette ve cehennemde olabilirler sorusu akıla gelebilir. Cevap olarak diyoruz ki: Onlar berzah cennet ve cehnnemi olabilir veya onların kendileri değilde isim, sıfat ve misali cisimlerini görmüştür). Böyle rivayetleri tevilleriyle kabul etmek gerekir.

4. Kısım: Zahirleri sahih ve ölçülere uygun olmayan, tevilleride çok zor olan rivayetlerdir. Mesela Peygamberin (s.a.a) Allah’la beraber bir tahtın üzerinde oturması gibi. Böyle rivayetlerin reddedilmesi gerekir. [18]

Bu alanda ki onca rivayeti bu kısa yazıda aktarmak mümkün olmayacağından, bu konudaki kitap ve makalelere bakabilirsiniz. [19] Sizin için herhangi bir rivayet anlaşılmaz olursa bize yazarak onun hakkında açıklama isteyebilirsiniz. Bizde Allah’ın yardımıyla onu size açıklarız.

6- Peygamberimizin (s.a.a) miraçtan nasıl döndüğü ve döndükten sonra neler yaptığı konusunda bazı rivayetlerde Peygamber Efendimiz gökten döndükten sonra direkt olarak Mekke şehrine geldiği ve kendileri hakkında çok endişe duyan Ebu Talib’le görüştüğü nakledilmiştir. [20] Sonra miraç olayını Kureyş’e haber vererek onların bu konudaki şüphe ve sorularını cevapladı. Örneğin Beytu’l Mukaddes’in özellikleri [21] ve yolunun üzerinde olan Kureyş’in kervanı hakkında [22] sorular sormuş Peygamberimizde (s.a.a) onları cevaplamıştır.

Allah Resulünün (s.a.a) miraçta uygun gördüğü şeyleri sonradan anlattığı konusunda rivayetler vardır. Bu rivayetlerde ‘Esra Bi’ (Götürdü Beni) veya Araca Bi (Yükselltti beni) gibi ibareler geçmiştir. Onları İslami İlimlerin toplandığı yazılım programlarına yazarak çok sayıdaki miraç hadisine ulaşabilirsiniz.  



[1] -İbn-i Manzur, Lisanu’l Arap, c.2, s.322

[2] -Hür Amuli, Muhammed b.Hasan, Vesail-uş Şia, c.5, s.257, H.6483, Müesseset-ü Al-ul Beyt, Kum, H.K.1409.

[4] - ‘Böylece rüzgarı onun emrine verdik de Onun emriyle dilediği yöne hafif hafif eserdi.’ (Enbiya/81, Sebe/12, Sad/36)

[5] - ‘Biz onu pek yüce bir mekana (makama) yükselttik.’ (Meryem/57)

[6] - ‘Allah onu kendisine yükseltti...’ (Nisa/158)

[7] -Kuleyni, Muhammed b. Yakup, Kafi, c.3, s.250, H.26, Daru’l-Kütübü’l İslamiyye, Tahran, H.Ş.1365

[8] -a.g.e. c.8, s.49, H.10

[9] -Şeyh Saduk, Hisal, c.2, s.600-601, H.3, İntişarat-ı Camiay-ı Müderrisin, Kum, H.K.1403.

[10] -Rical-i Allame Hilli, s.232-233, Daru’z-Zahair, Kum, H.K.1411.

[11] -Rical-i Keşşi, s.452, İntişarat-ı Danişgah-ı Meşhed, H.Ş.1348. (Vakıfi, sadece 7 imam olduğuna inanan Şiilere denir. Bu mezhebin ravilerine güvenilirlik vesikası verilmemiştir.)

[12] -Rical-i Allame Hilli, s.227

[13] -Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, c.79, s.247, Müessessetü’l Vefa, Beyrut, H.K.1404

[14] -Ankebut/14 Hz. Nuh (a.s) hakkındadır.

[15] -Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Nümune, c.12, s.14, Daru’l-Kütübü’l İslamiyye, Tahran, H.Ş.1374.

[16] -Zariyat/20-21, Bakara/164, Al-i İmran/190 ve başka bir çok ayet.

[17] -Necm/18

[18] -Tabersi, Fazl b. Hasan, Mecmau’l-Beyan, c.6, s.609, İntişarat-ı Nasır Hüsrev, Tahran, H.Ş.1372.

[19] -Örneğin Tefsir-i Nümune’nin 12. ve 22. ciltlerinde miraç hakkında faydalı bilgiler bulabilirsiniz.

[20] -Biharu’l Envar, c.18, s.383.

[21] -a.g.e. s.309.

[22] -a.g.e. s.335.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Gayri Müslüman Olan bir kimse bize “esselamu Aleykum” şeklinde Selam verse bizim ona karşı cevabımız nasıl olmalıdır?
    9463 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/07
    Dini öğretilerde çok dikkate alınmış ve kendisine çok tekit edilmiş olan konulardan birisi Müminlerin birbirine selam vermeleridir. Bu düsturdan istisna edilen bazı konular ve yerler var olmaktadır. Onlardan bir tanesi gayri Müslüman olan kimselere selam vermektir. Fıkıh kitaplarında Müslüman olmayanlara selam vermek mekruhtur denilmektedir: Kâfirlerin vermiş olduğu ...
  • Kur’an’da ‘Leyl’ (gece) kelimesi neden hep ‘Nehar’ (gündüz) kelimesinden önce gelmiştir?
    11620 Tefsir 2012/04/04
    Kur’an’da ‘gece’ kelimesinin ‘gündüz’ kelimesinden önce gelmesi konusunda müfessirlerin öne sürdüğü görüşlerin önemlileri şunlardır: 1- Bazılarına göre gecenin gündüzden önce gelmesinin nedeni Hak Teala’nın geceyi gündüzden önce yaratmasından dolayıdır.[1] 2- Bazılarına göre ‘gece’ kelimesinden sonra ve ‘gündüz’ kelimesinden önce gelen ...
  • Savunma hedeflerinin gerçekleşmesinde kadın ve kızların rolü nedir?
    7246 زن و حکومت اسلامی 2012/06/14
    Düşman karşısında savunma yapmak insan ve tüm diri varlıkların fıtri ve zati bir özelliğidir. İslam’ın hayat bahşedici mektebi de bunu değerli ve kutsal bir husus olarak değerlendirmiş ve takipçilerini buna çağırmıştır. Hatta savunma ve öncüllerini Müslümanlara farz kılmıştır. Bu, özel bir grubu özgü değildir. Kadın ve erkek ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8501 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • Sami kavimlerinden olmayıp Avrupa, Hindistan vs. kavimlerden de peygamber gelmiş midir?
    17280 Eski Kelam İlmi 2010/01/02
    İnsan sorumlu bir varlıktır. Bu sorumlulukların hangi sorumluluklar olduğunun bilinmesi için Allah tarafından peygamberlerin gönderilmesi gerekir. Yoksa sorumluluğun manası olmaz.  Kur'an-ı Kerim, çeşitli ayetlerde nerede ...
  • Ben bir miktar çeyizimi kendi maaşımla hazırlayabilir miyim? Kocam, buna muhaliftir ve tüm çeyizi ailen hazırlamalıdır ve ben razı değilim demektedir! Ben onun görüşünün aksine davranabilir miyim?
    6029 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaşınızın tasarruf hakkı kendi elinizdedir ve eşinizin rızası şart değildir.Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaş size aittir ve her türlü tasarruf sizin için caizdir.Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Herkesin kendi malında tasarruf ...
  • Garanık efsanesi nedir?
    11106 Tefsir 2011/04/11
    Garanık efsanesi, Kur'an ve Peygamber'in (s.a.a) mevkisini düşürmek için çalışan düşmanlar tarafından uydurulan bir efsanedir. Onlar şöyle demişlerdir: Peygamber (s.a.a) Mekke'de en-Necm suresini okurken müşriklerin putlarının isimlerinin anıldığı ayete yani: "أَ فَرَءَیْتُمُ اللَّاتَ وَ الْعُزَّى‏ وَ مَنَوةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى"
  • İslam’ın telepati hakkındaki görüşü nedir?
    77921 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/03/15
    Telepati deyimi Yunanca bir deyim olup,uzaklık anlamında tele ve duygu anlamında patus sözcüklerinden oluşmuştur. Telepati kendi duygu organlarından yararlanmadan esrarengiz bir şekilde başkalarının hislerini bilmesi veya duymasını ifade eder. Telepati yanlıları şöyle diyorlar: Normal insanlar için bile yüzlerce kilometre uzakta bulunan dost ve akrabalarının ölümü zamanında tevehhüm ...
  • Tekvini velayet nedir? Tekvini velayet ile Masum İmamlar arasındaki irtibat nedir?
    5763 ولایت، برترین عبادت 2019/02/20
    “Velayet” kelimesi arapça bir kavram olup kök anlam olarak sözlükte “birbirini takip etmek,bir şey diğerinin ardı sıra gelmek ,aralarında mesafe olmaksızın bir şeye yakın olmak” anlamındadır. Bu bağlamda sevgi, bağlılık, yardım, nusret, uyum, egemenlik, rehberlik ve sorumlu anlamlarında kullanılmıştır. “Tekvini velayet” ise varlık alemindeki mahlukat üzerinde egemenlik ...
  • Cebrail sadece vahiy esnasında mı Peygamber-i Ekrem’e nazil oluyordu yoksa sürekli Peygamberin yanında mıydı?
    9267 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Cebrail Peygamber-i Ekrem’e sadece vahiy indirme esnasında gelmekteydi; çünkü rivayetlerde mesela Peygamber-i Ekrem (s.a.a) filan işle meşgulken Cebrail kendisine nazil oldu diye ifade edilen birçok örnek mevcuttur. Bu, Cebrail’in her zaman Peygamberle birlikte olmadığını yansıtıyor. Eğer Cebrail sürekli Peygamberin yanında olsaydı, artık nüzulün bir anlamı kalmazdı; zira nüzul mertebenin ...

En Çok Okunanlar