Gelişmiş Arama
Ziyaret
29724
Güncellenme Tarihi: 2012/05/16
Soru Özeti
Neden yüce Allah cinler gibi hayali varlıklar yaratmış ve öte taraftan da bu cinlerin sadece kendi isteği olması durumunda zarar verebileceklerini belirtmiştir?
Soru
Bakara 102. ayette “Şeytanlar insanlara karı koca arasını açacak şeyler öğretmekte idiler ve onlar Allah’ın izni olmaksızın hiç kimseye bir zarar veremezler. Onların öğrendikleri şey zarar vermekte ve fayda taşımamaktaydı.” diye buyrulmaktadır. Neden yüce Allah cin gibi varlıklar yaratmış ve öte taraftan da bu cinlerin sadece kendi isteğiyle zarar verebileceklerini belirtmiştir. Cinlerin zarar vermesine izin veren bu ilah nasıl bir tanrıdır.
Kısa Cevap

Cin bir varlıktır ve Kur’an onların yaratılışı hakkında şöyle buyurmaktadır: “Cini ondan (Âdem’in yaratılışı) önce sıcak ve yakıcı ateşten yarattık.” Bundan dolayı cin gerçek varlıklardandır ve onların hidayete ermesi için peygamberler gönderilmiştir. Onlar insan gibi Allah’a ibadet etmekle emir olunmuşlardır ve Allah’ın buyruklarına itaat etme veya onlardan yüz çevirme neticesinde kâfir ve Müslüman diye iki gruba ayrılmışlardır. Yaratılış kıssasında Âdem’e secde etmeyen İblis de cinlerin taifesindendir.

Allah’ın İzniyle Zarar Vermek!

Allah’ın izniyle zarar vermek şu manadadır: Bu dünyadaki tüm güçler Allah’ın gücünden kaynaklanır. Hatta ateşin yakıcılığı ve kılıcın kesiciliği onun izni ve buyruğu olmaksızın gerçekleşmez. Sihirbazın, Allah’ın iradesinin aksine yaratılış âlemine müdahale etmesi ve yüce Allah’ı egemenlik alanında kısıtlaması söz konusu değildir. Bütün bunlar yüce Allah’ın değişik varlıklarda yarattığı özellik ve eserlerdir ve bazıları bunlardan iyi istifade etmekte ve bazıları ise kötü istifade etmektedir.     

Ayrıntılı Cevap

Cin Gerçek midir Yoksa Hayal midir!?

Farsça sözlükte cin kendine has zahiri özellikleri ile şeytanın neslinden olan vehimsel bir varlığa denir. Ama onun hakkında özel bir isim kastedildiğinde, kastedilen İblis’tir.[1] Sizin sorunuzda belirttiğiniz şey Kur’an kültüründe cin olarak adlandırılmaktadır. Orijinalinde cin kelimesinin manası görünüşte saklı olan şeye denir.[2] Cin bir varlıktır ve Kur’an onun hakkında şöyle buyurmaktadır: “Ve cini ondan (Âdem’in yaratılışı) önce sıcak ve yakıcı ateşten yarattık.”[3] Bundan dolayı cin gerçek varlıklardan olup hidayete ermesi için peygamberler gönderilmiştir.[4] Cinler aynı şekilde insanlar gibi Allah’a ibadet etmekle yükümlü kılınmışlardır[5] ve Allah’ın buyruklarına itaat etme veya onlardan yüz çevirmenin neticesinde kâfir ve Müslüman diye iki gruba ayrılmışlardır.[6] Yaratılış kıssasında Âdem’e secde etmeyen İblis de cinler taifesinden idi.[7] Evet bazen halk arasındaki kullanışta hiçbir gerçekliği olmayan hayali varlıklar için cin kavramından istifade edilmektedir, ama bu ayet, benzeri ayetler ve masum imamlardan nakledilen rivayetlerde cin hakkında belirtilen hususlar, gerçek bir varlıktan bahsetmektedir. Bakara suresinin 142. ayeti esasınca, Yahudiler sihir ve sihirbazlığa uymuş ve onu iki kaynaktan elde ediyormuş:

1. Hz Süleyman zamanında bulunan ve çirkin işleri yapmak için halka sihir öğreten şeytanlardan.

2. Yeryüzüne inen ve halka sihri nasıl geçersiz kılacaklarını öğreten iki meleğin öğretilerinden.[8]

Bu ayette yüce Allah bu iki melekten[9] (cinlerden değil) Harut ve Marut olarak söz etmektedir. Onlar halka bir takım maslahatlar gereği sihir öğretmekte idi. Ama insanlar o iki melekten karı ve koca arasını açacak hususları öğrenmekteydiler. O halde evvela sizin sorunuzun tersine halk cinlerden bu hususları öğrenmemişlerdir, bilakis iki melek bunları halka öğretmekle görevlendirilmiştir. İkincisi, Kur’an bu iki meleğin karı ve koca arasını açacak ve onların arasına ihtilaf düşürecek şeyleri halka öğrettiklerini buyurmamıştır, tersine halk onlardan karı ve koca arasını açacak şeyleri öğrenmekteydi[10] diye buyurmaktadır. Bildiğiniz gibi bu iki konu arasında büyük bir fark vardır. Bazen bir öğretmen öğrencisine bir takım konular öğretir ve öğrenci bu konulardan istifade ederek ilerleyebilir ve bilimsel ve pratik sorunları halledebilir. Ama öğrenci bu konulardan kötü yararlanarak bunun tersine bir yolda da yürüyebilir. Veyahut öğretmen öğrencisine hem güzel ve hem de çirkin işlerde istifade edilebilecek hususları öğretebilir, ama öğrenci bu konulardan çirkin yolda istifade edebilir. Bomba türleri ve insanları katleden gereçleri icat etme ilmi başta böyleydi. İnsanlar bilimlerin ilerlemesinden kötü yararlanarak bu teknolojiye ulaşmıştır. Özellikle bu ayetin iniş sebebinden istifade ederek bu konuyu daha açık bir şekilde anlamak mümkündür. Bu iki ayetin iniş sebebi hakkında şöyle denilmiştir: Bu iki melek sihirbazların sihrini geçersiz kılmak için halka sihir ve onu geçersiz kılma yöntemini öğretmekteydi ve halktan biz sizin sınanma vesileniniz sakın kâfir olmayın diye söz almaktaydılar (bu ilimlerden kendi yolunda istifade edin).[11] Harut ve Marut kıssası ve ilgili ayetlerin iniş sebebi hakkında daha fazla bilgi edinmek için 4960. (Site: 5247) soruya başvurabilirsiniz.

Allah’ın İzniyle Zarar Vermek Eleştirisinin Cevabı

Eğer söz konusu ayetin manasına iyi bir şekilde dikkat edilecek olursa ayetin varsayılmış bir eleştiriye cevap verme maksadında olduğunu anlayabiliriz. Halk o iki melekten karı ve koca arasını açacak yöntemler öğrenmekteydi diye buyrulmasından sonra, o halde sihir ve sihirbazlık ile yaratılış hususu ve dünya hayatı kanunlarına müdahale etmek mümkündür ve Allah’ın tekvini istek ve iradesi olmaksızın insan meseleleri istediği şekilde değiştirebilir hususu zihne gelmektedir. Yüce Allah bu eleştiriye cevap noktasında şöyle buyurmaktadır: Eğer sihir ile bir zarar vermek isterseniz yine de Allah’ın iradesinin kontrolünden çıkamazsınız…[12]

Daha fazla bir açıklama:

Ayetin bu bölümü, bu evrendeki tüm güçlerin Allah’ın gücünden kaynaklandığını belirten tevhidin temel usullerinden birine işaret etmektedir. Hatta ateşin yakıcılığı ve kılıcın kesiciliği bile Allah’ın izni ve buyruğu olmaksızın gerçekleşmez. Sihirbaz Allah’ın iradesinin tersine evrende bir tasarrufta bulunamaz ve Allah’ın egemenliği altındaki alanda onun hâkimiyetini kısıtlayamaz. Bütün bunlar yüce Allah’ın değişik varlıklarda yarattığı özellik ve eserlerdir. Bazıları bunlardan iyi istifade etmekte ve bazıları ise kötü istifade etmektedir. Allah’ın insanlara vermiş olduğu bu özgürlük ve tercih hakkı da onların sınanma ve tekâmül ve mükemmelleşme vesilesidir.[13] Her şeyin Allah’ın elinde olması, onun sihir yapmaya ve insanlara zarar vermeye razı olması anlamına gelmez. Bilakis şu manaya gelir: Sihir ve ondan istifade etmek, bir tür varlık kanunlarının bazılarından istifade etmektir ve bu da diğer kanunlar gibi Allah tarafından yaratılmış ve icat edilmiştir. Örneğin bıçaktaki kesicilik özelliği ve onun yumuşak cisimlerdeki eseri varlık kanunlarındandır ve bu kanundan istifade etmeyle halk birçok fayda sağlamaktadır. Eğer bazı şartlarda mazlum bir insan bıçak vesilesi ile öldürülürse, bu şu anlama gelir: Allah’ın genel izni ve müsaadesiyle yani varlık kanunlarının bıçak gibi kesici bir şey hakkında uygulanmasıyla mazlum olan şahıs öldürülmüştür. Ama bu yüce Allah’ın zalime mazlum şahsı öldürmek için özel bir izin verdiği anlamına gelmez. Yüce Allah değişik ayetlerde zulmetmekten, mazlum insanları öldürmekten ve halkın haklarını zayi etmekten insanları sakındırmıştır ve bu fiilleri işleyenlere elim bir azap vaadinde bulunmuştur.[14]

İlgili başlıklar:

1. 4920.soru (Site: 5247) (Harut ve Marut).

2. 13679. Soru (Site: tr13508) (Şerlerin Allah’a isnat edilmesinin niteliği).

 


[1] Muin, Muhammed, Ferhenği Muin, s: 457, Neşri Behzat, Tahran, 1386.

[2] Ragıbı İsfahani, El- Fırat fi Garibi’l Kur’an, s: 203.

[3] Hicr Suresi, 27. ayet.

[4] En’am Suresi, 130. ayet: “(O gün Allah, şöyle diyecektir:) “Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu gününüzün gelip çatacağı hakkında sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?” Onlar şöyle diyecekler: “Biz kendi aleyhimize şahitlik ederiz.” Dünya hayatı onları aldattı ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler.”

[5] Zariyat Suresi, 56. ayet.

[6] Ahkaf Suresi, 29. ayet, در این آیه به مسلمان شدن عده ای از جنیان اشاره می کند. در آیات متعددی از گروه جنیان کافر، نام برده شده است, Fussilet Suresi, 29. ayet; A’raf Suresi, 38. ayet; Kafi, c: 1, s: 395. 

[7] Kehf Suresi, 50. ayet: Hani biz meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis’ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da İblis’i ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz? Hâlbuki onlar sizin için birer düşmandırlar. Bu, zalimler için ne kötü bir bedeldir!

[8]Sihri öğrenmenin caiz olduğu yerler, sihri iptal etmek ve sihirbazlar ile mücadele etmek içindir. Bkz: Caferi, Yakup, Tefsiri Kevser, c: 1, s: 308, bica, biyna.

[9] عن الرضا(ع):وَ أَمَّا هَارُوتُ وَ مَارُوتُ فَكَانَا مَلَكَيْنِ عَلَّمَا النَّاسَ السِّحْرَ لِيَحْتَرِزُوا بِهِ سِحْرَ السَّحَرَةِ وَ يُبْطِلُوا بِهِ كَيْدَهُم‏; Vesailu’ş Şia, c: 17, s: 147, باب تحريم تعلم السحر و أجره.

[10] Ayetin manasına dikkat edin: "Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların) uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil’deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler. Hâlbuki o iki melek, “Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer meleğiz. (Sihri caiz görüp de) sakın küfre girme” demedikçe, kimseye (sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Hâlbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi!

[11]Bakara Suresi, 102. ayet.

[12] El- Mizan Tefsiri’nden istifade edilmiştir, c: 1, s: 355.

[13] Mekarim Şrazi, Tefsiri Numune, c: 1, s: 377.

[14] Allah-u Teâlâ İsra Suresi 33. ayetinde şöyle buyurmaktadır: “Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.”

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmamlar (a.s) neden takiyye ederlerdi?
    8518 Kelam İmi 2010/12/04
    Takkiyyenin nedeni yalnızca korku değildir, korku, takiyyenin nedenlerinden sadece biridir, tümü değil. Dikkat etmek gerekir ki, korku, soruda gelen iki çeşidin ötesinde bir şeydir. Zira korku takiyyesi bazen takiyye edenin canı, onuru, malı ve yakınlarına gelebilecek tehlikeden dolayı yapılırken, bazen başkalarına ve müminlere gelecek olan zarar ihtimalinden ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13135 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • “Eğer melekler birbirleri ile tartışırlarsa Cebrail (a.s) Ali’nin (a.s) yanına nazil olur ve melekler arasında hüküm vermesi için Ali’yi (a.s) göğe çıkarır,” diye belirtilen hadis hakkında görüşünüz nedir?
    13048 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Dinsel öğretiler esasınca biz meleklerin kendilerine verilmiş görevler doğrultusunda hareket ederken hiçbir sapma ve itaatsizlik sergilemediklerine inanırız. Yüce Allah melekleri nitelerken şöyle buyurmaktadır: Onlar asla Allah’ın buyruğuna muhalefet etmezler ve emredildikleri şeyi (kâmil bir şekilde) yerine getirirler; yani melekler ilahi emir ve buyrukları kabul eder ve onlara ...
  • İddet ve delilleri hakkında açıklamada bulunur musunuz?
    9438 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/12/22
    İddet fakihlerin ıstılahında şerî bekleme halidir; kadının boşandıktan ve nikâhın zail olmasından sonra veya vefatın ardından zorunlu olarak bir süre beklemesi ve sonra başka biriyle evlenebilmesi durumudur. İddet türleri şunlardır: 1. Boşanma iddeti. 2. Vefat iddeti. 3. Kayıp iddeti, 4. Yanlışlıkla cinsel ilişki kurma iddeti. Belirtilen ...
  • Herhangi bir müçtehitten taklit etmeyen kimsenin humus konusundaki görevi nedir?
    5085 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Sorunuza taklit mercilerinin bürolarından verilen cevaplar şunlardır:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanaei: Mallarınızın humsunun durumunu bilmek için Ayetullah Hamanei’inin burosuna veya onun bu konudaki yetkili vekillerinden birine başvurunuz. Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Amellerinizi ve görevlerinizibütün şartlara haiz bir müçtehidin görüşüne göre yapınız.
  • Kur'an'da namazın genel hükmü açıklanmıştır, ancak imametten genel olarak da söz edilmemiştir. Kur'an'dan imametin hak olduğuna dair bir kaynak verebilir misiniz?
    6152 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Kur'an'da bir çok ayet imamet konusuna değinmiştir. Allame Hilli, El-Feyn adlı eserinde ve Allame Meclisi, Biharu'l-Envar adlı eserinde bu ayetleri genişçe açıklamışlardır. Bu ayetlerden bazı örnekleri şöyledir: Tebliğ ayeti, velayet ayeti, ulu'l-emir ayeti ve sadıkın ayeti. ...
  • Allah’a nasıl iman getireyim ve imanımı nasıl güçlendire bilirim?
    15475 Teorik Ahlak 2011/10/20
    Allah’ı olduğu gibi ve gerçek bir şekilde tanıman için tek bir yol var. Bunun dışında başka bir yol söz konusu değildir. Zira Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “biz, ona şah damarından daha yakınız”. Eğer insan biraz ...
  • Salâvat getirirken Al-i Muhammed’i demezsek niçin savat eksik sayılır?
    15424 Tefsir 2009/07/23
    Al-i Muhammed’e salâvat getirmek bidat olmadığı gibi Kur’an ve hadis ve akıl ve irfanla da uyumludur, çünkü:Bidatin manası dinde olmayan bir şeyi dine dahil etmektir. Biz Al-i Muhammede salâvat getirmenin bidat olmadığını söylüyoruz çünkü bu konu Peygamber ve Ehl-i Beyt’ten gelen hadislerde yer ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10639 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Şeytan cennetten kovulduktan sonra, tekrar nasıl cennete girebildi?
    21252 Tefsir 2012/09/09
    Kısaca, şeytanın insanla irtibatında ve vesvese vermesinde fiziksel varlığa ihtiyaç duymadığını biliyoruz. Bu esas gereğince şeytanın cennete girmeden vesvese amelini yerine getirmesi imkânı vardır, ancak her halükarda soru için faraziyeleri söz konusu ettikten sonra soruyu cevaplandıracağız. 1. Hz. Âdem ve Havva’nın içinde oldukları cennet, Allah-u ...

En Çok Okunanlar