Gelişmiş Arama
Ziyaret
30515
Güncellenme Tarihi: 2012/05/16
Soru Özeti
Neden yüce Allah cinler gibi hayali varlıklar yaratmış ve öte taraftan da bu cinlerin sadece kendi isteği olması durumunda zarar verebileceklerini belirtmiştir?
Soru
Bakara 102. ayette “Şeytanlar insanlara karı koca arasını açacak şeyler öğretmekte idiler ve onlar Allah’ın izni olmaksızın hiç kimseye bir zarar veremezler. Onların öğrendikleri şey zarar vermekte ve fayda taşımamaktaydı.” diye buyrulmaktadır. Neden yüce Allah cin gibi varlıklar yaratmış ve öte taraftan da bu cinlerin sadece kendi isteğiyle zarar verebileceklerini belirtmiştir. Cinlerin zarar vermesine izin veren bu ilah nasıl bir tanrıdır.
Kısa Cevap

Cin bir varlıktır ve Kur’an onların yaratılışı hakkında şöyle buyurmaktadır: “Cini ondan (Âdem’in yaratılışı) önce sıcak ve yakıcı ateşten yarattık.” Bundan dolayı cin gerçek varlıklardandır ve onların hidayete ermesi için peygamberler gönderilmiştir. Onlar insan gibi Allah’a ibadet etmekle emir olunmuşlardır ve Allah’ın buyruklarına itaat etme veya onlardan yüz çevirme neticesinde kâfir ve Müslüman diye iki gruba ayrılmışlardır. Yaratılış kıssasında Âdem’e secde etmeyen İblis de cinlerin taifesindendir.

Allah’ın İzniyle Zarar Vermek!

Allah’ın izniyle zarar vermek şu manadadır: Bu dünyadaki tüm güçler Allah’ın gücünden kaynaklanır. Hatta ateşin yakıcılığı ve kılıcın kesiciliği onun izni ve buyruğu olmaksızın gerçekleşmez. Sihirbazın, Allah’ın iradesinin aksine yaratılış âlemine müdahale etmesi ve yüce Allah’ı egemenlik alanında kısıtlaması söz konusu değildir. Bütün bunlar yüce Allah’ın değişik varlıklarda yarattığı özellik ve eserlerdir ve bazıları bunlardan iyi istifade etmekte ve bazıları ise kötü istifade etmektedir.     

Ayrıntılı Cevap

Cin Gerçek midir Yoksa Hayal midir!?

Farsça sözlükte cin kendine has zahiri özellikleri ile şeytanın neslinden olan vehimsel bir varlığa denir. Ama onun hakkında özel bir isim kastedildiğinde, kastedilen İblis’tir.[1] Sizin sorunuzda belirttiğiniz şey Kur’an kültüründe cin olarak adlandırılmaktadır. Orijinalinde cin kelimesinin manası görünüşte saklı olan şeye denir.[2] Cin bir varlıktır ve Kur’an onun hakkında şöyle buyurmaktadır: “Ve cini ondan (Âdem’in yaratılışı) önce sıcak ve yakıcı ateşten yarattık.”[3] Bundan dolayı cin gerçek varlıklardan olup hidayete ermesi için peygamberler gönderilmiştir.[4] Cinler aynı şekilde insanlar gibi Allah’a ibadet etmekle yükümlü kılınmışlardır[5] ve Allah’ın buyruklarına itaat etme veya onlardan yüz çevirmenin neticesinde kâfir ve Müslüman diye iki gruba ayrılmışlardır.[6] Yaratılış kıssasında Âdem’e secde etmeyen İblis de cinler taifesinden idi.[7] Evet bazen halk arasındaki kullanışta hiçbir gerçekliği olmayan hayali varlıklar için cin kavramından istifade edilmektedir, ama bu ayet, benzeri ayetler ve masum imamlardan nakledilen rivayetlerde cin hakkında belirtilen hususlar, gerçek bir varlıktan bahsetmektedir. Bakara suresinin 142. ayeti esasınca, Yahudiler sihir ve sihirbazlığa uymuş ve onu iki kaynaktan elde ediyormuş:

1. Hz Süleyman zamanında bulunan ve çirkin işleri yapmak için halka sihir öğreten şeytanlardan.

2. Yeryüzüne inen ve halka sihri nasıl geçersiz kılacaklarını öğreten iki meleğin öğretilerinden.[8]

Bu ayette yüce Allah bu iki melekten[9] (cinlerden değil) Harut ve Marut olarak söz etmektedir. Onlar halka bir takım maslahatlar gereği sihir öğretmekte idi. Ama insanlar o iki melekten karı ve koca arasını açacak hususları öğrenmekteydiler. O halde evvela sizin sorunuzun tersine halk cinlerden bu hususları öğrenmemişlerdir, bilakis iki melek bunları halka öğretmekle görevlendirilmiştir. İkincisi, Kur’an bu iki meleğin karı ve koca arasını açacak ve onların arasına ihtilaf düşürecek şeyleri halka öğrettiklerini buyurmamıştır, tersine halk onlardan karı ve koca arasını açacak şeyleri öğrenmekteydi[10] diye buyurmaktadır. Bildiğiniz gibi bu iki konu arasında büyük bir fark vardır. Bazen bir öğretmen öğrencisine bir takım konular öğretir ve öğrenci bu konulardan istifade ederek ilerleyebilir ve bilimsel ve pratik sorunları halledebilir. Ama öğrenci bu konulardan kötü yararlanarak bunun tersine bir yolda da yürüyebilir. Veyahut öğretmen öğrencisine hem güzel ve hem de çirkin işlerde istifade edilebilecek hususları öğretebilir, ama öğrenci bu konulardan çirkin yolda istifade edebilir. Bomba türleri ve insanları katleden gereçleri icat etme ilmi başta böyleydi. İnsanlar bilimlerin ilerlemesinden kötü yararlanarak bu teknolojiye ulaşmıştır. Özellikle bu ayetin iniş sebebinden istifade ederek bu konuyu daha açık bir şekilde anlamak mümkündür. Bu iki ayetin iniş sebebi hakkında şöyle denilmiştir: Bu iki melek sihirbazların sihrini geçersiz kılmak için halka sihir ve onu geçersiz kılma yöntemini öğretmekteydi ve halktan biz sizin sınanma vesileniniz sakın kâfir olmayın diye söz almaktaydılar (bu ilimlerden kendi yolunda istifade edin).[11] Harut ve Marut kıssası ve ilgili ayetlerin iniş sebebi hakkında daha fazla bilgi edinmek için 4960. (Site: 5247) soruya başvurabilirsiniz.

Allah’ın İzniyle Zarar Vermek Eleştirisinin Cevabı

Eğer söz konusu ayetin manasına iyi bir şekilde dikkat edilecek olursa ayetin varsayılmış bir eleştiriye cevap verme maksadında olduğunu anlayabiliriz. Halk o iki melekten karı ve koca arasını açacak yöntemler öğrenmekteydi diye buyrulmasından sonra, o halde sihir ve sihirbazlık ile yaratılış hususu ve dünya hayatı kanunlarına müdahale etmek mümkündür ve Allah’ın tekvini istek ve iradesi olmaksızın insan meseleleri istediği şekilde değiştirebilir hususu zihne gelmektedir. Yüce Allah bu eleştiriye cevap noktasında şöyle buyurmaktadır: Eğer sihir ile bir zarar vermek isterseniz yine de Allah’ın iradesinin kontrolünden çıkamazsınız…[12]

Daha fazla bir açıklama:

Ayetin bu bölümü, bu evrendeki tüm güçlerin Allah’ın gücünden kaynaklandığını belirten tevhidin temel usullerinden birine işaret etmektedir. Hatta ateşin yakıcılığı ve kılıcın kesiciliği bile Allah’ın izni ve buyruğu olmaksızın gerçekleşmez. Sihirbaz Allah’ın iradesinin tersine evrende bir tasarrufta bulunamaz ve Allah’ın egemenliği altındaki alanda onun hâkimiyetini kısıtlayamaz. Bütün bunlar yüce Allah’ın değişik varlıklarda yarattığı özellik ve eserlerdir. Bazıları bunlardan iyi istifade etmekte ve bazıları ise kötü istifade etmektedir. Allah’ın insanlara vermiş olduğu bu özgürlük ve tercih hakkı da onların sınanma ve tekâmül ve mükemmelleşme vesilesidir.[13] Her şeyin Allah’ın elinde olması, onun sihir yapmaya ve insanlara zarar vermeye razı olması anlamına gelmez. Bilakis şu manaya gelir: Sihir ve ondan istifade etmek, bir tür varlık kanunlarının bazılarından istifade etmektir ve bu da diğer kanunlar gibi Allah tarafından yaratılmış ve icat edilmiştir. Örneğin bıçaktaki kesicilik özelliği ve onun yumuşak cisimlerdeki eseri varlık kanunlarındandır ve bu kanundan istifade etmeyle halk birçok fayda sağlamaktadır. Eğer bazı şartlarda mazlum bir insan bıçak vesilesi ile öldürülürse, bu şu anlama gelir: Allah’ın genel izni ve müsaadesiyle yani varlık kanunlarının bıçak gibi kesici bir şey hakkında uygulanmasıyla mazlum olan şahıs öldürülmüştür. Ama bu yüce Allah’ın zalime mazlum şahsı öldürmek için özel bir izin verdiği anlamına gelmez. Yüce Allah değişik ayetlerde zulmetmekten, mazlum insanları öldürmekten ve halkın haklarını zayi etmekten insanları sakındırmıştır ve bu fiilleri işleyenlere elim bir azap vaadinde bulunmuştur.[14]

İlgili başlıklar:

1. 4920.soru (Site: 5247) (Harut ve Marut).

2. 13679. Soru (Site: tr13508) (Şerlerin Allah’a isnat edilmesinin niteliği).

 


[1] Muin, Muhammed, Ferhenği Muin, s: 457, Neşri Behzat, Tahran, 1386.

[2] Ragıbı İsfahani, El- Fırat fi Garibi’l Kur’an, s: 203.

[3] Hicr Suresi, 27. ayet.

[4] En’am Suresi, 130. ayet: “(O gün Allah, şöyle diyecektir:) “Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu gününüzün gelip çatacağı hakkında sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?” Onlar şöyle diyecekler: “Biz kendi aleyhimize şahitlik ederiz.” Dünya hayatı onları aldattı ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler.”

[5] Zariyat Suresi, 56. ayet.

[6] Ahkaf Suresi, 29. ayet, در این آیه به مسلمان شدن عده ای از جنیان اشاره می کند. در آیات متعددی از گروه جنیان کافر، نام برده شده است, Fussilet Suresi, 29. ayet; A’raf Suresi, 38. ayet; Kafi, c: 1, s: 395. 

[7] Kehf Suresi, 50. ayet: Hani biz meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis’ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da İblis’i ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz? Hâlbuki onlar sizin için birer düşmandırlar. Bu, zalimler için ne kötü bir bedeldir!

[8]Sihri öğrenmenin caiz olduğu yerler, sihri iptal etmek ve sihirbazlar ile mücadele etmek içindir. Bkz: Caferi, Yakup, Tefsiri Kevser, c: 1, s: 308, bica, biyna.

[9] عن الرضا(ع):وَ أَمَّا هَارُوتُ وَ مَارُوتُ فَكَانَا مَلَكَيْنِ عَلَّمَا النَّاسَ السِّحْرَ لِيَحْتَرِزُوا بِهِ سِحْرَ السَّحَرَةِ وَ يُبْطِلُوا بِهِ كَيْدَهُم‏; Vesailu’ş Şia, c: 17, s: 147, باب تحريم تعلم السحر و أجره.

[10] Ayetin manasına dikkat edin: "Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların) uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil’deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler. Hâlbuki o iki melek, “Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer meleğiz. (Sihri caiz görüp de) sakın küfre girme” demedikçe, kimseye (sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Hâlbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi!

[11]Bakara Suresi, 102. ayet.

[12] El- Mizan Tefsiri’nden istifade edilmiştir, c: 1, s: 355.

[13] Mekarim Şrazi, Tefsiri Numune, c: 1, s: 377.

[14] Allah-u Teâlâ İsra Suresi 33. ayetinde şöyle buyurmaktadır: “Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.”

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Lütfen Hz. Yusuf kıssasındaki önemli noktaları açıklar mısınız?
    45081 Masumların Siresi 2010/11/08
    Kur’an’daki en güzel kıssa olarak nitelendirilen Hz. Yusuf (a.s) kıssası ders, ibret ve şahsi, ahlakî, içtimai ve ailevî erdemleri içermektedir. Bu erdemlerden bazıları şunlardır: 1. İnsanları Allah’a doğru çağırma yolunda Peygamberlerin ifa ettikleri rolü ve çektikleri sıkıntıyı tanımak
  • Mü’minun Suresinin 101. Ayeti ile Saffat surenin 27 ve 50. ayetleri arasında var olan çelişkiyi nasıl bertaraf ediyorsunuz?
    8956 Tefsir 2012/06/10
    Genel anlamda kuranı kerim ayetleri arasında ve özel anlamda soruda zikredilen ayetler arasında çelişki ve tezat bulunmamaktadır. Zira “o günde hiç kimse başka bir kimseden sual etmez ve yârdim dilemez” şeklindeki ayetler, dirilmenin ilk merhalesine işaret etmektedir. Bu da o günün çok dehşetli bir gün ve o ...
  • Hz. Abbas su getirirken hangi şiiri okudu?
    15574 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/12/20
    Eskiden savaşçılar savaşlarda kendi safındakilere moral vermek, düşmanların da moralini bozmak için şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı da aşura günü anlamlı ve etkili şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmamın (a.s) değerli kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas da aşura gününde güzel ve eşsiz şiirler ...
  • 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözü bir hadis midir? Hadis ise senet ve itibarı ne ölçüdedir?
    11651 Masumların Siresi 2009/02/22
    Hadis kitaplarında 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözünün Masumlara (a.s) ait olduğuna dair bir delile rastlamadık. Ancak bu söz Kerbela olayı hedef ve maksadını ifade etmek yönünden güzel bir anlamı ifade eden anlamlı mesajlar içeren bir sözdür. Zira İmam Mehdi (a.s) zuhur edip zalimlerin kökünü ...
  • Bir insan Cuma gecesi veya günü ölürse, her zaman için kabir baskısından güvende olur, diye söylenen söz doğru mudur?
    10870 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Hafta içinde Cuma gecesi ve gününün özel bir üstünlük ve değeri vardır ve bunlardan birisi şudur: Eğer mümin bir insan bu vakitte dünyadan göçerse, onun bereket ve değeriyle kabir ve berzah âlemindeki bazı sorun ve hadiseler ondan uzak kılınır. Peygamber-i Ekrem’den (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: Cuma, günlerin efendisidir ve ...
  • Neden Allah cennetin çoğunu maddi hususlar ile nitelemiştir?
    6922 Eski Kelam İlmi 2012/05/27
    Kur’an-ı Kerim’de cennet ve cehennem hem maddi özellikler ve hem de ruhani ve manevi özellikler ile betimlenmiştir. Maddi nimetler ile nitelemek, birçok insanın manevi ve ruhani nitelemeler aracılığıyla bilgi edinmesinin zor ve hatta imkânsız olması nedeniyledir. Zira insanların zihni daha çok maddi konulara alışıktır ve bu nedenden ...
  • Evrendeki boylamsal silsileyi açıklar mısınız?
    7155 İslam Felsefesi 2010/09/22
    Meşa, İşrak ve Aşkın Hikmet ekolü taraftarı dâhil tüm ilahî bilgeler “bir kaidesi” esasınca şöyle demektedir: Yüce Allah yalın ve birdir. Hakeza bir cihete sahiptir. Bu nedenle yaratılış evreni ve birçok sonucun bir ve yalın olan ilahî zattan sadır olması muhaldir. Bundan dolayı bilgeler akıllar ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamında şehitlerden kaç tanesi Allah Resulü’nün (s.a.a) ashabındandı?
    7876 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2012/08/26
    Son Aşura araştırmacıları arasında ve yaptıkları tahkikat sonucu, İmam Hüseyin’in (a.s) yarenleri arasında beş kişinin Peygamber’in (s.a.a) ashabından olduğu ve Aşura kıyamında şahadete eriştikleri meşhurdur. Bu beş kişi şunlardır: Enes b. Haris, Hani b. Urve, Müslim b. Evsece, Habip ibni Mezahir ve Abdullah b. Yektar ...
  • Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri hangi şehirlerdedir?
    13840 تاريخ بزرگان 2011/09/21
    Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri aşağıdaki Şehir ve Ülkelerdedir:1-  İmam Ali’nin (a.s.) mübarek kabri Irak’ın Necef şehrinde.
  • Niçin bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliği ile eşittir?
    21658 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/07/04
    Yüce Allah tarafında insanlar için belirlenen kanunlar yaratılış âlemi, evrenin gerçekleri ve insanın yaratılışı ile uyum içindedir. Kadının yaratılışı erkeğin yaratılış ve yapısı ile farklı olduğu için Bu iki varlığın görev ve hükümleri de farklıdır. Bu görevlerden biri mahkemede şahitlik yapmaktır Bu görev hislerin etkisinde kalınmadan ve ...

En Çok Okunanlar