Gelişmiş Arama
Ziyaret
13696
Güncellenme Tarihi: 2010/03/10
Soru Özeti
Yüce Allah Kur’an’da neden “zorlukla birlikte kolaylık vardır” diye buyurmuş ve zorluktan sonra kolaylık vardır diye buyurmamıştır?
Soru
Yüce Allah Kur’an’da neden “zorlukla birlikte kolaylık vardır” diye buyurmuş ve zorluktan sonra kolaylık vardır diye buyurmamıştır?
Kısa Cevap

Ayeti şerifede zorluklara tahammül etmek ile kolaylığa ulaşmak arasında bir tür birliktelik ve irtibat mevcuttur; yani insanın tesadüf eseri ile zorluktan sonra kolaylığa ulaşması diye bir şey söz konusu değildir. Bu yüzden zorluk ve kolaylık arasındaki bu ilişkiyi kavratmak için bu mananın yer aldığı bir kelimeye ihtiyaç duyarız ve bu kelime de “birlikte” kelimesidir. “Birlikte” kelimesinin kullanılışı hakkında müfessirler tarafından bir takım yorumlar yapılmıştır:

A. Ayet, “birlikte” sözcüğü ile kolaylığın zorluk ile birlikte olduğunu yansıtır; zorluğa tahammül etme anından kolaylığa tedrici bir şekilde ulaşılır.

B. “Birlikte” kelimesinden istifade edilmesinin nedeni, kolaylığın zorluğa yakın olmasını belirtmek içindir ve bu şekilde kalbin teselli ve takviye edilmesi gerçekleşir.

Her haliyle her problemin bir kolaylıkla iç içe olduğu ve her zorluğun bir kolaylıkla beraber olduğu hususu ve bu iki konunun her zaman birbiriyle birlikte olduğu ve olacağı göz önünde bulundurulduğunda, “sonra” sözcüğünden istifade etmek bu latif manayı açıklayamaz.

Ayrıntılı Cevap

Yüce Allah bu ayette peygamberine şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz güçlükle birlikte bir kolaylık vardır. Gerçekten, güçlükle birlikte bir kolaylık vardır.”[1] Hz. Peygamber (s.a.a) Mekke’de birçok zorluklar ile karşı karşıya kalmıştır. Dolayısıyla bu Allah tarafından Medine’de kendisinin kolaylık içinde olacağı veya dünyada bulunan zorluğun cennette kolaylığa dönüşeceğine dair Allah tarafından kendisine verilen bir söz idi. Elbette ayetlerin mefhumunun genişliği tüm problemleri içermektedir. Yani bu iki ayet Hz. Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) şahsı ve zamanına özgü olamayacak şekilde dile getirilmiştir. Genel bir kaide suretinde ve önceki konuların neden teşkil ettiğine atıfta bulunacak şekilde belirtilmiştir. Ayetler tüm mümin, ihlaslı ve çabalayan insanlara her zaman zorlukların yanında kolaylıklarında bulunduğunu müjdelemektedir.[2] “Birlikte” sözcüğünün kullanılması hakkında müfessirler tarafından bir takım yorumlar yapılmıştır. Onların çoğunluğu bir arada toplanır niteliktedir ve biz aşağıda onlara işaret ediyoruz:

A. Sonra sözcüğünün yerine birlikte sözcüğünün kullanılması kolaylığın zorluk ile birlikte olduğunu yansıtmak içindir.[3] Yani ayeti şerifede zorluklara tahammül etmek ile kolaylığa ulaşmak arasında bir tür birliktelik ve irtibat mevcuttur. İnsanın tesadüf eseri ile zorluktan sonra kolaylığa ulaşması diye bir şey söz konusu değildir; bu yüzden zorluk ve kolaylık arasında bulunan bu ilişkiyi yansıtmak için bu mananın içinde yer aldığı bir kelimeye ihtiyaç duyarız ve bu kelime “birlikte” kelimesidir. Başka bir ifadeyle ayet birlikte sözcüğü ile kolaylığın zorluk ile birlikte olduğunu anlatmaktadır. Zorluğa tahammül etme anından itibaren kolaylık tedrici bir şekilde elde edilir.[4]  Her haliyle birlikte sözcüğü beraberliğin göstergesidir[5] ve bu iki hususun birbirinden ayrılamayacağını beyan etmektedir.

B. “Birlikte” kelimesinden istifade edilmesi, kolaylığın zorluğa yakın olduğunu göstermek içindir. Böylece bu şekilde kalbin teselli bulması ve takviye edilmesinin vesilesi sağlanacaktır.[6]

Allame Tabatabai’nin bu konu hakkındaki görüşü şudur: Birlikte kelimesinden kastedilen şey, kolaylığın zorluktan sonra gelmesidir; birliktelikten maksat kolaylık ve zorluğun aynı anda tahakkuk etmesi değildir.[7]

Her haliyle birlikte sözcüğünün manası ne olursa olsun her sorunun bir kolaylık ile birlikte ve her zorluğun bir kolaylıkla beraber olduğu ve bu ikisinin her zaman birlikte bulunduğu ve birlikte olacakları göz önünde bulundurulduğunda[8] birlikte kelimesinden istifade etmek faydadan yoksun değildir.

 


[1] İnşirah Suresi, 5 ve 6. ayet.

[2]MekarimŞirazi, Nasır, Tefsiri Numune, c. 27, s. 127, Daru’lKutubu’l İslamiye, çapı Tahran, çapı evvel, 1374 h.ş.

[3]Taligani, SeyyidMahmud, Pertovi ez Kur’an, c. 4, s. 157, Şirketi sehamiyi intişar, Tahran, 1362 h.ş.

[4]Gurşi, Seyyid Ali Ekber, Tefsiri Ahsenu’l Hadis, c. 12, s. 274, BonyadıBi’set, Tahran, 1377 h.ş.

[5]Tefsiri Numune, c. 27, s. 127 ve 128.

[6]Tebersi, Fazl b. Hasan, Tefsiri Cevamiu’lCami’i, c. 4, s. 507, İntişaratıdanişgahı Tahran ve mudiriyyetiHowze-i ilmiyeyi Kum, Tahran, çapı evvel, 1377 h.ş; İbniCeziGarnati, Muhammed b. Ahmet, Kitabu’tTeshiylliUlumu’t Tenzil, c. 2, s. 493, Şirketi Daru’lErgam b. Ebi’lErgam, çapı evvel,1416 h.k.

[7]Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Tefsiri el-Mizan, Musevi Hamedani, Seyyid Muhammed Bakır, c. 20, s. 534, Defteri intişaratı İslami, Kum, çapı pencum, 1374 h.ş.

[8]Tefsiri Numune, c. 27, s. 127 ve 128.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • mümkünse yedi cennetin ne olduğunu ve ne anlama geldiğini bana açıklayınız?.
    16561 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    "Daru's-Selam", "Dahru'l-Celal", "Cennetu'l-Maava", "Cennetu'l-Huld", "Cennetu'l-Adn", "Cennetu'l-Firdevs", "Cennetu’n-Naim". Sayılan bu isimler yedi cennetin ismidir ki, rivayi ve tefsirsel kitaplarda zikir edilmiştir. Elbette bütün bu isimlerin tek bir cennete şamil geldiğine ve ancak her birisinin, cennetteki birer ...
  • Peygamberler imamların geleceğini müjdelemişler midir?
    4987 Eski Kelam İlmi 2010/11/27
    İslam Peygamberi ve imamlardan gelen bir takım hadisler, Peygamber ve imamların isimlerinin kutsal kitaplarda yer aldığına tanıklık etmektedir. Artı, Yahudiler ve Hıristiyanların elindeki mevcut kitaplarda da imamlardan bazıları mevcuttur. 1. Dini Öğretilerin İncelenmesiİmam Hasan’dan (a.s) nakledildiği ...
  • Allah kelimesinin lügatteki anlamı ndedir?
    11995 Eski Kelam İlmi 2011/03/01
    Farçada "huda" kelimesiyle karşılık bulmuş olan mübarek "Allah" kelimesi has isim ve Allahın en kapsamlı isimlerindendir. Hz Ali (a.s.) "Allah" kelimesinin anlamı hakkında şöyle buyurmuş: "Allah yaratıkların kendisinde şaşkılıkta kaldığı ve kendisine aşık oldukları bir mabud anlamını veriyor. Gözlerden gizli olan ve akılların (künhi zatiını) derk edemedikleri ...
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    11765 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hayızlı kadın görünüşte namaz kılar gibi yapabilir mi?
    5233 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/11/21
    Sorunuzu taklit mercilerinin bürolarına yolladık. Elimize ulaşan cevaplar şunlardır:Hz. Ayetulah Hamanei’nin Bürosu: Caiz değildir; ancak emir ve vazife kastı olmaksızın kılabilir. Hz. Ayetulah Mekarim Şirazi’nin Bürosu: Sakıncasızdır.Hz. Ayetulah Mehdi ...
  • Müslüman olmayan birisinin kesmiş olduğu hayvandan yararlanıla bilinir mi?
    8721 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Ehl-i Beyt mektebinin fakihlerine göre, İslamî usullere göre kesilmemiş olan hayvanların etleri mundar (leş) hükmündedir. Bu hayvanların etleri haramdır ve yenmesi de caiz değildir. ...
  • Din tebliği (gayri Müslimleri ve başkalarını eğitmek ve onlara kılavuzluk etmek) tüm Müslümanlara farz mıdır?
    9108 Pratik Ahlak 2011/12/19
    İslam evrensel, herkesi kapsayıcı ve en kâmil bir din olup dinlerin en sonuncusudur. Bu nedenle tüm ulus ve milletlerden herkes onunla tanışmalıdır. Diğer halkların bu insan yetiştirici dinle tanışmasının tek yolu, İslam hakikatleri, emirleri, hükümleri ve öğretilerini tebliğ etmektir. Bu esasla Kur’an-ı Kerim’in değişik ayetlerinde din tebliğine önem verilmiş ...
  • Suhayb-i Rumi'nin kişiliği hakkında bilgi verir misiniz? Bu zat Ehl-i Beyt'in dostlarından mıdır? Hz. Ali'nin imametini kabul emiş midir?
    8251 تاريخ بزرگان 2008/05/25
    Suhayb b. Sinan, Irak asıllı ve Dicle’nin kıyılarında Musul şehrinin yakınlarında yaşayan kabilelere mensuptur. Babası ve amcası Kesra tarafından Ebelle şehrinin yönetimini üstlenmişler, İran ve Ruma arasında cereyan eden savaşlardan birinde Rumlulara esir düşmüş, onu Ruma’ya götürmüşler ve orada büyümüştür. Bu yüzden Suhayb-i ...
  • Bir odada bir kız ile yalnız kalmak sakıncalı mıdır?
    10033 Pratik Ahlak 2012/03/11
    Dinsel öğreti ve tavsiyelerde günahtan korunmak ve sakınmak için insana yasaklanan hususlardan birisisi, namahrem ile yalnız başına kalmaktır. İblis’in Hz. Musa’ya vasiyetinde şöyle okumaktayız: Ey Musa! Yabancı kadın ile yalnız kalma; zira her kim böyle yaparsa, yarenlerim değil, bizzat ben onun yareni olurum.[1] Aynı ...
  • Yer küre balık ve balıkta dişi bir ineğin üzerine mi kurulmuştur? Bu konunun beyan edildiği ve balık hadisi olarak meşhur olan hadisin senet ve şerhi nasıldır?
    9578 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/11/04
    Bahse konu olan hadis senet açısından sahihtir. Bazı âlimler belirtilen hadisi şerh etmiş, hadisin değişik boyutlarına değinmiş ve bu ilmi diyalogun bilimsel, fiziksel konularla ilgili olup yeryüzünün düzeninin sırlarını ve yeryüzündeki kimyasal maddeleri anlamaya dönük olduğunu belirtmişlerdir. Lakin genel olarak bu hadis varlık âlemi hakkındaki hakikatleri açıklamak ...

En Çok Okunanlar