Gelişmiş Arama
Ziyaret
18877
Güncellenme Tarihi: 2012/01/18
Soru Özeti
. Süleyman’ın Allah’a itaatsizlik etmesi gibi Tevrat’ta zikredilen kıssalar ne kadar doğrudur?
Soru
Merhaba, kolay gelsin. Tevrat’ta zikredilen kıssaların ne kadar doğru olduğunu sormak istiyorum. Çünkü bu kitaplarda Hz. Süleyman’ın ömrünün sonlarında Allah’a itaatsizlik ettiği belirtilmiştir. Yanı sıra Tevrat’ta Hahamenişler padişahlarına değinilen bölüm ne kadar muteberdir? Teşekkür ederim.
Kısa Cevap

Sorunuzu aşağıdaki kısımlara ayırabiliriz:

1. Tevrat’ın metin ve muhtevası ve özellikle de kıssaları doğru mudur yoksa tahrif mi edilmiştir?

2. Peygamberler ve özellikle de Hz. Süleyman Allah’a itaatsizlik etmiş midir?

3. Tevrat’ın Hahamenişler padişahları hakkındaki kıssasının itibarı nedir?

Birinci soru hakkında şunları söylemek gerekir:

Her ne kadar Yahudi dini ilahi bir kökene sahip olup bir tevhid ve İbrahim dini sayılsa da, maalesef Hz. Musa (a.s) sonrası ona eklenen hurafeler nedeniyle birçok hususta dinî olmayan bir tarz ve renk almıştır. Bugünkü Tevratların hangi zamanda ve hangi belgeler üzerinden kopyalandığı belli değildir. Hz. Musa (a.s) zamanında Tevrat’tan bir şeyin yazılmış olması ve yazılmış olsa da meydana gelen onca hadiseden sonra ondan bir şey kalması uzak bir ihtimaldir; zira Mısır’da, Sina’da kırk yıl şaşkınlıkta, Musa’nın vefatından sonra ve uzun savaşlarda Yahudiler için öğrenme ve yazma fırsatı olmamıştır. Şayet Musa, Firavun’un sarayında kaldığı yıllarda yazma öğrenmiş olabilir. Her halükarda olan her neydiyse, tarihin tanıklığıyla Tevrat kaybolmuştur. İkinci günlerin haberlerinde şöyle yer almaktadır: Kâhin Helka, Musa vasıtasıyla nazil olan Tanrı’nın Tevrat’ını buldu ve onu katip Şafan’a verdi ve kendisi onu padişaha getirdi… Ve kâhin Uzra onun için İran padişahının emriyle bir başka nüsha yazdı… . Kaygılı hadisleler şöyle demektedir: Tevrat (şeriat usulleri), Buhtunnasr’ın emriyle heykelin tahrip edilmesi neticesinde ahit tabutuyla birlikte yağmalanmıştır. O halde Uzra’nın onu hangi nüsha üzerinden yazdığı belli değildir. Kendisine ilham mı olmuştur yoksa diğer kâhinlerin dilinden mi yazmıştır? Birinci sorunun cevabının belli olmasıyla, ikinci sorunun cevabı da aydınlanmış olacaktır. Ama bununla birlikte tam ve detaylı olarak onu inceleyeceğiz. Şimdiki tahrif edilmiş Tevrat, Hz. Süleyman’ı, bu büyük peygamberi şirk ve başka şeylerle itham etmektedir. Tevrat put evi inşa etme, putperestliği yayma, kadınlara ölçüsüz bir şekilde aşk duyması hakkında ve onun çok hafif âşıkane betimlemeleri bulunduğuna dair en çirkin isnatlarda bulunmuştur. Bunların hepsini burada nakletmek utandırıcıdır. Ayrıntılı cevapta daha yumuşak görünen bir kısmını aktarmakla yetineceğiz ve sorunuzun üçüncü kısmına da cevap vereceğiz.

Ayrıntılı Cevap

Bu soru birkaç bölümden oluşmaktadır ve bu bölümleri belirterek sırasıyla her birine cevap vereceğiz.    

1. Tevrat’ın metin ve muhtevası ve özellikle de kıssaları doğru mudur yoksa tahrif mi edilmiştir?

2. Peygamberler ve özellikle de Hz. Süleyman Allah’a itaatsizlik etmiş midir?

3. Tevrat’ın Hahamenişler padişahları hakkındaki kıssasının itibarı nedir?

Birinci Sorunun Cevabı:

Her ne kadar Yahudi dini ilahi bir kökene sahip olup bir tevhid ve İbrahim dini sayılsa da, maalesef Hz. Musa (a.s) sonrası ona eklenen hurafeler nedeniyle birçok hususta dinî olmayan bir tarz ve renk almıştır. Şimdiki Tevrat’ın beş kitabında (dört sefer ve Talmut şerhi), daha çok Hz. Musa’nın vefatından sonra gerçekleşen hadise ve olaylar, padişahların tarihi, savaşlar ve önderler yer almaktadır. Bu Tevrat’ta da asıl Tevrat’ın tahrif olduğuna yönelik işaret ve göndermeler bulunmaktadır.[1] Şimdiki Tevrat’ların hangi zamanda ve hangi belgeler üzerinden kopyalandığı belli değildir. Bizzat tarihin tanıklığıyla Tevrat bir dönem kaybolmuştur.[2] İkinci günlerin haberlerinde şöyle yer almaktadır: Kâhin Helka, Musa vasıtasıyla nazil olan Tanrı’nın Tevrat’ını buldu ve onu kâtip Şafan’a verdi ve kendisi onu padişaha getirdi… Ve kâhin Uzra onun için İran padişahının emriyle bir başka nüsha yazdı… .[3] Kaygılı hadisleler şöyle demektedir: Tevrat (şeriat usulleri), Buhtunnasr’ın emriyle heykelin tahrip edilmesi neticesinde ahit tabutuyla birlikte yağmalanmıştır. O halde Uzra’nın onu hangi nüsha üzerinden yazdığı belli değildir. Kendisine ilham mı olmuştur yoksa diğer kâhinlerin dilinden mi yazmıştır?[4] Belirtilen hususlardan anlaşıldığı üzere, Hz. Musa (a.s) zamanında Tevrat’tan bir şey yazılmamıştır ve eğer yazılmışsa bile meydana gelen onca hadise neticesinde ondan bir şey kalmamıştır. Elbette İslam Peygamberi (s.a.a) zamanında Yahudi ve Hıristiyanların elinde bulunan tüm Tevrat ve İncil’in tahrif olmadığı, bunların bazı konularının (içinde Peygamberin alametlerinin bulunduğu ayetler gibi) Hz. Musa (a.s) ve Hz. İsa’ya nazil olan gerçek Tevrat ve İncil’de yer aldığı (içinde Peygamberin alametlerinin bulunduğu ayetler gibi) hususuna Kur’an ayetleri de delalet etmektedir.[5] Ama onların tümü Allah tarafından nazil olan ayetler değildi, bilakis tahrif ve çarpıtmaya maruz kalmıştı. Bu bağlamda “İncil’in Tahrifi Ve İslam Peygamberinin Geleceğine Dair İsa’nın Müjdesi, Sayı: 4390” adlı adrese müracaat ediniz. Aynı şekilde Allah Resulü (s.a.a) zamanında bulunan Tevrat ve İncil’in mevcut Tevrat ve dört İncil (Markos, Yuhanna, Matta ve Luka) olduğu da kesindir. O halde Kur’an-ı Kerim bu Tevrat ve İncilleri yüzde yüz olarak değil de sadece bazı bölümlerini kabul ve onların tahrife ve oynanmaya maruz kaldığına tanıklık etmektedir.[6] 

İkinci Sorunun Cevabı:

Birinci sorunun cevabının belli olmasıyla, ikinci sorunun cevabı da aydınlanmış olacaktır. Ama bununla birlikte tam ve detaylı olarak onu inceleyeceğiz. Eğer mevcut Tevrat’ı incelemeye tabi tutacak olursak, onun birkaç yerinde masum ve büyük peygamberlere iftiralar atıldığını gözlemleyeceğiz. Eğer Tevrat’ın tahrif edildiğine dair hiçbir delil olmasaydı bile, bu tek delil yeterliydi. Şimdi bunun birkaç örneğini numune olarak aktarıyoruz:

1. Bu iftiralardan birisi Hz. Davud’a atılan kabul edilmez bir iftiradır. Tevrat’ta Allah’ın büyük peygamberlerinden ve masum sayılan Hz. Davud (a.s) hakkında gülünç ve kabul edilmez konular yer almaktadır. Bu iftiranın özeti şudur: Hz. Davud (a.s), kendi ordusunda bulunan fertlerde birinin (Urya) eşiyle zina etti ve sonra Urya’yı öldürdü.[7]

2. Tahrif edilmiş Tevrat şöyle demektedir: Lut’un kızları babalarını sarhoş etti ve onunla yattılar. Moavlılar ve Ammonlular bu iki kızdan türedi.[8]

3. İshak (Hz. İbrahim’in (a.s) oğlu) dünyadan göçünce Peygamberlik Yakub’a ulaştı. Ama şöyle demektedir: Yakub peygamberlik hakkında hileyle kendini senin kardeşinin yerine atadı.[9] 

4. Tahrif edilmiş mevcut Tevrat’ta yer alan İsrail’in tanrının meleği ile veya bizzat kendisiyle güreş tutması kıssası, semavî bir kitabın makamından uzak olan uydurulmuş ve çocukça bir hikâyedir. Bu, mevcut Tevrat’ın tahrif edildiğinin delillerinden biridir.[10] 

Mevcut Tevrat’ta Süleyman’ın Çehresi!

Kur’an, Süleyman’ı büyük bir devlete sahip olmakla birlikte asla makam ve mala esir olmayan ilim ehli ve çok takvalı büyük bir peygamber olarak tanıtmaktadır. Hz. Süleyman, Sebe melekesi tarafından kendisini kandırmak için birçok hediye ile gelen şahıslara bana mal ile yardım mı etmek istiyorsunuz, Allah’ın bana verdikleri size verdiklerinden daha üstündür, diye söylemiştir.[11] Onun son arzusu Rabbin nimetlerine teşekkür edebilmekti. “(Süleyman) Bu sözü üzerine tebessüm edip güldü ve dedi ki: "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et...”[12] O kimsenin bilerek bir karıncaya bile eziyet etmesine izin vermeyen bir önderdi. Bu yüzden Neml vadisinde bir karınca şöyle dedi: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesinler”[13] Kudret taşımakla birlikte sadece mantık ile söz söylerdi. Hatta Hudhud gibi bir kuşla konuşurken bile hak ve adaleti elden vermezdi. Kur’an’ın Allah’a çok dönen ve çok iyi bir kul olarak kendisinden bahsettiği bir hâkimdi. Allah’ın ilim ve hikmet verdiği, hidayete erdirdiği ve ömründe bir an bile şirk koşmayan bir şahıs idi. Ama tahrif edilmiş Tevrat, Hz. Süleyman’ı, bu büyük peygamberi şirk ve başka şeylerle itham etmektedir. Tevrat put evi inşa etme, putperestliği yayma, kadınlara ölçüsüz bir şekilde aşk duyması hakkında ve onun çok hafif âşıkane betimlemeleri bulunduğuna dair en çirkin isnatlarda bulunmuştur. Bunların hepsini burada nakletmek utandırıcıdır ve sadece daha yumuşak görünen bir kısmını aktarmakla yetineceğiz. Melikler ve padişahların birinci kitabında şöyle okumaktayız: “Süleyman firavunun kızının yanısıra Moavlı, Ammonlu, Edomlu, Saydalı ve Hititli birçok yabancı kadın sevdi. Bu kadınlar RAB'bin İsrail halkına, "Ne siz onların arasına girin, ne de onlar sizin aranıza girsinler; çünkü onlar kesinlikle sizi kendi ilahlarının ardınca yürümek üzere saptıracaklardır" dediği uluslardandı. Buna karşın, Süleyman onlara sevgiyle bağlandı. Süleyman'ın kral kızlarından yedi yüz karısı ve üç yüz cariyesi vardı. Karıları onu yolundan saptırdılar. Süleyman yaşlandıkça, karıları onu başka ilahların ardınca yürümek üzere saptırdılar. Böylece Süleyman bütün yüreğini Tanrısı RAB'be adayan babası Davut gibi yaşamadı. Saydalılar'ın tanrıçası Aştoret'e ve Ammonlular'ın iğrenç ilahı Molek'e taptı. Böylece RAB'bin gözünde kötü olanı yaptı, RAB'bin yolunda yürüyen babası Davut gibi tam anlamıyla RAB'bi izlemedi. Yeruşalim'in doğusundaki tepede Moavlılar'ın iğrenç ilahı Kemoş'a ve Ammonlular'ın iğrenç ilahı Molek'e tapmak için bir yer yaptırdı. İlahlarına buhur yakıp kurban kesen bütün yabancı karıları için de aynı şeyleri yaptı. İsrail'in Tanrısı RAB, kendisine iki kez görünüp, "Başka ilahlara tapma!" demesine karşın, Süleyman RAB'bin yolundan saptı ve O'nun buyruğuna uymadı. Bu yüzden RAB Süleyman'a öfkelenerek, "Seninle yaptığım antlaşmaya ve kurallarıma bilerek uymadığın için krallığı elinden alacağım ve görevlilerinden birine vereceğim" dedi, "Ancak baban Davut'un hatırı için, bunu senin yaşadığın sürede değil, oğlun kral olduktan sonra yapacağım. Ama oğlunun elinden bütün krallığı almayacağım. Kulum Davut'un ve kendi seçtiğim Yeruşalim'in hatırı için oğluna bir oymak bırakacağım."[14]

Tevrat’ın bu uyduruk kıssasından anlaşılan şunlardır:

1. Süleyman, putperest kavimlerin kadınlarına çok ilgi duyuyordu, Allah’ın buyruğunun aksine onlardan birçoğuyla evlendi ve tedricen onların dinine eğilim kaydetti! Süleyman'ın kral kızlarından yedi yüz karısı ve üç yüz cariyesi olmasına karşın, onun kadınlara aşırı ilgi duyması, kendisini Allah yolundan dışarı çıkarmıştır! (Allah sığınırız).

2. Süleyman, açıkça put hane yapma emri verdi. Saydalılar'ın tanrıçası Aştoret'e ve Ammonlular'ın iğrenç ilahı Molek'e taptı. Yeruşalim'in doğusundaki tepede Moavlılar'ın iğrenç ilahı Kemoş'a ve Ammonlular'ın iğrenç ilahı Molek'e tapmak için bir yer yaptırdı. Bütün bunlar Süleyman yaşlandığında vuku buldu!

3. Allah bu büyük sapma ve günah nedeniyle ona bir ceza verdi ve o ceza ülkesini onun elinden almaktı. Ama bizzat onun elinde almayıp evladı “Rahbam”’ın elinden alacaktı. Ona istediği kadar saltanat sürmesi için mühlet verecekti. Bu ise Allah’ın muhlis kulu Süleyman’ın babası Davud’un hatırı içindi. Bu muhlis kul, Tevrat’ın açıkça belirtmesine göre (Allah’a sığınırız) bir insanı öldürmüş, evli biriyle zina etmiş ve kendi asker ve hizmetçisinin eşini sahiplenmiştir.!! Süleyman gibi kutsal birine hiç kimse böyle iftiralar atılabilir mi?! Eğer biz Süleyman’ı Kur’an’ın tanıttığı şekilde biliyorsak, durum açıktır. Peygamberlerin masumiyeti hakkında “Kur’an’ın Bakışında Peygamberlerin Masumiyeti, Sayı: 998”, “Kur’an’da Peygamberlerin Masumiyeti, Sayı: 1068” ve “Peygamberlerin Masumiyeti, Sayı: 8522” adlı başlıklara müracaat edebilirsiniz. Eğer onu İsrailoğulları padişahlarından biri olarak bilsek bile kendisi hakkında böyle ithamların doğru olması yine mümkün değildir. Eğer Tevrat’a göre kendisini peygamber bilmezsek kesinlikle Tali Talu peygamber olacaktır; zira ahdi kadim kitaplarının “Süleyman’ın vaazları” veya “Süleyman’ın hikmetleri” ve “Süleyman’ın ezgileri” adlı iki kitabı, bu büyük ilahi şahsın sözleridir. Hahamenişliler hakkında ise belirtmek gerekir ki Kur’an açıkça onların serüvenine değinmemiştir. Ama Yahudilerin Kuroş tarafından Buhtunnasr’ın elinden kurtarılmaları nedeniyle ve kitaplarında vuku bulan tahrif göz önünde bulundurulduğunda bir takım abartmalarda bulunmuş olmaları muhtemeldir. Gerçekten de mevcut Tevrat’a inanan Yahudi ve Hıristiyanların bu sorulara cevabı nedir? Ve bu rezaleti nasıl kabul etmektedirler?![15] Tevrat ve İncil’in tahrifi ve bunun tarihsel delili hakkında daha fazla bilgi edinmek için “el-Huda İla Dini’l-Mustafa” ve “Enisü’l-İ’lam” kitaplarına müracaat ediniz.    



[1] Kitab-ı Mukaddes, Sefer-i Tesnih, Fasl-ı 31.

[2] Kitab-ı Mukaddes, Fasl-ı 34, Fıkra-i 14 – 17.

[3] Kitab-ı Mukaddes, Sefer-i Uzra, Fazl-ı 7.

[4] Talagani, Seyid Mahmut, Pertovi Ez Kur’an, c. 5, Pavareki s. 13, Pertovi Ez Kur’an, Şirket-i Sahami İntişar, Tahran, çap-ı çarom, 1362 ş

[5] Bakara, 89 “Kendilerine ellerindekini (Tevrat’ı) tasdik eden bir kitap (Kur’an) gelince onu inkâr ettiler. Oysa, daha önce (bu kitabı getirecek peygamber ile) inkârcılara (Arap müşriklerine) karşı yardım istiyorlardı. (Tevrat’tan) tanıyıp bildikleri (bu peygamber) kendilerine gelince ise onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti inkârcıların üzerine olsun.”

[6] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizan Fi Tefsiri’l-Kur’an, Musevi Hemedani, Seyid Muhammed Bakır, c. 3, s. 10, Defter-i İntişarat-ı İslamî Camia-i Müderrisin-i Havza-i İlmiye-i Kum, 1374 ş.

[7] Tevrat, Kitab-ı dovvom, (Şemuil) Fasl-ı 11 der cümlehayi 2 ila 27 be nakl az Tefsir-i Asan, c. 17, s. 22.

[8] Sefer-i Peydayeş, bab. 19.

[9] Sefer-i Peydayeş, bab. 27, be nakl az tercüme-i Beyanü’s-Saadet, c. 7, s. 430.

[10] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 1, s. 205, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1374 ş.

[11] Neml, 36, أَ تُمِدُّونَنِ بِمالٍ فَما آتانِیَ اللَّهُ خَیْرٌ مِمَّا آتاکُمْ:"

[12] Neml, 19, وَ قالَ رَبِّ أَوْزِعْنِی أَنْ أَشْکُرَ نِعْمَتَکَ الَّتِی أَنْعَمْتَ عَلَیَّ وَ عَلى‏ والِدَیَّ

[13] Neml suresinin 18. ayetinde şöyle yer almaktadır:یا أَیُّهَا النَّمْلُ ادْخُلُوا مَساکِنَکُمْ لا یَحْطِمَنَّکُمْ سُلَیْمانُ وَ جُنُودُهُ وَ هُمْ لا یَشْعُرُونَ. قید لایشعرون

[14] Tevrat, “Kitab-ı Evvel” “Muluk Ve Padişahan” Fasl-ı Yazdehom, cümleyahi 1-34.

[15] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 18, s. 48, 49, 50 ve 51.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hatim merasimi ve mezarlığa çocukları götürmenin bir keraheti var mıdır?
    24562 Pratik Ahlak 2012/04/04
    Çocukları dinsel meclis ve merasimlere ve de mescide veya Muharrem ayındaki matem merasimlerine götürmek veyahut bayram namazı ve dinsel bayramlara katılmasını sağlamak kendilerinin dinsel duygularının gelişmesi için çok önemlidir. Ergin gençleri hatim merasimi ve mezarlığa götürmek hakkında ise, rivayetlerde ve fıkhi kitaplarda yaptığımız inceleme neticesinde bu işin ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9489 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • İranlıların matem, şenlik ve dini bayramlardaki gelenekleri neden diğer Müslümanlarla ve hatta diğer Şiilerle farklıdır?
    8187 Eski Kelam İlmi 2009/07/11
    Dini kutlamalar için genel kurallar olmasının yanı sıra ancak mukaddes İslam dininin görüş belirtmediği yerlerde her bölge örf ve adetlerine göre bu merasimleri yerine getirilebilir. Başka bir deyişle dinin önem verdiği şey örneğin İmam Hüseyin (a.s) için matem merasimlerinin düzenlenmesidir. Ama bunun yapılma şekli halkın kendisine bırakılmıştır. ...
  • Mastürbasyonun evlilikten farkı nedir?
    18619 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/08/08
    Mastürbasyon insanın ihtiyacını gerçek şekilde gidermez ve sahte bir doyumdur. İnsanın şehvanî ihtiyacı sadece meninin çıkmasıyla giderilmez. Bunun aşk, duygu, yakınlık ve sevgi ile beraber olması gerekir. Bu nedenle bu fiili işleyenler içlerinde eksiklik hissederler. Bu da cismanî ve ruhî hastalıkları peşinden getirebilir. Ama evlilik şehvanî ...
  • Yüzüğü sağ ele takmak mutlaka gerekli mi?
    53679 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/20
    Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamları(a.s)’nın sünnetlerinden biri ele yüzük takmaktır. Rivayetlerde yüzüğün çeşidi ve üzerindeki nakış hakkında da çeşitli bilgiler verilmiştir. Bir de yüzüğün sağ ele takılması tavsiye edilmiştir. Ancak İslam’daki yüzük takmak ile ilgili hükümlerin hepsi müstehap türündendir ve farz değildir. Sadece erkeklerin ...
  • Dinî ilimleri öğrenmenin önemi nedir?
    16342 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Öğrenmek bazen amel ve yükümlülüğü yerine getirmek için ve bazen de başkalarını eğitmek ve yetiştirmek içindir. Birinci kısım genel bir sınıflandırmayla iki bölüme ayrılmaktadır: Birinci bölüm tüm Müslümanlar ile ilgili hükümler olup özel bir iş, uzmanlık ve cinsiyetle bağlantılı değildir. İlk etapta tüm yükümlüler ile ilgilidir. Namaz, oruç ve ...
  • Hamd suresinden sonra Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin söylemek sadece tabi olanlar için mi müstehaptır, yoksa cemaat imamı için de müstehap mıdır?
    7350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Tabi olanlar için müstehaptır.  Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Namazda müstehap olan şey, imamın arkasında namaz kılan fertlerin imamın Hamd suresini okumasının ardından Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin cümlesini söylemesi ve namazda tevhid suresini şahsen okuyan kimsenin de ”kezalik Allah” ...
  • Küfe mescidinin amellerinin çokluğu göz önüne alındığında kimi kafilelerin çeşitli makamların amellerini bir mekanda yerine getirmeleri doğru mudur? Böyle yaptıklarında tam sevap alabilirler mi?
    9026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Küfe ve Sehle mescidlerindeki amellerin faziletleri hakkındaki rivayetlere baktığımızda Masum İmamlardan (a.s) bu mescitlerin bütün amellerinin bir arada yapılmasına dair bir emir gelmemiştir. Bir sahabesine bir dua ve namaz öğretirken, bir başkasına başka bir namaz ve dua öğretmiştir. Bu yüzden ziyaretçileri mescitlerin tüm amellerini yerine getirmek veya ...
  • Eğer idrar sonrası istibra yapılıp abdest alınırsa ve daha sonrasında bir damla idrar gelirse hükmü nedir?
    8890 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/08/06
     Ayetullah uzma Hamaney’in bürosu:Eğer gelen sıvının idrar olduğuna eminseniz abdest batıldır ve o bölge necis olmuştur. Eğer idrar olduğuna emin değilseniz taharete hükmedilir ve abdesti bozmaz.Ayetullah uzma Sistani’nin bürosu:Eğer idrar olduğundan şüpheniz varsa taharete hükmedilir.Ayetullah ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    11343 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...

En Çok Okunanlar