Gelişmiş Arama
Ziyaret
9519
Güncellenme Tarihi: 2011/12/07
Soru Özeti
Nenden Hz. Ali katili olan ibni Mülcenin Onu şehit edeceğini bildiği halde ona karşı kendi canını korumak için herhangi bir girişimde bulunmadı?
Soru
Bildiğiniz gibi Hz. Hüseyin’in kıyamı zamanının tağutuna karşı idi. O son dakikaya kadar düşmanın ordusuyla söyleşi halindeydi. Ama Hz. Ali ise ona suikast düzenleneceğinden haberdar olduğu halde hiç bir muhafız almaksızın ve ihtiyat yapmaksızın camiye gidiyor. Gecenin başından beri şehit olmaya hazırdı. Hatırlatılması gerekir ki kendisi kendi bu eylemi (muhafız alama veya ihtiyat yapma) için bizim anlayamayacağımız kesin tevcih edici kati ve kesin delili var idi..
Kısa Cevap

İmam Ali’nin her hangi bir girişimde bulunmamasını birkaç cihetten açıklayabiliriz:

1-   Vazifeyi yerine getirmenin ölçüsü ve miyarı olağan ilimdir. İmam Allah’ın emirlerine itaat etme bağlamında batını ilmine (gaybi ilmine) amel etmiyor. Avamın diğer fertlerinin amel ettiği gibi amel ediyor. Eğer imam sahip olduğu gaybi ilmine amel etmiş olsaydı artık o biz insanlar için örnek olmaz olurdu. Zira insan bireyler bu ilme sahip değildirler.

2-   Bu âlemin sistemi imtihan ve sınama sistemidir. Gaybi ilmiyle amel etmesi ve ondan yararlanması ise sınama ve imtihan ortamını yok eder; Zira bu diğer normal ve olağan işlerin devamına engeldir. Başka bir beyanla imam Ali diğer insanlar gibi kendi canını korumakla görevli ve yükümlü olduğu doğrudur. Ama bu vazife ve yükümlülük olağan bilgi çerçevesiyle sınırlı ve onun sahip olduğu gaybi ilmini kapsamıyor. İkinci olarak bu eylemin (imam Ali’nin şehit oluşu) diğer tarafı ibin Mülcemdir. O da imtihana tabi tutulmaktadır. İmamın sahip olduğu o gaybi ilmi ibni Mülcemin sahip olduğu seçeme özgürlüğüne ve özgür iradesine engel olmamalıdır. İmam Ali eğer sahip olduğu gaybi ilmiyle amel etmiş olsa idi ibni Mülcemin sahip olduğu özgür iradesi yok olacak ve onun imtihana tabi tutulması ve sınanması için var olan ortam baki kalmayacaktır.

Ayrıntılı Cevap

İmam Ali Allaha itaat etme bağlamında sahip olduğu gaybi (imamete has ve gaybi) ilmine amel etmiyor. İnsanların diğer fertleri gibi olağan bir şekilde davranıyor. Şer’in tüm hükümleri bağlamında diğer normal ve olağan insanların fertleri gibidir. Zira Allah u Teâlâ tüm düsturlarını herkesten aynı şekilde istemiştir. Bu esasa binaendir ki Peygamber (s.a.a.) sahip olduğu batını ilmiyle amel etmiyordu. İnsanlar arasında hüküm ederken olağan ilmiyle amel ediyordu. Şöyle buyurmaktadır:

“Ben sizin aranızda şahitler ve yemin esasınca hüküm ederim. İçinizde bazıları daha uyanıktır. Dolayısıyla eğer başka birsinin menfaatine kardeşinizin malından alıp ona verirsem bilmelidir ki o mal onun için ateşin bir parçasıdır”.[1]   Maksat şudur; kim kendi iddiası için şahit getirirse veya yemin ederse ben onun menfaatine hüküm ederim. İster doğru söylesin ister yalan. Ama eğer yalandan bir şey söylerse (bilmelidir ki bu mal onun için) ateşin bir parçasıdır.

Buna binaen her ne kadar Hz. Ali (a.s.) şehit olacağı zenini ve nasıllığı hakkında gaybi ilmine sahip idi ise de ama bu konuda zahir ile mükellef idi. Gaybi ilmine amel etme yetkisine sahip değildi. Zira imam Ali İslam camia için bir örnek idi. Herkesini ihtiyarında olan olağan ve genel yollarla kendi vazifesine amel etmelidir. Normal ve olağan şartları göze almalıdır. Onlara göre davranışlarını düzenlemelidir. Eğer imam gaybi ilmine amel etmiş olsaydı artık insanlar ve hiç kimse için örnek olamazdı. Zira insanlar bu bilgiye sahip değildirler. Diğer taraftan eğer imamlar (a.s.) sahip oldukları gaybi bilgilerine amel etmiş olsaydılar toplum içinde düzen alt üst olacaktı. Buna binaen Onlar (a.s.) genellikle ve çoğu zamanlarda olağan bilgileriyle amel ederlerdi. Çok istisnai yerler hariç sahip oldukları gaybi bilgilerine amel etmezlerdi.

Bunun yanı sıra bu alemin düzen ve nizami imtihan ve sınama düzeni ve nizamıdır. Kur’anı kerim bu bağlamda şöyle buyurmaktadır: “İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler”.[2] Başka bir ayette şöyle buyurmaktadır: “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır”.[3] İmtihan ve sınmanın gereksinimi iyiliği ve kötülüğü seçeme bağlamında ihtiyar ve özgür iradeye sahip olmak ve işlerin olağan ve normal bir şekilde akması ve diğer âlemde de onların neticesine ulaşmaktır. Ama gaybi bilgiye amel edilmesi ve ondan yararlanması sınama ve imtihan ortamını yok eder. Zira işlerin normal bir şekilde devam edilmesine engeldir.

1-   İmam Ali de insanların diğer fertleri gibi kendi canını korumakla mükellef olduğu doğrudur. Ama ilkin bu vazife normal ve olağan bilgi çerçevesiyle sınırlıdır. Gaybi bilgi çerçevesini kapsamıyor. İkinci olarak bu eylemin (imam Ali’nin şehit oluşu) diğer tarafı ibin Mülcemdir. O da imtihana tabi tutulmaktadır. İmam sahip olduğu gaybi bilgisine amel etmesi onu sahip olduğu özgür iradesinden ve seçme yetisinden alı koymamalıdır. İmam Ali eğer sahip olduğu kendi gaybi bilgisiyle amel etmiş olsaydı ibni Mülcemin sahip olduğu o özgür iradesi yok olacak ve onun imtihana tabi tutulması ve sınanması için var olan ortam baki kalmayacaktır. Bu ise ilahi sünnete (sünnetüllaha) terstir. Oysaki kullarını imtihan etme sünneti olmak üzere diğer ilahi sünnetler değişmez ve değişimi kabul etmez. Allah u Teâlâ ilahi sünnetler hakkında şöyle buyuruyor: “Sen Allah’ın kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın. Sen, Allah’ın kanununda hiçbir sapma bulamazsın[4]. Buna binaen gaybi bilgiye amel etmek ilahi sünnetinin (imtihan ve sınama) değişmesine neden olduğu için imam ona amel etmemelidir.  



[1] “el-kafi”, c. 7, 414. Bap; “babu ennel kadae bilbeyyinat veleyman, hadis no: 1.

[2]E hasiben nasü ey yütraku ey yekulu amenna ve hüm la yüftenun” (Ankebut,2).

[3] Elleziy halekalmevte velhayate liyebluvekum eyyukum ahsenu 'amelen ve huvel'aziyzulğafuru.

[4]fe len tecide li sünnetillahi tebdila ve len tecide li sünnetillahi tahvila” (fatır, 43).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir insanın mürtet olmasının hükmü şeriat hâkiminin hükmüne gerek duyar mı?
    8763 Kâfir 2012/03/12
    Sorunuz büyük taklit mercilerinin bürolarından soruldu ve alınan cevapları aşağıda aktarıyoruz: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney (ömrü uzun olsun): Mürtetlik şeriat hâkiminin hükmüne gerek duymaz. Eğer dinin gereklerinden birini inkâr etmek peygamberliği veya aziz İslam Peygamberini inkâr etmeyle veyahut şeriata bir noksanlıkta bulunmayla sonuçlanırsa, ...
  • Kuranı kerimde ayetlerin ve konuların tekrarlanması kuran ayetlerinin insicamsızlığına delil değil midir?
    12671 Fasahat & Balaghat 2015/05/04
    Kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef, insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef insanların can ve ruhlarında aydınlığı ve nurlandırmayı icat etmektir. Dik kafalı nefisleri kontrol ve zalimliğe, zulme ve inhirafa karşı koymaktır. Kurandaki konuların dağınıklığının delili kuranın, asaleti muhtevaya ve ibret verici konulara vermesi, insanı ve toplumu yapılandırmaya ...
  • Hz. Peygamber, Ebu Leheb’e ile sıla-i rahimde bulunuyor muydu?
    15366 Masumların Siresi 2012/02/18
    Sıla-i rahim, akrabalar ile irtibatı sağlayan amele denir. Bunun İslam açısından önemi, kâfir akrabalar ile dahi irtibatın kesilmesinin yasaklanmış olması derecesindedir. Elbette kâfir akrabalar inatçı olur ve İslam’a darbe vurma niyeti taşırsa, İslam onlara sıla-i rahimde bulunmayı yasaklamıştır. Bu yüzden Tebbet suresi, Ebu Lehep ve eşi hakkında nazil olmuş ...
  • Niçin Saffat suresinde Muhlesin kelimesi ism-i meful şeklinde kullanılmıştır? Bu kelimenin ism-i meful kipi ism-i fail kipinden daha üstün bir anlamı ifade ediyor mu? Bundan Allah’ın, sadece bizzat kendisinin ihlâslı kıldığı kimseleri mi helak etmeyeceği anlaşılır?
    10746 Tefsir 2009/06/06
    Saffat suresindeki ayetlerin akışı geçmiş ümmetlerin başlarından geçen olaylarla ilgilidir. Bu ayetler Allah’ın onların çoğunu -yalnız Allah ihlaslı kıldığı az bir grup hariç- şirklerinden dolayı azap ettiğini açıklamaktadır.Muhlesler sadece peygamberleri içermiyor. Peygamberler olmayan pak insanları da kapsamına alır. Çünkü bizzat bu ...
  • Neden-Sonuç Konusunda Mutezile İle Şia’nın Bakışı Arasındaki Fark
    7761 Eski Kelam İlmi 2011/04/21
    Allame Tabatabai insanların filleri ve Yüce Allah ile olan irtibatı konusunda Mutezile mensuplarının görüşüne işaret etmiştir. Onlara göre insan muhayyerdir. Bundan ötürü insan fiillerinin öznesi sadece kendidir ve başka bir ilk neden yoktur. Bu grup, insan fillerinin öznesini Allah bilmemiz durumunda bunun cebri gerektireceğini düşünmüştür. Allame ...
  • İnsanın saadet ve kamalı neye bağlıdır?
    8158 Pratik Ahlak 2010/03/09
    Bu soruya cevap verebilmek için şu iki soruyu cevaplandırmamız gerekir:1) Saadet nedir? Kemalden ayrı bir şey midir? 2) İnsan nasıl bir varlıktır? Acaba sırf maddi bir varlık mı yoksa böyle değil mi?
  • Kur’an’daki yedi göğün manası nedir?
    39561 Tefsir 2010/09/22
    Gök ve galaksiler hakkında bilimsel açıdan müphemlikler olması nedeniyle Kur’an’daki yedi göğün manası hakkında kesin bir görüş ileri sürülemez. Sadece ihtimal ve sanı düzeyinde birkaç teori dile getirilebilir. Ama Kur’an’ın hedefinin insanlığın manevî ve terbiye eksenli hidayeti olduğu noktasından gafil olmamalıyız. Kur’an’ın yedi gök ve yer ...
  • Humus yılının sonunda kalan harcama kalemleri humusunun hesap şekli nasıldır?
    6841 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    Yüce rehberlik makamı bu husustaki bir sorunun cevabında şöyle buyurmuştur: “Pirinç, yağ vb. günlük kullanılan ihtiyaçlardan artı kalan ve humus yılının başına kadar duran her şeyin humusu vardır.”[1] Humus bizzat kalemlere düşer; mesela humus yılının başında beş kilogram pirinç ...
  • Üç Haslet hadisinin senedi sahih midir?
    7321 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/10/23
    Söz konusu hadisin bazı ravileri hakkında elde herhangi bir bilgi yoksa da birkaç sebepten dolayı ona istinat edilebilir:1-Hadis, çeşitli birinci grup rivayet kaynaklarında gelmiştir. Ve biliyoruz ki bir rivayet değişik kaynaklarda gelmişse ve büyük muhaddisler ona önem vermişlerse bu, onun itibarını ve muhaddislerin ...
  • İlime hakiki anlamda iştiyak kazanmanın yolu nedir?
    7882 Pratik Ahlak 2011/07/23
    Ayetullah Hadevi Tehrani'nin bu konuyla ilgili görüşü şöyledir:İlime duyulan iştiyak ilahi bir lütuftur. Ancak bu hissi bazı yollardan güçlendirmek mümkündür:1- Sırayı gözeterek ve düzenli bir şekilde ders okuma. Bu tür ders alma insanda öğrenme ve ilime ilgi hissini güçlendirir ...

En Çok Okunanlar