Please Wait
11417
- paylaşmak
Allahın kudreti her ne kadar kapsamlı ise de ama tahakkuk bulma kabiliyetine sahip ve mümkün olan şeylere taalluk eder. Bu nedenle zati itibariyle mümteni (imkansız) veya zati olarak mümteni ve muhal değil ama mümteni ve muhal olan durumları gerektirecek şeylere taalluk etmiyor. Oysaki Allah, kendisinin yaratmış olduğu bir şeyi yok edememesi muhaldir. Zira Allahın yaratmış olduğu şey “mümkünü’l-vücut” ise yok olma kabiliyetine sahiptir. Eğer yok edilme imkânına sahip değilse o zaman “vecibu’l-vücut” olması gerekir. Bu da muhaldir. Zira bunun gereksinimi şudur ki söz konusu olan şey Allahın ortağı olmuş olsun. Oysaki böyle bir şeyin tasavvuru bile çelişkilerin içtima ettiğini gösterir. Şöyle ki: tek bir şey (Allahın şeriki) Allahın ortağı olması itibariyle “vacibu’l-vücut” olması lazım, Allahın mahlûku olduğu cihetiyle de bu şey “mümkünü’l-vücut” olması gerekmektedir. Zira soruda ortaya atılan faraziye şudur ki söz konusu olan şey Allahın yaratmış olduğu bir şey olmasıdır.
Kudret, zati ihtiyar ve istek esasınca bir fiili icat ve gerçekleştirmekten ibarettir.[1]
Allahın zati sıfatlarından birisi onun, sonsuz ve sınırsız kudret sahibi olmasıdır. Bunun delili yaratılıştaki itkanlık, muhkemlik ve göz kamaştırıcı düzen ve nazımdır. Zira fiilin (yaratılışın) özne ve failin (yaratıcı) varlığına delalet ettiği gibi fiilin (yaratıkların) nitelikleri de failin ve öznenin (yaratıcının) niteliklerine delalet eder. Sanat ve yaratıklar muhkemlik ve itkan ve güzelliklere sahip oldukları vakit yaratıcının ilim ve kudretine de delalet eder. Zira eğer Allah böyle bir kudret ve güce sahip olmamış olsaydı böyleli düzene sahip ve göz kamaştırıcı çok dakik nitelik ve niceliklere sahip olan bu varlıkları yaratamazdı.[2]
Kuranı kerimde şöyle okumaktayız: “Allah, yedi göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Allah’ın emri bunlar arasından inip durmaktadır ki, Allah’ın her şeye kadir olduğunu ve Allah’ın her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz”.[3] Bu ayeti kerime Allahın gökyüzünün ve yeryüzünün yaratılışındaki büyük kudretine ve hakeza insanın sonsuz ve sınırsız olan bu ilahi kudret ve yetenek hakkındaki marifetine işaret etmektedir.
İmam Ali (a.s.) “ayet ve yaratıkları onun kudretine delildir”.[4] Hakeza şöyle buyuruyor. “Allah u Teâlâ kendi kudretiyle varlıkları yarattı”.[5] Allahın kudretinin kapsamlılığı genel, mutlak ve sınırsızdır. Kuranı kerimin ayetleri de bu sınırsızlığa delalet etmektedir. “Allah her şeye gücü yetendir”.[6]
Ama Allahın sahip olduğu kudretinin sınırsızlığı ve kapsamlılığı, tahakkuk bulması olanaklı ve mümkün olan şeylere taalluk eder. Bu nedenle zati itibariyle mümteni (imkansız) veya zati olarak mümteni ve muhal değil ama mümteni ve muhal olanları gerektirecek şeylere taalluk etmiyor. Zira bu durumda olanlar, “şey” ve “mümkün” dairesine girmiyor. Dolayısıyla ilahi kudrete muteallak olmuyor. Netice itibariyle bu durumların tahakkuk olmaya olanaklı olmamaları onlardaki kabiliyetsizlikten ve onlardaki kusur ve sorundan kaynaklanıyor fail ve öznenin kusurlu olduğuna delil değildir.[7] Başka bir ifadeyle bu durumlar mümteni ve muhal olduklarından dolayı vücudu kabul etme istidadına sahip değildirler.
Buna binaen yukarıdaki açıklamaları dikkate alarak sorulan sorunun cevabında şöyle diyoruz:
- Allah, kendisinin yaratmış olduğu bir şeyi yok edememesi muhaldir. Zira Allahın yaratmış olduğu şey “mümkünü’l-vücut” ise yok olma kabiliyetine sahiptir. Eğer yok edilme imkânına sahip değilse o zaman “vecibu’l-vücut” olması gerekir. Bu da muhaldir. Zira bunun gereksinimi şudur ki Allahın ortağı var olmuş olmasıdır. Oysaki böyle bir şeyin tasavvuru çelişkilerin içtima etmiş olması gerektirmektedir. Şöyle ki: tek bir şey (Allahın şeriki) hem “vacibu’l-vücut” olması gerekmektedir, Allahın ortağı olması itibariyle, hem “mümkünü’l-vücut” olması lazımdır, Allahın mahlûku olduğu cihetiyle. Zira soruda ortaya atılan faraziye şudur ki söz konusu olan şey Allah yaratığı olmuş olmasıdır. [8]
- Allahın yok edemeyeceği bir şeyin yaratılması mümteni ve muhal şeylerdendir. Zira söz konu olan şey ilahi kudretin alanına girecek kabiliyetine sahip bile değildir. Oysaki Allahın kudret ve gücü mümkün ve olanaklı olan şeylere taalluk eder. Bu nedenle buradaki sorun kabilin (yaratılması istenilen şeyin) kabiliyet ve istidadından kaynaklanmaktadır. Fail ve öznenin (yaratıcının) kabiliyetinden kaynaklanmıyor. Yani bu şeyin (yaratılması istenen) kendisi yaratılmaya kabil değildir Allahın onu yaratamayacağından kaynaklanmıyor.
Konuyla alakalı daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki indekslere bakabilirsiniz:
1 . «نشانه های قدرت خدا»؛ سؤال 9508 (سایت: 9485)
2. «قدرت الاهی و اسباب و مسببات»؛ سؤال 25279 (سایت: 7471)
3. «رابطۀ ممکن الوجود و ممکن العدم بالذات با ممکن بالذات»؛ سؤال 19037 (سایت: 18495)
[1] SUBHANİ, Cafer, “Muhaderatun fil, İlahiyat”, tahlis: RABANİ GÜLPAYGANİ, Ali, Kum: Baskı, 7, Neşri Müesesei İmam Sadık, (a.s.), 1425 kameri, s. 101.
[2] A.g.e., s. 103; MUHAMMED RIZAYİ, Muhammed, “İlahiyat Felsefi”, baskı, 1, Çapı Kuds, intişarati defteri Tebliğati İslami Havze-i Kum, 1383, şemsi, s. 163.
[3] Talak, 12.
[4] KÜLEYNİ, “el-Kafi”, Tahran: Darul- Kutubul İslamiye, 1365, c. 1, s. 139.
[5] MECLİSİ, Muhammed Bakır, “Biharul-Envar”, Beyrut/Lübnan: Müesesei el-Vefa, 1404, kameri, c. 4, s. 248; “Nehcül Balaga”, Kum: intişarati Darul-Hicre, s. 39.
[6] Bakare, 20.
[7] MUHAMMED RIZAYİ, Muhammed, “İlahiyat Felsefi”, baskı, 1, Çapı Kuds, intişarati defteri Tebliğati İslami Havze-i Kum, 1383, şemsi, s. 163-164.
[8] SUBHANİ, Cafer, “Muhaderatun fil, İlahiyat”, tahlis: RABANİ GÜLPAYGANİ, Ali, Kum: Baskı, 7, Neşri Müesesei İmam Sadık, (a.s.), 1425 kameri, s. 105-106.