Gelişmiş Arama
Ziyaret
10483
Güncellenme Tarihi: 2010/07/17
Soru Özeti
Yeni (işlenmiş) altını, eski altının biraz fazlasına değiştirmek neden caiz değildir?
Soru
Faiz mevzusunda, sayılmayan bir malın karşılığında, aynı cinsten başka bir mal fazla miktarda talep edilmeyeceğine dair hüküm olmasına rağmen altın konusunda genellikle kuyumcular işlenmiş yeni altının karşılığında eski altından daha fazla miktarda almaktalar. Böyle bir şey aklada yatkındır. Ancak ilmihallerin çoğunda bunun caiz olmadığı yazılmaktadır. Sizden ricam, böyle bir muamelenin neden caiz olmadığını açıklamanızdır
Kısa Cevap

Faiz, ayet ve rivayetlerde şiddetle kınanarak haram edilmiş ve bu haramlığın bazı hikmetlerinede işaret edilmiştir. Örneğin: İnsanların birbirlerine borç vermeye yanaşmayacağı, fazin zulüm olması, insanların toplumun ihtiyaç duyduğu ticari faaliyetlerden soğuması vs. gibi şeyler faizin haram edilmesinin hikmetlerinden bazılarıdır.

 

Ancak belirtmek gerekir ki, faizin haram olması hakkında söylenen hikmetlerin tümü borç faizi hakkında olup, alışveriş faizi için şu anda bizim için bilinmeyen nedenlerden dolayı herhangi bir hikmet zikredilmemiştir. Bu yüzden Peygamberimize (s.a.a) ve Masum İmamlara (a.s) tam bir teslimiyet ve itaatin gereği olarak ona amel etmek gerekir. Fakat bu, böyle bir hükmün arkasında başka hikmetin olmadığı ve bu hükmün her hangi bir faydası olmadığı anlamına gelmez.

 

Bazı alimler alışveriş faizinin haram oluşunun hikmeti hakkında tahminde bulunarak şöyle demişlerdir: Alışveriş faizinden suistifade edilebileceği ve borç faizinden kaçmak için kullanılabileceğinden haram edilmiş olabilir. Başka bir ifadeyle alışveriş faizi borç faizinin adeta bir kalkanıdır.

Ayrıntılı Cevap

Faiz mevzusu fıkhın geniş konularından biri olup ayet ve rivayetlerde haramlığına önemle vurgu yapılmıştır. Faiz (riba) terimi iki farklı yerde kullanılmaktadır:

1-     Borç faizinde

2-     Alışveriş faizinde

Borç faizi, şartlı olan borçtur. Borcun şartları ve harama neden olan şeyler nelerdir konusunda fakihlerin arasında görüş ayrılığı vardır. Sizin sorunuzdaki alışveriş faizinden maksat şudur: 1) Muamele aynı iki cins arasında yapılmalıdır.  2) Alışveriş ölçülme ve tartılma şeklinde olmalıdır. 3) İki cins aynı miktarda olmamalıdır.[1]

Alışveriş faizinin haram oluşu, hatta muamele edilen iki cins çeşitli yönlerden -asıl cinslerinin dışında- birbirleriyle farklı olsalar dahi geçerlidir. Örneğin, bir kilo kaliteli pirinç, bir buçuk kilo kalitesiz pirinçle değiştirilirsebu faizdir ve haramdır. İki cinsten birinin eski olması vb. gibi diğer özelliklerde de faiz hükmü uygulanır. Altın ve gümüşte de aynı şartlar geçerlidir. Yani iki altın, hangi özellikte olursa olsun (ister eski olsun, ister yeni, işlenmiş veya külçe, kırık ya da sağlam farketmez) muame1le edilirse fiyatları farklı olsa da ikisinin ağırlığının eşit olması gerekir. Altın ve gümüşün bu konudaki özelliği şudur: Altın ve gümüş nakit olarak muamele edilmelidir, borç olarak muamale edilirse caiz değildir.[2]

 

Mantıklı bir ihtiyaç olan eski altınla yeni altını muamalesi konusunda basit ve şer’i bir yol önerilmiştir ki onunla hem bu mantık ve şer’i hedef gerçekleşmekte, hem de çeşitli faydaları olan İlahi hüküme muhalefet edilmemektedir.

 

Rivayetlere ve Şer’i delillere dayanarak bu yolu benimseyenlere hatırlatmak gerekir ki, onu uygulamak ilahi hükümden kaçmak ve Allah-u Teala’ya karşı hile yapmak değildir. Aksine muameleyi

haramdan helale çevirmektir. Nitekim bir rivayette şöyle buyurulmaktadır: ‘Haramdan helale kaçmak ne kadar güzeldir.’[3] Yani yaşam tarzı Allah’ın yasakladığı şekil üzerine olmamalıdır.

 

Günümüzde Müslümanlarının çoğunun piyasasında uygulanan yol şudur: Muamele, iki cinsi değiştirme halinden çıkarılıp başka bir muamele haline getirilmiştir. Şöyle ki, önce eski altın belli bir fiyata satılır, sonra yeni altın satın alınır. Örneğin önce 10 gr. eski altın 200 bin Tümen’e satılır, sonra 8 gr. yeni altın aynı fiyata satın alınır.[4]

 

Faiz neden haramdır?

 

Konuya girmeden önce belirtmek gerekir ki, hükümlerin felsefesini bilmek insanı onlara amel etmeye daha çok teşvik etse de, genel anlamda insanların Allah’a ihlasla kulluk ve itaat isteklerinide yokedebilir; yani Allah’ın kanunlarının felsefesini ve bunların kendisine faydası olduğunu bilen kimse Allah’ın yüceliği ve Ona olan iman ve inancından dolayı değilde yalnızca kendi menfaatinden dolayı onu yerine getirir ve netice itibarıyla ihlaslı bir şekilde kulluk yapmaktan mahrum olur.[5] Belkide bu nedenden dolayı hükümlerin felsefeleri dini metinlerde tam olarak zikredilmemiş, insanları ahkâma yönlendirmek için onların yalnızca bir kısmına değinilmiştir. Ahkamın tümünün, fayda ve zararlar göz önüne alınarak konulduğunu bilmemize rağmen genede ayrıntıları hakkında her zaman kafamızda sorular vardır. Mesela, namazın bir çok faydasının olduğunu biliyoruz, ama sabah namazı neden iki rekattır, manevi bir halde ona bir rekat daha ekleyerek kılsak namaz neden batıl olur, gibi konularda bilgimiz yoktur. İnsan aklı genel olarak ahkamın hikmetlerini bir ölçüye kadar anlayabilir, ama ayrıntılarının çoğunu bilemez. Kullar, Allah’a ve Peygamber’e olan iman ve güvenlerinden dolayı, nedenini bilmedikleri şeyleri yerine getiriyor veya onları terkediyorlar. Bu mümince bağlılık çok güzel bir duygu olup, nefsi ıslah açısındanda yapıcıdır.

 

Bununla birlikte aşağıda borç faizinin haram oluşunun hikmetlerini açıklayan bazı ayet ve rivayetlere değiniyoruz:

 

1-     Faiz, akla ve mantığa aykırı olan bir kazanç yoludur; başka bir ifadeyle şer’i bir yönü yoktur.[6]

2-     Bir rivayette İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Faiz helal olsaydı, insanlar ticareti ve ihtiyaç duyulan işleri yapmazlardı. Allah faizi haram kıldı ki insanlar haramdan helale, ticarete ve alışverişe yönelsinler. Böylece geriye kalanda borç haline gelsin.’[7] Yani toplumda ekonomik faaliyetler durmasın diye haram edilmiştir.

3-     Kur’an’da faizin hükmü açıklandıktan[8] sonra şöyle buyuruluyor: ‘Ne zulmedersiniz, ne zulüm görürsünüz.’ Bu cümle faizin zulüm olduğunu göstermektedir. Faizin zulüm olması onun haram oluşunun hikmetlerinden biridir.

4-     Rivayetlerden istifade edilen faizin haram oluşunun delillerinden bir diğeri faizin, insanın hayır işler yapmaya sevkeden duygularını öldürmesidir. Bir rivayette şöyle buyuruluyor: ‘Allah faizi haram etti ki insanlar hayır işten (borç vermekten) kaçınmasınlar.’[9]

Görüldüğü gibi ayet ve rivayetlerde faizin haram oluşunu açıklayan delillerin tümü borç faizine aittir; alışveriş faizinin haram oluşunun delili ya zikredilmemiş ya da bize ulaşmamıştır. Başka birçok hüküm gibi bu hükümde taabbüdi ve Masum İmamlara (a.s) olan teslimiyetimizden dolayı kabul etmemiz gereken hükümlerdendir. Buna rağmen Şehid Mutahhari,[10] Ayetullah Mekarim[11] gibi alimler bu konuda şöyle bir tahminde bulunmuşlardır: Alışveriş faizinin haram olmasının hikmeti borç faizini önlemek içindir. Başka bir ifadeyle alışveriş faizi borç faizi için bir kalkan ve sınır görevini yapmaktadır. Bu, borç faizinin öneminden dolayıdır; borç faizinden kurtulmak için alışveriş faizden suistifade edilebilirdi. Böyle bir suistifadenin önüne geçmek için alışveriş faizi haram edilmiştir.  


[1] - Bu konu için Tam İlmihaller’in ‘Alışveriş Hükümleri’ bölümüne bakınız.

[2] - Bu konu için Tam İlmihaller’in ‘Altın ve Gümüşün Alım Satımı Hükümleri’ bölümüne bakınız.

[3] - el-Kafi, c.5, s.246

[4] - Bu amelin şartlarının neler olduğu konusunda fakihlerin arasında da görüş ayrılığı vardır. Daha fazla bilgi için geniş izahlı kitaplara başvurunuz.

[5] - Bu arada unutmamak gerekir ki, Allah’ın ihlaslı kulları bunun dışındadırlar.

[6] - Vesail-uş Şia’daki bir rivayete dayanılmıştır (c.12, Ebvab-ur Riba, bab:1, h.11).

[7] - a.g.e, h.8

[8] - Bakara/279

[9] - Vesail-uş Şia, c.12, Ebvab-ur Riba, bab:1, h.4

[10] - Murteza Mutahhari, Mesele-i Riba ve Bank, s.46

[11] - Nasir Mekarim Şirazi, er-Riba ve’l Benk-ul İslami, s.60

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kabirleri ziyaret etmek belirli bir dönemde geçici olarak yasak idi, hangi yılda bu caiz kılındı?
    22055 زیارت قبور و بنای مراقد 2012/05/16
    İslam’ın başlangıcında kısa bir süreliğine men edilmiş ve yasaklanmış olan hususlardan biri de kabirleri ziyaret etmek idi. Bu yasaklamanın değişik delilleri vardır. İslam toplumunun nicel ve nitel olarak gelişip büyümesiyle bu hususa değinmek için uygun bir atmosfer oluştu. Bunun için Hz Peygamber (s.a.a) bir müddet sonra kabirleri ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27822 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • İnsanın kendi zihninde küfür etmesi günah mıdır?
    62670 Teorik Ahlak 2019/09/29
    İnsanın işlediği günahlar bazen zihin dünyamızın dışında dış alemde gerçekleşir. Örneğin: yalan, gıybet, iftira,... bazen ise zihin dünyamızda ve kalbimizde vuku bulur. Örneğin: insanın hakkı gizlemesi, şirk, riya,... insanın iç dünyasında işlediği günahların dışa vuran sonuçları ve etkileri olsada bu etkiler ve sonuçlar günahın kendisi değildir.
  • Eğer birisi oruçluyken eşiyle oynaşır ve bedeni gevşer ama meni gelmez ise görevi nedir? Eğer meni gelirse görevi nedir?
    9933 Cünüpte Şüphe Etmek 2018/12/08
    Meni bedeninizden dışarı çıkmadığı sürece cenabet olmazsınız ve gusül size farz olmaz. Taklit Mercilerin bu konuda fetvaları şöyle: “Eğer meni mecrasından hareket eder ama dışarı çıkmaz ise veya insan dışarı çıkıp çıkmadığından şüphe duyarsa gusül almak vacip olmaz.”[1] Buna göre cenabet olmadığı için orucu ...
  • Hz. Ali’nin (a.s) kaç tane çocuğu vardı? Çocukların ve annelerinin isimleri nedir?
    128911 Masumların Siresi 2011/04/13
    Şeyh Müfid, İrşad adlı eserinde Hz. Ali’nin (a.s) erkek ve kız olmak üzere on yedi çocuğunun olduğunu yazmıştır. O şöyle diyor: ‘Bir kısım Şii alimler diyorlar ki, Fatıma, Peygamberin (s.a.a) vefatından sonra Peygamberin Muhsin adını verdiği çocuğuna düşük yaptı. Onlara göre İmamın (a.s) on sekiz evladı vardı.’
  • Hz. Mehdi'den gelen tevki'lerin doğru olduğuna nasıl güvenebiliriz?
    7512 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/07/26
    Masumlardan bize ulaşan hadisler sözlü ve yazılı olarak iki kısma ayrılır. Masum İmam'ın yazılı olarak sorulara verdiği cevaba tevki' denir. Buna göre tevki'ler yazılı hadisler sınıfına girer. Bu hadislerin Hz. Mehdi'den geldiğini bilmek için izlenen yol diğer hadislerin doğruluğunu belirlemekle ayınıdır. Aslında rical ve diraye ilimleri hadis ve rivayet kaynaklarında ...
  • Kur’an insanları humus ve zekât vermeleri ve farzlarını yerine getirmeleri için neden efsanevi canlılardan korkutmaktadır?
    7310 Eski Kelam İlmi 2010/07/05
    1.     Kur’an-ı Kerim’de insanların efsanevi varlıklardan korkmaları gerektiğine yahut Kur’an’ın onları korkuttuğuna dair bir örnek bile mevcut değildir.2.     Bazı rivayetlerde bazı günahların cezaları (Kur’an ehli olup şarap içenler gibi) hakkında bin ...
  • Kuran’ı anlamakta aklın hata yapmayacağını nasıl iddia edebiliriz?
    3841 Tefsir 2019/12/03
    Eğer insan temelsiz ön kabuller olmadan, ruhsal açıdan selim bir kalple ve insaf üzere Kuran ayetlerini aklıyla tahlil, analiz ederse ve  gerekli tefekkürü yaparsa Kuran’ı anlamakta hataya duçar olmaz.  Elbette Kuran’da bulunan bazı müteşabih ayetlerde gerekli birikime sahip olmayan veyahut hasta ruhlu şahıslar bilinçli veya bilinçsiz bir ...
  • Baba gaipte veya hapiste olsa, anne, baba tarafından dedenin yerine çocuğuna bakabilir mi?
    6764 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/13
    Hz. Ayetullah-ul Uzma Hamanei’nin bürosunun cevabı: Baba ölürse İslami kanunlara göre çocuğun bakımı ve korunması buluğa kadar anneye aittir. Ama baba kaybolursa çocuğun korunma hakkı kaybolmasa da bu durumda annenin de çocuğa bakmasına bir engel yoktur. Hz. Ayetullah-ul ...
  • İtret kelimesinin manası nedir? Ehlibeyt’in bakışında Sakaleyn hadisindeki manası nedir?
    23484 اهل بیت و ذوی القربی 2014/05/18
    İtret sözlükte yakın akrabalar ve zürriyet anlamına gelir. Ama Şia’nın bakışında rivayetlere binaen Allah Resulü'nün (s.a.a) Sakaleyn hadisindeki itretten kastettiği, müminlerin önderi Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma Zehra (s.a), İmam Hasan (a.s), İmam Hüseyin (a.s) ve İmam Hüseyin’in (a.s) zürriyetinden biri diğerinin ardınca gelen ve en sonuncusu ...

En Çok Okunanlar