Please Wait
10187
Kabirden maksat bireylerin içinde gömüldüğü zahiri kabir değildir. Zira meyyitin defnedileceği yerde hiçbir değişiklik meydana gelmiyor. Bunun yanı sıra bazı kimselerin bedenleri aradan gidecek bir şekilde ölürler veya hiçbir şekilde defin edilmiyorlar ki bedenleri ardan gitmiş olsun. Rivayetlerde kabrin sıkıştırma şeklindeki azabını aradan götüren farklı faktörler beyan edilmiştir. Kuranın zuhruf ve Yasin sureleri gibi bazı surelerini sürekli okumak bu cümleden sayılmaktadır. Hakeza dört defa hac ve imam Hüseyin’i ziyaret etmek de kabrin azabının kalkmasına neden oluyor. Diğer cevapları da detaylı cevapta bulabilirsin.
Kabrin sıkıştırma şeklindeki azap müminlerin inandığı hakikatlerinden bir hakikattir. Kabirden maksat bireylerin içinde gömüldüğü zahiri kabir değildir. Zira meyyitin defnedileceği yerde hiçbir değişiklik meydana gelmiyor. Bunun yanı sıra bazı kimselerin bedenleri aradan gidecek bir şekilde ölürler veya hiçbir şekilde defin edilmiyorlar ki bedenleri aradan gitmiş olsun. Bir rivayette imam Cafer Sadıktan; öldürülmüş ve bedeni halen “evde” duran bir kimse hakkında şöyle soruyorlar: Acaba böyle bir kimse kabir Azabını görecek mi? İmam cevaben evet diyor. [1]
Buna binaen kabrin sıkıştırma şeklindeki azap her çeşit ölen kimseler için tasavvur edilebiliniyor.
Kabrin sıkıştırma şeklindeki azap hakkında iki çeşit amiller söz konusudur. Bazıları bu tür azabın gerçekleştirmesine neden oluyor ve bazıları da bu tür azabın aradan götürür. Burada her iki kısma değinilecektir.
Kabrin Sıkıştırmasına Neden Olan Amiller
Rivayetlerde şöyle nakil edilmiştir: “İnsanların kabir azabına müptela olmalarına neden olacak en çok amiller şunlardır: Laf Gezdirmek (şunun lafını ona ve onun lafını buna götürmek), kötü ahlaklı olmak, idrar şeklindeki necasetlerden sakınmamak”.[2] Başka bir rivayette şöyle denilmiştir: “Kabrin azabı laf gezdirme, gıybet ve yalan gibi amellerin cezasıdır”.[3]
Kabir Azabını Aradan Götüren Amiller
- İmam sadık (a.s.): “Her Şeyin kalbi vardır. Kuran’ın kalbi Yasin suresidir. Her kim onu okursa kabir azabından emin olacaktır. Ve…” .[4]
- İmam Bakır (a.s.): “Allah’u Teâlâ Zuhruf suresini sürekli okuyan bir kimseyi kabirdeki yeryüzüne ait olan zehirli havyalarından, haşaratlardan ve kabrin azabından Allah’ın huzuruna gidinceye kadar emin kılacaktır”.[5]
- İmam Sadık (a.s.): “Perşembe öğlesiyle Cuma öğlesi arasında ölen bir kimseyi Allah onu kabir azabından kurtaracaktır”.[6]
- Mensur b. Hazım Şöyle diyor: İmam Cafer Sadıktan dört defa hac yapan bir kimsenin mükâfatı nedir? diye sordum. İmam şöyle buyurdu: “Ey Mansur dört defa hac yapan bir kimse için kesinlikle kabir azabı yoktur”.[7]
- Müminlerin Emiri hz. Ali şöyle buyurmuşlardır: “Her Cuma Nisa suresini okuyan bir kimse kabir azabından kurtulur”.[8]
- İmam Bakır (a.s.) İmam Hüseyin’in Ziyaretinin eserlerini anlatırken şöyle buyuruyor: “İmam Hüseyin’in Ziyareti ziyaretçinin kabir azabından kurtulmasına neden oluyor”.[9]
- İslam peygamberi (s.a.a) şöyle buyurdu: Kadınlardan üç taife vardır ki kabir azabı onlardan kaldırılacak ve hz. Muhammedin kızı hz. Fatma’yla birlikte haşır olunacaklardır; “kocasının gayretli oluşuna karşı sabır edenler, kötü ahlaklı kocasıyla barışık yaşayan ve kendi mihrini kocasına bağışlayan kadınlar”.[10]
- Allah resulünden nakledilmiştir: “Müminin vereceği sadakalar onu dünya afetlerinden, kabir ve kıyamet azabından kurtarır”. [11]
Sonuç itibarıyla şunu hatırlatıyoruz ki kabir azabı her ne kadar zor ve sıkıştırıcı ise de ama kabrin azabı müminlerin günahları için kefarettir ki kıyamette ve kıyamette hesaba çekildiklerinde onların günahlarından azalmış olmasına neden olur. Bir çok Farklı rivayetlerde bu gerçeğe işaret edilmiştir. Sekuni İmam Sadıktan (a.s.) imam Sadık da kendi babalarından onlarda müminlerin emiri hz. Ali den o da peygamberden şöyle nakletmiştir: “Kabir azabı mümin kimseler için boşa götürmüş oldukları nimetlerin kefaretidir”.[12]
İlgili endeksler:
سؤال 21788 (سایت: 20940) (بول و فشار قبر).
سؤال 6222 (سایت: 6430) (منظور از فشار قبر).
[1] Kuleyni, Muhmmed b. Yakup, “Kafi”, Tahran: Daru’l - Kutübil İslamiye, 1365, şemsi, c. 3, s. 241.
[2] Saduk, Muhammed b. Ali, “itikadat”, farsça tercümesi; Hüseyni, Tahran: İntişarat-i islamiye, 1371, şemsi, s. 69.
[3] Meclisi, Muhammed Bakır, “Tercüme-i Cild-i Şanzdehum-i Biharul Envar”, farsça tercümesi; Muhammed Bakır Komrei, Tahran: intişarat-i İslamiye, 1364, şemsi, c. 2, s. 162.
[4] Saduk, Muhammed b. Ali, “Sevabul A’amal”, farsça tercümesi; Benderrigi, Kum: İntişarat-i Ahlak, 1379, şemsi, s. 223.
[5] A.g.e., s. 243.
[6] A.g.e., s. 419.
[7] Saduk, Muhammed b. Ali, “Men la Yahdurul -Fakih”, Kum: İntişarat-i Camiatu Mudderisin, 1413, şemsi, c. 2, s. 217.
[8] A. g.e.s. 223.
[9] Muhaddis Nuri, “Mustedrekul Vesail”, Kum: İntişarati, Müesesei Alulbeyt, 1408, kameri, c. 10, s. 309.
[10] Deylemi, Hüseyin b. Ebul Hasan, “İrşadul-Kulup”, Farsça Tercümesi; Rızayi, Tahran: İntişarati İslami, 1377. Şemsi, c. 1, s. 413,
[11] A.g.e., s. 444.
[12] “Sevabul A’amal”, farsça tercümesi; Benderrigi, Kum: İntişarat-i Ahlak, 1379, şemsi, s. 425.