Gelişmiş Arama
Ziyaret
5046
Güncellenme Tarihi: 2014/08/31
Soru Özeti
Tekvini velayet nedir? Tekvini velayet ile Masum İmamlar arasındaki irtibat nedir?
Soru
Tekvini velayet nedir? Tekvini velayet ile Masum İmamlar arasındaki irtibat nedir?
Kısa Cevap
“Velayet” kelimesi arapça bir kavram olup kök anlam olarak sözlükte “birbirini takip etmek,bir şey diğerinin ardı sıra gelmek ,aralarında mesafe olmaksızın bir şeye yakın olmak” anlamındadır.
Bu bağlamda sevgi, bağlılık, yardım, nusret, uyum, egemenlik, rehberlik ve sorumlu anlamlarında kullanılmıştır.
“Tekvini velayet” ise varlık alemindeki mahlukat üzerinde egemenlik ve tasarruf sahibi olmak anlamındadır. Herşeyden önce zat’en özü itibariyle Allah Teala’nın zatına münhasır olup; saniyen Halifetullah makamında olan Peygamberler, Masum İmamlar ve kamil insanlara da arazi olarak isnat edilmiştir.
Ayrıntılı Cevap
 “Velayet” kelimesi arapça bir kavram olup kök olarak  “veli” kelimesinden türemiştir. Lügat kitaplarında  “birbirini takip etmek,bir şey diğerinin ardı sıra gelmesi” böyle bir hal aralarında mesafe olmaksızın bir yakınlığı gerektirmektedir. Bu bağlamda  bu sözcük (وَلِيَ وِلىٰ )farklı mecralarda sevgi, bağlılık, yardım, nusret, uyum, egemenlik, rehberlik ve sorumlu anlamlarında kullanılmıştır.
 “Tekvini velayet” hususunda münasip ve mutabık olan anlam varlık alemindeki mahlukat üzerinde egemenlik ve tasarruf sahibi olmak anlamındadır. Herşeyden önce zat’en özü itibariyle Allah Teala’nın zatına münhasır olup; saniyen Halifetullah makamında olan Peygamberler, Masum İmamlar ve kamil insanlara da arazi olarak isnat edilmiştir. Elbette bu kaide temel bir persfektif olarak Kuran’ı Kerim’de geçen izzet, kudret, şefaat gibi birçok konuda itibarı olan bir mantelitedir.
Velayet hakkında Allah teala bir yerde şöyle buyuruyor: "فالله هو الولیّ" Gerçek Veli (insanlar ve alem üzerinde tasarruf sahibi) yalnız Allah’tır.[1] Başka bir yerde ise: "النبی اولی بالمؤمنین من انفسهم " Peygamber müminlere kendi nefislerinden daha evladır.[2]
"انما ولیکم الله و رسوله والذین آمنوا الذین یقیمون الصلوة و یؤتون الزکات و هم راکعون" Sizin veliniz, sahibiniz, ancak Allah ve Peygamberi ve inananlar ki namaz kılanlar ve rükû ederken zekât verenlerdir.[3] Bu ayet velayeti Allah ve Peygamberi ve onun Ehlibeyti hakkında isbat etmektedir.
Bu ayetlerden maksat şu değildir: İnsanların birden fazla velisi yani velayetini elinde bulunduran bulunmakta ve bunlardan birisi veya en üstünü Allah’tır. Bilakis anlamı gerçek velayeti yalnız Allah Teala’ya münhasır ve özgü kılan "والله هو الولی" ayet ışığında İslam Peygamberi (s.a.a) ve ismet, taharet sahibi Ehlibeytinin velayeti arazi olarak ilahi velayetin mazharıdır. Kuran’ı Kerim’in latif tabiryle İslam Peygamberi ve Onun temiz Ehlibeyti İlahi velayetin nişanesi ve ayetidir.[4]
Şimdi sorunun ikinci bölümüne geçecek olursak Tekvini velayet ile Masum İmamlar arasındaki irtibat meselesi; bu konuyu ele almadan önce iki noktayı hatırlatmayı gerekli görüyoruz:
  1. Alemde var olan varlıklar arasında insan seçkin ve mümtaz bir konuma sahiptir. Öyleki mukarreb melekler dahi bu konumdan mahrumdur. İnsan saklı ve potansiyel yeteneklere ve kudretlere sahiptir. Eğer bunları kendisinde keşfeder ve geliştirirse halifetullah ve eşref-i mahlukat makamına nail olabilir.
  2. Allah Teala kendi velayetine ulaşma fırsatını bütün insanlığa tanımış ve tam olarak  iyice tanıtmıştır. "الا ان اولیاء الله لاخوف علیهم و لا هم یحزنون". Bilesiniz ki, Allah'ın velilerine hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.[5]
Bu iki nokta ışığında şu sonucu alabiliriz: Masum İmamlar kabiliyetlerini geliştirerek, elde ettikleri ulvi marifetler ve irfanla, sahip oldukları iman ve yakinle ilahi velayet meydanına yol bulmuşlarıdr. Bu ulvi makamın mübarek neticesi Hz. Hakk’ın kendi  kutsal zati tekvini velayetinden nasiplenmeleri olmuştur. Masum İmamların (a.s) hayatı ubudiyet ve kulluğun nişanesi olmasının yanı sıra yaşamlarının mihenk taşı kainatın kaynağıyla daimi olarak irtibatta olmak olmuştur. Bu kulluk iksiriyle simya yapıp varlık alemine yaşam ruhunu ilham ettiler.
"بکم یمسک السماء ان تقع علی الأرض" Gök, size tutunduğundan yeryüzüne düşmez.[6]
İmam Mücteba (a.s)’dan şöyle nakledilir: "من عبد الله عبد الله له کل شیء". Kim Allah’a (hakkıyla) kul olursa Allah Teala’da her şeyi ona kul köle kılar.[7]
Kutsi hadiste şöyle geçer: Allah Teala şöyle buyurdu: "عبدی اطعنی حتی اجعلک مثلی" Ey kulum bana itaat et, seni kendim gibi karar kılayım.[8] (Yani seni ilmimden kudretimden nasiplendireyim ta benim gördüğüm gibi görüp benim duyduğum gibi duyasın ki kendi cennetime nail olasın.)
"ابن آدم أنا غني لا أفتقر أطعني فيما أمرتك أجعلك غنيا لا تفتقر يا ابن آدم أنا حي لا أموت أطعني فيما أمرتك أجعلك حيا لا تموت يا ابن آدم أنا أقول للشي‏ء كن فيكون، أطعني فيما أمرتك أجعلك تقول لشي‏ء كن فيكون"؛ 
” Ey Ademoğlu ben zenginim ve asla fakir olmayacağım, sana emrettiğim şeyde bana itaat et seni öyle zengin edeyim asla fakir olmayasın. Ey Ademoğlu ben hayat sahibiyim ve asla ölmeyeceğim, sana emrettiğim şeyde bana itaat et seni hayat sahibi kılayım asla ölmeyesin. Ey Ademoğlu ben bir şeye ol dediğimde olur, sana emrettiğim şeyde bana itaat et seni öyle kılayım ki bir şeye ol dediğinde olsun.“[9]
Bu hadislere ek olarak Usul-u Kafi’de geçen meşhur ” Kurb’ul-nevafil” hadisi Masum İmamlar (a.s)’ın tekvini velayete nail olmalarının esrarını bizlere aşikar etmektedir.
"بیمنه رزق الوری و بوجوده تثبت الارض والسماء" Mahlukat onların mübarek hayırlarıyla rızıklanır, yer ve gök onların varlığı hürmetine ayaktadır.[10]
Netice: Masum İmamlar (a.s) Allah Teala’nın onları ilahi velayetten nasiplenmeye nail etmesiyle bütün mahlukat üzerinde ve varlık aleminde kontrol sağlamış ve fermanlarını dinletebilmişlerdir. Masum İmamlar (a.s)’da zuhur bulan ve açığa çıkan birçok keramet ve harikulade vakıalar onların tekvini vilayet üzere olduğu hakikatinin inkar edilemez delilidir.
 
 
 
 
 

[1] Şura/9.
[2] Ahzap/6.
[3] Maide/55.
[4] Velayet Fakih, Cevat Amuli, Abdullah, 122-123-129.s.
[5] Yunus/62.
[6] Camie ziyareti.
[7] Tefsir’i Askeri, 1.c, 327.s.
[8] Esrar’us-Salat, 1.c, 4.s (mukaddeme).
Şerhi dua’i Sabah,  Hoi, 1.c, 11.s, tashih önsözü.
[9] Bihar’ul-Envar, 90.c, 376.s, 24.bab, İrşad’ul-Gulup, 1.c, 75.s, 18.bab; Udde’ti-Dai, 310.s,
[10] Mefatih’ul-Cenan, 85.s, edile duası..., 84.s
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • geçici nikahın aktı için kullanılan lafızlar nelerdir? Şartları ve Hükümleri nasıldır?
    7192 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/03
    Geçici nikâhın aktini okumak için birkaç şart gereklidir: Aktin sıgasını okumak; şöyle ki süreli akitte bayan ve erkek’in rızası tek başına yeterli değildir. Belki bunun yanı sıra akit için okunan has lafızların okunması şarttır. İhtiyati vacip gereğince aktin sıgası sahih Arapça ile ...
  • Yaşayan anne ve babaya yönelik yapılan hayırlar doğru mudur?
    19582 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Her insan iyi işler yapıp sevabını başkalarına ve bu cümleden olmak üzere anne ve babasına bağışlayabilir. Böyle bir durumda bu hayırlı amelin sevabı onlara ulaşacak ve buna ek olarak aynı sevabın benzeri veya hatta ondan daha fazlası ameli bağışlayan için de göz önünde bulundurulacaktır. ...
  • Hamd, medh ve şükür’ün farkı nedir?
    12760 Eski Kelam İlmi 2012/02/14
    Lügatte ve Istılahta Hamd, Medh ve Şükür1- Hamd lügatte sena ve övgü manasına gelmektedir.[1] Istılahta ise iradeyle yapılan güzel iş ve sıfata denir.[2] 2- Medh ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    5215 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Domuzun parçaları gibi necasetlerin bazı kısımları Müslüman olmayan kimselere satılabilinir mi?
    5962 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah’el - Uzma Mekarim Şirazi (Allah ömrünü uzun etsin): Eğer bu konu hakkında yakininiz varsa onun alınıp satılması sakıncalıdır. Hz. Ayetullah’el - Uzma Safi Gülpeygani (Allah ömrünü uzun etsin): Soruda gelen konu hakkında bilgim yok ama eğer söz konusu maddeler ...
  • Yasin Suresi’nin altıncı ayetiyle İsra Suresi’nin on beşinci ayeti arasında bir uyuşmazlık mı var?
    10831 Tefsir 2008/08/12
    Bu iki ayet arasında herhangi bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Çünkü ikinci ayette (İsra Suresi, on beşinci ayet) bir peygamber göndermedikçe azap olmadığını söylüyor ancak birinci ayette (Yasin Suresi, altıncı ayet) “ataları uyarılmamış” diyor ve herhangi bir azaptan bahsetmiyor. ...
  • Sürmeyle abdest veya gusül alınabilir mi?
    38418 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Abdest ve gusül alırken bedende, suyun deri ve uzuvlarına ulaşmasına engel olacak herhangi bir şeyin olmaması gerekir. Buna göre sürme, gözün içine çekilirse abdest ve guslün doğruluğuna zarar vermez. Ama gözün etrafına veya kaşlara çekilirse bakılmalıdır, abdest veya gusül uzuvlarına suyun ulaşmasına engel midir, değil midir?
  • Kızla oğlanın doğru bir şekilde (günaha düşmeden) cinsel ilişkiye girmelerinin bir yolu var mı?
    51581 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/11/10
    İslama göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar. Hekim olan Allah bu ikisini sükunet bulsun, duygusal, ruhsal ve cinsel ihtiyaçlarını karşılasınlar diye birbirleri için yaratmıştır. İslam iki tarafında ihtiyaçlarının giderilmesi ve kadınla erkeğin her türlü ilişkisinin belli bir sınır ...
  • Neden Peygamber (s.a.a) Talha ve Zübeyir’e İslam’ın kılıcı lakabını vermiştir?
    11310 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    10355 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...

En Çok Okunanlar