Gelişmiş Arama
Ziyaret
6717
Güncellenme Tarihi: 2012/04/07
Soru Özeti
Doğumundan sonra İmam Ali\'nin (a) Peygamber\'in (a.s.s) kucağında Kur\'andan bazı ayetleri tilavet ettiğini ifade eden bir hadis rivayet edilmiştir. Bu hadis, Peygamber\'in risaleti ve Peygamberin kendisine risalet gelmeden Kur\'anın muhtevasından haberdar değildir olmasıyla nasıl bağdaşıyor?
Soru
Doğumdan sonra İmam Ali, Peygamber\'i Ekremin kucağındayken ona şöyle buyurdu: İster misin sana Tevrat\'tan, İncil\'den ve..okuyayım? Sonra müminin suresinden bazı ayetler tilavet etti şeklinde rivayet edilmiştir. Acaba bu rivayet tarihi ve senet bakımından sahih midir? Bu hadis, Peygamber\'in risaleti konusuyla, İmam Ali Kur\'an ve diğer semavi kitablara hakim olduğu bir durumda, Peygamber\'in risaletten önce Kur\'an içeriğinden bihaber değildir olmasıyla bağdaşılması mümkün müdür?
Kısa Cevap

Bu rivayet bazı hadis kitaplarında vardır. Ancak hadis kitaplarında zikredilmiş var olan hadiste İmam Ali'in şöyle buyurduğunu: "Ey Peygamber! İstermisin sana Tevrat'tan, İncil'den okuyayım?" içermemektedir. Zikredilen rivayette yer alan şey şudur: "Selamdan sonra Müminin suresinden bazı ayetler Peygamber'e (a.s.s) için okudu".  Müminin süresinden bazı ayetleri okumuş olması, İslam Peygamber'inin risaletiyle çelişmediği gibi risaletten önce Peygamber Efendimizin Kur'an'ın muhtevasından habersiz olduğu sonucunu da vermez. Zira Kur'an öyle bir hakikata sahiptir ki onun birinci mertebesi, nur âleminde Resul'i Ekreme nazil olmuştu...

Bazı rivayetlerde Kur'an'ın nüzul mertebesinden bir mertebeye; ''El-hakaiku lilenbiya (paygamberler için hakikatler)" işaret edilmiştir. Bu gerçek zahiri elfazın ötesinde bir durumdur ve bu İslam'ın zuhur ettiği zamandan sonrasına münhasır bir şey değildir. Kur'an bütün peygamberlerin getirdiği kelamın hakikatidir. Her peygamber bu hakikatin bir mertebesiyle ittisal halinde olmuşlardır.

Bu nedenle İmam Ali (a.s.) doğumundan sonra müminler için kurtuluşun genel manasını ifade eden Kur'an'dan bazı rivayetleri peygamberin kucağında tilavet buyurdu. Bu Peygamber Efendimiz için yeni bir şey de değildi.

Nitekim Hz. İsa (a) doğumundan sonra şöyle buyurdu: "Ben Allah'ın kuluyum. O bana (semavi) kitabı verdi ve beni peygamber kıldı". Oysaki bunu dediği sırada elinde bir kitap yoktu. Öyle ise bu dünyaya ayak basmadan önce, nur âleminde kendisine ilahi kitap nazil olduğuna işaret etmektedir.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzu yanıtlamadan önce bir kaç noktaya değinmek gerekir:

Evvela; mezkûr rivayet, hadis kaynaklarında gelmiştir. Ancak kaynaklarda yer alan bu rivayette İmam Ali'nin (a); ''Ey Peygamber! İster misin sana Tevrat'tan, İncil'den okuyayım'' şeklinde bir ifade yoktur. Sadece, İslam'dan sonra Allah Resulü için müminun süresinin bazı ayetlerini tilavet buyurduğu ifadesi, yer almıştır.[1]

Saniyen rivayetin senedi üzerine yapılan incelemede sened zincirinde yer almış bazı ravilerin muvassak olmadıkları veya sıke olup olmadıkları konusunda görüş ayrılığının bulunduğu ortaya çıktı. Lakin rivayetin muhtevasını şu temellere dayandırarak kabul edebiliriz;

Masum İmam, kâmil insanın hakiki mısdakı, Kuranı mücessem kılan ve Kuranı natık yani konuşan Kur'an'dır. Müslümanların elindeki hatlı ve baskılı Kur'an, samit (suskun)Kur'an'dır.[2] Kur'an'ın inişi –ki diğer semavi kitabları temamlayandır-  aşamalı olmuştur. Birinci aşma veya mertebede nur âleminde Resul'i Ekrem'in (a.s.s) ve mutahhar İmamların (a) nurlu kalblerine ifaze edilmiştir. Nitekim şu ayeti celile  '' Hiç süpesiz bu Kur'an sana, hikmet sahibi ve bilen bir kimse (Allah'ın) tarafından verilmektedir.''[3] Bu manaya işaret etmektedir; Peygamber'i Ekrem Kur'anın hakikatini meleğin vasıtası olmadan almış ve sonra mutahhar İmamların nurlu kalplerine ilham edilmiştir.[4]

Hatta bazı rivayetlerde Kur'an'ın nüzul mertebesinden bir mertebeye yani ''El-hakaiku lilenbiya (paygamberler için hakikatler)" işaret edilmiştir. Bu gerçek zahiri elfazın ötesinde bir durumdur ve bu İslam'ın zuhur ettiği zamandan sonrasına münhasır bir şey değildir. Kur'an bütün peygamberlerin getirdiği kelamın hakikatidir. Her peygamber bu hakikatin bir mertebesiyle ittisal halinde olmuştur.[5] Her nakadar bu hakikatın kâmil ve üstün mertebesi Peygamber Efindimiz'e (a.s.s) nazil olmuştur.

Bu noktalara dikkatle;

a) Söz konusu rivayet, ne İslam Peygamber'inin (a.s.s) risaletiyle bir çelişkisi var ne de risaletten önce Peygamber'in Kur'an'ın muhtevasından haberdar olmadığını doğuracak bir sonucu vardır. Zira Kur'an'ın nüzulü, mertebe mertebe gerçekleşmiştir. İlk mertebesi Nebiyyi Ekremin yüce kalbine inmiştir. Hz. Peygamber dünyadaki maddi bedenin ve zahiri cismin dışında bir hakikate sahiptir. Nitekim Hz. İsa (a) viladetinden sonra şöyle buyurmuştu: "(isa) Dedi ki: Şüpesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) bana Kitap verdi ve beni peygamber kıldı.''[6] Oysaki o sırada elinde bir kitap yoktu. Demek ki; bu dünyaya gelmeden önce nur âleminde onların nuru üzerine, ilahi kitaplar nazil olmuştur.

b) Nur âleminde Kur'an'ın nurlu hakikatı, İmam Ali'nin (a) kalbine ifaze olunmuştur. Bu nedenle doğuşundan sonra Peygamber (a.s.s) kucağındayken Kur'an'dan bazı ayetleri tilavet buyurmuştur. Bu durumunda Peygamber için yeni bir tarafı yoktu. Çünkü peygamber (s.a.a) kur'an'a olan ilim ve bilginin kendisiydi. O kuranın ve  varlık aleminin tüm hakikatlerine alim idi.

Daha çok bilgi edinmek için aşağıdaki indekslere müracaat ediniz:

"Peygamber'in İmamlara Karşı Üstünlükleri" Soru 9952 (Sayte: 9931)

"Şii İmamların Makamı Ve Peygamberler" Soru 10210 (Sayt: 10149)

"İmam Ali'nin (a) Vechullah Olması" Soru 8680 (Sayt: 9850)

 

[1] Şeyh Tusi, ''Emali'', İran/Kum: İntişarat'i Daru-Ssekafe, 1414h.k. , s.708   

  Meclisi, Muhammed Bakır,  ''Biharu'l Envar'', Lübnan/Beyrut: Muessesetu'l Vefa,1404k. c.35, s.18

[3]  Neml 6

[4]  Tayyip,Seyyid Abdulhüseyin, ''Atyebu'l Beyan Fi Tefsiri'l Kur'an'', İran/Tahran: İntişarati İslam, İkinci Baskı, 1378 h.ş., c.9,s.107,354, c.10,s.285,286

[5]  Bkz: "Kur'an'ın Hakikatleri Ve Mertebeleri" Soru 10688 (Sayt:12360) ''Kur'an'ın İniş Mertbeleri Ve Lafızların İlahi Vahiydeki Konumu''Soru 15084 (Site: 14904)''Kur'an'ın Nuzulu'' Soru 140 (Site:1017)

[6] Meryem 30

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmam Cevad (a.s)'ın (İmam Muhammed Taki) kaç tane erkek çocuğu vardı?
    8750 تاريخ بزرگان 2011/08/30
     İmam Muhammed Taki'den sadece iki erkek çocuk İmam Ali Naki ve Musa Mubarka isimlerinde kalmıştır. Diğer erkek çocuklarının olduğu rivayet edilmiş olsa da ensap hakkındaki kaynaklarında da sadece bu iki erkek çocuk hakkında ittifak vardır. Bu konudaki ihtilafın sebebi nesep hakkındaki ilk kaynaklardaki var olan ihtilaf ya da diğer çocuklarından ...
  • Sebr ve taksim burhanı ne şekildedir ve nasıl uygulanır?
    13092 İslam Felsefesi 2012/03/11
    Sebr ve taksim burhanı, çeşitli ilimlerde olduğu gibi usul-u fıkh’ta da kullanılan ve birçok yerde hüccet olan bir burhandır. Ancak ona her zaman güvenilmez; zira mantık kitaplarında gelen dört şekil ispat metotlarından yoksundur. Bu konuda önce bu burhandaki sözcüklerin açıklamasını yapacağız: Sebr, denemek, taksim ise ...
  • Bankadan alınan kredi, bankayla yapılan anlaşmanın dışında bir yerde kullanılırsa hükmü nedir?
    5672 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    İslam inkılabı rehberi Hz. Ayetullah Hamanei’nin görüşüne göre alınan para borç mahiyetinde olursa her türlü harcama doğrudur ve o para borcu alanın malı olduğu için onu, belli bir yerde harcama şartı koşulsa bile o bunu istediği yerde harcayabilir. Ancak teklifi hükümolarak o şarta amel etmesi farzdır ...
  • Ayet ve rivayetlere göre salih amellerin yok olmasına neden olan ameller hangileridir?
    11800 Pratik Ahlak 2012/02/04
    Ayet ve rivayetlerde, Allah’a iman, şirke düşmemek ve mürted olmamak amellerin kabul olunmasının ilk şartları olduğu, bunlar olmadan hiç bir salih amel kabul edilmeyeceği belirtilmiştir. Namazı terketmek, minnet ederek salih amel yapmak, başa gelen işlere razı olmamak vb. gibi amellerin yok olmasına neden olan şeyler -ayrıntılı cevap ...
  • Kıyamet azabından kurtulmak için bir ümit var mı?
    10265 Pratik Ahlak 2011/11/12
    Dini öğretilerden anlaşıldığı kadarıyla Allah’ın rahmetine ümit bağlamak ve kıyamet azabından korkmak birbirini tamamlayan iki önemli özellik olup mümin kul eşit bir şekilde bu iki özelliğe sahip olmalıdır. Yani mümin kimse farzları yerine getirip, haramları terketmekle akıbetinin hayırlı olması için Allah’ın rahmetine ümit bağlarken aynı ölçüde Allah’tan ...
  • Takva ile Vera (nefsine hâkim olma) arasında ne fark var?
    3654 Hadis 2020/01/20
  • Hz Zehra (s.a) hangi yılda dünyaya gelmiştir?
    8980 تاريخ بزرگان 2012/03/10
    Eski zamanlarda imkanların az olması ve dakik zabıt tutma ve kaynakları dikkatli saklamaya özen göstermeme vb … tarihi olay ve vakıalarda ve büyük şahsiyetlerin doğum, ölüm ve şahadet tarihleri hakkında görüş farklılıklarının bulunması olağan ve doğaldır. Bu nedenle tarih ve hadis kitaplarında Hz Zehra’nın (s.a) doğum tarihi ...
  • Din neden siyasete müdahale eder?
    12150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Dinin siyasetten ayrı olduğu görüşü, insanın değişik hayat alanlarında dinin rolünü silme ve minimum dereceye indirmeyi savunur. Bu görüş esasınca insan akıl ve bilim aracılığıyla kültür, siyaset, hukuk, ekonomi, iletişim, adap ve birlikte yaşam kanunlarını öğrenip yasalaştırabilir ve hayatı idare etmede dinin müdahale etmesine bir gerek yoktur. ...
  • Farz veya müstehap oruç tutarken dalgınlıkla yemek ve içmek orucu batıl eder mi?
    7133 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/11/21
    Oruçlu kimse bilerek bir şeyi yer ve içerse orucu batıl olur.[1] Bu meselede farz ve müstehap oruç arasında fark yoktur. Ama bilmeden ve dalgınlığına gelerek bir şey yer ve içerse orucu batıl olmaz.[2] ...
  • İslam peygamberi hz. Muhammed (s.a.a.) Salih olamayan bir ailede büyüyen bir güzel kızı hayvan gübresinin bulunduğu yerde yeşermiş olan ota benzetiyor. Hazreti resul bu benzetmeden maksadı nedir?
    10480 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/10/09
    Bu hadis uygun ve münasip olmayan ortamlarda yetişmiş ve rüşt eden bireylerle evlenmenin haram veya mekruh olduğunu beyan etmiyor. Belki sadece şu noktaya tekit ediyor: Evlilikte sadece zahiri güzelliğe göz dikip gönül bağlanmamalı ve yüzeysel bir aşka mağlup olup dini, ahlaki, davranışsal ve … gibi nitelikleri göz ...

En Çok Okunanlar