Gelişmiş Arama
Ziyaret
11515
Güncellenme Tarihi: 2012/02/15
Soru Özeti
Aşağıdaki rivayet doğru mudur? “İmam Muhammed (a.s.) Bakır’ın Oğlu İmam Cafer’den (a.s.a.) şöyle nakledilmiştir: “Peygamber Efendimiz (s.a.a) yatmadan önce yüzünü kızı Fatıma’nın (s.a) sinesinin arasına koyardı.” (“Bihar-ul Envar” c.43, s.78)
Soru
Aşağıdaki rivayet doğru mudur? “İmam Muhammed (a.s.) Bakır’ın Oğlu İmam Cafer’den (a.s.a.) şöyle nakledilmiştir: “Peygamber Efendimiz (s.a.a) yatmadan önce yüzünü kızı Fatıma’nın (s.a) sinesinin arasına koyardı.” (“Bihar-ul Envar” c.43, s.78)
Kısa Cevap

Bu bağlamda var olan rivayetlerimiz iki kısımdır: onlardan bir kısmı güvenilir, senetleri sahih ve güçlüdür… Bir diğer kısım ise zayıf ve güvenilir durumda olmayıp zayıf ve meçhuldür…

Soruda sorulan rivayet “Menakıbı Şehr-i Aşub” adlı kaynak kitabında zikredilmiştir. “Bihar-ul Envar”’ adlı kitabın sahibi allame Meclisi de ondan nakletmiştir. Burada nakledilen rivayet senet ve kaynaksız olduğundan dolayı zahiren güvenilir değildir.

Doğru ve sahih olduğu farz edilse bile bu bağlamda birkaç noktaya dikkat edildiği zaman bu bağlamdaki şüphe ve sorun çözülür:

1-   Peygamber (s.a.a) ve Ehli Beyt’in (a.s) makamına teveccüh etmek, Kur'anı kerimin onların taharet ve temizliklerine şahitlik ettiğine ve onların ismetlerinden bahis eder ve haber veren tahthir ayetine dikkat etmek.

2-   Hz Fatıma (s.a) Peygamberimiz (s.a.a) ve Ehli Beyt’in kızları arasında has özelliklere sahipti. Onun yaratılışının başlangıcından beri Peygamber (s.a.a) için özel durumlar vücuda gelmiştir. Allah -u Teâlâ bu kızı özel olarak Peygambere inayet / lütuf etmiştir.

3-   Aileler arasında sevgi ve muhabbet içerikli davranışların var olması doğal bir durumdur.  İnsanın, annesini, kız kardeşini ve kızını yolculuktan veya ziyaretten döndükleri zaman veya manevi sevap almak için öpmesi bunun birer örneğidir. Bu tür sevginin ibraz edilmesi şehvetten dolayı değildir. Bilakis bu tür davranışlar insanın insanlık ve duygusal boyutunun göstergesidir.  

4-   Zahiren söz konusu ibareden yola çıkarak, bu sorunun sorulmasına neden olan asıl neden şöyle bir sanı ve hayal olabilir: Hz Muhammed (s.a.a) Hz Fatıma’nın (s.a) göğsünü üzerinde her hangi bir libas olmaksızın öpmüştür. Oysaki böyle bir hayal ve sanı batıl ve doğru değildir. Normal insanlar arasında bile bu tür harim ve örtünmesi gereken yerlerin korunması çok tabii ve doğaldır. Bunun tersi ise; yani örtünmesi ve korunması gereken yerlerin dışarıda kalması toplum nezdinde toplumsal ve ailevi adaplara ters olduğu şeklinde değerlendirilmektedir. Hal böyle iken neden pak ve masum Ehli Beyt (a.s) hakkında bu tür batıl tasavvur ve hayalleri zihnimizde canlandırıyoruz?

Netice itibarıyla şuna varıyoruz ki, eğer normal aile ve camianın fertleri arasında sevgi içerikli davranışlarda bulunmanın bir sakıncası yok ise masumlar arasında ve özellikle peygamberin (s.a.a.9) kendi kızı Fatma (s.a.) ile sevgi içerikli davranışlarla davranmasında her hangi bir sorunun olmaması da çok tabii olmalıdır. Hele hele peygamberi masum ve hiçbir günah işlemeyeceği bir niteliğe sahip olduğunu dikkate aldığımızda böyle bir davranışın hiçbir sakıncasının söz konusu olmayacağı çok daha kolaylıkla anlaşılır.

Ayrıntılı Cevap

Genel bir bakışla bizim rivayetlerimiz iki kısımdır: Onlardan bir kısmı, isnada sahip olup güvenilirdir. Hadis literatüründe bunlara sahih ve güçlü rivayetler denilmektedir. Bir diğer kısım ise güvenilir olmayan rivayetlerdir. Hadis ilminde bunlar zayıf, meçhul ve … şeklinde adlandırılmaktadır.

Fakihler ve İslami ilimler hususunda uzman olan kimseler, rivayetlere amel edilebilinmesi için rivayetleri nakleden ravilerin hal ve durumlarından haberdar olmasını gerekli görürler. Zira bu böylelikle hadisleri nakleden vasıtalar gerekli nitelik ve şartlara hayız olup olmadığını keşif ederler. İşte bu doğrultuda rivayetlerin senetlerini incelemeye tabi tutuyorlar. Bu bağlamda yapılan araştırma ve inceleme neticesinde nakledilen hadis ve rivayetin senedinde her hangi sorunu olmaz ve muteber olursa onu dikkate alarak ve ona emel ederler. Ondan şer’i hüküm çıkarır ve ona dayandırırlar. Ama araştırma ve incelenmeye tabi tutulan rivayetin senedi olmaz veya onda bir sorun, mursel[1] olur veya senedi zayıf olursa ona teveccüh etmez ve muteber bilmezler. Dolayısıyla ilahi hükümlerde ona istinat etmezler.

Soruda sorulan rivayet “Menakıbı Şehr-i Aşub” adlı kaynak kitabında zikredilmiştir. “Bihar-ul Envar”’ adlı kitabın sahibi allame Meclisi de ondan nakletmiştir. Burada nakledilen rivayet senet ve kaynaksız olduğundan dolayı zahiren güvenilir değildir.

Menakıbı Şehr-i Aşub” kitabında hadisin metni şöyledir:

İmam Bakır ve imam Sadık’tan (a.s) şöyle nakledilmişti: “Peygamber Efendimiz (s.a.a) Fatıma’nın (s.a) çehresinin ortasından öpmeden ve yüzünü onun sinesine koyup dua etmeden uyumazdı.”[2]

Bir rivayette de şöyle gelmiştir: “veya Fatma’nın (s.a) yüzünden ve yanaklarından veya onun göğsünü öpmeden (uyumazdı)”.

Menagıb kitabının yazarı merhum İbni Şehri Aşub (588 d/h.k) kitabının önsözünde şöyle demektedir: “Ben bu rivayetleri kendi ashabımdan veya Ehlisünnetten aldım ve aynı zamanda rivayet naklettiği kitaplardan (hem şia ve hem Ehlisünnet kaynağından) bir senet ve genel bir yol getirmiştir.

Ama sorulan rivayet hakkında senet ve kaynak getirmemekle birlikte mursel olarak zikredildiğinden dolayı yüzde yüz güvenilir olmadığı kesin ve dolayısıyla mustenet değildir.

Bu tür rivayetler sahih olsa bile kaynaklık ettiği şüphe ve sorunun çözülmesi için birkaç noktaya dikkat etmek kâfi gelir. Zira bu noktalar aydınlatıcıdır:

Peygamber efendimiz (s.a.a) ve Ehli Beyt’i (a.s) özel makam ve menzilete sahip olmakla beraber başkalarıyla kıyaslanmayacak, ruhi ve manevi özelliklere sahiptirler. Örnek olarak vahiy kitabı Kur’an-ı Kerim, Tathir ayeti ile bilinen ayette onların üstün pak ve temizliklerine şahitlik etmektedir ki şöyle buyurmaktadır:

Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.”[3]

“İnnema” kelimesi Arap edebiyatında hasır adatı olarak kollanılan bir kelimedir ki hangi cümle üzerinde getirilirse o cümlenin içermiş olduğu anlamın muhakkaklığını ve o cümlede zikir edilmiş kişilere munhasır kıldığını ifade ve bu ilahi lütfün sadece Peygamberin (s.a.a.) ailesine verildiğine delalet etmektedir. Bu nedenle masum olan kimseler Allahın tekvini iradesi ve kendi pak ve temiz amelleriyle günah işleyebilir olmalarına rağmen hiçbir zaman günah işlemezler.

“Rics” sözcüğü temiz olmama ve kir manasındadır; bu temizsizlik insanın tabiatına ters gelen, akıl açısından uygun olmayan şeyler ve şer’i hükümler bağlamında haram kılınmış ve tek kelimeyle bunların tümünü kapsayan şeyler anlamındadır. Masum olan peygamberimizin ehlibeyti tüm bu gibi aksaklık ve uygunsuzluklardan paktır.

“Tathir” kelimesi temiz yapmak manasındadır ve hakiki manada “kiri” yok etme ve pisliklerden uzak durmayı vurgulamaktadır.

“Ehlibeyt” tabiri, bütün İslam âlimleri ve müfessirlerin nazarı esasınca Peygamberimizin (s.a.a) Ehlibeyt’ine işaret etmektedir. Şia ve Ehlisünnetin birçok kaynak kitaplarında nakillere göre Ehlibeyt’ten maksat yalanız beş kişidir. Kaynaklarda zikredilen bu beş kişi şunlardan ibarettir: Hz. Peygamber, (s.a.a) Hz. Ali, (a.s.), Hz. Fatma, (s.a.), Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (a.s.). Ki kitaplardan bazen bu beş şahsiyet için “hamse’i tayyibe” yani “beş temiz kişi” ya “eshabi kısa” denilmektedir.

Tathir ayeti Peygamberimiz ve Ehlibeyt’inin (a.s) ismetine açık bir delildir; zira bütün günahlar pislik ve kirliliktir.[4]

Çok değerli “Camiayı Kebire” ziyaret namesinde şöyle okuyoruz: “Allah u Teâlâ sizleri hatalardan korudu ve sapkınlık fitnesinden muhafaza etti ve pisliklerden temizledi ve kirlilikleri sizden arındırarak kâmil bir şekilde temizledi[5]    

1-   Hz Fatma (s.a) Peygamberimiz (s.a.a) ve Ehlibeyt’in (a.s.) kızları arasında önemli bir yere sahip olmakla birlikte istisnai bir bayandır. O yaratılış açısından fevkalade yüce ve seçkindir.

İbni Şehri Aşub’un birkaç senetle getirdiği rivayete dikkat edelim:

“Ebu ubeyde-i huda’i ve onun dışında başkalar da İmam Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet etmişlerdir: Allah’ın Resulü hz. Muhammed (s.a.a) Fatma’yı (s.a) çok öperdi, Peygamberimizin hanımlarından bazıları Peygamberin bu fiilini beğenmeyip itirazda bulundular. Peygamberimiz hz. Muhammed (s.a.a) şöyle buyurdular: “Miraca götürüldüğüm gecede, Cebrail elimden tutarak beni cennete götürdü ve orada bana bir hurma verdi; ben onu yedim. – başka bir rivayette bir elma verdiği rivayet edilmektedir-. Ben onu yedim. Bu meyve benim sulbümde nutfeye dönüştü ve yeryüzüne döndüğümde Hatice'yle birlikte olduk ve bu birlikte olduğumuzdan sonra Hatice Fatma'ya hamile kaldı. (işte Fatma cennette yenilen meyveden şekillenmiş nütfeden doğmuştur). Fatma, insanlar topluluğu arasında kalmış bir cennet hurisidir, ne zaman cennet kokusunu arzuluyorsam kızımı kokluyorum.[6]

Evet, Peygamberimizin (s.a.a) kızı Zehra (s.a) ile olan irtibatı manalı ve çok derindir ve O’nun bu bayana şiddetli ilgisi açık ve aşikârdır.

2-   Doğal olarak sağlıklı insanların hayatında, bir ailenin fertleri arasında şehvet ve şüpheden arınmış samimi bir ilişki bulunmaktadır. Birbirlerine bakmaları veya mahremlerle tokalaşmak ve onları öpmek bu samimi ilişkilerin bir tecellicisidir.

Örneğin insan; annesini, kız kardeşini veya kızını yolculuklara gittikleri zaman veya gittikleri ziyaretlerden döndükleri vakit onları öperler. Zira onlar Allah’ın evini veya Peygamberimizin (s.a.a) veya Masum kimseleri (s.a) ziyarete gitmiş ve onların ziyaretinden dönmüş olmaları onlar için bir değerdir. İşte bu tür öpmeler sadece teberrük ve manevi sevap kazanmak için yapılmaktadır.

Bazen Allah-u Teâlâ tarafından anne babaya güzel yüzlü edepli ve seçkin bir çocuk inayet edilmesi mümkündür. Bu anne ve baba cezp edici çocuklarını tekrar tekrar öperler ve ona özel bir ilgi duyar ve onunla özel bir ünsiyet kurarlar. Bu durum aile efratları arasında çok açık ve net görülmektedir. Anne ile çocukları veya baba ile çocukları arasında böyleli ilişkilerin var olması çok tabiidir. Hiç kimse anne ve babayı çocuklarına duydukları bu ilgiden dolayı serzeniş ve azarlamaz.

3-   Zahiren söz konusu ibareden yola çıkarak, bu sorunun sorulmasına neden olan asıl neden şöyle bir sanı ve hayal olabilir: Hz Muhammed (s.a.a) Hz Fatma’nın (s.a) göğsü üzerinde her hangi bir libas olmaksızın öpmüştür. Oysaki böyle bir hayal ve sanı batıl ve doğru değildir. Normal insanlar arasında bile bu tür harim ve örtünmesi gereken yerlerin korunması çok tabii ve doğaldır. Bunun tersi ise; yani örtünmesi ve korunması gereken yerlerin dışarıda kalması toplum nezdinde toplumsal ve ailevi adaplara ters olduğu şeklinde değerlendirilmektedir. Hal böyle iken neden pak ve masum Ehlibeyt (a.s) hakkında bu tür batıl tasavvur ve hayalleri zihnimizde canlandırıyoruz?

Normal insanlar arasında bile bu muhabbet ve alaka görülüyor ve her hangi bir soruna neden olmuyor ama ter temiz ve masum olan peygamber (s.a.a) ve onun Ehli beyt’i (s.a) gibi seçkin insanlar için böyle bir durum düşünebiliniyor. Evet, onlar her türlü kirlilik ve günahtan pak ve münezzehtirler. Onların hayatında bu tür işler, bu gibi işlerde bulunan maslahat ve hikmet üzerinedir ve içeriği sorulan rivayetlerin bir sorunu olmayacaktır.



[1] Tabi’inlerden olan bir kimsenin peygamberi görmediği halde kendisiyle peygamber arasında vasıta olan sahabeyi zikretmeden direkt peygamberden naklettiği rivayete “mursel” denilmektedir.

[2] İbni şehri aşub, El-Menakıb, c. 3, s. 334, Bihar-ul Envar, c. 43, s. 42

[3] Ahzab 33

[4] Numune Tefsiri, c.17, s.292

[5] Mefatih-ul Cinan, s.903

[6] El-Menagıb, c.3, s. 334

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ehl-i Sünnetin Bilal hakkındaki görüşü nedir?
    5848 تاريخ بزرگان 2008/05/13
    O müşriklerin işkencelerine karşı direniş göstermiş, Peygamber’in müezzini ve savaşlarda Peygamber’le birlikte savaşmış Resulullah’tan sonra Medine’yi terketmiştir, Şam’a yerleşmiş ve orada da vefat etmiştir. Ehl-i Sünnet kaynaklarına göre o Ebubekir tarafından azat edilmiştir. ...
  • Keramet (Değerlilik ve onurluluk) nedir? Onurluluk nasıl kazanılır? Değerli ve onurlu insanların Allah katındaki makamı nedir?
    17191 Eski Kelam İlmi 2007/09/18
    Keramet (onurlu olmak) aşağılık ve alçaklıktan uzak olmak ve her türlü zillet ve aşağılıktan uzak olan temiz ve değerli ruha kerim (onurlu) insan denir. Kerim (onurlu) sözcüğünün karşıtı seciyesiz anlamında leim’dir. Onurluluk ve saygınlığın zirvesine varmak için insanın takvayla donanması gerekir. Takva kişinin ...
  • Günlük birçok meşguliyetle birlikte nasıl ibadet yapılabilir?
    10700 Yeni Kelam İlmi 2010/07/05
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Mukaddes şeriat açısından, bankalar yahut borç veren kurumların kredilerinden yararlanmanın hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/05
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah tabii kanunların kuşatıcılığı altında mıdır?
    6287 Eski Kelam İlmi 2012/03/12
    Yüce Allah tüm tabiat kanunlarını koyandır ve zaten kendi iradesi dışında hiçbir öznenin kuşatıcılığı altında değildir. O’nun işleri yapmadaki iradesi sebepler kanalından geçer. Yanı sıra alt âlemlerdeki bir kaidenin daha üstün bir güç vasıtasıyla ihlal edilmesi özel bir ilahi kaidedir ve bu imkan dâhilinde olan ve mucize ...
  • İslam ve imanın şartları nelerdir?
    11195 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/17
    İslamın ve imanın dereceleri vardır. Şehadetyni yani ‘Eşhedü en la ilahe illallah’ ve ‘Eşhedü enne Muhammeden Resulullah’ı söyleyen herkes Müslümandır ve bu İslamın ilk derecesidir. Dolayısıyla kendisinin ve çocuklarının bedeninin pak olması, Müslüman kadınla evlenmesi, Müslümanlarla yaptığı ticaretin doğru oluşu, mal, can ve ırzının haram ve özel ...
  • Daru’l-harp ne demektir ve nerelere Daru’l-harp denir?
    5740 Cihat 2020/02/12
     Öncelikle konunun ihtilaflı bir konu olduğunu belirterek başlamak yerinde olacaktır. Zira söz konusu kavramların ilk dönem İslam uleması tarafından  incelendiği zaman diliminde İslam toprakları bir bütün olarak yönetilmekte ve Müslümanlar bu topraklarda yaşamaktaydı. Ülkeler arasında günümüzde olan anlaşmalarda söz konusu değildi. Bu anekdot ışığında ilk dönem yapılan ...
  • Peygamber'den sonraki dönem için Şia'nın görüşü nedir?
    10466 Eski Kelam İlmi 2011/02/14
    Şia inanıyor ki:1-Hilafet Allah'ın tayini ile gerçekleşen bir görevdir. Peygamber (s.a.a) defalarca Allah'ın emriyle Hz. Ali a.s)'ı Müslümanlara kendi halifesi olarak tanıtmışlardır.2. Peygamber'in halifeleri on iki kişidirler. Onların ilki Hz. Ali (a.s)'dır ve sonu Hz. Mehdi b. Hasan Al-Askari'dir.3. Hz. Ali (a.s) Allah ve Peygamber (s.a.a) ...
  • Bir kimsenin keramet sergilemesi onun hak oluşu manasına gelir mi?
    5913 Pratik İrfan 2012/05/03
    İrfanda yaygın olan konulardan birisi, keramet ve olağanüstü işler yapma meselesidir. İrfan ve seyr-i sülûk yolunda keramet, mükaşefe ve olağan dışı işlerin meydana gelmesi, insanın bunlar ile mağrur olacağı ve bu hususları çok önemseyeceği hususlar değildir. Bunlar yüce Allah’ı şuhudi olarak tanımanın ilk ve çok düşük basamaklarıdır. ...
  • Selamun Aleyküm. “Emmen Yucibu’l-Muztar” duası nerede zikredilmiştir?
    28058 Pratik Ahlak 2012/08/12
    “Emmen yucibu el-muztarre iza duahu ve yekşifu’s-su” cümlesi Kur’an’da Neml suresinin 62. ayetinde zikredilmiştir: Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran, sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte başka ilâh mı var!? Ne kadar az düşünüyorsunuz! Her ne kadar yüce ...

En Çok Okunanlar