Gelişmiş Arama
Ziyaret
11236
Güncellenme Tarihi: 2012/04/15
Soru Özeti
Günümüz dünyasında kanaatın ölçüsü nedir? Orta halli ve kanaata dayalı bir yaşam nasıl olmalıdır?
Soru
1) Bendenizin İslam’da bahsedilen kanaat konusunda kafam çok karışıktır. Günümüzde insan hangi yaşam seviyesinde olmalı ki ona kanaatkar densin? Geçen gün Miracu’s-Saadet adlı kitapta bu konuda (fakirlik ve kanaatın fazileti hakkında) bir şeyler okudum. Bir taraftan Allah’ın kullarına rızık veren ve herkesin bu dünyada bir kısmetinin olduğu söylenmekte ki bunda şüphe yoktur, netice olarak insanlar birikim yapmaktan sakındırılarak gelecek için üzülmemesi istenmektedir. Diğer taraftan dilencilikte kınamıştır. Günümüzde insanların ev almak, hastalık ihtimali, evlilik, çocuk sahibi olmak vs. ihtiyaçları vardır. Eğer insanın birikimi olmazsa gelecek için hep endişe içinde olur. Örneğin, insan, ailesini muhtaç bırakarak ölürse Müslüman değildir, denilirken, öte yandan baba, çocuklarının geleceği için mal toplamasın denilmektedir. İnsan sadece günübirlik düşünür ve sigorta ve birikim peşinde olmazsa yaşlandığında muhtaç ve zelil olmaz mı? Fakirlik zenginlikten üstünse dualarda neden Allah’tan bol rızık istiyoruz? 2) Birisi ihtiyaçlarını en alt seviyede karşılasa ve artırdığı parayı ev almak için biriktirse ve her ay biraz infak etse acaba artırdığı paranın her yıl humsunu vermeli midir? Ama humusunu verirse asla ev sahibi olamayacaktır (hatırlatmak gerekir ki mesken, yiyecek ve giyecek yaşamın zaruri ihtiyaçlarındandır.) Müçtehitlerin ilmihallerinde şöyle yazılmaktadır: ‘Yıllık ihtiyaçtan fazla kalan malın humusunun verilmesi gerekir.’ Oysa humus sorularına verilen cevaplar bu meseleyle farklılık arzetmekte ve insanı, humus üzerine gelmesin diye bütün gelirini harcamaya teşvik etmekte, yani tamahlandırmaktadır.
Kısa Cevap

Değerli okuycumuz,

Yazdığınız şeyler dini öğretilerde maddi ve geçim konularında bir tür tezat ve ikilemin olduğu yönünde olduğundan bize hatırlatma olması, sizin de şüphelerinizin giderilmesi için aşağıda İslamın fakirlik ve zenginlik meselesindeki görüşünü özetle ele alacağız.

1- Bildiğiniz üzere İslam tam ve kapsamlı bir din olduğundan yaşamın tüm yönleri için kanunlar koymuştur. Ve biliyoruz ki Allah Teala, insana akıl, gazap ve şehvet kuvveleri vermiştir. İnsanın bu kuvvelerle tekamül yolunda ilerlemesi için elçilerinin vasıtasıyla yaşam programı ve direktifler göndermiştir. İnsan aklıyla ve Peygamberlerinin yardımıyla saadetli bir yaşama ulaşabilir.

2- Yine biliyoruz ki, insanı çalışıp çabalamaya iten şey onun şehvet kuvvesidir. Kendisi ve içinde bulunduğu toplum için maddi ve manevi yönden faydalı olabilmesi çalışması gerekir. Bu dünyada yaşayabilmek için çalışmaktan başka yol yoktur. Kim çalışırsa doğal olarak çalışmasının karşılığını alacak ve bir ölçüye kadar rahat bir yaşama kavuşacaktır.

3- İnsanın bu çalışmasında tamahkâr ve aç gözlü olmaması için ölçülü olmayı ilke edinmelidir. Ölçülü olmak, din öğretilerinin ve aklın istediği beğenilmiş bir özelliktir. Neticesi tuğyan ve azgınlık olan[1] aç gözlülüğe ve tamaha davet eden kimse nefsani isteklerinin karşısında durulabilirse ölçülü olabilir. Ölçülü olmak ne gelecekten endişe duymaya neden olan fakirliktir ne de Allah’tan gafil olup tekamül yolundan çıkmaya neden olan tamah ve aşırı istektir.

4- Yerine getirmeye tavsiye edildiğimiz kanaat, dini ölçülere göre standart bir yaşama yetinilen, lüksten uzak durulması ve mevcut durumdan şikayet edilmemesi gereken bir kanaattır.

5- ‘Herkesin bu dünyada bir kısmeti var’ sözü doğrudur. Bunun manası gücü ölçüsünde ve standart şekilde helal rızık kazanmak, Allah’ın rızık veren olduğuna tevekkül ve ümitli olmak, aşırı derecede servet toplamaktan sakınmak demektir. İşte kanaat burada mana kazanıyor. Yani insan, doğru ve meşru yollarla çabasını gösterirse artık gelecekteki ihtiyaçlarına dair endişe duymayacaktır. Zira insan çalışmakla yükümlüdür. Rızık ve bereket Allah’tandır. Bu açıdan dünayaya ve yaşama bakanlar ne fakirlikten korkarlar ne de tamah ve mal toplama endişesi duyarlar. Çünkü tıpkı kural ve kaidelere göre hareket eden kimse eğer fakir olsa, o fakirlik iftihardır ve din büyükleri onu övmüşlerdir.[2] Zenginde olsa o zaman bu kendisi için fitne olmadığı gibi yaşamının ziyneti de olur.[3]

6- Dolayısıyla fakirlik ve zenginlik, yücelme ve ilerleme veya sapma ve çökmeye neden olabilecek ilahi imtihanlardandır. Şunu da unutmamak gerekir ki fakir kimsenin toplumda sorumluluğu daha az olduğu gibi kıyamette de hesabı daha kolay olacaktır. Çünkü dünya malı hakkında ‘Helalinde hesap, haramında azap vardır’ diye buyurulmuştur.[4]

7- Çocuklara miras bırakmak, karzu’l-hasene vs.’de bu çerçeveye girmektedir. Birikim yapmak kınanmış olsa zayıflara, fakirlere yardım etmenin manası olmaz. Mirasta böyledir. Ancak hac, infak vb.gibi diğer dini görevleri yerine getirmek konusunda ihmalkar olmamak gerekir. Buna göre kınanan şey aşırı derecede servet toplamaktır.[5] Yoksa gelirinin bir kısmını kendisi ve çocukları için biriktirmek kınanmamıştır.
8- Humus konusunda ise bütün fakihlerin görüşü aynı değildir. Bu yüzden mesken ve normal ihtiyaçlarda humusun farz olmadığı görüşünde olan müçtehitlere taklit edebilirsiniz.[6]

Daha fazla bilgi için bkz:

-Kanaatın Etkisi ve Cimrilikle Farkı, 14858 (Site:14614)

-Masumların Borç Konusunda Değişik Görüşlerinin Olması, 15457 (Site:15172)

-Karzu’l-Hasene ve Onun Sadakadan Üstün Olması, 13033 (Site:12763)

-Zarar, Hastalık ve İmtihan, 13229 (Site: tr12983).          

 

 


[1] -‘Hayır; şüphesiz insan azar, kendini yeterli gördüğünde.’ (Alak/6-7)
2 -Resul-i Ekrem (s.a.a) buyuruyor: ‘Fakirlik iftiharımdır ve ben onunla iftihar ediyorum.’ (Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c.69, s.30, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, HK.1409.)
3 -‘Mal ve oğullar, dünya yaşayışının ziynetidir. Rabbinin katında ebedi olarak kalan hayır ve hasenatsa hem mükafat bakımından daha hayırlıdır, hem sonucu bakımından daha hayırlı.’ (Kehf/46)

4 -Muhaddis Nuri, Müstedreku’l-Vesail, c.12, s.51, Müessese-i Alu’l-Beyt, Kum, HK.1408.
5 -‘İnsanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden, mal toplayan ve onu durmadan sayanların vay hâline! Malının onu gerçekten de ebedileştireceğini sanır.’ (Hümeze/1-3)
6 -Ayet-i İzam Behcet, Fazıl Lenkerani, Safi Gulpaygani, Nuri Hemedani. Mesken Birikimi İçin Humus, 1736 (Site:1732)

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Istakoz, deniz kabukları ve ahtapot yemek haram mıdır?
    59266 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/09
     Istakoz[1] ve deniz kabuklarını yemek haramdır. Dini kaynaklar uyarınca helal ve haram olan hayvanların birbirlerinden ayırt edilmesi için bir takım genel kurallar açıklanmıştır. Bu kurallar deniz ve kara hayvanları hakkında birbirinden farklıdır. Kuşların da kendilerine özgü hükümleri vardır…
  • Bir şahıstan veya bankalardan aldığımız borca ve her ay taksitini ödediğimiz paraya humus düşer mi?
    5865 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Dikkatinizi buna benzer bir soruya İmam Humeyni (r.a) ve Ayetullah Hamaney tarafından verilen cevaba çekiyoruz: 868. Soru: Birkaç yıl önce bir bankadan borç aldım ve onu bir yıllığına banka hesabıma aktardım. Bu borçtan faydalanamadım ve her ay ...
  • Kız ve oğlan elçilik ve nişanlılık aşamasından sonra ve nikahtan önceki ilişkileri nasıl olmalıdır?
    12259 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Hikmet sahibi Allah kadın ve erkeği birbiri için yaratmıştır. İslam’a göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar; zira birbirlerine sükunet vermekte, cinsel, ruhsal ve duygusal ihtiyaçlarını gidermekteler. İslam, her iki tarafında ...
  • Hz. Ali'nin (a.s) dilenciye yüzüğünü vermesi haliyle, ayağından ok çekildiğinde bunu fark etmemesi hali arasında bir çelişki yok mudur?
    15833 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2009/04/18
    Sorunuza şu şekilde cevap verebiliriz: 1- İnsan, ilahi rızaya uygun ameller yaparak kemale erişebilme gücüne sahiptir. Yani insan-ı kâmil makamına ulaşarak bütün mükemmellikleri kendisinde toplayabilir. 2- İnsan-ı kâmil makamına ulaşmak demek, bu makama ulaşanların çeşitli halleri olmayacağı anlamına gelmez. Bize ve birçok Müslüman'a göre İmam Ali (a.s), Müslümanlar için mükemmel bir örnektir ve ...
  • Cude’nin Hz. Hasan’dan (a.s) olma bir evladı var mıydı?
    19559 تاريخ بزرگان 2011/08/17
    Cude, Eş’as b. Kays Kindi’nin kızıdır. Eşas, İslam’ın ilk yıllarındaki meşhur şahıslardan olup o dönemin tehlikeli münafıklarından sayılmaktaydı. Belazeri’nin yazdığına göre Cude babasının hilesiyle İmam Hasan Mücteba (a.s) ile evlenmiştir.[1] Bir rivayette İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Eşas, Müminlerin ...
  • Sehl bin Sa’d Saidi kimdi?
    9033 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Sehl bin Sa’d Ensari Saidi, Resul-i Ekrem’in (s.a.a) tanınmış sahabelerinden olup Peygamberimiz vefat ettiği zaman 15 yaşındaydı. Onun asıl adı ‘Hazn’ idi, ama Peygamber (s.a.a) adını ‘Sehl’ diye değişti. Künyesi ‘Ebu’l Abbas’ idi. Uzun bir ömür sürdü. Medine’de ölen son sahabe olduğu söylenmektedir. Kimisi hicri 88 yılında, kimisi ...
  • Kuranı kerimde, kalpteki itminan ile iman ilişkisi nasıl konu edilmiş?
    12615 Tefsir 2010/12/18
    Lügatte imanın anlamı şöyle beyan edilmiştir: yalanlamanın karşıtı olup tasdik etmektir. Istılahta ise anlamı şöyledir. Dille ikrar ve itiraf etmektir, kalpte bir kararlılık ve sözleşmedir, organlarda da ameldir. "İtminan" ve tümenine ise lügatte kararsızlık ve ıstırabın ardından gerçekleşen (kalpsel veya zihinsel) rahatlık ve huzurdur.
  • Peygamberin (s.a.a.) Teşkil Etmiş Olduğu Hükümetin, Allah’ı Arayan Fıtrat ile İrtibatı nedir?
    8033 کلیات 2012/10/24
    Bize göre Resul-i Ekrem’in (s.a.a.) teşkil etmiş olduğu hükümet ilahi bir emir idi. Ama bu emri iktiza eden nokta, bu hükümetin insan yaşamının tüm alanlarında tesir etmesidir. İmam Bakırdan (a.s.) “…velayete davet edildiği kadar hiç bir şeye davet edilmedi”[i] şeklinde nakledilen tabir buna yöneliktir. ...
  • “Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikahe” şeklinde olan ayetin anlamı nedir?
    8041 Tefsir 2012/05/12
    Allah u Teâlâ bu ayeti kerimede yetimlerden sorumlu olan kimselere düstur veriyor ki yetimlerin mallarına karşı dikkatli olmalarını istiyor. Yani onların sermayesini korusunlar, sorumlulukları döneminde buluğ ve rüşt çağına erinceye kadar onları denemeye tabi tutsunlar. Sorumlular, sorumluluklarının altında olan yetimlerin buluğ ve rüşt çağına erdiklerini fark ettiklerinde ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    20774 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...

En Çok Okunanlar