Gelişmiş Arama
Ziyaret
10285
Güncellenme Tarihi: 2012/05/12
Soru Özeti
Kanaat hayatta ne gibi eserleri peşinden getirir ve hayatta onunla cimriliği nasıl birbirinden ayırt edebiliriz?
Soru
Kanaat hayatta ne gibi eserleri peşinden getirir ve hayatta onunla cimriliği birbirinden nasıl ayırt edebiliriz?
Kısa Cevap

Kanaat lügatte ihtiyaç duyulan eşyalardan daha azıyla yetinme ve şahsın nasibinde olan şeye razı olması manasına gelmektedir. Kanaat kelimesi bazen hadislerde mutlak razılık manasına da kullanılmıştır. Kanaat ve cimrilik arasındaki farka gelince şunları söylemek gerekir: Kanaat daha çok ferdi ahlakta geçmekte ve hayattaki potansiyellerden düzenli bir şekilde yararlanma, masraf ve harcamalarda aşırılıktan sakınma ve her ne kadar az olsa da ilahi nimetlere razı olmakla alakalıdır. Cimrilik ise toplumsal ahlakla ilişkili olmakta ve bir insanın, başkalarının yardımına koşacağı ve kendi mali ve itibari imkanatlarını toplumun ihtiyaç duyduğu masraflarda kullanacağı yerde cimrilik yaparak harcamada bulunmaktır.

Ayrıntılı Cevap

Kanaat konusuna girmeden önce kanaat kelimesinin lügat ve ıstılahı manası ve onun cimrilikle olan farkını inceledikten sonra onun değer ve eserlerine değineceğiz:

Kanaatin Manası ve Onun Cimrilikle Olan Farkı

A. Kanaatin Manası: Kanaat lügatte ihtiyaç duyulan eşyalardan daha azıyla yetinme ve şahsın kendi nasibinde olan şeye razı olması manasına gelmektedir.[1] Kanaat kelimesi bazen hadislerde mutlak razılık manasına da kullanılmıştır. İmam Ali (a.s) Osman bin Huneyf’e yazdığı mektupta şöyle buyurmaktadır: “Bana, "Mü’minlerin Emiri" denildikten sonra zamanın zorluklarında onlara ortak olmamaya, sıkıntılı yaşa­yışlarında onlara örnek olmamaya razı olur muyum?”[2]

Ahlak ilminde kanaat hırsın karşısında kullanılmaktadır. Kanaat sıfatı şahsın, ihtiyacınca ve zaruret miktarıyla yetinmesine ve ondan fazlasını talep etmemesine sebep olur.[3]

Bu nedenle azla yetinene ve mutsuz olmayana ve kendi payına razı olan kimseye kani diyebiliriz.

B. Kanaatin Cimrilikle Olan Farkı: Kanaat ve cimrilik arasındaki fark hakkında şunları söylemek gerekmektedir: Kanaat daha çok ferdi ahlakta geçmekte ve hayattaki imkânatlardan düzenli bir şekilde yararlanma, masraf ve harcamalarda aşırılıktan sakınma ve her ne kadar az olsa da ilahi nimetlere razı olmakla alakalıdır. Cimrilik ise toplumsal ahlakla ilişkili olmakta ve insanın başkalarının yardımına koşacağı ve kendi mali ve itibari imkanatlarını toplumun ihtiyaç duyduğu yerlerde kullanması gerektiği yerde cimrilik yaparak harcamada bulunmamaktır. Kanaat insan zatının yücelik ve büyüklüğü ve züht ve tahammülünün sembolüdür, oysaki cimrilik; rezile sıfatlardan ve nefsin hakirliğinden kaynaklanan insanın bencillik sembolüdür.

Bu alanda insanlar dört kısma ayrılır:

1. Kendileri yerler ve başkalarına da verirler; bunlar infak ehlidir.

2. Kendileri yemezler ama başkalarına infak ederler; bunlar fedakârlardır.

3. Kendileri yerler ama başkalarına infak etmezler; bunlar cimrilerdir.

4. Kendileri yemezler ve aynı şekilde başkalarına da vermezler; bunlar alçak ve hasistirler.

Mümkündür ki insan kendi malından hem kendi faydalanmayabilir ve hem de başkalarına vermeyebilir ama bu alçaklığın ve hasisliğin son noktası ve cimrilikten de kötüdür; zira cimri olan insan başkalarına vermez, ama kendisi kendi malından faydalanır. İnsanın kanaate riayet ederek hem kendisi kendi malından gerektiği kadarınca faydalanması ve hem de onun fazlasını infak ve bağışta bulunarak aynı şekilde başkalarını da kendi yararlandıklarına ortak etmesi ve toplumun dertlileri ve ihtiyaç sahiplerinin derdine ortak olması en iyi durumdur.

Akıl, kanaati seçmede en önemli etkendir. Hz Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Akıllı olan kanaat eder.”[4]

Akıl, kanaati onun değerli eserleri nedeniyle seçmekte ve onu şahsın yararına bilmektedir. Kanaatin peşinden getirdiği eserlerden bazıları şunlardır: insanın başkalarına ihtiyaç duymaması, insanın yokluklar karşısında tahammül gücü kazanması ve onlara sabır etmesi. Gerçi zahirde kanat ehli olan insan zahiri imkanatlardan daha az istifade eder, ama kanaatin akıbeti gereğince bu amel aklın kabulüdür. Şahsın dünya ve nefsine karşın ilim düzeyi ne kadar çok olursa insani konulara daha derinden teveccüh edebiliyor ve kanaat sıfatı gibi makbul görünen insani sıfatları kabullenmeye kendini hazırlıyor.

Şu ana kadar yaptığımız açıklamalarda kanaatin, insan hayatında yaşam davranış ve maişeti düzeyinde meydana gelen zühdün hal ve melekesi cilvesidir. Ve zahidane bir yaşam hakikatte aynı kanaatli sade ve tamahtan, rahatlık, gösteriş ve çeşitliliğe düşkünlükten uzak bir yaşamdır.

Emirü’l-Müminin Ali’de (a.s)  kanaati, sade ve gösteriş ve görünümü olmayan ve hafif olarak tefsir etmektedir: “Dininizin salim kalması için dünyanın azlığına kani olun. Zira mümini, dünyadan yeten az bir şey de kanaatkâr kılar.”[5]

Genel anlamda kanaatin, cimrilik yapmak veya harcamamak manasında olmadığına teveccüh etmeliyiz; kanaat insanın kendi imkanlarıyla doğru bir şekilde ve uygunca yararlanan ve toplumda tavsiye edilen masraf olgusuna riayet etme ve İslami düsturlara mutabık istifade etmesidir ve bu konularda aşırılıktan ve döküp dağıtmaktan sakınmaktır.[6]

Kanaatin Eserleri

Kanaat, olumlu (müspet) ve olumsuz (menfi) boyutlar olmak üzere çok fazla eserlere sahiptir. Burada kanaatin bazı müspet ve menfi neticelerine değineceğiz:

Müspet Neticeleri:

A. İzzet ve Üstünlük: Kur’an açıkça izzetin Allah’a, Resulüne ve müminlere has olduğunu beyan etmektedir;[7] bu izzet ve üstünlüğün önemi o kadar fazla ki mümin insana hiçbir şekilde başkalarının karşısında kendisini zelil ve hor duruma düşürmesine izin verilmemiştir.  

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah tüm işlerin yetkisini mümine vermiştir ama ona zelil olma ve hor görülme yetkisini vermemiştir. Allah-u Teâlâ’nın şöyle buyurduğunu işitmedin mi: “İzzet Allah’ın, Peygamberinin ve müminlerindir” O halde müminin her zaman izzetli olması ve zillete boyun eğmemesi gerekmektedir.[8]

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Müminin kendini zelil duruma düşürmesi uygun değildir.”[9] Şüphesiz insanın aziz ve üstün olmasına neden olan ve onu zillet ve horluktan kurtaracak şeylerden bir tanesi kanaatkâr olmasıdır.

İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hiç kimse kanaatkâr insandan daha aziz değildir.”[10]

Kanaat izzet vesilesidir.[11] Kanaat izzet ve halka muhtaç olmama vesilesidir.[12] Kanaat en kalıcı izzettir.[13]

B. Bitmez Tükenmez Hazine:

Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kanaat fani olmayan bir hazinedir.[14] Ve aynı şekilde şöyle buyurmuştur: “Kanaat bitmeyen bir servettir.”[15] H.z Ali (a.s) bu konu hakkında şöyle buyurmaktadır: “Hiçbir hazine kanaatten daha ihtiyaç giderici değildir.”[16]

C. Kanaat ve Muhtaçsızlık (Zenginlik):

Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: “Zenginlik, servetin çokluğuyla değildir, gerçek zenginlik muhtaçsızlık ruhu zenginliğidir.[17]

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Herkim Allah’ın kendisine rızık olarak verdiğine kani olursa, o insanların en zenginidir.[18] Ve aynı şekilde şöyle buyurmuştur: “Zenginliklerin en iyisi kanaattir.[19]

Emirü’l-Müminin (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Kanaat zenginliğin başıdır.[20]

Kani Olmamanın Kötü Etkileri

1. Zillet ve Horluk: Allah’ın onun için mukadder ettiğine razı olmayan kimse, ister istemez başkalarının mallarına tamah edecek ve neticede de onlara muhtaçlık elini uzatacaktır ve bu onun har ve zelil olmasına neden olacaktır.

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir müminin kendisini alçaltacak bir arzu ve meylinin olması ne çirkindir.[21]

Allame Meclisi hadisin açıklamasında şöyle söylemektedir:  İnsanın serzeniş edilen ve har ve zelil olmasına neden olan arzu ve meyilinden kasıt, başkalarına el açarak onlardan bir şey istemesidir; ancak Allah’a el açma ve ondan istemeye rağbet etme zillet olmadığı gibi azizlik ve izzetlilik sebebidir.[22]  

2. Daimi Tedirginlik: Tamah ve hırsın neticelerinden biriside zihni kaygı ve tedirginliktir.

İmam Bakır (a.s) “Onlardan bazı kesimlere, kendilerini sınamak için dünya hayatının süsü olarak verdiğimiz şeylere gözünü dikme. Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha kalıcıdır” Ta’ha suresi 131. ayetinin nüzulü hakkında şöyle buyurmuştur: “Peygamber Efendimiz (s.a.a) bu ayeti işittiğinde doğruldu ve şöyle buyurdu: Allah’a gönül bağlamayanı dünyanın hasreti öldürür, başkasının servet ve malına göz dikmeyi bırakmayanın hüznü uzun olur ve haşmi azalmaz, ve Allah’ın nimetini sadece yiyecek ve içeceklerde gören kimsenin ise ömrü az ve azabı (derdi ve acısı) yakın olur.[23],[24]

Bu nedenle, insan hayatında her zaman itidal ve orta halliliği elden vermemeli, kanaati kendine ölçü almalıdır; aksi halde saadet ve mutluluğu göremez.

 


[1] Tureyhi, Fahru’d Din, “Mecmeu’l Bahreyn”, Tahran: Kitapfuruşiyi Murtezevi, 1375 h.ş, c: 4, s: 384.

[2] “Nehcü’l Belağa”, Kum: İntişaratı hicret, s: 418 (45. Mektup).

[3] Neraki, Molla Mehdi, “Camiu’s Saadat”, Beyrut: Muesseseti’l A’lemi lilmetbuat, c: 2, s: 104.

[4] Amedi, Abdu’l Vahid bin Muhammed, “Gureru’l Hikem ve Dureru’l Kelim”, Kum: intişaratı defteri tebligat, 1366 h.k, s: 391. 

[5] a.g.e, s: 393.

[6] http://amoozeh.ir/Archive sitesinden alıntı.

[7] Münafikun Suresi, 9. Ayet.

[8] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, “Kafi”, Tahran: Daru’l Kitabı İslamiye, 1365 h.k, c: 5, s: 63.

[9] Seyit bin Tavus, “El- Yakin”, Kum: Müessesei daru’l kitap, 1413 h.k.

[10] “Gureru’l Hikem ve Dureru’l Kelim”, s: 392.

[11] a.g.e, s: 391.

[12] a.g.e.

[13] a.g.e.

[14] Fetal-i Nişaburi, Muhammed bin Hasan, “Rovzetu’l Vaizin”, Kum: İntişaratı Rezi, s: 456.

[15] a.g.e

[16] “Nehcu’l Belağa”, Kum: İntişaratı daru’l hicret, s: 540.

[17] Harrani, Hasan bin Şu’be, “Tuhef-ul Ukul”, Kum: İntişaratı camiayı müderrisin, s: 57.

[18] “Kafi”, c: 2, s: 139.

[19] Tebersi, Ebu’l Fazl Ali bin Hasan, “Mişkatu’l Envar”, Necefi Eşref: Kitaphanei Hayderiye, 1385 h.k, s: 130.

[20] “Gureru’l Hikem ve Dureru’l Kelim”, s: 382.

[21] “Kafi”, c: 2, s: 139.

[22] Meclisi, Muhammed Bakır, “Biharu’l Envar”, Beyrut: Müessesetu’l Vefa, 1404 h.k, c: 70, s: 171, hadis 25.

[23] A.g.e, c: 67, s: 317, hadis 25.

[24] Bu bölüm “Noktehayi Agaz” kitabından özetlenmiştir; Mehdevi Keni, Muhammed Rıza, Tahran: Defteri neşri ferheng İslami, 1376 h.ş.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İnsanın günaha tekrar yönelmemesi için terkettiği günahtan ne kadar uzak kalması gerekiyor?
    7434 Pratik Ahlak 2010/06/12
    Bu konuda herhangi bir ayete ve  rivayete rastlamadık, ancak insan kırk gün amellerini ihlasla yerine getirir ve onları Allah rızası için yaparsa Allah hikmetini onun kalbine yerleştirir, diline akıtır, şeklinde rivayetler vardır.Bu bağlamda şu ...
  • Ayetullah Hamenei’nin Amerika Müslümanlarına mesajı (öğüt ve nasihati) nedir?
    5793 Eski Kelam İlmi 2009/08/20
    Ayetullah Hamenei’nin kaleminin bu soruya cevabı: “Selamu’n Aleykum,Ayetullah Hamenei’nin genele hitap eden konuşma ve mesajlarında yer alan açıklamalarının dışında özel bir mesajları yoktu. (Bu konuşma ve mesajların metni Ayetullah Hamenei’nin ...
  • Ramazan ayında toplardamara enjeksiyon yapılmasının hükmü nedir?
    6229 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/18
    Muhterem taklit mercilerinin bu husustaki görüşleri farklıdır. Tam bir cevap verilmesi için taklit merciinizi belirlemelisiniz. Bununla birlikte muhterem mercilerin görüşlerini aşağıda belirtiyoruz.İmam Humeyni, Ayetullah Behçet ve Ayetullah Hamaney: Eğer iğne besin ve güçlendirici bir özelliğe sahipse, farz ihtiyat gereği bu tür enjeksiyondan sakınılmalıdır. Ama tedavi yönü bulunuyorsa ve ...
  • Yüz güzelliği için bir zikir var mıdır?
    64352 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik maddî güzellik ve manevî güzellik diye iki kısma ayrılır. Yüzün manevî güzelliği namaz gibi manevî hususlar vesilesiyle kazanılır. Yüzün maddî ve zahiri güzelliği ise doğal olarak maddî hususlar vesilesiyle kazınılır. Rivayetler perspektifinden manevî güzellik: Manevî güzellikte değişik amel ve zikirler etkilidir. İmam Sadık (a.s) bu ...
  • Kur’an’ın Allah tarafından geldiği söylenirken bundan maksat nedir? Acaba sadece Kur’an’ın muhtevası mı Allah katındandır yoksa lafız ve sözcükleri de Allah tarafından mıdır?
    7584 Kur’anî İlimler 2007/11/01
    Kur’an’ın Allah tarafından olduğu sözü çeşitli aşamalarda söz konusu edilebilir. Her aşama diğerine göre daha derin bir anlamı ifade etmektedir.A. Kur’an’ın anlam ve içeriği Allah tarafındandır.B. Bununla birlikte Kur’an’ın bütün sözcükleri de Allah tarafındandır.C. Bu sözcüklerle oluşan ayetlerdeki bileşimlerde de Allah katından gelmiştir.D. Sureler halinde tecelli ...
  • Cünüp olan kimse cenabet gülsü yerine yaptığı teyemmümle camiye girip orada bir süre durabilir mi?
    9905 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/12
    Bir kişi cünüp olur ve gusül yerine teyemmüm etmekle görevli olursa cemaat namazına katılmak veya vaizleri dinlemek için camiye gidebilir. İmam Humeyni (r.a) bu konuyla ilgili bir sorunun cevabında şöyle demiştir: “Guslün bütün sonuçları gusül yerine geçerli olan teyemmüm için de söz konusudur. Sadece, zamanın ...
  • Kur’an-ı Kerim ile istihare nasıl yapılmalıdır? Başka bir tabirle istihare zamanında ayetlerin mefhumunu nasıl anlamak gerekir?
    137714 Tefsir 2011/08/21
    1. İstihare türlerinin en yaygın olanlarından birisi, değişik yöntemleri olan Kur’an-ı Kerim ile istiharedir. Birinci Tür: Kur’an’ı alacak ve şu duayı okuyacaksınız: "اَللّهُمَّ اِنّى تَفَأَّلْتُ بِکِتابِکَ، وَ تَوَکَّلْتُ عَلَیْکَ، فَاَرِنى مِنْ کِتابِکَ ما هُوَ مَکْتُومٌ مِنْ ...
  • Üzeri kutlu isimlerle nakşedilmiş bir yüzük kanalizasyona düştüğünde vazife nedir?
    7165 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Üzerinde Allah’ın veya Peygamberin (s.a.a) veyahut bir imamın isminin yazıldığı bir kâğıt veya saygı gösterilmesi gerekli olan herhangi başka bir şey tuvalete bağlı kanalizasyon kuyusuna düşerse, onu dışarıya çıkarmak ve yıkamak her ne kadar zor olsa da farzdır. Dışarı çıkarmak mümkün değilse, tümüyle yok olduğundan emin olmayana ...
  • Gençlerin dinden kaçmalarının nedenleri ve eserleri nedir?
    10142 Pratik Ahlak 2011/04/21
    Din insanın saadet ve kurtuluş reçetesidir. Dindarlık birey ve topluma sayısız eserleri olan tüm hayat boyutlarını içeren dinsel öğreti ve değerleri kurumsallaştırmaktır. Gizli ve açık bir takım etkenler dindarlığı tehdit etmektedir ve bu tehditlerden birisi de dinden kaçmaktır. Elbette hiç kimse tamamıyla din ile ...
  • Niçin Abdulmuttalib oğlunun adını Abduluzza koymuştur?
    23222 تاريخ بزرگان 2008/07/22
    Abdulmuttalibin oğlu Ebu leheb (Haşim oğlu Abdulmuttalib oğlu Abduluzza) künyesi Ebu utbe’dir, Peygamber (s.a.a) efendimizin amcası ve aynı zamanda onun en katı düşmanlarından biridir. Annesi Beni Huzae kabilesinden Lubna ve eşi Harb ibn-i Umeyye’nin kızı ve Ebu süfyanın kız kardeşi, Ümm-i cemil adıyla tanınan Arvi veya Avra’dır. ...

En Çok Okunanlar