Gelişmiş Arama
Ziyaret
27117
Güncellenme Tarihi: 2010/05/06
Soru Özeti
Başka âlemlerdeki varlıklarla irtibat kurmak mümkün müdür?
Soru
Meşru olmayan yollarla örneğin uyuşturucu maddeleri kullanarak başka âlemlerdeki varlıklarla irtibat kurmak mümkün müdür? Mümkün olduğu takdirde, insanın o varlıklardan edindiği bilgi veya aldığı haberler doğru mudur?
Kısa Cevap

Başka âlemlerdeki varlıklarla irtibat kurulabileceği konusunda hiçbir şüphe yoktur. Ancak bunu alkol veya uyuşturucu maddeleri kullanarak yapmak mümkün değildir.

Başka âlemlerle irtibat kurmak ve âlemdeki gizli sırlar hakkında bilgi edinmek için kullanılan vesileler, onların şeriata uygun olup olmadıkları ve karanlık veya aydınlık olmaları açısından farklılık göstermektedirler. Örneğin sihir yoluna başvurmak, karanlık bir yoldur. Bu yolun birçok olumsuz etkisi vardır. Şia âlimlerinin fetvasına göre sihir yapmak haramdır.

Diğer taraftan bu gibi yollara başvurarak doğru ve sağlam bir bilgiye ulaşmak da mümkün değildir.

Ayrıntılı Cevap

Ruhlarla ve diğer âlemlerdeki varlıklarla irtibat kurmak ve hissedilmeyen varlıklar vasıtasıyla âlemdeki gizli sırlardan haberdar olmak gibi konular, üzerinde çok durulan ve merak edilen konulardandır. Sorunuz cevabını almanız için, aşağıdaki noktalara dikkat ediniz:

1- Ayet ve rivayetlerin genelinden ve İslam ilim adamlarının yaratılış ve yaratılışın aşamaları hakkında yapmış oldukları açıklamalardan şunlar anlaşılmaktadır:

a) Yaratılış çerçevesi, sadece bu dünya ile sınırlı değildir. Başka âlemlerde, farklı dillere sahip olan farklı varlıklar vardır.[1]

b) Her âlemin kendine göre yaşayanları vardır. Melekler ve cinler bunların birkaç örneğidir.

c) Her âlemde kendine özgü olay ve haberler vardır.

d) Bu âlemlerin hepsi aynı derecede değillerdir. Bunlardan bazıları, nurlu ve aydınlık, bazıları karanlık, bazıları çok yüce ve yüksek merhalelerde ve bazıları da en alt ve aşağı seviyededirler.

2- İnsan, içinde bulunan merak hissinden dolayı, diğer âlemlerle irtibata geçmeyi ve o âlemlerden haber almayı istemektedir. Ancak şu noktaya dikkat etmek gerekmektedir ki; alkol veya uyuşturucu kullanmak gibi meşru olmayan işler, kişiyi asla böyle bir hedefe ulaştıramayacağı gibi, onu hayalperestliğe doğru sürükler. Bu amaçla uygunsuz yollara başvurmak, olumsuz birçok etkiye sahip olduğu gibi ona hiçbir yarar da sağlamaz. Bu yolla edindiği kuruntuların ise hiçbir değeri ve hakikati yoktur.

3- Diğer âlemlerden haber almanın yollarından birinin, ruhlarla irtibata geçmek olduğu söylenebilir. Ancak bu konu hakkında şu noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir:

   a) Bu şekilde bir irtibatın var olduğu, doğru ve kabul edilen bir konudur. Çünkü İslami kaynaklar, birçok yerde bu konuyu onaylamıştır. Bu konu hakkında; Peygamber Efendimiz (s.a.a)’in Bedir Savaşı’nda müşriklerden ölenlerin ruhlarıyla konuşmasını[2], yine Peygamber Efendimiz (s.a.a)’in Cennetu’l-Bâki Mezarlığı’nda mümin kimselerin ruhlarıyla konuşmasını[3] ve Hz. Ali (a.s)’nin de ölmüş kimselerin ruhlarıyla konuşmasını[4] örnek olarak zikredebiliriz.

   b) Ruh çağrıldığı zaman, ruhun kendisi gerçekten de madde âlemine gelmemektedir; sadece ruh çağıran kişinin, duyu ve hisleri onu telkin yoluyla kendi yanında hissederek, onun sesini duymakta, onunla konuşmakta ve irtibata geçmektedir.[5]

   c) İrtibata geçmek için birçok çaba sarf etmek, riyazet çekmek gerekmektedir. Bu riyazetlerin şeriata uygun olan yolları ve de uygun olmayan yolları vardır. Şeriata uygun olan riyazetler vasıtasıyla, nefiste pak, temiz ve yapıcı bir güç oluşur. Ancak şeriata uygun olmayan riyazetler insanın nefsinde şeytani bir güç yaratır. Her iki türlü riyazet de, ruhlarla irtibata geçmede etkili olabilir. Ancak ikinci yol ve irtibat, yıkıcı ve şeriata uygun değildir.[6]

d) Çağrılan ruhların, cinlerin ve müneccimlerin gelecek hakkında verdikleri haberlerin güvenilecek bir yanı yoktur. Öyleyse, ruhlarla irtibatı olduğunu iddia eden her kişinin sözünü kabul edilmesi için bir gerekçe yoktur.[7]

Eğer gerçekten bir irtibat kurulsa bile, ruhun göndermiş olduğu her haberi yerine getirip uygulamak mümkün değildir. Çünkü ruhlarla irtibata geçtiğini iddia eden kimseye verilen mesaj ve haberler, kötü bir ruh tarafından verilmiş olabilir.

e) Ruhların verdiği mesajların doğru olup olmadığı hakkındaki genel kanun şudur: Ruhların verdiği mesajlar, Allah (c.c)’ın dininin esasları ve peygamberlerin davetleriyle çatışmamalıdır. Öyleyse, ruhlardan gelen haberlerin doğru olup olmadığını anlamak için önce dinin kanunlarını, Peygamber’in (s.a.a) ve Masum İmamlar’ın (a.s) emirlerini iyi bir şekilde bilmek gerekmektedir. İşte o zaman, ruhların verdiği haberlerle İslam dininin öğretilerine kıyaslayarak onların (ruhların) verdiği haberlerin doğru olup olmadığı anlaşılabilir.

f) Ruhların yolladığı mesaj ve haberler (tabi ruhlarla irtibata geçildiğini ve bu haberin pak ve temiz ruhlar tarafından olduğunu ve verdikleri haberin doğru olduğunu dikkate alarak) bizim için hiçbir sorumluluk ve zorunluluk getirmez. Çünkü neyi yapıp neyi yapmamamız gerektiğini İslam bize söylemiştir ve bu konuda artık ruhlardan yardım almaya gerek yoktur. Sadece kişi isterse, ruhlarla gerçekten irtibat kurduğuna ve onların mümin ruhlar olduğuna yakin ettikten sonra, o ruhların yardım ve önerilerinden istifade edebilir. Ancak şu da var ki; böyle bir yakine ulaşmak oldukça zordur. Bu yüzden, ruhlardan gelen haberleri dikkate almamak gerekmektedir.

4- Başka âlemlerle irtibata geçmek için başvurulan yollardan biri de ulum-i garibe’dir. Ancak bu hususta şu noktalara dikkat edilmelidir:

a) Bazı ilimler, Levh-i Mahfuz’da saklıdır ve Allah (c.c)’tan ve O’nun izin verdiği Peygamber ve Masum İmamlar (a.s)’dan başka kimsenin bu ilimlere ulaşabilmesi ve bilmesi mümkün değildir.[8]

   b) Her ne kadar cefr gibi ilimler sayesinde bir takım bilgilere ulaşılsa ve bazı merce-i taklitler de bu ilimlerin öğrenilmesini haram kılmamış olsalar bile, bu merce-i taklitler şöyle söylemektedirler: “Bu ilimleri öğrenmede, onların aslına herhangi bir yanlışlık ve hata yapmadan ulaşmak şarttır.[9] Ancak bu ilimler bizlere eksik ve noksan bir şekilde ulaşmıştır.[10] Buna nazaran bu ilimleri bilen âlimler, onları öğrendiklerine pişman olmuş ve hatta çocuklarına bile öğretmemişlerdir.[11]

Bu nedenle, gizli âlemlerden haber veren ilimlere ve bu ilimlerin verdiği sonuçların tamamına yakin edip inanmamalıyız.

5- İslam âlimleri ve fakihlerinin bu konu hakkındaki görüşleri şöyledir:

   — Bazı fakihler, ruh çağırmayı tamamen haram kılmışlardır.[12] Ama bazı fakihler ise; bu işin doğru yollarla yapılması, çağrılan ruha, orada bulunanlara ve çağıran kişiye bir eziyet söz konusu olmaması ve bu işin yapılmasında herhangi bir baskı ve zorlama olmaması durumunda, ruh çağırmayı caiz bilmektedirler.[13]

— Hipnotizma yolundan yararlanmak da yüzde sakıncasız değildir,[14] eğer hipnoz tedavi etmek gibi doğru hedefler çerçevesinde olmazsa, hatta hipnoz ederken caiz olmayan yollardan yararlanılmasa bile, hipnoz sakıncalıdır.[15]

— Sihir ve büyüyü bozmak dışında; onları öğrenmek ve yapmak haramdır.[16]

Hz. Emir-el Müminin (a.s) bu konu hakkında şöyle buyurmaktadır: “Her kim, az veya çok sihir öğrenirse, kâfir olmuş ve Allah ile olan irtibatı tamamen kesilmiştir.”[17]

— Gelecekten haber vermek için fala bakmak ve bu yola başvurmak caiz değil ve fala bakarak elde edilen para haramdır.[18]

— Sihir ilminden yararlanarak, cinler yoluyla büyü yapmak (ya da şeytandan yardım istemek) haramdır. (Hatta kimseye zararı dokunmasa bile.)[19]

Bazı seyr ve suluk âlimleri şöyle buyurmaktadırlar: “Eğer bir kimse ruh çağırma ve onlarla irtibata geçmeye çalışırsa, bu dünyadan hayırlı bir sonla gitmez.”[20]

Şimdi ise aşağıda bahsedilen soruları dikkatlice inceleyiniz:

1- Aşağıdaki şıklardan hangisi daha önemlidir?

     a) İnsanın nur âlemi ile irtibat kurması

     b) İnsanın karanlık âlemlerle irtibat kurması

Şüphesiz ki “a” şıkkını tercih edeceksiniz.[21]

2- Ömrümüzün sınırlı, gerçek ihtiyaçlarımızın, bilmemiz gereken ve bizim için gerekli olan haberlerin çokluğunu dikkate alarak, hangi şıkkı tercih ederdiniz?

     a) Bütün doğru ve yanlış haberleri bilmeliyiz.

     b) Sadece gerekli ve doğru konular ve haberlerle ilgilenmeliyiz.

     c) Hem doğru ve hem de yanlış konular hakkında bilgi sahibi olmalıyız; hatta doğruyu yanlıştan ayırt etmeye gücümüz olmasa bile.

Açıktır ki “b” şıkkı en akıllı seçimdir.

En akıllı seçimi göz önünde bulundurarak, şöyle bir sonuca ulaşıp şu cevabı veriyoruz:

1- Değerli ömrün sonunun pak ve temiz olabilmesi için, başlangıcında da nurlu ve pak olan yollarda kullanılması gerekmektedir.

2- Şüphesiz ki, âlemdeki nurlu varlıklarla irtibata geçmenin yolu, uyuşturucu kullanmak ve içki içmek gibi karanlık yollar olamaz. Bunun yolu dini emirlere tam bir ihlas ve doğru niyetle bağlanmak ve Allah’a kulluk yolunda doğru niyetle hareket etmektir.

3- Şeytani yollar ve şeytani güçler vasıtasıyla gerçek bilgi ve haberlere ulaşmak mümkün değildir; aksine bu yollar kişinin şeytana yakınlaşmasına sebep olur.[22] 



[1] Hamd Suresi’nde “Rabb’ul Âlemin” tabiriyle âlemlerin sayısına dikkat çekilmiştir. Allame Meclisi’nin “Bihar’ul Envar” adlı kitabın 57. cildinin 319. sayfasındaki hadisler ve benzeri diğer hadislere bu konuya dikkat çekmektedir.

[2] Biharu’l-Envar, c: 6, s: 254, Ahval-i Berzah, Kabir ve Azap

[3] Biharu’l-Envar, c: 22, s: 472, Vasiyet-i İnde Gurb-i Vefatehu

[4] Men La Yehzerahu’l-Fakih, c: 1, s: 179

[5] Allame Tabatabai, Tefsir-i El Mizan (Farsça Tercümesi), c: 1, s: 366

[6] Aynı kaynak

[7] Ayetullah MekarimŞirazi bu konu hakkında şöyle demektedir: “Ruhlarla irtibata geçmenin gerçekliğini kabul edebiliriz. Ancak şu konuyu da unutmamak gerekmemektedir ki; bazı kimseler bu konudan suistifade etmektedirler. (MekarimŞirazi, Nasır, Avd-u Ervah -Ruhların Geri Dönüşü-, Ehedi Zümridiyan’ın Hakikat-i Ruh kitabından naklen)

[8] Sırat-ı Necat, Ayetullah Tebrizi, c: 6, s: 391, 1405. mesele

[9] İstiftaat, Ayetullah Eraki, s: 259, 27. mesele

[10] Bkz. Sinema-yı Marifet, Ayetullah Mirza Kasım Tebrizi’nin yaşam hikayesi

[11] Bkz. Mahname-yi Kiyan-i Ferhengi, Ayetullah Maraşi Necefi’nin çocuğuyla yapılan röportaj, özel sayısı

Seyit Mahmut Maraşi şöyle demektedir: “Babam bu ilmi biliyordu, ama bize öğretmedi ve bize şöyle buyuruyordu: “Bu ilmi öğrendiğim için pişmanım ve onu öğrenmekle hata ettim.”

[12] Tahrir’ul Vesile, c: 1, Kitab-ı Mekasib ve El Mütacir; El Mekasib-i Muharreme, 16. mesele; İmam Humeyni, ruh ve bu gibi şeylerle irtibat kurmayı sihir ve büyüden sayıyor ve haram biliyordu.

[13] Sırat-un Necat, Ayetullah Hui, c: 1, s: 422, 1222. mesele

[14] Cami-ul Mesail, Ayetullah Fazıl Lenkerani, c: 1, s: 643, 222. mesele

[15] İstiftaat, Ayetullah Mekarim Şirazi, c: 1, s: 155, 559. mesele

[16] Sırat-ı Necat, Ayetullah Tebrizi, c: 5, s: 343

[17] Vesail’uş Şia, c: 17, s: 148

[18] İstiftaat, Ayetullah Eraki, s: 127, 9. mesele; Cami-ul Ahkâm, Ayetullah Safi Gülpeygani, c: 1, s:287, 983. mesele; İstiftaat, Ayetullah Mekarim Şirazi, c: 1, s: 156, 563–565. mesele

[19] Sırat-ı Necat, Ayetullah Tebrizi, c: 5, s: 343, 1108. mesele

[20] Merhum Ayetullah Şeyh Abbas Guçani’den ve ustadı Merhum Ayetullah Gazi Tabatabai’den bu şekilde nakledilmiştir.

[21] Aydınlık ve karanlık âlemlerin bir anda olması ve birleşmelerinin mümkün olmadığı oldukça açık ve belli bir konudur. Çünkü nur âlemine ulaşmanın yolu, karanlık işlerden uzak durmaktır.

[22]وَإِنَّ الشَّیَاطِینَ لَیُوحُونَ إِلَى أَوْلِیَآئِهِمْ” “Gerçekten şeytanlar dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar.” (En’am Suresi, 121. ayet) Bu ayete göre, eğer insan bu yollar vasıtasıyla bir şeyler öğrense bile, şeytan mutlaka kendi zehrini bir yerde kusar ve o fark etmediği bir biçimde onu aldatarak uçuruma sürükler çünkü şeytanın aldatmak ve kandırmaktan başka bir işi yoktur. O, hedefine ulaşmak için yüz tane doğru haber verse bile, mutlaka bunların onun güvenini kazanmak ve sonra onu telafi edilmeyecek bir uçuruma sürüklemek için bunu yapar yani yüz birinci haberine geldiğinde yapacağını yapar! Bu konuya en güzel örnek, şeytan ile Hz. Yahya (a.s) arasında geçen şu olaydır: “Şeytan, Hz. Yahya (a.s)’ya, “Sana beş tane nasihatte bulunmak istiyorum. Böylece asla yolunu şaşırmaz ve ondan sapmazsın.” diye arz eder ve sırasıyla bu nasihatleri söylemeye başlar. Beşinci nasihate gelince Hz. Yahya (a.s) şeytana, “Dur! Sakın beşinci nasihatini söyleme! Çünkü senin işin vesvesedir ve beşincide yapacağını yaparsın!” diye buyurur.” (Ayetullah Behçet’in Mevaiz-i Ahlak kitabından naklen, Bakır zade’nin yazımı ile)  

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Humus yılının sonunda kalan harcama kalemleri humusunun hesap şekli nasıldır?
    6193 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    Yüce rehberlik makamı bu husustaki bir sorunun cevabında şöyle buyurmuştur: “Pirinç, yağ vb. günlük kullanılan ihtiyaçlardan artı kalan ve humus yılının başına kadar duran her şeyin humusu vardır.”[1] Humus bizzat kalemlere düşer; mesela humus yılının başında beş kilogram pirinç ...
  • Ahlak ve Terbiye arasında nasıl bir bağ vardır?
    2570 کلیات 2020/01/19
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    10167 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...
  • Neden İmam Ali (a.s) Nehcü’l-Belağa’da kendi imametinden söz etmemiş ve sadece hilafetini gasp ettiklerinden şikâyet etmiştir?
    9383 تاريخ بزرگان 2012/05/16
    İmam Ali’nin kendini savunması, kabiliyetlerini, liyakatini ve üstünlüklerini dile getirmesi gerçekte imamet makamını savunmak ve tanıtmaktır; zira eğer halk bundan haberdar olmazsa çok ağır bir hüsrana uğrayacaktır (nitekim bu vakıa maalesef İslam tarihinde gerçekleşti). Bu esas uyarınca İmam Ali (a.s) şartların gerektirdiği durumlarda kendi rehberlik ve imamet ...
  • Ehlisünnet’in görüşünü dikkate alarak Şia fıkhına göre yolculukta namazı kasır etmek ruhsat mıdır yoksa vacip midir?
    9724 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/10
    Kesin ve tartışmasız olan şu ki beş vakit namaz ilkin iki rekâtlı şeklinde teşri ve farz kılınmıştır. Şunda da şüphe yok ki ikametgahta (haderde/ kendi memleketi ve vatanında) kılınan namazlara ikişer rekât izafe edilmiştir. Şu halde zihinlere takılan soru şu: Yolculukta kılınan namazlara da iki rekât izafe ...
  • “Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir” şeklindeki ayetin anlamı nedir?
    32414 Tefsir 2015/06/18
    Kelam ilminde insanın kendiişlerinde ihtiyar sahibi olduğu gerçeği kesin delillerle ispat edilmiştir. Kuranın öğretileri de bu hakikatten farklı değil ve bu hakikati teyit ediyor. Ancak şu var ki kuranın bazı ayetleri diğer bazılarını tefsir ediyor konumda olduğunu bilmek lazım. Dolayısıyla ayetlerin gerçek anlamlarını elde edebilmek için konuyla ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10554 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Allah’ın şeytana kıyamete kadar mühlet vermesi sebebiyle şeytan ezeli ve ebedi olmada Allah gibimidir?
    18065 Eski Kelam İlmi 2012/04/04
    Ebedi olmak gelecekte yok olmamak anlamındadır. Şeytansa Allah’ın yarattığı bir yaratık ve her mahlûk yaratanın idaresinde olduğu için kendini Allah’ın işlerinde ihtiyari olarak ortak göremez, o da bütün varlığını diğer yaratılmışlar gibi Allah’a borçludur. Allah’ın şeytana mühlet vermesi ise kıyamete kadar değildir “malum” vakte kadardır. Eğer “malum” ...
  • Allah tabii kanunların kuşatıcılığı altında mıdır?
    6198 Eski Kelam İlmi 2012/03/12
    Yüce Allah tüm tabiat kanunlarını koyandır ve zaten kendi iradesi dışında hiçbir öznenin kuşatıcılığı altında değildir. O’nun işleri yapmadaki iradesi sebepler kanalından geçer. Yanı sıra alt âlemlerdeki bir kaidenin daha üstün bir güç vasıtasıyla ihlal edilmesi özel bir ilahi kaidedir ve bu imkan dâhilinde olan ve mucize ...
  • İnsan hem dünya ve hem ahirette refah ve huzurda içinde olabilir mi?
    13591 Eski Kelam İlmi 2011/04/12
    Bu dünya özel mahiyeti ve ontolojik mertebesi nedeniyle mutluluk ve mutsuzluğu, üzüntü ve sevinci ve zorluk ve rahatlığı kendi içinde katışık halde bulunduran bir takım yasa ve kanunlara sahiptir. Hiçbir zaman refah, huzur ve mutluluk mutlak bir şekilde burda bulunmaz. İnsanın dünyada taşıdığı bazı zorluklar, mümin ...

En Çok Okunanlar