Gelişmiş Arama
Ziyaret
40556
Güncellenme Tarihi: 2010/06/30
Soru Özeti
Kulluk nedir? Ve kul kime denir? Allah’a kul olma yolunda nasıl hareket edilir?
Soru
Kulluk nedir? Ve kul kime denir? Allah’a kul olma yolunda nasıl hareket edilir?
Kısa Cevap

 İbadet lügat olarak son derece eğilme anlamındadır. Son derece eğilme olduğundan ibadetin sadece en yüksek derece varlık ve kemale sahip en büyük nimetleri veren kimse için yapılması gerektiği söylenmiştir. Allah’tan başkasına ibadet etmek şirktir, çünkü ibadette ihlasa aykırıdır.

Allah’a kulluk üç şeyde gerçekleşir:

1.     Kul Allah’ın kendisine verdiği ve bağışladığı şeylerde kendisini malik ve sahip bilmemesi. Çünkü kölenin malı olmaz Bu yüzden Allah’ın kulları malı Allah’a ait bilirler ve onu Allah’ın emrettiği yere bırakırlar.

2.     Allah’ın kulu kendisi için maslahat öngörmeyip bir plan çizmemesi.

3.     Kulun bütün uğraşısı Allah’ın kendisinden istediği şeyleri yerine getirmekten ibaret olması

Bu açıklamayla hem kulluğun gerçeği aşikar olur hem de onu elde etmenin yolları belli olur. Kulluk velayetin anahtarıdır. “Kul” vasfı en güzel vasıf ve isimdir. En kamil ad Abdullah’tır ki ilahlık makamında fani olmayı bildirir.

Ayrıntılı Cevap

Lügatçiler ibadet sözcüğünü son derece eğilmek ve huzu etmek anlamında olduğunu bilmişler ve şöyle demişler: Eğiliş ve huzunun son mertebesi ibadettir. Bu yüzden ibadetin sadece en yüksek derece varlık ve kemale sahip en büyük nimetleri veren kimse için yapılması gerekir. Bunun için Allah’tan başkasına ibadet etmek şirktir çünkü ibadette ihlasa aykırıdır.[1]

İbadetin üç aşaması vardır: Bazıları ahretteki mükafatı umarak ve azaptan korktukları için ibadet ederler[2] ki müminlerin geneli böyledir. Bazıları da ibadet etme şerefine nail olsunlar ve Allah onları kendi kulu bilsin diye ibadet ediyorlar. Bazıları da Onun yücelik ve heybeti ve Ona olan muhabbetleri için ibadet ediyorlar işte bu ibadetin en yüce aşamasıdır. [3]

İmam Cafer Sadık’tan şöyle dediği nakledilir: Abd kelimesi üç harften meydana gelmiştir. Ayn, Ba ve Dal. Ayn kulun Allah hakkındaki ilim va yakinine işarettir. Ba, kulun Allah’tan başkasından “beynunetine” (ayrılığına) işarettir. Ve dal harfi de kulun yüce yaratıcıya “dunuvvuna” (yakınlığına) ve arada hiçbir perde ve hicabın kalmadığına işarettir.[4]

Kul bütün varlık ve kemalini Mevlasının ona verdiğini bilir bu yüzden ona teslimdir. İşte bu kendini ve isteklerini hiç görmesi onun, Mevlasının kemallerinden daha fazla edinmesine sebep olur. Nitekim Resulullah (s.a.a) şöyle diyor: “Allah’ın gerçek kulu için Allah’a itaat tatlıdır ve Allah’a muhabbet de ona zevktir. Hacetini Allah’a sunar, kendi arzuhalini ona bildirir ve Ona güvenir ve itimat eder.”[5]

Kulluk Nedir?

İmam Ca’fer Sadık (a.s) şöyle diyor: Allah’a kulluğun gerçeği üç şeyden ibarettir. 1- Kulun kendisini, Allah’ın kendisine verdiği nimete sahip ve malik bilmemesi. Çünkü kulların malı olmaz. Malları Allah’ın malı bilmeli ve Allah’ın emrettiği yere bırakmalıdır. 2- Kulu kendisine bir planlama ve tedbir yapmaması 3- Bütün uğraşı ve meşguliyetini Allah’ın kendisine verdiği emirleri yerine getirmek ve günahlardan sakınmak kılması . Eğer kul Allah’ın kendisine emanet verdiği şeylere malik ve sahip bilmezse o zaman Allah yolunda harcama yapması kolaylaşır. Eğer kendi işlerinin idare etmesini gerçek idare eden ve planlayana bırakırsa dünyanın zorluk ve musibetleri ona kolay gelir. Eğer bütün uğraşısını Allah’ın kendisine emrettiği işleri yerine getirmek ve yasaklarından sakınmak kılarsa artık insanlara karşı böbürlenmek ve övünmeğe bir fırsat bulmaz.

Bu yüzden eğer Allah kulunu bu üç özellikler onurlandırırsa dünyada yaşayışı ve yaratıklara karşı nasıl davranacağı kolaylaşır. Halka karşı övünmek ve çok servetli olmak gayesiyle dünya peşine gitmez. Halkta bulunan malı, makamı ve şöhreti kendisine bir üstünlük vesilesi olsun diye istemez ve kendi günlerini boşuna da geçirmez.”[6]

Kulluk velayetin anahtarıdır.[7] Kul ismi en güzel isimlerdendir. Bu yüzden Resulullah (s.a.a) “Abdullah” lakabını almıştır. Nitekim Miraç gecesinde Allah’tan kulluk vasfını almayı istemiştir. “Ey Rabbim beni kulun olarak kendine intisap et” demiştir.

Ebu Besir İmam Cafer Sadık’tan (a.s) şöyle nakleder: “Hz. Ali’nin (a.s) dualarından biri de şuydu: Ey rabbim bana onur olarak şu yeter ki, sana kulum ve bana kıvanç olarak şu yeter ki sen benim Rabbimsin…[8]

Kamil insan Allah’ın kuludur; taşıdığı bütün isim ve vasıflar da Allah’ta fani ve ilahi isimlere mağluptur. Hace Abdullah Ansari ne de güzel demiştir ki: “İlahi! Eğer bir defa bana “kulum” diyecek olsan arşı geçer benim gülme ve sevinç sesim.

Kutsi hadiste şöyle yer alır: Ey kulum bana itaat et ki seni kendim gibi kılayım. Ben bir şeye ol dediğimde hemen oluyor; sen de bir şeye ol dediğinde hemen olsun.”[9] Buna göre İmam Cafer Sadık’ın (a.s)  dediği gibi “Kulluk gerçeği rububiyet (alemi yönetmek) olan bir cevherdir”[10]

Kulluk vasıtasıyla insanın nefsi arınır ve yüce alemlerdeki nurları yansıtmaya ehliyet kazanır. Ne kadar daha temiz ve daha saydam olursa onun yansıtma gücü daha artar ve Hakkın tecellileri onda daha çok zuhur eder. Öyle ki onun bilkuvve (yetenek) olan hilafet makamı mutlak filiyet makamına ulaşır. O bütün alemde ve hayatın aşamalarında Allah’ın halifesi durumuna gelir. Şunu bilmek gerekir ki bu, ilahlik değil Allah’ın temsilciliği ve hilafetidir ki özel ilahi etki ve güçlere sahip olur. Hatırlatılması gerekir ki Allah’ın halifesi Allah’ın işini görmez Allah onun vasıtasıyla kendi işlerini zuhur ettirir, onun nefsi derecesinde kendini tecelli ettirir, kendi isim ve sıfatlarını ortaya koyar. Bu yüzden arif, ezeli ve ebedi olan Allah’ın celal ve cemalinin tam olarak yansıtan bir aynadır.

Enbiyanın mucizelerinde ve İmamların kerametlerinde gerçekte mutlak ve sınırsız olarak bir işi gerçekleştiren Allah’tır ve Allah’ın velisinin nefsi fanidir, işte bu Allah’a kulluk makamıdır. Öyle bir makam ki Allah’a itaat sayesinde oluşur.[11] Salik bu makamda kendisini Allah’ın ismi, bir belirtisi ve fani fillah görür. Diğer yaratıklara da bu gözle bakar. Eğer kamil bir veli olursa mutlak isimle gerçekleşir; onda mutlak kullukla gerçekleşmek özelliği meydana gelir ve gerçek anlamda Abdullah (Allah’ın kulu) olur. İşte bu yüzden Miraç ayetinde “Her eksiklikten münezzehtir o Allah ki kulunu geceleyin … gezdirdi.”[12] denilmiştir. Yani Allah’ın yakınlığı makamına yücelmek için kulluk yolunda adım atmak gerekir. Böylece ubudiyetten ehediyet ufkuna ve mülk, melekut, ceberut ve lahut alemlerinden geçerek indindeki kurb miracına çıkardı.[13]

Niyettin ve ibadette ihlasın Rolü

Genelin yanında bir şey umarak veya korkudan itaat etmeğe karar almaya niyet denir. Nitekim ayette “Rablerini korku ve bir şey umarak çağırırlar”[14] buyurmaktadır. Ancak marifet ehlinin yanında ta’zim ve heybeti için itaate azmetmektir. Nitekim şöyle denir: “Rabbine sanki onu görürmüşçesine ibadet et, eğer sen onu görmüyorsan bil ki o seni görüyor.” Muhabbet ehlinin yanında ise, iştiyak ve muhabbet için ibadettir.  Evliyanın yanında mahbubun cemalini müşahede ettikten ve Rubibiyette zat ve sıfat ve fiil olarak fani olduktan sonra[15] tabi ve gayri olarak kulluk etmektir. Niyetin en çetin şartlarından biri de ihlastır.

Genelin yanında ihlas açık ve riya ve kendini beğenmek gibi gizli şirkten arınmaktır. “Bilin ki halis din Allah içindir”[16] Ancak özel kimselerin ibadetinde, ibadeti korku ve isteklerden uzaklaştırmaktır. Çünkü onlara göre bu da bir çeşit şirktir. Ashabu’l-Kulup (kalp sahipleri) yanında ise bencillik karışımından arındırmaktır, çünkü marifet ehlinin yanında bu en büyük şirk ve en ağır küfür konumundadır.

Putların annesi senin kendi nefsinin putudur.

Diğer putlar ilandandır ve bu putlar ejderhadır.[17]

Kamil insanların ibadetinde ibadet ve kulluğu görmekten hatta yaratıklar alemini görmekten kurtulmaktır. Nitekim İmam Humeyni şöyle demiştir: “Kalb-i selim Allah’ı, kalbinde Ondan başka bir şey bulunmaksızın mülakat etmektir.”[18]

Onun kulluğu sultanlıktan daha iyi

Ben daha üstünüm şeytanın sözüdür

Farkı gör ve sen seç ey mahpus

Ya Ademin kulluğunu ya da İblis’in kibrini…[19]



[1] İmam Humeyni, Esraru’s-Salat, Pervaz der Melekut, Tercüme, Fehri, Seyyid Ahmed, c. 2 s. 190

[2] Nehcu’l-Belağa, Hikmet, 237, Usul-i Kafi, ci 84, Hadis 5

[3] Damadi, Seyyid Muhammed, Şerh-i Ber Makamat-i Erbein, s. 125

[4] Misbahu’ş-Şeria, Bab, 100

[5] Şeyh-i Behai, Muhammed, Erbain

[6] Meclisi, Biharu’l-Envar, Haydari Yay. C. 1 s. 234 H. 17

[7] Allame Tabatabi, Muhammed Huseyn, Tefsiru’l-Mizan c. 1 s. 277

[8] Meclisi, Biharu’l-Envar, Haydari Yay. C. 74 s. 402

[9] Şirazi, Seyyid Hasan, Kelimetu’llah s. 140 s. 154

[10] Muhammedi Reyşehri, Mizanu’l-Hikme, c. 6 Hadis: 11317

[11] Huseyni Tahrani, Seyyid Muhammed Huseyn, Envar-i Melekut, c. 1 s. 277

[12] İsra: 1

[13] İmam Humeyni, Sirru’s-Salat Muessese-i Tenzim ve Neşr-i Asar-i İmam, s. 89

[14] Secde: 16

[15] İmam Humeyni, Sirru’s-Salat Muessese-i Tenzim ve Neşr-i Asar-i İmam, s. 75-76

[16] Zümer: 3

[17] Mevlana, Celaluddin Muhammed, Mesnevi Manevi, Defter-i Evvel, s. 23

[18] İmam Humeyni, Sirru’s-Salat s. 75

[19] Mevlana, Mesnevi Manevi, Defter-i Çeharum

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Şia düşüncesine göre imam nasıl her yerde hazırda bulunuyor?
    6341 Eski Kelam İlmi 2010/11/22
    İmam peygamberin (s.a.a.) yerine geçen halifedir. Peygamberin uhdesinde bulunan (vahiy almak hariç) bütün vazifeler imamın da uhdesindedir. Peygamber (s.a.a.) kendi uhdesinde bulunan vazifeleri yerine getirmek için fiziksel olarak her yerde bulunmasına gerek olmadığı gibi, imam da kendi uhdesinde bulunan teklifleri yerine getirmek için fiziksel olarak her yerde bulunmasına gerek yoktur. ...
  • Kur’an’ın adlarını nedir?
    27212 Kur’anî İlimler 2009/07/11
    Kur’an için birçok isim zikredilmiştir, elbette sadece bunlardan bazıları müslümanlar arasında meşhurdur. Ayrıca Kur’an için zikredilen isimlerden bazıları Kur’an’da, Kur’an’ın ismi değil vasfı olarak gelmiştir. Kur’an’ın isim ve vasıflarını birbirinden ayırmak konusundaki ihtilaf yüzünden Kur’an’ın isim ve vasıflarının sayısı konusunda farklı görüşler ortaya çıkmıştır.
  • Nübüvvetin felsefesi ve Peygamberlerin görevleri nelerdir?
    4598 Kelam İmi 2020/08/31
    Hem akli hem de nakli deliller ışığında Peygamberlerin varoluş zarureti kanıtlandıktan sonra görev, yetki ve vazifeleri açıklığa kavuşmalıdır.Özetle Allah Teala insanoğlunun dünyevi ve uhrevi saadete ve kemale ulaşması için peygamberleri insanlara kılavuzluk ve rehberlik etmesi için göndermiştir.Konuyu insanoğlu açısından tahlil edecek ...
  • Sorunun Özeti: Acaba “Ebu Mihnef ve bazı eserlerini ezcümle “Vakatu Taf” kitabını tanıtabilir misiniz?
    7128 Varie 2015/06/18
    Ebu Mihnef Kimdir? Lut b. Yahya b. Said ki Ebu Mihnef ile meşhurdur, imam Sadık’ın (a.s.) değerli ashaplarından birisidir. Şia ve güvenilir bir şahıstır.[1] O birinci asrın ikinci yarısında Şii bir ailede, belki de Küfe’nın en büyük Şii ailelerinden birsinde dünyaya geldi. Dedesi nebiyi ...
  • Masum İmamlar da iktidar savaşına girişirler miydi? Onlar da verasete dayalı iktidar mı istiyorlardı?
    5719 Eski Kelam İlmi 2012/03/04
    Birincisi, İmamların siretine baktığınızda Onların iktidar için savaşım vermediklerini gördüğümüz gibi asla iktidar peşinde olmadıklarını da görmekteyiz. Bazı zamanlar haklarını savundularsa bunun nedeni görevlerini yerine getirmek içindi. İmam Ali’nin (a.s) ‘Beni bırakın ve başkalarının yanına gidin.’ sözü bu iddiaya en güzel delildir. İkincisi, başkalarından daha üstün ...
  • Babam bir spor salonunda çalışıyor. Salonun beyazcamından kendi evimizden şahsi olarak istifade etmenin hükmü nedir?
    5369 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Halk elinde olan malların ya hakiki yönü ya da hukuksal yönü vardır; yani bunlar ya şahsi mallardır ya da devlete bağlı kurumlara ve özel şirketlere aittir. Başkasının (şahsi veya şahsi olmayan) mallarından izin ve müsaade alınmaksızın istifade etmek kesinlikle caiz değildir ve gasp hükmünü taşımaktadır.
  • Eğer bir kadın zinadan hamile kalır ve çocuğu düşürmediği takdirde büyük bir sıkıntıya girerse, ruh girmeden (dört aylık olmadan) onu düşürmesi caiz midir?
    50300 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/31
    İmam Humeyni ve diğer merciler şöyle demişlerdir: Eğer bir kadın zinadan hamile kalır. Eğer o kadın veya onunla zina eden erkek müslüman iseler o zaman kadının çocuğu düşürmesi caiz değildir.[1] Bu çocuk onun çocuğu sayılır ama miras almaz.
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11457 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Mukaddes Zebur hangi peygamberin ve hangi dinin kitabıdır?
    120199 Tefsir 2014/06/23
    Zebur Hazreti Davut’un (a.s.) kitabıdır. Allame Tabatabai “Andolsun, Zikir'den (Tevrat'tan) sonra Zebûr'da da, "Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır" diye yazmıştık”[1] ayeti kerimenin tefsirinde şöyle diyor: zahiren Zebur’dan maksat Hazreti Davut’a verilen kitaptır. Zira kur’an’nın başka bir yerinde Allah Teala şöyle buyuruyor: “Davut’a ...
  • İmam Muhammed Bakır (a.s)‘ın biyografisini beyan eder misiniz?
    3060 Masumların Siresi 2020/01/19

En Çok Okunanlar