Gelişmiş Arama
Ziyaret
9336
Güncellenme Tarihi: 2010/12/04
Soru Özeti
İran İslam Cumhuriyetinin anayasası nasıl yazıldı?
Soru
İran İslam Cumhuriyetinin anayasası nasıl yazıldı?
Kısa Cevap

İran İslam Cumhuriyetinin anayasası, halkın dini ve milli misakı olup, devletle İran halkının mahiyet, görev ve hakları hakkında olup İslam dini şeriatı esası üzerine yazılmıştır. İran İslam cumhuriyeti halka dayalı dini bir sistem olduğu için anayasasıda halkın katılımı ve İslam dini şeriatı esası üzerine yazılması gerekmekteydi. Bu yüzden anayasa şu merhalelerden geçerek yazıldı:

1- İslam kanunlarına ve bu alanda başarıya ulaşmış diğer ülkelerin anayasalarına göre ülkenin düşünürleri tarafından bir taslağın hazırlanması.

2- Bütün alanlarda ve farklı siyasi görüşlerin olduğu, halkın direkt ve çoğulcu seçimiyle çok güçlü bir anayasa uzmanlar meclisinin teşkili.

3- Anayasa taslağının inceleme, değerlendirme, maddelerinin tek tek onayı, açıklamalar, son halinin hazırlanması halkın seçtiği anayasa uzmanları tarafından h.ş. 24/Aban/1358’de ve 12 fasılda, 175 asıl ve bir mukaddime ve hatime’de yapılması.

4- Anayasa, uzmanlar meclisinde yazıldıktan sonra genel bir referanduma gidilmesi.

5- Halkın h.ş. 12/9/1358’de çoğulcu ve yüksek katılımı.

6- İran İslam Cumhuriyetinin kurucusu İmam Humeyni’nin (k.s), ‘veliyy-i fakih’ olarak seçilmesi.  

 Bu anayasa, h.ş 1368 yılında İmam Humeyni’nin emriyle yeniden gözden geçirildi ve 177 aslı değişti.

Ayrıntılı Cevap

İran İslam Cumhuriyetinin anayasası, halkın dini ve milli misakı olup, insanla Allah arasındaki ilişkinin yanı sıra halkın ve devletin temel vazifelerini belirlenmiş, devlet, hükümet ve halkın haklarının vasfı hakkında İslam şeriatı esası üzerine yazılmıştır. Bu kanun insanın Allah-u Teala’ya karşı görevlerini, bireylerin birbirlerine karşı haklarını belirlemiş, velayeti fakihe ve fakihlerin daimi içtihadına dayalı, Allah’ın kitabı ve Masumların (a.s) sünnetinden çıkarılarak halkın kabul ve desteğini alan dine dayalı halkçılığın bir göstergesidir.

‘Şeriat’tan alınmış anayasa’ diye de adlandırabileceğimiz İslam cumhuriyetinin anayasası, mukaddes şeriata dayanılarak yazılmıştır.

İmam Humeyni’nin (k.s) daha devrimin başlangıcından itibaren ‘hükümetin şekli’ ve ‘anayasa’ hakkındaki görüşü, halka belli bir yönetim şekli dayatılmadan halkın direkt katılımıyla bir refandum yapılmasından yanaydı. Buna göre yönetim şeklinin belirlenmesi için h.ş. 12/Ferverdin/1358’de bütün ülkede oylamaya gidildi ve %98 gibi yüksek bir oyla yönetim şekli halk tarafından ‘islam Cumhuriyeti’ olarak belirlendi.

Sonraki merhalede İmamın (r.a) fermanıyla hazırlanan, inkılap şurası ve geçici hükümetin üzerinde çalışıp incelenen anayasa taslağı, h.ş. 24/3/1358’de yüksek tirajlı gazetlerde halkın ve düşünürlerin görüş ve onayına sunuldu. İmam Humeyni’nin (r.a) tekidiyle anayasanın son halini inceleyecek uzmanlar meclisinin kurulması için bu meclisin seçim kanunu tasvip edildi. Bu seçim h.ş. 12 Mordad 1358’de yapıldı ve 75 kişi vekil olarak seçildi. Uzmanlar meclisi h.ş. 28 Murdad 1358’de İmam Humeyni’nin (r.a) mesajıyla açılış yaptı.

Bu mesajda şu konular üzerinde durulmuştu:

a) Devrimin hedefi ve zaferin sırrı İslam’dır. Halkımız merkezden ülkenin en uzak noktasına kadar kanlarını hediye ederek, Allah Ekber feryatlarıyla İslam cumhuriyetini istedi ve resmen kabul etti.

b) Bu yüzden kanunlar yüzde yüz İslam’a göre olmalıdır. Eğer bir madde bile İslam ahkamına aykırı olursa bu, halkın tamamına yakın çoğunluğun oylarına karşı durmak ve temsilcilikten çıkmak demektir.

c) İslam ahkamına aykırı olup olmadığıkonusu yalnızca mecliste olan değerli alimlerin yetkisindedir. Hukuki, idari ve siyasi alanlarda diğer temsilcilerin uzmanlıklarından faydalanılmalıdır.

d) Doğu ya da batının mekteplerine yönelen kimseler olursa kendilerini dalalet yolundan uzaklaştırmalılar. Zira halkımızın hayır ve saadeti kendi bölgelerinde bile reddedilen, yıkılmaya ve zevale yüz tutmuş böyle mekteplerden uzak kalmaktır.

Böyleleri İslamı kendi reylerine göre tefsir etmekten sakınmalıdırlar. Zira İslamın yüce ve derin maarifine muhalif deliller dikkate alınmadan ve fıkhi deliller her yönden incelenmeden saçma istidlaller ve yüzeysel tevillerle ulaşılamaz.

f) Seçilen alimler, İslami görüşlerini söylerken batı yanlısı yazarların yaygaralarından korkmasınlar ve anayasanın, halkın bütün kesimlerinin menfaatlarının, hukukunun korunup desteklenmesi, her türlü yersiz ayrımcılıktan uzak ve gelecek nesillerin menfaat ve haklarının ön görülmesi yönündeki meziyetleri ve özellikleri toplaması için çaba harcamalıdırlar. Yanlış ve kasıtlı tefsirlere engel olacak şekilde açık olmalı, İran İslam devriminden ilham alarak İslami hükümet kurmak isteyen bütün İslami hareketlere örnek ve kılavuzluk etmelidir.[1]      

Bu meclis, şehid Beheşti’nin dirayet ve müdüriyetiyle, üç ay durup dinlenmeden yapılan çalışmaların sonucunda İran İslam Cumhuriyeti anayasası h.ş. 24 Aban 1358’de 12 fasıl, 175 madde, bir mukaddime ve hatime ile yazıldı. Bu kanun h.ş. 12/9/1358’de İran halkının son onayını aldı.

Bu anayasa, h.ş 1368 yılında İmam Humeyni’nin emriyle yeniden gözden geçirildi ve 177 aslı değişti. [2]

Anayasanın yazılması ve onayı konusunda daha fazla bilgi için bkz: Abbasali Amid Zencani, Tarihçe-i Hukuk-u Esasi-i Cumhuri-i İslami-i İran, Fıkh-ı Siyasi, c.1 veya şu adrese bakınız:

http://www.hawzah.net/Hawzah/Articles/Articles.aspx?id=5153


[1] -İmam Humeyni’nin Uzmanlar meclisine gönderdiği mesajın özeti.

[2] -Kanun-u Esasi ve Zemanetha-i İcrai-i An, Merkez Mutalaat ve Pejuheşha-i Ferhengi-i Havza-i İlmiyye-yi Kum, bir grup araştırmacı, Goftar-ı Evvel, 1. Baskı, h.ş.1380, az bir değişiklikle.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar