Gelişmiş Arama
Ziyaret
11040
Güncellenme Tarihi: 2011/09/10
Soru Özeti
Eğer Ali(a.s) halifelere muhalif ve düşman idi ise; Neden çocuklarına onların adlarını vermiştir?
Soru
İmam Ali(a.s) Hz. Fatıma(s.a)’ın vefatından sonra birkaç tane kadınla evlenmiş ve bu kadınlardan çocuk sahibi olmuştur. Bu çocuklardan bazılarının adları: Osman ibn. Ali, Ebu Bekir ibn. Ali, Ömer ibn. Ali olarak bizlere ulaşmakta bu çocukların annelerinin adları da sırasıyla Ümmülbenin bint. Hezam ibn. Darem, Leyla bint. Mesut el-Deramiye, Ümmü Hebib bint. Rubeye dir. Bizim size sorumuz şu olacak hangi baba, çocuklarına baş düşmanlarının isimlerini verir? Özellikle bu baba Ali(a.s) olursa. Nasıl olur da Ali(a.s) çocuklarına düşmanlarının adlarını koyar sizin sözünüze göre bunlar O’nun baş düşmanları sayılmaktadır? Acaba hangi akıllı insan çocuklarına düşmanının ismini verir?
Kısa Cevap

Tarihi kaynaklara göz atacak olursak Mesut Sakefi’nin kızı Leyla’nın oğlu Ebu Bekir ibn. Ali, Ümmü Habib oğlu Ömer ibn. Ali ve Ümmülbenin oğlu Osman ibn-i Ali hepsi İmam Ali(a.s) oğullarıdırlar.

Bu çocukların adlarıyla halifelerin adları arasında bir ilişki olduğunu ancak o dönemin kültürel, örfi yapısını incelersek dile getirebiliriz. O dönemin kültürel ve fikri yapısı ele alındığında şu fark edilmektedir: Bu isimlerin halifelerin isimleri olduğu ve insanların bu yüzden çocuklarına bu isimleri verdiklerine dair ufak bir delil söz konusu değildir.   O dönemde bu isimler özellikle halifelerin anma vesilesi sayılmazdı. Daha çok geçen zaman bu isimlerin belirginleşmesine yol açmıştır. Yani Ali(a.s)’ın veya başka bir şahsın çocuklarına bu isimleri seçmesinde halifelerin hiçbir etkisi söz konusu değildir. Nitekim bu isimler o dönemde yaygın isimlerdir. Hatta ashaptan başkaları da bu isimlerle anılmaktadır. Örneğin “Osman ibn. Mezun”.

Tarihi deliller açıkça göstermektedir ki, diğer İmamların döneminde de bu isimler yaygın isimlerdir. Bu isimler Şiaların yanında beğenilmeyen ve hoşlanılmayan isimler değildir. Öyle ki Mucem'l-Sekat kitabında yaklaşık altmış sayfa ismi Ömer olan ravilerin isimlerini söz konusu etmektedir. Ayrıca Osman ibn-i Said kısa gaybet döneminde İmamı Zaman(a.c.f) tayin ettiği dört naipten biriydi.

Ayrıntılı Cevap

Tarihi kaynaklara göz atacak olursak Hz. Ali(a.s), Hz. Fatıma(s.a)'nın şahadetinden sonra kendisine kaç tane eş seçmiş ve bu eşlerinden de çocuk sahibi olmuştur. Bu çocuklarından üçünün ismi de üç halifenin taşıdıkları isimlerle aynıdır. Bu çocuklardan birinin ismi Ebu Bekir ibn. Ali ibn. Ebu Taliptir. Annesi Mesud-i Sekafi'nin kızı Leyla’dır. [1] Bir diğeri Osman ibn. Ali, Annesi Ümmülbenin'dir.[2] Bu zatların her ikisi de Kerbela Hz. İmam Hüseyin(a.s)'ın yanında şahadete ulaşmışlardır. Üçüncüsü ise Ömer ibn. Ali dir.[3]

Üç halifeyle aynı adları taşımaları konusu araştırıldığında birkaç noktaya dikkat etmek gerekir:

1.             İlke olarak evlatlara ve yakınlara birinin ismini vermek ona karşı sevgi duyduğuna, dini ve siyasi konularda onunla müşterek olduğuna da delil değildir. Elbette bazen bunu göstermesi mümkündür.

Buna ek olarak o zamanın kültürel ve fikri yapısında aynı isimde olmak hiçbir surette önemli olmamıştır. Kimse bunu sevgi veya nefretin teyidi şeklinde algılamamıştır. Gerçekte bu adların söylenmesi Halifelerin hatırasını canlandırması için değildir. Geçen zaman bu üç insanın adlarını ayrıcalıklı kılmıştır. Ama o zamanda Hz. Ali(a.s) veya başka birisi çocuğunun adını Ebu Bekir koyduğunda hiçbir şekilde 1. Halifenin anılması için değildir.

Dikkat edilmesi gerekir ki üç halifenin ismi bu 3 şahsa münhasır(has) değildir. Bu isimler İslam’dan önce ve sonra Araplar arasında revaçta olan isimlerdir. Bu isimlendirmeler hiçbir zaman ismin sahibine olan bir ilgi ve alakaya delil değildir. Örneğin: İran da Muhammed Rıza ismindeki şah en nefret edilen kişiydi ama buna rağmen halk arasında sevilen Muhammed Rıza isminin konulmasına mani olmadı. Peygamber(s.a.a.) ashabının arasında da bu ismi kullanan diğer sahabeler vardır. Örnek: Osman Bin Mezun ve… Sorunuzun “Biz hangi delille bu büyük insanlara karşı olan ilgiden dolayı koyulmadığını söyleyebiliriz?” Kısmına gelince sizler bu konuda rical kitaplarına başvurabilirsiniz örneğin: İbni Abdulbir’in yazdığı el İstiab kitabı, İbni Esir’in eseri Usdu'l-Gabeh kitabı. Bu kitaplarda Ebu Bekir, Ömer ve Osman isimlerini inceleyiniz.

Biz burada sadece “Usdu'lGabe fi Marifeti's-Sahabe” kitabından Ömer ismine sahip olanlar hakkında alıntılar yapıyoruz:

1,Ömer el Eslemi, 2.Ömer el cemi, 3. Ömer Bin el hekem, 4.Ömer Bin Salim el Huzaii, 5.Ömer Bin serake, 6. Ömer Bin sa'd el enmari, 7.Ömer Bin sa'd es seleme, 8.Ömer Bin Süfyan, 9.Ömer Bin Ebi seleme, 10. Ömer Bin Amir Esselemi, 11.Ömer Bin Abdullah, 12. Ömer Bin İkrime, 13.Ömer Bin Amr ellisi,14.Ömer Bin emir, 15. Ömer Bin Avf, 16.Ömer Bin ezye, 17.Ömer Bin lahık. 18.Ömer Bin malik bin ukbe, 19. Ömer Bin Malik el Ensar, 20 Ömer Bin Muaviye-el gaziri, 21.Ömer Bin Yezit, 22.Ömer Bin el-Yemani.

Bunlar sadece İbni Esir’in adını getirdikleridir. Görüyoruz ki bu isimler İslam’dan önceki ve sonraki zamanlarda rayiç ve sürekli kullanılan isimlerdir. Seçkinler ve avam arasında meşhur olmuştu.

Tabiinde de Ömer isminde olanlar oldukça fazladır. Örnek verecek olursak “Mucem-i Sıkat” kitabi 60 sayfadan fazla Ömer isminde olanların ismini zikretmiştir.

Bu isimler Masum İmamların zamanında da meşhurdur. Örneğin: Ebu Bekir Bin Abdullah Sa'd bin Eşeri veya Ebu Bekir Hazremi İmam Sadık(a.s)’dan hadis nakledenlerdir. İmam Zaman (a.s.) dört özel naibinden birisinin ismi Osman bin Said'dir. Bütün bunlar şunu açıklıyor ki Ebu Bekir, Ömer veya Osman isimleri bu isimlerin sahipleri dışında başka kimseye düşündürmez. Tarihte sadece bir Ali veya bir Ebu Bekir bir Ömer veya Osman) yaşadığı söylenemez ki, Hz. Ali’de çocuklarının ismini Ebu Bekir, Ömer veya Osman koymuş olsun. Bilakis bu isimler birçok kez farklı şahıslar için kullanılmıştır. (Elbette, eğer isim koyma işi Allah ve Resulü tarafından gerçekleşirse önemi açısından başka türlü değerlendirilir. İmam Ali(a.s) ve Hz. Fatıma(s.a)’nın çocukları olan Hasan ve Hüseyin konusunda bu böyledir.[4]

Sonuç olarak sizin de kabul edeceğiniz gibi bu ve diğer halife isimleri cahiliye Arapları ve İslam içinde rayiç isimlerdir. Her hangi bir kimse bu isimleri duyduğunda Halifeleri hatırlamıyordu. Bu yüzden sırf bir isim koymaktan dolayı tarihte yaşanmış olayları inkâr edemeyiz.[5]

2.             Hazret Ali maslahat esasına uygun olarak sorunları içine atıp İslam’ın korunması için halifelerle iyi geçinip işbirliği yapmıştır. Yeni doğmuş İslam’ın bekasını sağlamak için sosyal bir strateji olarak birçok konuda halifelere yardım etmiştir. Ömer birçok kere şöyle demiştir:’ Eğer Ali olmasaydı Ömer helak olurdu.[6] Bazı kimseler imam Ali’nin çocuklarına halifelerin ismini koymasını bu maslahatın ve iş birliğinin bir örneği olarak görürler. Onun bu yöntemi toplum düzeyinde sorunları ve ihtilafları azaltmaya sebep oldu. Bu şeyler, mezkûr şahısları sevdiği veya teyit ettiği anlamına gelmez. Her halükarda o dönemde Şialar üzerindeki baskıyı, şiddeti ve vahşeti düşünecek olursak, masum imamların çaresiz bir şekilde Şiaları kurtarmak için takiyye yaptığını görürüz ki bu şer’en caizdir. Örnek olarak: çocuklarına halifelerin ismini koydular, sahabelerin büyükleriyle evlilik yoluyla akrabalık geliştirip üzerlerindeki baskıyı hafiflettiler. Çünkü zulüm makineleri olan Beni Ümeyye ve Beni Abbas devletlerinin halkın cahilliğinden yararlanıp Şiaların, üç halifeye karşı olduklarını bahane edip, Şialara sürekli artan bir baskı uyguluyorlardı ve bu baskılarını da katliam ve talana kadar vardırdılar.[7]

Şu noktayı bilmemiz de yararlıdır ki, incelediğimiz tarih kitaplarında Hazret Ali'nin bizzat bu isimleri koyduğuyla alakalı bir delil yoktur. Bu isimlerin hanımları veya etrafındaki kişiler tarafından konulduğu da bir ihtimaldir. Hazret-i Ali(a.s) da hanımlarının saygısını korumak için bu işe engel olmamış olabilir.



[1] Mucemu'l-Sikat, c. 21.s.66. İbni Aşum Uhem in görüşüne göre.

[2] El-İrşat, 484.s.

[3] Mucemu'l-Sikat, c. 13. s. 45.

[4] Munteha'-l Amal, c. 1.s.220

[5] Teberi, Muhammed, Pasuh Cevan Şia,55-56.

[6] Nehcu'l-Belaga,   فَرَأَیْتُ أَنَّ الصَّبْرَ عَلَى هَاتَا أَحْجَى فَصَبَرْتُ وَ فِی الْعَیْنِ قَذًى وَ فِی الْحَلْقِ شَجًا أَرَى تُرَاثِی نَهْبا

[7]  Teberi, Muhammed, Pasuh Cevan Şia,56-57.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar