Gelişmiş Arama
Ziyaret
10804
Güncellenme Tarihi: 2011/09/10
Soru Özeti
Eğer Ali(a.s) halifelere muhalif ve düşman idi ise; Neden çocuklarına onların adlarını vermiştir?
Soru
İmam Ali(a.s) Hz. Fatıma(s.a)’ın vefatından sonra birkaç tane kadınla evlenmiş ve bu kadınlardan çocuk sahibi olmuştur. Bu çocuklardan bazılarının adları: Osman ibn. Ali, Ebu Bekir ibn. Ali, Ömer ibn. Ali olarak bizlere ulaşmakta bu çocukların annelerinin adları da sırasıyla Ümmülbenin bint. Hezam ibn. Darem, Leyla bint. Mesut el-Deramiye, Ümmü Hebib bint. Rubeye dir. Bizim size sorumuz şu olacak hangi baba, çocuklarına baş düşmanlarının isimlerini verir? Özellikle bu baba Ali(a.s) olursa. Nasıl olur da Ali(a.s) çocuklarına düşmanlarının adlarını koyar sizin sözünüze göre bunlar O’nun baş düşmanları sayılmaktadır? Acaba hangi akıllı insan çocuklarına düşmanının ismini verir?
Kısa Cevap

Tarihi kaynaklara göz atacak olursak Mesut Sakefi’nin kızı Leyla’nın oğlu Ebu Bekir ibn. Ali, Ümmü Habib oğlu Ömer ibn. Ali ve Ümmülbenin oğlu Osman ibn-i Ali hepsi İmam Ali(a.s) oğullarıdırlar.

Bu çocukların adlarıyla halifelerin adları arasında bir ilişki olduğunu ancak o dönemin kültürel, örfi yapısını incelersek dile getirebiliriz. O dönemin kültürel ve fikri yapısı ele alındığında şu fark edilmektedir: Bu isimlerin halifelerin isimleri olduğu ve insanların bu yüzden çocuklarına bu isimleri verdiklerine dair ufak bir delil söz konusu değildir.   O dönemde bu isimler özellikle halifelerin anma vesilesi sayılmazdı. Daha çok geçen zaman bu isimlerin belirginleşmesine yol açmıştır. Yani Ali(a.s)’ın veya başka bir şahsın çocuklarına bu isimleri seçmesinde halifelerin hiçbir etkisi söz konusu değildir. Nitekim bu isimler o dönemde yaygın isimlerdir. Hatta ashaptan başkaları da bu isimlerle anılmaktadır. Örneğin “Osman ibn. Mezun”.

Tarihi deliller açıkça göstermektedir ki, diğer İmamların döneminde de bu isimler yaygın isimlerdir. Bu isimler Şiaların yanında beğenilmeyen ve hoşlanılmayan isimler değildir. Öyle ki Mucem'l-Sekat kitabında yaklaşık altmış sayfa ismi Ömer olan ravilerin isimlerini söz konusu etmektedir. Ayrıca Osman ibn-i Said kısa gaybet döneminde İmamı Zaman(a.c.f) tayin ettiği dört naipten biriydi.

Ayrıntılı Cevap

Tarihi kaynaklara göz atacak olursak Hz. Ali(a.s), Hz. Fatıma(s.a)'nın şahadetinden sonra kendisine kaç tane eş seçmiş ve bu eşlerinden de çocuk sahibi olmuştur. Bu çocuklarından üçünün ismi de üç halifenin taşıdıkları isimlerle aynıdır. Bu çocuklardan birinin ismi Ebu Bekir ibn. Ali ibn. Ebu Taliptir. Annesi Mesud-i Sekafi'nin kızı Leyla’dır. [1] Bir diğeri Osman ibn. Ali, Annesi Ümmülbenin'dir.[2] Bu zatların her ikisi de Kerbela Hz. İmam Hüseyin(a.s)'ın yanında şahadete ulaşmışlardır. Üçüncüsü ise Ömer ibn. Ali dir.[3]

Üç halifeyle aynı adları taşımaları konusu araştırıldığında birkaç noktaya dikkat etmek gerekir:

1.             İlke olarak evlatlara ve yakınlara birinin ismini vermek ona karşı sevgi duyduğuna, dini ve siyasi konularda onunla müşterek olduğuna da delil değildir. Elbette bazen bunu göstermesi mümkündür.

Buna ek olarak o zamanın kültürel ve fikri yapısında aynı isimde olmak hiçbir surette önemli olmamıştır. Kimse bunu sevgi veya nefretin teyidi şeklinde algılamamıştır. Gerçekte bu adların söylenmesi Halifelerin hatırasını canlandırması için değildir. Geçen zaman bu üç insanın adlarını ayrıcalıklı kılmıştır. Ama o zamanda Hz. Ali(a.s) veya başka birisi çocuğunun adını Ebu Bekir koyduğunda hiçbir şekilde 1. Halifenin anılması için değildir.

Dikkat edilmesi gerekir ki üç halifenin ismi bu 3 şahsa münhasır(has) değildir. Bu isimler İslam’dan önce ve sonra Araplar arasında revaçta olan isimlerdir. Bu isimlendirmeler hiçbir zaman ismin sahibine olan bir ilgi ve alakaya delil değildir. Örneğin: İran da Muhammed Rıza ismindeki şah en nefret edilen kişiydi ama buna rağmen halk arasında sevilen Muhammed Rıza isminin konulmasına mani olmadı. Peygamber(s.a.a.) ashabının arasında da bu ismi kullanan diğer sahabeler vardır. Örnek: Osman Bin Mezun ve… Sorunuzun “Biz hangi delille bu büyük insanlara karşı olan ilgiden dolayı koyulmadığını söyleyebiliriz?” Kısmına gelince sizler bu konuda rical kitaplarına başvurabilirsiniz örneğin: İbni Abdulbir’in yazdığı el İstiab kitabı, İbni Esir’in eseri Usdu'l-Gabeh kitabı. Bu kitaplarda Ebu Bekir, Ömer ve Osman isimlerini inceleyiniz.

Biz burada sadece “Usdu'lGabe fi Marifeti's-Sahabe” kitabından Ömer ismine sahip olanlar hakkında alıntılar yapıyoruz:

1,Ömer el Eslemi, 2.Ömer el cemi, 3. Ömer Bin el hekem, 4.Ömer Bin Salim el Huzaii, 5.Ömer Bin serake, 6. Ömer Bin sa'd el enmari, 7.Ömer Bin sa'd es seleme, 8.Ömer Bin Süfyan, 9.Ömer Bin Ebi seleme, 10. Ömer Bin Amir Esselemi, 11.Ömer Bin Abdullah, 12. Ömer Bin İkrime, 13.Ömer Bin Amr ellisi,14.Ömer Bin emir, 15. Ömer Bin Avf, 16.Ömer Bin ezye, 17.Ömer Bin lahık. 18.Ömer Bin malik bin ukbe, 19. Ömer Bin Malik el Ensar, 20 Ömer Bin Muaviye-el gaziri, 21.Ömer Bin Yezit, 22.Ömer Bin el-Yemani.

Bunlar sadece İbni Esir’in adını getirdikleridir. Görüyoruz ki bu isimler İslam’dan önceki ve sonraki zamanlarda rayiç ve sürekli kullanılan isimlerdir. Seçkinler ve avam arasında meşhur olmuştu.

Tabiinde de Ömer isminde olanlar oldukça fazladır. Örnek verecek olursak “Mucem-i Sıkat” kitabi 60 sayfadan fazla Ömer isminde olanların ismini zikretmiştir.

Bu isimler Masum İmamların zamanında da meşhurdur. Örneğin: Ebu Bekir Bin Abdullah Sa'd bin Eşeri veya Ebu Bekir Hazremi İmam Sadık(a.s)’dan hadis nakledenlerdir. İmam Zaman (a.s.) dört özel naibinden birisinin ismi Osman bin Said'dir. Bütün bunlar şunu açıklıyor ki Ebu Bekir, Ömer veya Osman isimleri bu isimlerin sahipleri dışında başka kimseye düşündürmez. Tarihte sadece bir Ali veya bir Ebu Bekir bir Ömer veya Osman) yaşadığı söylenemez ki, Hz. Ali’de çocuklarının ismini Ebu Bekir, Ömer veya Osman koymuş olsun. Bilakis bu isimler birçok kez farklı şahıslar için kullanılmıştır. (Elbette, eğer isim koyma işi Allah ve Resulü tarafından gerçekleşirse önemi açısından başka türlü değerlendirilir. İmam Ali(a.s) ve Hz. Fatıma(s.a)’nın çocukları olan Hasan ve Hüseyin konusunda bu böyledir.[4]

Sonuç olarak sizin de kabul edeceğiniz gibi bu ve diğer halife isimleri cahiliye Arapları ve İslam içinde rayiç isimlerdir. Her hangi bir kimse bu isimleri duyduğunda Halifeleri hatırlamıyordu. Bu yüzden sırf bir isim koymaktan dolayı tarihte yaşanmış olayları inkâr edemeyiz.[5]

2.             Hazret Ali maslahat esasına uygun olarak sorunları içine atıp İslam’ın korunması için halifelerle iyi geçinip işbirliği yapmıştır. Yeni doğmuş İslam’ın bekasını sağlamak için sosyal bir strateji olarak birçok konuda halifelere yardım etmiştir. Ömer birçok kere şöyle demiştir:’ Eğer Ali olmasaydı Ömer helak olurdu.[6] Bazı kimseler imam Ali’nin çocuklarına halifelerin ismini koymasını bu maslahatın ve iş birliğinin bir örneği olarak görürler. Onun bu yöntemi toplum düzeyinde sorunları ve ihtilafları azaltmaya sebep oldu. Bu şeyler, mezkûr şahısları sevdiği veya teyit ettiği anlamına gelmez. Her halükarda o dönemde Şialar üzerindeki baskıyı, şiddeti ve vahşeti düşünecek olursak, masum imamların çaresiz bir şekilde Şiaları kurtarmak için takiyye yaptığını görürüz ki bu şer’en caizdir. Örnek olarak: çocuklarına halifelerin ismini koydular, sahabelerin büyükleriyle evlilik yoluyla akrabalık geliştirip üzerlerindeki baskıyı hafiflettiler. Çünkü zulüm makineleri olan Beni Ümeyye ve Beni Abbas devletlerinin halkın cahilliğinden yararlanıp Şiaların, üç halifeye karşı olduklarını bahane edip, Şialara sürekli artan bir baskı uyguluyorlardı ve bu baskılarını da katliam ve talana kadar vardırdılar.[7]

Şu noktayı bilmemiz de yararlıdır ki, incelediğimiz tarih kitaplarında Hazret Ali'nin bizzat bu isimleri koyduğuyla alakalı bir delil yoktur. Bu isimlerin hanımları veya etrafındaki kişiler tarafından konulduğu da bir ihtimaldir. Hazret-i Ali(a.s) da hanımlarının saygısını korumak için bu işe engel olmamış olabilir.



[1] Mucemu'l-Sikat, c. 21.s.66. İbni Aşum Uhem in görüşüne göre.

[2] El-İrşat, 484.s.

[3] Mucemu'l-Sikat, c. 13. s. 45.

[4] Munteha'-l Amal, c. 1.s.220

[5] Teberi, Muhammed, Pasuh Cevan Şia,55-56.

[6] Nehcu'l-Belaga,   فَرَأَیْتُ أَنَّ الصَّبْرَ عَلَى هَاتَا أَحْجَى فَصَبَرْتُ وَ فِی الْعَیْنِ قَذًى وَ فِی الْحَلْقِ شَجًا أَرَى تُرَاثِی نَهْبا

[7]  Teberi, Muhammed, Pasuh Cevan Şia,56-57.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Namazı terk etmek orucu bozar mı?
    5628 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/19
    İslam’ın tüm hüküm ve buyrukları insanın gelişmesi ve erginleşmesi için teşrii edilmiştir ve onlara göre amel edilmesi durumunda da bunun fayda ve yararı insana dönecektir. Bu hükümlerin tümü bir külliyattır ve ancak bütün buyruklarla amel edilmesi durumunda kâmil neticeye ulaşılır. Netice itibariyle oruçsuz namaz veya namazsız orucun hiçbiri, ideal ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9776 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • Gençte depresyonun göstergeleri ve tedavi yolu nedir?
    11648 Pratik Ahlak 2011/10/22
    Depresyon, bireylerdeki bir tür davranış veya duygusal bozukluğa denir. Çocuk ve gençliğe yeni adım atmış kimseler, çevrelerindeki birisinin (özellikle anne veya baba) ölmesinden kaynaklanan ruhsal baskı, ailenin anormal ve tabii olmayan tutumu, şiddet, baba veya annenin uyuşturucu bağımlısı olması sebebiyle ailenin güven ve sebattan yoksun olması veya ailevî uyuşmazlıklar ...
  • Mersiye okuyucuların her yıl mersiyelerine ekledikleri yeni şeylerin sakıncası yok mudur?
    8594 تاريخ بزرگان 2009/01/29
    Aşura kıyamı ve Kerbela tarihinin iki sayfası vardır: Biri yiğitlik ve iftiharla dolu nurlu ve beyaz bir sayfa, diğeri benzersiz veya eşine az rastlanır bir cinayetin işlendiği bir facia oluşu. Bu yüzden Kerbela’da meydana gelen musibetleri imkansız ve akla aykırı olarak algılamamak gerekir. ...
  • Vesveseyi tedavi etme yolu nedir?
    13993 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Sözlerinizde belirttiğiniz gibi vesveseye müptelasınız. Belirttiğiniz ruhsal ve psikolojik sorunlarınızın çoğu kesinlikle bu hastalıktan kaynaklanmaktadır. Bu sorunlardan kurtulmak için ilk etapta hastalığınızı tedavi etmeye yönelin. Vesvesenin şeytanın desise ve tuzaklarından olduğunu bilmeli ve ona itina etmemelisiniz. Ondan kurtulmak ve bu tür hallerin bertaraf edilmesi için, kendinizi ...
  • Rum ordusunu başında (İran’la olan savaşta) imparator Heraklüyus vardı. Bu imparator, Allah’ın sevgili kullarından ve mümin midir? Acaba cennete gidecek midir?
    8493 تاريخ بزرگان 2008/08/12
    Müslümanların, Rumluların zaferinden sonraki sevinçleri, onların ve imparatorlarının müslüman oldukları anlamına gelmez. Ama iman getiren ve iyi amel yapan herkes cennete gitmeyi hak edecektir. ...
  • İnternetten film ve müzik indirmenin hükmü nedir?
    7599 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/17
    Film müstehcen ve müzik haram türden olursa onları indirmek, izlemek ve dinlemek, site sahiplerinin izniyle ve parasını ödeyerek olsa bile haramdır. Ama izlenmesi ve dinlenmesi caiz olan film ve müziklerin indirilmesi, site sahiplerinin koyduğu şartlara uyularak ve parasını ödeyerek olursa sakıncasızdır. Yoksa hırsızlık olur ve caiz değildir. ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6672 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...
  • İkamet ettiğimiz evimizin dışında iki parça da arsamız var. Sattıktan sonra onların humusunu vermemiz gerekir mi?
    5571 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Ayetullah el-Uzma Hamanei’nin Bürosu: Elde edilen kazançtan ticaret yapmak ve değerinin yükselmesi için satın alınmışsa satıldıktan sonra humusunun verilmesi gerekir. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu: Şimdi de humusunu verebilirsiniz, ama sıkıntıdaysanız sattıktan hemen sonra da verebilirsiniz. Ayetullah el-Uzma Hadevi Tahrani’nin Cevabı: Arsa sahibi ...
  • Acaba bir insan cinle evlilik yapabilir mi?
    4518 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/05/28
    Öncelikle sagılarımızı sunarak şu noktayı hatırlatmayı gerek görmekteyiz.bu be benzeri konuları öğrenmenin hayatımıza hiçbir faydası yoktur. Bunun hükmünü öğrenmek bize hiçbir maddi ve manevi fayda sağlamayacaktır. “~~55.56~ فٖيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ”

En Çok Okunanlar