Gelişmiş Arama
Ziyaret
7122
Güncellenme Tarihi: 2010/10/05
Soru Özeti
Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
Soru
Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla geçmektedir?
Kısa Cevap

İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer alışının sırrını yalnız Allah bilir. Ancak iki noktaya dikkat etmek bu sorunun cevabını aydınlatır.

1- Peygamberlerin peygamberliği bilindikten sonra genelde onlara bağlılık kalplerde yer eder ve özel bir sevgi ve muhabbet onlara karşı duyulur. Halk birini sevdiklerinde genelde onun iyi akrabalarını da severler açıktır ki sevilen birisinin emirlerini itaat edilir. Bu yüzden imamlık veya peygamberlik makamı için en uygun kişiler peygamberlerin kendi soylarıdırlar. Elbette biz bunu mutlak bir ölçü bilmiyoruz. Çünkü imamlıkta masumluk ve en üstün olmak gibi diğer vasıflar da gereklidir.

2- Peygamberlerin soyunda salih olmayan kişiler de olmalarına rağmen şu bir gerçektir ki pak anne ve babadan olma ve bünyenin helal gıda ile oluşması insanın yetişmesinde etkisiz değildir. Ayrıca genetik etkenlerin yüce ahlaki değerlerin babadan oğla intikalindeki etkisi görmezlikten gelinmemeli. Buna göre imamların seçimi liyakat ve açıklanan şartlara dayalı olmasına rağmen genetik vb. etkenlerin bu şartların oluşumunda hazırlayıcı etkilerinin olduğu uzak bir ihtimal sayılmaz.

Ayrıntılı Cevap

Sorununuz Şia'ya karşı söz konusu edilen bilenen bir eleştiriden ibarettir o da Şia'nın, imametin babadan oğla geçtiğine inandığıdır.[1] Oysa:

1- Şia imamda bir takım şartların olmasını gerekli bilir. Örneğin masumluk en seçkin kişi oluşu, vehbi ilme sahip oluşu ve..[2] Bu şartların atmosferi liyakattir.[3] Açıktır ki bu tür seçkinliklerden sadece Allah haberdardır. Buna göre de imamın tayin edilişinin tek yolu Şia'ya göre Allah tarafından gelen bir emir ve açıklamadır. Peygamber bu emri insanlara bildirir. Yani Şia inanır ki ilk baştan on iki masum imamın isimleri belli idi ve Allah Teala onların isimlerini Cebrail vasıtasıyla onların çoğu dünyaya gelmeden önce Peygamber'e bildirmiştir. Peygamber de onların sayısını ve sırasını bir çok hadisinde beyan etmiştir.[4]

2- İmam Hasan'dan sonra kardeşi Hz Hüseyin imam oldu. İmam Hüseyin'den sonra kardeşleri Muhammed Hanifiye değil İmam Hüseyin'ın oğlu İmam Zeynelabidin imam oldu. Oysa henüz İmam Hüseyin'in kardeşi hayatta idi. Yine imamların evlatları arasında bazen büyük oğul değil küçük oğul imam olmuştur.[5] Bunların hepsinin kaynağı imamet makamının bir takım özel şart ve liyakatleri gerektirdiğidir. Allah bu özelliğe sahip olan kimselere bu ilahi makamı vermiştir.

3- Eğer Ehl-i sünnet ve şia kaynaklarına bakılacak olursa Peygamber (s.a.a) hilafeti Kureyş'le sınırlamıştır.[6] Acaba bu hadis Ehl-i sünnetin Kureyş boyunda hilafetin irsi sistem gereği kaldığına inandığını mı gerektirir. Yoksa bunu şöyle mi yorumlamak gerekir ki Allah hilafeti bazı özellikler ve seçkinliklere bağlı bilmiş ve bu seçenekleri sadece Kureyş kabilesinde yerleştirmiştir. Buna göre niçin aynı açıklama Ehl-i Beyt hakkında geçerli olmasın?

Bazıları Kureyş'in çeşitli soylardan oluştuğunu ileri sürerek bunun babadan oğla geçmek sayılmayacağını ileri sürmüşlerdir.

Ancak bunun cevabi şudur:

Bu yorum doğru değildir, çünkü gerçek şu ki Emeviler ve Abbasiler bu hadisi gerekçe göstererek hilafetin kendi kabileleri için geçerli olduğunu ileri sürmüşleridir.

3- Bakara suresinin 124. ayetinde[7] babadan oğla geçme türünden olan irsi hakimiyet sistemi[8] tümden reddedilmemiştir ve sadece Hz. İbrahim (a.s)'in soyundan olan zalimler hakkında bunun geçerli olmadığı açıklanmıştır. Buna göre Hz. İbrahim'ın soyundan olan kimseler (ister kendilerine ister başkalarına ister yüce Allah'ın haklarına) haksızlık etmemeleri ve diğer özellikleri taşımaları kaydıyla imam ve önder olabilirler. Açıktır ki Hz Musa'nın da kardeşi hakkındaki isteği ondaki liyakat içindi.[9]

Acaba İslam Peygamberi hakkında durum değişik olduğu söylenebilir mi?[10]

İmametin ve hilafetin bir önceki Peygamber veya imamın soyunda olmasının gerçek sırrını Allah bilmesine rağmen bunun hikmeti hakkında şu hususlara işaret edebiliriz.

1- Peygamberler peygamberliklerinin ve erdemlerinin bilinmesi üzerine kalplerde yer açıyorlardı. Halk birini sevdiklerinde onun iyi akrabalarını da seviyorlar ve birini sevdilermi onun emirlerine itaat ederler. Bu yüzden imamet ve hilafet için en uygun kişiler peygamberlerin kendi akrabaları ve yakınlarıdır. Elbette biz bu hususu değişmez bir ölçü bilmiyoruz çünkü bunun yanı sıra imamda masum olmak ve en seçkin olmak gibi diğer şartların da olması gerekir. [11]

2- Peygamberlerin soyunda Hz. Nuh'un oğlu ve Cafer Kezzab gibi salih olmayan kişiler de olmasına rağmen ancak pak yemek ve temiz soydan[12] gelmenin salih ve seçkin bir neslin oluşum ve eğitimindeki etkisini inkar etmemek gerekir.[13] Buna göre peygamberlerin ve imamların tayin edilmeleri önceden işaret edilen özellik ve liyakatlere bağlı olmasına rağmen genetik etken bu şartların oluşumunda etkili olabilir. Bu yüzden zinadan dünyaya gelen çocuğun cemaat imamlığı gibi bir takım toplumsal görevleri üstlenmesi önlenmiştir…[14]

İmametin liyakat ve seçkinliğe dayalı ve bu özelliğin imamlarda olduğunun delili şu ki bilindiği üzere imamların genelde birden çok erkek evladı vardı ama imamet onlardan birine yetişmiş ve genelde kardeşlere yetişmemiştir. Diğer yandan Şia'ya karşı bu eleştiriyi bugün gündemde tutan vahhabiler kendi mekteplerinin kurulmasını ve devamını sultanlara borçludurlar ve şimdide sultanların gölgesinde yaşamaktadırlar. Yine onların teyit ettiği Emeviler ve Abbasiler gibi hükümranlıklar da irsi saltanat sistemidir. Oysa ki söz konusu sistemlerde asla liyakat şartı ön planda olmamıştır.

Bu gerçekler göz önünde iken niçin bunlar Ehl-i Beyt söz konusu olduğunda buna muhalefet ediyor ve Şİa'ya karşı saldırıya geçiyorlar. Oysa Şia'nın imam olduklarına inandığı Ehl-i Beyt imamları -tarihin de şahitlik ettiği üzere- kendi dönemlerinin seçkin insanları ve asla hayatlarında bir karanlık nokta bulunmayan kimselerdir. Onların azılı düşmanlarının var olduğunu nazara alırsak yaşantılarında zaaf ve eksiklik sayılan bir yön olsaydı mutlaka düşmanları tarafından aleyhlerine kullanılırdı ve tarihte nakledilirdi.



[1] bk İbn-i Hazm, el-Fasl, c. 4 s. 167; Bağdad Abdulkadir, Usul-i din s. 284 ve 285; Nedevi Ebulhasan, Suretan-i Mutezaddetan s. 12-13

[2] bk Biharu'l-envar, c. 36 s. 68, Daru ihya etturasil Arabi, Beyrut, 3. baskı, H. 1403; Uyun-i Ahbari'r-Riza, Şeyh Saduk, s. 192 Menşurat-i Alemi, Beyrut, 1. Baskı, H. 1404; et-Tenbih, Şeyh Hurri Amuli.

[3] Bu tür şartların İmamiye tarafından açıklanışı imameti irsi monarşi sistemi bilmediklerine delildir.

[4] bk. İmamete inanmanın delilleri dizini; soru: 321 site 2707

[5] Örneğin İsmail İmam Cafer Sadık'ın büyük oğlu olmasına rağmen o imam olmadı ve kardeşi Musa İmam oldu. Yine İmam Ali Naki'nin büyük oğlu Muhammed olmasına rağmen o imamet makamına erişmedi kardeşi Hasan Askeri İmamet makamına erişti. bk Munteha'l-Amal, Şeyh Abbas Kummi, c. 2 s. 294 ve 687-688; Hicret Yay. Kum; Kitab-i İran ve İslam, Davut İlhami, s. 697 - 698

[6] Resulullah şöyle buyurmuştur: Bu iş hepsi de Kureyş'ten olan on iki halife Kureyş'e hüküm sürmeyince olmayınca tamamlanmaz." Sahih-i Muslim c. 3 s. 3

[7] وَ إذِ ابْتَلى إبْراهیمَ رَبُّهُ بِکَلِماتٍ فَأتَمَّهُنَّ قالَ إنّى جاعِلُکَ لِلنّاسِ إماماً قالَ وَ مِنْ ذُرِّیَّتى قالَ لا یَنالُ عَهْدى الظّالِمینَ"؛

[8] Bu ifade dakik değildir; çünkü soya dayanan hükümranlıklar mahiyet bakımından peygamberler ve imamların hükümranlığıyla farklıdır. Çünkü soya dayanan irsi monarşi sistemlerinde hükümdarın tayini Allah'ın emriyle olmaz ve kişide belli seçkinliklere ve özelliklere sahip olması şartı da genelde aranmaz.

[9] "و اجْعَلْ لى وَزیرًا مِنْ أهْلى هارُونَ أخى"؛

[10] "[10]أمْ یَحْسُدُونَ النّاسَ عَلى ما آتاهُمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ فَقَدْ آتَیْنا آلَ إبْراهیمَ الْکِتابَ وَ الْحِکْمَةَ وَ آتَیْناهُمْ مُلْکاً عَظیماً

[11] bk. Şiaşinasi, Ali Asgar Rizvani, c. 2 s. 495-499

[12] Çocuğun ruh ve gövde sağlığının bir bölümü genler yoluyla baba ve anne vasıtasıyla çocuğa intikal eder. İslam evlilik sırasında baba ve anne olacak gençlerin diğer tarafın ruh ve gövde yönünden taşıması gereken özellikleri taşıdığını araştırmasını tavsiye etmiştir ki bu ikisinden meydana gelen çocuklar ruh ve cisim yönünden sağlıklı olsunlar. İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Kendi nütfeniz için uygun bir yer bulunuz. Çünkü kökler (genler) geçicidir. Diğer bir yerde şöyle buyurmuştur: "Çöplüklerde biten yeşil otlardan uzak durun. Çöplüklerde biten yeşillikler nedir diye sorduklarında "alçak bir aileye mensup olan güzel bir kadındır, diye karşılık vermiştir." bk. "Dünyaya gelmeden önce gözetilmesi gereken adap" dizini. Soru: 1057 (site: 1122)

[13] Daha geniş bilgi için bk. "İnsanın zatı ve onun insanın davranışındaki etkileri" Soru: 692 (Site: 739)

[14] Geniş bilgi için bk. Cemaat imamının helalzade oluşunun felsefesi, soru: 1957 (site: 1982)

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cennette uyumak mümkün müdür?
    27677 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Uyku bedenin taşıdığı yorgunluklara verdiği tabii bir reaksiyondur ve bildiğimiz gibi cennete giren hayırsever insanlar Kur’an-ı Kerim’in açıkça belirttiği üzere orada hiçbir yorgunluğa duçar olmayacaktır. Bu nedenle, rivayetlerde açıklandığı üzere cennete giren insanlar ölüm, uyku, rahatsızlık ve fakirlik gibi maddî dünyayla irtibatlı hususlarla karşılaşmayacaktır. ...
  • Niçin Hz. Mehdi (a.s) gaybet döneminde insanların hidayeti için bir kitap te'lif etmiyor?
    9728 Eski Kelam İlmi 2011/05/23
    Şimdi gaybet döneminde yaşıyoruz; bu dönem genel naiplerin dönemidir. Bu dönemde Şia'nın hidayeti gerekli şartları haiz Şia'nın büyük fakih ve alimlerinin üzerinedir. Ama bu dönemde Hz. Mehdi'nin insanların yararlanmaları için niçin bir kitap telif etmediği konusuna gelince bunun çeşitli nedenleri olabilir. Örneğin:
  • Bir mekân nasıl vatan olur? Bir mekânda bir mülk sahibi olmanın ve oraya sürekli bir şekilde gitmenin etkisi nedir?
    5971 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/19
    Mezkûr soru istediğiniz üzere, Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’den (ömrü uzun olsun) soruldu ve kendisinden alınan cevabın açıklaması şudur:Vatan örf ve akıllıların bakışında şahsın yolcu sayılmadığı ve neticede yolculuğun şerî hükümlerinin kendisi için geçerli olmadığı yerdir. Vatanın değişik örnek ve kısımları vardır: 1. Bireyin ve ailesinin doğduğu ...
  • Şiaya göre büyük günahın konumu nedir?
    23928 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Büyük günah konusunda Müslüman fırkalar arasında çoğu siyasi olan ifrat ve tefritler vardır.Bunun en belirgin örneği Mürcie ve Hariciler’dir. Mürcie, zalim yöneticileri temize çıkarmak için zahiri imanı veya Müslümanlık iddiasını ve görüntüyü korumayı yeterli görmekte, büyük küçük hiç bir günahın hatta Ehl-i Beyt’in ...
  • Annenin izni olmadan kızın evlenmesi doğru mudur?
    6604 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/24
    Şimdiki mercilerin çoğu bakire kız ile nikâh akdini (geçici veya daim) babanın veya baba tarafından atanın izni şartına bağlamışlardır. Ama kız bakire değilse yahut baba veya baba tarafından atası yoksa (vefat etmişlerse) bir başka şahsın iznine gerek yoktur. Ama bu evliliğin annenin üzülmesine ...
  • Acaba Allah kadınla namahremidir ki namaz kıldıklarında tesettürlü olmaları gerekiyor?
    9650 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/11/10
    Allah’ın, her durumda her şeyden, haberi vardır; Onun için gizliliğin manası yoktur. Kullarına da namahrem değildir. Ama insan, ibadet ederken Allah’ın huzuruna çıkıp Onunla konuştuğu için bu halde en uygun elbisesini Onun huzurunda giymelidir. Kadının en uygun elbisesi ...
  • Müşriklere karşı arılar tarafından savunma altına alınan sahabenin ismi nedir?
    7394 تاريخ بزرگان 2010/11/22
    Arılar tarafından bedeni savunma altına alınıp muhafaza edilen sahabenin adı Asım b. Sabit Ansari, ebu Aflah veya ibni Aflahdır. Ama "Hamiyu Duber" (lakabı) ile tanınıyor."Zatu'r-Racii" savaşında –düşmanlardan birisi olan- Huzeyl tarafından Asım şehit edildikten sonra, müşrikler bedenini müsle[1] (parça parça) yapmak istediler. Düşmanlardan cenazesinin ...
  • Hz. İmam Hüseyin’nin (a.s) suresi hangi suredir?
    10473 Tefsir 2010/07/28
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Acaba mezi, vezi, vedi necismidir?
    5391 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/04/07
    İnsan bedeninde idrar yolundan meni ve idrar dışında dışarı çıkan sıvılar bir kaç kısma ayrılır: Büyük abdesten sonra açığa çıkan ve azda olsa yapışkanlık taşıyan sıvı; bu sıvı “vedi” olarak adlandırılır. Cinsel birliktelik sırasında orgazm öncesi ve meninin gelmesinden önce açığa çıkan sıvı; bu ...
  • İyi ve kötülerin birbirlerine karşı olan sevgi ve kini nasıldır?
    5673 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/11/12
    Sorunun açıklığa kavuşması için İmam Askeri’nin (a.s) hadisinin metnini hatırlatacağız. İmam Hasan Askeri (a.s) şöyle buyurmuşlardır: “İyilerin, iyilerle dostluğu, iyiler için sevaptır, kötülerin, iyilere muhabbeti, iyiler için büyüklüktür; kötülerin, iyilerle düşmanlığı, iyiler için süstür (ziynettir) ve iyilerin, kötülerle düşmanlığı, kütüler için rüsvalıktır.”[1] Buna ...

En Çok Okunanlar