Gelişmiş Arama
Ziyaret
8307
Güncellenme Tarihi: 2011/04/12
Soru Özeti
“Esselamu aleykum ya sarallahi vebne sarihi ve’l-vetre’l-mevtur” cümlesinin manası nedir? İntikam kin kaynaklı bir davranış değil midir?
Soru
Lütfen “Esselamu aleykum ya sarallahi vebne sarihi ve’l-vetre’l-mevtur” cümlesinin manasını açıklar mısınız? Ayrıca intikamın kin kaynaklı bir davranış olup olmadığını lütfen beyan ediniz? Mümin nefret ve kinden uzak değil midir?
Kısa Cevap

“Sar” ve “vetr” kelimelerinin sözlükte değişik manalarının olmasından ötürü “esselamu aleykum ya sarallahi vebne sarihi ve’l-vetre’l-mevtur” cümlesi değişik şekillerde açıklanmıştır. En uygun manası ise şudur: Ey Allah’ın intikamını üstlendiği, intikamını alacağı şahsın oğlu olan ve yakınları öldürülmüş yalnız kimse sana selam olsun.” İntikam ve kin olumlu ve olumsuz olarak iki kısma ayrılmaktadır. İntikam bazen olumludur ve hatta bazı durumlarda farz olduğu dahi söylenebilir; zira dinin en üstün cüzlerinden birisi tevalla ve teberradır. Tevella, iyilikleri ve iyileri sevmektir. Teberra ise kötülük ve kötü kişileri düşman bilmektir. Tevella ve teberra o kadar önemlidir ki bazı rivayetlerde bunun imanın en sağlam getirisi olduğu belirtilmiştir. Mümin bir fert diğer müminlere karşı elbette ki kin ve nefret duymamalıdır; ama Allah’ın düşmanlarına, ilahi hükümlerin yayılmasına engel olan kimselere ve insanlığın saadetini yok eden şahıslara düşmanlık beslemek ilahî ve hatta insanî bir vazifedir. Böyle insanlardan intikam almak asla şahsi bir boyuta sahip değildir. Aksine tüm kötülük ve evrendeki kötü insanlardan bir çeşit intikam almaktır. Bir çeşit iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmaktır. Dini kaynaklarda ve özellikle de Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah’ın sıfatlarından birisi müntakim’dir (intikam alan). Bir grup günahkâra karşı düşmanlık gütmeyi ve onları dost edinmemeyi bizzat Kur’an-ı Kerim istemiştir.

Ayrıntılı Cevap

Yukarıdaki iki soruya cevap vermek aşağıdaki noktaları açıklamak ile mümkündür:

1. “Sar” kelimesi sözlükteki manası itibariyle şu şekillerde kullanılmıştır: Kin gütme, kan, kısası yapılabilecek dökülmüş kan, intikam, intikam isteyen, kısas eden.[1]

2. “Vetr” kelimesi sözlükteki manası itibariyle şu şekillerde kullanılmıştır: Yalnız, yegâne, kan, eksik, cinayet ve yakınları öldürülen ama intikamları alınmayan kimseler.[2]

3. Sar kelimesinin sözlük manalarına dayanarak “esselamu aleykum ya sarallahi vebne sarihi” tabiri için aşağıdaki manaları birer olasılık olarak zikretmişlerdir.

3.1. İntikamını Allah’ın alacağı şahsa selam olsun.

3.2. Kanının Allah tarafından isteneceği şahsa selam olsun.

3.3. Allah yolunda kan almak isteyen şahsa selam olsun.

3.4. Kanının Allah tarafından isteneceği maktul şahsa selam olsun.

3.5. Selam sana ey Allah’ın kanı.

3.6. Selam sana ey sahibi Allah olan akıtılmış kan.

3.7. Selam olsun sana ey Allah tarafından kısas edilecek akıtılmış kan.

4. Vetr kelimesinin sözlük manalarına dayanarak da vetrü’l-mevtur tabiri için şu olasılıkları belirtmişlerdir:

4.1. Kendi ve yakınları cinayete kurban gidenler.

4.2. Yakınları öldürülün maktul.

4.3. Yakınları öldürülmüş yalnız kimse.

4.4. Yakınları öldürülmüş yalnız kimse ve intikamları alınmamışlar.

4.5. İnsanlık erdemlerinde kendi zamanının biricik şahsı.[3]

5. Dinin en üstün cüzlerinden birisi tevalla ve teberradır. Tevella, iyilikleri ve iyileri sevmektir. Teberra ise kötülük ve kötüleri düşman bilmektir. Tevella ve teberra o kadar önemlidir ki bazı rivayetlerde bunun imanın en sağlam getirisi olduğu belirtilmiştir.[4] Mümin bir fert diğer müminlere karşı elbette ki kin ve nefret duymamalıdır; ama Allah’ın düşmanlarına, ilahi hükümlerin yayılmasına engel olan kimselere ve insanlığın saadetini yok eden şahıslara düşmanlık beslemek ilahî ve hatta insanî bir vazifedir. Böyle insanlardan intikam almak asla şahsi bir boyuta sahip değildir. Aksine tüm kötülük ve evrendeki kötü insanlardan bir çeşit intikam almaktır. Bir çeşit iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmaktır. Dini kaynaklarda ve özellikle de Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah’ın sıfatlarından birisi müntakim’dir (intikam alan).[5] Bir grup günahkâra karşı düşmanlık gütmeyi ve onları dost edinmemeyi bizzat Kur’an-ı Kerim istemiştir.[6]

6. Hak Teâlâ’nın firavunlar, suçlular ve peygamberleri yalanlayanlardan intikam almasından ve de Kur’an-ı Kerim’de zikredilen diğer örneklerden anlaşıldığı üzere bu hususa inanmak ve bağlı kalmak farzdır.

7. Kur’an, rivayet ve hatta kutsi bir kelam olan Aşura duasında yer lanet ve beraat hususlarından anlaşıldığı üzere din düşmanları ve Kerbela katliamının sorumlularına kin ve nefret beslemek yanlış bir iş değildir, aksine meşru bir fiil ve dinin temel şiarlarındandır. Nitekim dinin temel şiarı olan tevhid din düşmanlarından uzak durmak ve onlara düşmanlık beslemektir. Netice olarak şehitlerin efendisinin katillerinden intikam almak şerî bir husustur ve intikam almak ve kin duymanın mutlak şekilde meşru olmadığını belirten söz meşru değildir.

8. Masumun (a.s) şahadeti, şehitlerin efendisinin sarallah ve vetr-u mevtur olması, onun katillerinden Hak Teâlâ’nın zamanın imamı (a.c) vasıtasıyla intikam alması[7], şehitlerin efendisinin kanını alanlardan olmak için masumun (a.s) dua etmesi[8] ve aynı şekilde şehitlerin efendisinin katillerine lanet etmek ve onlardan uzak olunduğunu ilan etmekten anlaşıldığı üzere, Aşura duasında lanet edilmişlere karşı intikam hissi beslememek ve nefret ve düşmanlık duymamak, Hak Teâlâ’nın gazap duyduğu bir husustur.       



[1] el-Cevheri, İsmail b. Hammad, el-Salih, c. 2, s. 603; er-Razi, Muhammed b. Ebibekir b. Abdülkadir, Muhtarü’s-Sıhah, s. 51; İbn. Esir, en-Nihaye Fi Ğaribi’l-Hadis, c. 1, s. 199; Tarihi, Fahruddin, Mecmeu’l-Bahreyn, c. 1, s. 306; Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 10, s. 151. Be nakl az Asadi, Hasan, Kitab-ı Berresi ve Tahlili Piramun-ı Ziyarat-ı Aşura, s. 82.

[2] Tarihi, Fahruddin, Mecmeu’l-Bahreyn, c. 3, s. 508; el-Cevheri, İsmail b. Hammad, Tacu’l-Luğe ve Sihahu’l-Arabiye, c. 2, s. 842; es-Sıhah, c. 2, s. 83; Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 101, s. 154, be nakl az heman.

[3] Bu ihtimallerin daha iyi incelenmesi için “Berresi ve Tahlil-i Piramun-ı Ziyarat-ı Aşura”, s. 82’ye, Hayderi Fer, Mecid, Medrese-i Aşk, s. 137; Tahrani, Ebu’l-Fazl, Pasoh Be Porseşhay-ı Danuşcuyi, Mebhes-ı Kıyam-ı İmam Hüseyin (a.s), Porseş-ı Hun-ı Hoda ve Şifau’Sudur, s. 162’ye müracaat edilmelidir.

[4] Mehdevi Keni, Muhammed Rıza, Nutfehay-ı Ağaz Der Ahlak-ı Ameli, s. 90.

[5] Araf, 136; Rum, 47; Zuhruf, 25-55; Hicr, 79; Maide, 95; İbrahim, 47; Zümer, 37; Secde, 22; Zuhruf, 41.

[6] Yahudi ve Hıristiyanlardan uzak durmak ve onlara düşman olmak: Maide, 51; Kafir baba ve kardeşlerden uzak durmak ve onlara düşman olmak: Tevbe, 23; Müminlerin düşmanlarından uzak durmak ve onlara düşman olmak: Mümtehine, 9; Kafirler ve ilahi ayetleri alaya alan kimselerden uzak durmak ve onlara düşman olmak: Nisa, 135.

[7] Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 45, s. 221, a.g.e., s. 222.

[8] Nuri, Müstedrekü’l-Vesail, c. 10, s. 415, Nerm Efzar-ı Camiu’l-Ahadis.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmamlar (a.s) neden takiyye ederlerdi?
    8518 Kelam İmi 2010/12/04
    Takkiyyenin nedeni yalnızca korku değildir, korku, takiyyenin nedenlerinden sadece biridir, tümü değil. Dikkat etmek gerekir ki, korku, soruda gelen iki çeşidin ötesinde bir şeydir. Zira korku takiyyesi bazen takiyye edenin canı, onuru, malı ve yakınlarına gelebilecek tehlikeden dolayı yapılırken, bazen başkalarına ve müminlere gelecek olan zarar ihtimalinden ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13135 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • “Eğer melekler birbirleri ile tartışırlarsa Cebrail (a.s) Ali’nin (a.s) yanına nazil olur ve melekler arasında hüküm vermesi için Ali’yi (a.s) göğe çıkarır,” diye belirtilen hadis hakkında görüşünüz nedir?
    13048 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Dinsel öğretiler esasınca biz meleklerin kendilerine verilmiş görevler doğrultusunda hareket ederken hiçbir sapma ve itaatsizlik sergilemediklerine inanırız. Yüce Allah melekleri nitelerken şöyle buyurmaktadır: Onlar asla Allah’ın buyruğuna muhalefet etmezler ve emredildikleri şeyi (kâmil bir şekilde) yerine getirirler; yani melekler ilahi emir ve buyrukları kabul eder ve onlara ...
  • İddet ve delilleri hakkında açıklamada bulunur musunuz?
    9438 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/12/22
    İddet fakihlerin ıstılahında şerî bekleme halidir; kadının boşandıktan ve nikâhın zail olmasından sonra veya vefatın ardından zorunlu olarak bir süre beklemesi ve sonra başka biriyle evlenebilmesi durumudur. İddet türleri şunlardır: 1. Boşanma iddeti. 2. Vefat iddeti. 3. Kayıp iddeti, 4. Yanlışlıkla cinsel ilişki kurma iddeti. Belirtilen ...
  • Herhangi bir müçtehitten taklit etmeyen kimsenin humus konusundaki görevi nedir?
    5085 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Sorunuza taklit mercilerinin bürolarından verilen cevaplar şunlardır:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanaei: Mallarınızın humsunun durumunu bilmek için Ayetullah Hamanei’inin burosuna veya onun bu konudaki yetkili vekillerinden birine başvurunuz. Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Amellerinizi ve görevlerinizibütün şartlara haiz bir müçtehidin görüşüne göre yapınız.
  • Kur'an'da namazın genel hükmü açıklanmıştır, ancak imametten genel olarak da söz edilmemiştir. Kur'an'dan imametin hak olduğuna dair bir kaynak verebilir misiniz?
    6152 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Kur'an'da bir çok ayet imamet konusuna değinmiştir. Allame Hilli, El-Feyn adlı eserinde ve Allame Meclisi, Biharu'l-Envar adlı eserinde bu ayetleri genişçe açıklamışlardır. Bu ayetlerden bazı örnekleri şöyledir: Tebliğ ayeti, velayet ayeti, ulu'l-emir ayeti ve sadıkın ayeti. ...
  • Allah’a nasıl iman getireyim ve imanımı nasıl güçlendire bilirim?
    15475 Teorik Ahlak 2011/10/20
    Allah’ı olduğu gibi ve gerçek bir şekilde tanıman için tek bir yol var. Bunun dışında başka bir yol söz konusu değildir. Zira Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “biz, ona şah damarından daha yakınız”. Eğer insan biraz ...
  • Salâvat getirirken Al-i Muhammed’i demezsek niçin savat eksik sayılır?
    15424 Tefsir 2009/07/23
    Al-i Muhammed’e salâvat getirmek bidat olmadığı gibi Kur’an ve hadis ve akıl ve irfanla da uyumludur, çünkü:Bidatin manası dinde olmayan bir şeyi dine dahil etmektir. Biz Al-i Muhammede salâvat getirmenin bidat olmadığını söylüyoruz çünkü bu konu Peygamber ve Ehl-i Beyt’ten gelen hadislerde yer ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10639 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Şeytan cennetten kovulduktan sonra, tekrar nasıl cennete girebildi?
    21252 Tefsir 2012/09/09
    Kısaca, şeytanın insanla irtibatında ve vesvese vermesinde fiziksel varlığa ihtiyaç duymadığını biliyoruz. Bu esas gereğince şeytanın cennete girmeden vesvese amelini yerine getirmesi imkânı vardır, ancak her halükarda soru için faraziyeleri söz konusu ettikten sonra soruyu cevaplandıracağız. 1. Hz. Âdem ve Havva’nın içinde oldukları cennet, Allah-u ...

En Çok Okunanlar