Gelişmiş Arama
Ziyaret
15848
Güncellenme Tarihi: 2011/08/14
Soru Özeti
Neden Fatiha suresi (Hamd) Seb’i Mesani olarak adlandırıldı?
Soru
Neden Fatiha suresi (Hamd) Seb’i Mesani olarak adlandırıldı ve bu adlandırmadaki amaç nedir?
Kısa Cevap

Tefsirlere ve rivayet kaynaklarına müracaat ettiğimizde bu konuda –“Seb’i Mesani” ve “Kuran’ı Azim”den maksat nedir?” farklı görüşlerin mevcut olduğunu görürüz:

Bazıları bu iki terimden maksadın Kuran ve ayetleri olduğu görüşündedirler.

Bir gurup ise “Seb’i Mesani”den maksadın Hamd suresi olduğuna inanmaktadır: Çünkü bu sure iki defa Peygamber’e (s.a.a) nazil olmuştur.

Bazıları ise “Seb’i Mesani”nin Kuran’ın evvellerinde yer alan uzun sureler olduğuna inanır. Delilleri ise bu surelerde tarihten haberler, olaylar ve ibretlerin çok defa tekrarlanmasıdır.

Ama gerçek şu ki, Ehli Sünnet ve Şia’dan bize ulaşan rivayetler “Seb’i Mesani”nin Hamd suresi olduğunu tekit etmekteler. Sebebi ise namazın ilk iki rekâtında iki defa okunmasıdır.

Ayrıntılı Cevap

Tefsirlere ve rivayet kaynaklarına müracaat ettiğimizde“Seb’i Mesani” hakkında farklı görüşlerin mevcut olduğunu görürüz. Bazıları, maksadın Kuran ve ayetleri olduğu görüşündedirler. Ayrıca iki defa nazil olması veya namazlarda iki defa okunmasından dolayı, Hamd suresi olduğu görüşü de mevcuttur. Bazıları ise


“Seb’i Mesani”den maksadın Kuran’ın evvelinde yer alan uzun sureler olduğuna


İnanırlar. Sebebi de tarihi haberlerin ve ibret dolu olayların çok tekrarlanmasıdır.[1]


 Ama hakikat, Ehli Sünnet ve Şia kaynaklarında Peygamber (s.a.a) ve İmam Sadık’tan (a.s) gelen birçok rivayetin de delalet ettiği üzere “Seb’i Mesani”den maksadın Fatiha suresi olduğu gerçeğidir. Bu sure, Seb’i Mesani’den başka Ummu-l Kitap, Ummu-l Kuran, Kuran-ı Azim, Şafiye, Vafiye, Rakiyye, Kenz ve Esas unvanlarıyla da meşhurdur.[2] Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: “ Şüphesiz, sana iki defa tekrarlanan yediyi ve Büyük Kuran’ı verdik.”[3]

İmam Sadık’tan (a.s) şöyle nakledilmiştir: “ Şüphesiz (Hamd suresi), Seb’i Mesani (iki defa tekrarlanan yedi) olarak adlandırılmıştır. Çünkü iki rekâtta iki defa tekrar olunur.”[4]

Sait b. Cubeyr diyor ki: İbni Abbas’tan Seb’i Mesani hakkında sordum ve şöyle cevap verdi: “Seb’i Mesani, Ummu-l Kuran’dır. “Seb’”den maksat (Hamd Suresi’ndeki) yedi ayettir. “Mesani” ise, Hamd suresinin iki rekâtta da tekrar edilmesidir. Bu da sadece bu sureye hastır, Kuran’daki başka surelere değil.[5]

Kaşif tefsirinin sahibi, bu meselede başka bir ihtimali de öne sürmüş ve şöyle demiştir: “ veya bu surede Rububiyet ve Ubudiyet zikrinin bir arada olmasından dolayıdır.[6]

Allame Tabatabai, El-Mizan tefsirinde bu konuda, önemli bir meseleye değinerek şöyle diyor: “Seb’i Mesani, Hamd suresinin isimlerindendir. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt’ten (a.s) gelen birçok rivayete göre Seb’i Mesani, Hamd suresi olarak tefsir edilmiştir.

Buna göre: “Seb’i Mesani, Kuran’ın evvelindeki yedi uzun suredir veya “Ha” “Mim” ile başlayan yedi sure veya peygamberlere nazil olan yedi kitaptır” diyenlerin sözü geçerli değildir. Çünkü bu görüşleri destekleyen Kuran ayeti ve rivayetler mevcut değildir.[7] Allame sözlerine şunu da ekliyor: Mesani kelimesi, Kuran’ın tamamı için sıfattır ve kendiliğinden Fatiha suresini de içermektedir.

“Minel-Mesani”den maksat nedir? Ve “Min”in manası acaba fark koymak mıdır yoksa beyan mıdır? Ayrıca “Mesani” kelimesinin türemiş hali ve bu şekilde adlandırılmasının nedeni nedir? Müfessirler arasında birçok ihtilaf bulunmaktadır.

Burada zikretmemiz gerekir ki “min” fark koymak için gelmiştir. Zira Allah diğer yerlerde bütün Kuran ayetlerini “Mesani” olarak adlandırıyor ve buyuruyor ki: “ayetleri birbirine benzeyen ve yer yer tekrar eden kitabı, sözlerin en güzeli olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların, bu kitaptan tüyleri ürperir.”[8] Hamd suresinin ayetleri de bu ayetlerdendir. Öyleyse Hamd suresi, Mesani’nin bir parçasıdır, tamamı değil.[9]

Min-Vahy’il-Kuran tefsirinin sahibi, Hamd suresinin Seb’i Mesani olarak adlandırılmasında zikredilen görüşlerden farklı olarak diyor ki: Hamd suresi, manaları Kuran’ın diğer ayetlerinde tekrarlandığı için Seb’i Mesani diye adlandırılmıştır.[10]

Numune tefsirinin sahibi, “Şüphesiz, sana iki defa tekrarlanan yediyi ve Büyük Kuran’ı verdik.” Ayetinin tefsirinde şöyle diyor: Bilindiği üzere “Seb’” yedi demektir ve “Mesani” iki demektir. Bu yüzden, müfessirlerin çoğu Seb’i Mesani’nin Hamd suresinden kinaye olduğunu söylemişlerdir ve rivayetler de bu manaya işaret etmektedir.

Bunun felsefesi ise yedi ayetten oluşması ve içerdiği konuların önemi ve azameti sebebiyle de Peygamber’e (s.a.a) iki defa nazil olması veya iki kısımdan oluşmasıdır. Yani Hamd suresinin yarısı Allah’ı sena ile Hamd etmekte ve diğer yarısı ise dua ve ibadet konularına değinmesidir.[11] Ya da her namazda iki defa okunmasıdır.

Bazı müfessirler, Seb’in Kuran’ın evvelinde yer alan yedi uzun sureye işaret ettiği ihtimalini söz konusu etmişlerdir. Mesani’nin de Kuran’ın kendisine işaret ettiğini savunmuşlardır. Çünkü Kuran’ı Kerim, iki defa Peygamberimize (s.a.a) nazil olmuştur; ilkinde bütün şeklinde, ikincisi de tedrici olarak olaylara ve zamanın ihtiyaçlarına göre nazil olmuştur. Buna binaen, Seb’i Mesani, Kuran’ın yedi önemli suresidir. Bu gurubun delili ise Zümer suresinin yirmi üçüncü ayetidir. Allah bu ayette şöyle buyuruyor:

“Allah sözün en güzelini, bir kısmı bir kısmına benzer, ayetleri tekrarlanan bir kitap olarak indirdi.” Yani iki defa Peygamber’e (s.a.a) nazil oldu.

Ragıp İsfahani, Müfredat kitabında diyor ki: Mesani kelimesi, ayetlerinin tekrarından dolayı Kuran’a atfedilmiştir. Bu tekrar, Onun tahrif olmasından korumuş ve korumaktadır. Buna ilaveten, Kuran hakikatleri her dönem ve zamanda yenilenerek tecelli etmektedir. Bu yüzden Mesani olarak adlandırılması daha güzeldir.

Her halükarda, “Büyük Kuran” tabirinin Hamd suresinden sonra zikredilmesi ve bu surenin Kuran’ın bir parçası olması hasebiyle bu mübarek surenin önem ve azametine başka bir delil katmaktadır. Arap edebiyatında ve diğer edebiyatlarda cüz, birçok zaman küllün karşısında zikredilmiştir. Bu da o cüzün önemini göstermektedir.[12]



[1] İrşad’ul-Ezhan ila Tefsiril-Kuran, 272.s

[2] İrşad’ul-Ezhan ila Tefsiril-Kuran, 5.s; İrab’ul-Kuran ve Beyanuh, 1.c, 51.s

[3] Hicr Suresi, 87

[4] Âla’ur-Rahman fi Tefsiril-Kuran, 1.c, 51.s

[5] Ahkam’ul-Kuran, 1.c, 28.s

[6] Tefsir’ul-Kaşif, 1.c, 33.s

[7] El-Mizan, 12.c, 191.s

[8] Zümer Suresi, 23

[9] El-Mizan, 12.c, 191.s

[10] Tefsirun min-Vahy’il-Kuran, 13.c, 176.s

[11] Mecmu’el-Beyan, 1.c, 17.s; Nur’us-Sakaleyn, 3.c, 28-29.s

[12] Tefsir-I Numune, 8.c, 109.s

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kurbağa ve su yosununun beslenmesi ve gayri Müslümlere satılmasının hükmü nedir?
    8353 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/21
    Sorunuz taklidi mercilerin defterlerine gönderildi ve şimdiye kadar aşağıdaki cevaplar verilmiştir: Ayetullahe'l-uzma HAMENEY'NİN (Allah yüce gölgesini devam ettirsin) defteri: Haddi zatında bunun her hangi ...
  • Yağmur yağdığında dualar neden daha çok kabul olur?
    147280 Ahlak Felsefesi 2012/03/08
    Duanın zamanı için yapılan tavsiyelerden biri yağmurun yağdığı zamandır. Ayet ve rivayetler bunun genel nedeninin, yağmurun Allah’ın rahmetinin göstergesi olduğunu söylemekteler. Allah’ın rahmeti şu anda açıldığına göre duanın isticabetine daha fazla ümit bağlanılabilir. ...
  • Kuranı kerimde, kalpteki itminan ile iman ilişkisi nasıl konu edilmiş?
    11187 Tefsir 2010/12/18
    Lügatte imanın anlamı şöyle beyan edilmiştir: yalanlamanın karşıtı olup tasdik etmektir. Istılahta ise anlamı şöyledir. Dille ikrar ve itiraf etmektir, kalpte bir kararlılık ve sözleşmedir, organlarda da ameldir. "İtminan" ve tümenine ise lügatte kararsızlık ve ıstırabın ardından gerçekleşen (kalpsel veya zihinsel) rahatlık ve huzurdur.
  • . Süleyman’ın Allah’a itaatsizlik etmesi gibi Tevrat’ta zikredilen kıssalar ne kadar doğrudur?
    16835 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Sorunuzu aşağıdaki kısımlara ayırabiliriz:1. Tevrat’ın metin ve muhtevası ve özellikle de kıssaları doğru mudur yoksa tahrif mi edilmiştir?2. Peygamberler ve özellikle de Hz. Süleyman Allah’a itaatsizlik etmiş midir?3. Tevrat’ın Hahamenişler padişahları hakkındaki kıssasının itibarı nedir?Birinci soru hakkında şunları söylemek gerekir: Her ne kadar Yahudi ...
  • İş inzibatıyla (disipliniyle) toplumsal taarufatı (iltifatları) nasıl bir araya getirebiliriz?
    4794 Pratik Ahlak 2010/12/04
    Bu sorunun ayrıntılı cevabı yoktur. ...
  • Acaba dinsiz kimseler cehennem ehli midirler? Müslüman bir kimse hangi yollarla onlara yardım edebilir?
    6732 Pratik Ahlak 2011/11/12
    Onda dini öğrenme merakının ve dine yönelme duygusunun uyanması için dinin güzelliklerini ona göstermeye çalışınız. Örneğin dini ve dini ahlakı yaşayarak dinin güzelliklerini sende müşahede etsin. O, dinin ve dindarlığın insanın yaşamında hazır bulunduğunda bunun arkadaşlar, aile efratları ve… Arasındaki irtibata ne kadar güzellikler kattığını ...
  • “Zer Âlemi” Nedir?
    17266 Eski Kelam İlmi 2007/10/25
    “Zer” veya “Misak alemi” bu alemden önce olan bir dönem, aşama, sahne, yer veya alemden ibarettir. Allah Teala Hz. Âdem’in soyundan olan bütün soyları küçük zerreler halinde var etmiş ve o zerrelere ruh verdikten sonra onlardan kendisinin rablığı, peygamberlerin peygamberliği ve masum imamların velayetine inanacaklarına dair kesin ...
  • İnsanlar yaratılırken (dünyaya gelip gelmemede) seçme hakları olmuş mudur? Nasıl?
    21780 جبر یا اختیار و عدالت پروردگار 2012/11/17
    İnsan kendi yaratılışında mecburdur ve dünyaya gelmede hiçbir rolü ve etkisi bulunmaz. Lakin yaratıldıktan sonra özgür ve irade sahibidir. Elbette insanın mutlak şekilde irade sahibi olduğuna inanan Mutezile mütekellimlerinin bakışı ve insanın fiil ve amellerinde bile mecbur olduğuna inanan Eşa’ire mütekellimlerinin bakışının tersine İmamiye Şiiliği insanın yaratıldıktan ...
  • Fitre (ramazan sadakası)’nin hikmeti ve vacip olmasının delilleri nedir?
    2530 زکات فطره 2020/01/20
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    6446 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...

En Çok Okunanlar