Gelişmiş Arama
Ziyaret
13194
Güncellenme Tarihi: 2011/05/23
Soru Özeti
Neden Hz. Ali, Ömer’in tayin ettiği altı kişilik şurada hilafet hakkının kendisinin olduğunu belirten nasslara ve delillere istinat etmedi?
Soru
Ömer vefat etmeden önce altı kişilik şura tayin etti. Sonra onlardan üç kişi geri çekildi. Daha sonra Abdurrahman b. Avf’da kenara çekildi Osman ile hz. Ali kaldılar. Neden hazreti Ali ilk baştan hilafet hakkının kendisinin ve peygamber tarafından bu hakkın kendisine verildiğini söylemedi? Acaba hz. Ali, Ömer’den sonra kendilerinden korktuğu bazı kimseler mi vardi?!
Kısa Cevap

İlkin; Hz. Ali (a.s.) şuranın üyesi olan altı kişi için Peygamberin (s.a.a.) kendisi hakkında söylemiş olduğu tavsiyeleri hatırlattı. Sahip olduğu faziletleri ve bu makama liyakatli olduğunu onlar için açıkladı. İkinci olarak; Hz. Ali (a.s.) eğer bazı zamanlarda ve bazı yerlerde sükût ediyor ve konuşmuyordu ise bu her hangi kimseden korktuğu için değil, bilakis İslam'ın korunması içindi. İmam Ali’nin (a.s.) Peygamber Ekrem’in (s.a.a.) ve İslam dinin en cesur yardımcısı ve savunucusu olduğu hem dostları tarafından hem düşmanları tarafından kabul edilmiş bir gerçektir. Bu yolda Allah hariç hiç kimseden ve hiçbir şeyden çekinmiyor ve korkmuyordu. İslam'ın yararına ve maslahatına sükût edilmemesi gereken yerlerde kesinlikle bir saniye bile sükût etmiyordu.  

Ayrıntılı Cevap

İmam Ali’nin (a.s.) Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a.) ve İslam’ın en cesur yardımcısı ve savuncusu olduğu hem dostları tarafından hem düşmanları tarafından itiraf edilmiş bir konudur. Bu yolda Allah hariç hiç kimseden ve hiçbir şeyden çekinmiyor ve korkmuyordu. İslam'ın yararı ve maslahatı için sükût edilmemesi gereken yerlerde kesinlikle bir saniye bile sükût etmezdi. Hz. Ali nin cesaretini ve leyletül mebit (Peygamber (s.a.a.) hicret ettiği gecede Onun yatağında yattığı geceye işarettir) ve İslam ın ilk döneminde gerçekleşen savaşlarda göstermiş olduğu olağan üstü fedakârlıklarını hangi insaf sahibi inkâr edebilir? İslam ın faydası ve maslahatı iktiza ettiği her yerde imam Ali kesinlikle sükût yapmazdı, miskali zerre kadar taviz vermez ve hemen harekete geçerdi. Peygamberin halifeliğini korumak için, kendisinden hariç hiç kimsenin bu makama layık olmadığını açık bir şekilde sahip olduğu nüfuzlu hitabetiyle açıklamıştı. Kendisinin Peygamberin (s.a.a.) vefatından hemen sonra ve kimsenin araya girmemek suretiyle Peygamberin halifesi olduğunu delille açıklamış ve böylelikle herkes için hüccet tamamlamıştı. İkinci halife tarafından tayin edilen altı kişilik şurada da sahip olduğu özellikleri ve bu makama daha layık olduğunu söylemişti. Bu şuranın geçmişi ve tarihçesiyle ilişkin tarih kitaplarında şöyle yazılmaktadır: "Ömer'in vefatı yaklaştığı zaman kendi halifesini tayin etmek için bir şura kurmaya karar verdi. Bu doğrultuda kendi elçisini Kureyşlilerden olan aşağıdaki şahısların yanına gönderdi; (Ali b. Ebi Talip, Osman b. Affan, Zübeyr b. Avvam, Talha b. Ubeydullah, Abdurrahman b. Avf ve Sad b. Ebi vakkas). İkinci halife bu şahısları topladı ve vefatinden sonra bir evde toplanıp bu altı kişi kedi aralarından birisini seçip ona biat etmeleri gerekir ve biat yapmadan toplandıkları evden çıkmamalarını emretti ve devam ederek şöyle dedi: Bu altı kişiden dördü birisine biat eder birsi muhalefet ederse muhalefet edeni öldürün. Üç kişi biat eder ikisi muhalefet ederse ikisini öldürün."[1]

Hem Şia[2] hem ehlisünnet kaynakları Hz. Ali bu Şurada kendi faziletlerini anlatığını, hakkaniyetini ve bu makama daha liyakatli olduğunu şura üyeleri için tespit ettiğini nakletmişlerdir.

İbni Hacer Heysemi "es-sevaiku el-muhrike" adlı eserinde şöyle yazıyor: "Ali altı kişilik şurada uzun bir sohbet yaptı. Bu sohbetin bir bölümü bu şura öyelerine yönelik idi, bu bölümde şöyle buyuruyor: "Allah aşkına ben hariç içinizde peygamber hakkında bu sözü; "sen kıyamet gününde cennet ile cehennem (ehlini) bir birinden ayıran bir kimsesin" söylemiş olduğu bir kimse var mıdır? Elbette ki yok".[3]

İbni Ebil-Hadid hz. Ali detaylı bir şekilde onlarla konuştuğunu ehlisünnet arasında meşhur olduğunu kabul ediyor ve olayı daha geniş bir şekilde naklederek şöyle yazıyor: "Ali (a.s.) altı kişilik toplantıda şöyle komuştu: " Allah Resulü Müslümanlar arasında kardeşlik akdini kurduğu sırada içinizden birisini kendisi için kardeş seçti ve onu kendi kardeşi olarak içinizde ilan etti. Allah aşkına kendisi için kardeş olak seçtiği o kimse benden başka birisi miydi?" Onlar hayır dediler!. Ali dedi: Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu; "ben kimin mevlasıyım ise Ali de onun mevlasıdır" Peygamberin (s.a.a.) bu sözü hakkında söylemiş olduğu o kimse benden başka birisi miydi? Onlar hayır dediler!. Ali dedi: "Peygamber (s.a.a.) şöyle buyurdu:; "Harun Musaya oranla konumu ne idi ise sen de bana oranla aynı konumdasin. Ancak benden sonra peygamber yoktur" Peygamberin (s.a.a.) bu sözü hakkında söylemiş olduğu o kimse benden başka birisi miydi? Onlar hayır dediler!. Ali dedi: Peygamber (s.a.a) beraat süresinin iblağ edilmesi hakkında şöyle buyurdu:"bu süreyi ben ya benden olan bir kimse iblağ etmelidir" Peygamberin (s.a.a.) bu sözü hakkında söylemiş olduğu o kimse benden başka birisi miydi? Onlar hayır dediler!. Ali dedi: "Acaba Sahabe Peygamberi savaş'ın en kritik ve zor durumlarında terk edip Onu yanlız bıraktıklarında, benim ise hiçbir zaman Onu terk etmediğimi ve bırakmadığımı bilmiyor musunuz?" Onlar yine Hz. Ali'nin sözünü teyit ederek biliyoruz dediler!. Ali buyurdu: "ilk Müslüman olduğumu, Peygambere en yakın olduğumu bilmiyor musunuz?" Cevaben evet dediler!"[4]

Ehlisünnetin büyük şaysiyetlerinden bir kısım Amır b. Vasıle'den şöyla nakletmişlerdir: "Amır şöyle diyor: "ben şuranın öyesi olanların sözlerini kapının arkasından dinliyordum Ali şöyle buyurdu: "Halk Ebu Bekir'e biat etti oysa Allah'a yemin ederim ki ben ona oranla bu makama daha layıktim. Ancak ben, halk tekrar cahiliye ve küfür dönemine dönmesin ve Müslümanların arasında çekişmeler ve savaşlar çıkmasın diye sessiz kaldım...daha sonra halk Ömer'e biat etti, oysa ona oranla ben bu makama daha layık idim, ancak yine İslam dinin korunması için sessiz kaldım".[5]

Bu rivayet biraz farklıklarla ehlisünnetin diğer kaynak kitaplarında da nakledilmiştir.[6]

Şiilerin kaynak ve rivayetlerinde şöyle nakledilmiştir: "Hz. Ali'nin sohbeti bittikten sonra şura öyeleri kendi aralarında istişare etti ve şöyle dediler: biz Onun daha faziletli olduğunu, Onun hilafete daha layık olduğunu biliyoruz. Ancak Ali beytulmal ve diğer imkânları bölme noktasında hiç kimseyi başka bir kimseye tercih etmez. Onu halife seçersek diğer insanlarla yaptığı muamelenin aynısını bizimle de yapacaktır"[7]

Dolayısıyla şunu söylemek lazım: şuranın öyeleri Ali'ye (a.s.) tuttukları tek işkâl Onun sahip olmuş olduğu adaletli olma yönüdür. Sakife olayında da Aliyi, Ali'nin şakacı ve gülümser yüzlü olduğunu bahane ederek hilafet makamından uzaklaştırdılar.[8] Dolayısıyla onlar hakikatı bildikleri halde Hz. Ali onlara durumu çok açık bir şekilde hatırlatmıştır. Hz. Ali, bu makama tayin edildiğini belirten naslara isnat etmediğini savunun anlayış ve algı katiyen doğrudeğildir.



[1] TABERİSİ, Ahmet b. Ali, "ihticac", İran: Meşhed, neşri murtaza, b. t. 1403 h .k., c. 1, s. 147.

[2] HEYSEMİ, Ahmet b. Hacer, "es – sevaiku'l - muhrike fi reddi ala ehli' l - bidei ve ez-zendika", baskı 2, mektebetu el-kahire, 1385 h.k., s. 24.

[3] İbni ebi el-hadid, "şerhi nehcü'l - balaga", tahkik: Muhammed ebulfazl ibrahim, 1. Baskı, daru el-ihyai el-kutubi el-arabiye, 1378 h.k., c. 2, s. 61.

[4] 

[5] HİNDİ, Muttaki, "kenzu' l- ummal", Bayrut: müessesei er-resul, 1409 h.k., c. 5, s. 724; İBNİ ASAKİR, "tarih-i medinei dımışk", tahkik: ŞİRİ, Ali, Berut: daru el-fikr, 1415 h.k., c. 42, s. 434.

[6] HAREZMİ, Muvaffak b. Ahmet, "menakibi Harezmi", Kum: müessesei en – neşri el- İslam, 1414 h. k., s. 217.   

[7] TABERİSİ, Ahmet b. Ali, "ihticac", İran: Meşhed, neşri murtaza, b. t. 1403 h .k., c. 1, s. 210.

[8] TABARİ, Muhammed b. Cerir, "tarih-i el-ümemi ve el- mülük", Tahkik: Muhammed ebulfazl İbrahim, Lübnan / Beyrut: daru et – turas, c. 4, s. 229.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi bakışlar haram ve günah sayılıyor?
    19004 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/20
    Allahu Teala kuranı kerimde namahreme bakmak hakkında şöyle buyurmaktadır: “kul lil müminine yeguddu min ebsarihim yani Müminlere deki; namahreme bakmaktan gözlerini sakınsınlar[1] Ve kul lil mü'minati yağdudne min ebsarihinne” yani “Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar”[2]İmam ...
  • Neden özellikle bir mercii taklit etmek gerekmektedir? Bu mesele hadisler aracılığıyla nasıl ispat edilmektedir?
    9874 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/11
    Eğer müçtehitlerden her birinin fıkhın bir kısmında diğerlerinden daha bilgili olduğu veya onlar ile eşit bulunduğundan eminseniz birkaç şahsı taklit etmenin bir engeli yoktur. ...
  • Abdest alırken ve zorunlu bir durum yokken bir başka şahıs elimize su dökerse, bu bir sakınca ifade eder mi?
    36267 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/04
    Abdestin bir takım şartları vardır ve onlardan her birine riayet etmeme durumunda abdest geçersizdir. Abdestin şartlarından birisi, bizzat insanın yüzünü ve ellerini yıkması ve de baş ve ayaklarını mesh etmesidir. Eğer bir başkası insana abdest aldıracak olursa veya yüz ve ellere su ulaştırmada ve baş ve ayakları ...
  • Ahlâkla ahlâk ilminin farkı nedir?
    10932 Teorik Ahlak 2012/02/04
    Ahlâk kelimesi, Hulk kelimesinin çoğulu olup -ister iyi olsun ister kötü- huy, yapı, karakter ve alışkanlık demektir. Ahlâk ilminin alim ve filozofları, ahlâk için çeşitli tarifler yapmışlardır. Bütün bu tariflerden yola çıkarak ahlâkı şöyle tarif edebiliriz: ‘Ahlâk, insan nefsindeki keyfiyet olup, insanın ona ...
  • İbn-i Meysem Bahrani’nin kişiliği ve yaşamı hakkında bilgi verebilir misiniz?
    8002 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2013/04/23
    HK. 697-699’da vefat eden ve İbn-i Meysem diye meşhur olan Kemaleddin Meysem b. Ali b. Meysem Bahrani, 7. yüzyılın başlarında Bahreyn’de dünyaya gelmiştir. İlim ve fakihliğin beşiğinde, köklü ve meşhur bir ailede yetişmiştir. İlim tahsiline kendi ülkesinde başladı. Sonra daha yüksek tahsil için Bağdat’a gitti. İbn-i Meysem ...
  • Fahişe bir bayanla geçici nikâh yapılabiliniyor mu?
    7545 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/04
    Fahişe bayanlarla geçici veya daimi evlilik haram değildir. Ama farklı delillerden ötürü böyleli bir evlilikten sakınmanız hem dininiz için ve hem de dünyanız için daha hayırlıdır. ...
  • Başkasının bostanından izinsiz meyve ve bitki toplamanın hükmü nedir?
    15931 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
    Söz konusu sorunun cevabında ilk önce fakihlerin bu konu hakkında görüşlerini genel olarak açıkladıktan sonra Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tehrani nin görüşünü takdim edeceğiz.  Fakihlerin genel görüşleri:Bir başkasının malından faydalanmak her şekilde olursa olsun mutlaka bu tasarruf o malın sahibinin izni ile olmalıdır. Yalnızca ...
  • Resul-i Ekrem’e (s.a.a) ve İslamî kutsallara hakaret edilmesinin fıkhî hükmü ve buna karşı koymanın yolu nedir?
    11560 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberine hakaret eden ve bu çirkin davranışıyla milyonlarca insanı üzen kimse idama müstahaktır. İslam düşmanları Müslümanlar arasında tefrika yaratmak, İslam’ın yayılmasının önünü almak ve yolları üzerinde din adındaki engeli kaldırmak gibi utanç verici hedeflerine ulaşmak için İslamî kutsallara hakaret etmeye ve sövmeye yönelmişlerdir. Vahdeti korumak, kendi İslamî ...
  • Lütfen Hz. Yusuf kıssasındaki önemli noktaları açıklar mısınız?
    45726 Masumların Siresi 2010/11/08
    Kur’an’daki en güzel kıssa olarak nitelendirilen Hz. Yusuf (a.s) kıssası ders, ibret ve şahsi, ahlakî, içtimai ve ailevî erdemleri içermektedir. Bu erdemlerden bazıları şunlardır: 1. İnsanları Allah’a doğru çağırma yolunda Peygamberlerin ifa ettikleri rolü ve çektikleri sıkıntıyı tanımak
  • Ayetullah Hamenei’nin Amerika Müslümanlarına mesajı (öğüt ve nasihati) nedir?
    5932 Eski Kelam İlmi 2009/08/20
    Ayetullah Hamenei’nin kaleminin bu soruya cevabı: “Selamu’n Aleykum,Ayetullah Hamenei’nin genele hitap eden konuşma ve mesajlarında yer alan açıklamalarının dışında özel bir mesajları yoktu. (Bu konuşma ve mesajların metni Ayetullah Hamenei’nin ...

En Çok Okunanlar