Gelişmiş Arama
Ziyaret
6877
Güncellenme Tarihi: 2011/07/21
Soru Özeti
Muhammed b. Osman Ömri’nin İmam-ı Zaman’ı (a.c) hac mevsiminde gördüğü iddiası doğru mudur?
Soru
Muhammed b. Osman Ömri’nin İmam-ı Zaman’ı (a.c) hac mevsiminde gördüğü iddiası doğru mudur?
Kısa Cevap

Her ne kadar böyle bir iddiada bulunan kimseden kabul edilmesi mümkün olmasa da İmam-ı Zaman’ı (a.s) gıyap döneminde görmek esasen kesin ve makbul bir husustur. Hz. Hüccet’in (a.s) ikinci naibi halk ile İmam arasında irtibatı sağlayan vasıta olması nedeniyle, kuşkusuz küçük gıyap döneminde bu görüşme başarısına nail olmuştur. Aynı şekilde Beytü’l-Harem’de dua ederken İmamı ziyaret ettiğini kendisi söylemiştir. Muhammed b. Osman’dan nakledildiğine göre, İmam-ı Asır (a.s) her yıl hac mevsimine katılmaktadır. O, insanları görmekte ama insanlar onu görmemektedir. Bir takım deliller Muhammed b. Osman’ın bu sözünü onaylamaktadır. Bu cümleden olmak üzere, İmam Sadık’tan (a.s) yaklaşık bu içerikte nakledilmiş rivayetler Şia’nın muteber hadis kitaplarında mevcuttur.

Ayrıntılı Cevap

Bu soru iki kısımda incelenebilir:

1. Muhammed b. Osman Ömri, hac mevsiminde İmam-ı Zaman (a.s) ile görüşmüş müdür?

2. Muhammed b. Osman Ömri’den nakledildiği üzere İmam-ı Zaman (a.c) her yıl hac mevsiminde hac merasimine katılmaktadır ve hac mevsiminde İmam ile görüşülebilir. Bu aktarım ne derece doğrudur?

Bir. Gıyap Döneminde İmam-ı Zaman İle Görüşmek:

İmam-ı Zaman’ı gıyap döneminde görmek ve onunla görüşmek esasen olanaklıdır. Adil olduklarında şüphe olmayan ve sözlerine güvenilir birçok büyük şahsiyet, İmam-ı Zaman ile görüşme veya onu görme serüvenini aktarmıştır. Hatta bu görüşmeler hakkında bir takım kitaplar yazılmış ve bu ziyaret başarısına nail olanların isimleri onlarda zikredilmiştir. Bu görüşmeler hem küçük gıyap ve hem de büyük gıyap dönemlerinde vuku bulmuştur.[1] Yaklaşık yetmiş yıl süren küçük gıyap zamanında Hz. Veliyy-i Asır (a.c), kendi tayin ettiği naipler vasıtasıyla halkla iletişim içinde olmuştur. Bu dört naibin her biri diğeri ardınca, bir müddetliğine İmam’ın naipliğini üstlenmişlerdir. Bu kısa zamanlı gıyap süresince, hem bu naipler İmam ile görüşmüş ve hem de bu naipler dışında bazen başkaları da o ışıldayan mehtap ile görüşme başarısına nail olmuştur. İkinci özel naip, Muhammed b. Osman Ömri idi. O, babası Osman b. Said’ten sonra İmam-ı Zaman’ın emriyle naiplik makamını üstlenmiş ve yaklaşık kırk yıl bu elçiliği yürütmüştür. Çok açık olduğu üzere Muhammed. B. Osman bu dönem boyunca Hz. Hüccet (a.c) ile görüşmüş ve İmam ile halk arasında iletişim vasıtası olmuştur; zira naiplik bu görüşmeyi gerektirmektedir.

İki. Muhammed b. Osman hac mevsiminde ve hac merasiminde Hz. Hüccet’i görmüş müdür yoksa görmemiş midir? Muhammed b. Osman’dan nakledildiği üzere kendisi Abdullah b. Cafer Humeyri’nin İmam-ı Zaman ile görüştün mü diye sorduğu soruya şöyle cevap vermiştir: En son defa gördüğümde İmam Beytü’l-Harem’deydi ve ey Rabbim bana verdiğin vaadi gerçekleştir, diye dua ediyordu.[2] Aynı şekilde Muhammed b. Osman şöyle demiştir: İmamı gördüğümde Kâbe’nin perdesini kucaklayıp tutmuştu ve “ey Rabbim düşmanlarından intikam al diyordu.”[3] Muhammed b. Osman’ın bu sözü onun sadece İmamı Kâbe’nin kenarında gördüğüne delalet eder, ama zamanın hac mevsimi olup olmadığına delalet etmez. Muhammed b. Osman’ın nakledildiğine göre şöyle dediği belirtilmiştir: Allah’a yemin olsun ki İmam-ı Zaman (a.c) her yıl hac mevsiminde orada bulunmaktadır. O, insanları görmekte ve tanımaktadır ama insanlar onu görmekle birlikte kendisini tanımamaktadırlar.[4] Muhammed b. Osman’ın sözünü onaylayan deliller:

1. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: “İnsanlar imamını kaybedecektir. O, hac merasimine katılacak ve insanları görecektir ama insanlar onu görmeyecektir.”[5]

2. Her yıl sadece bir defa yapılan en yüce ibadet amellerinden bir tanesi büyük fazilete sahip olan, çok tavsiye edilen ve birçok manevî semereye neden olan hacdır. Hatta hac İslam’ın rükünlerinden sayılmıştır. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır: “İslam beş temel üzerine inşa edilmiştir. Bunlar namaz, zekât, oruç, hac ve velayettir.”[6] İmamlar (a.s) taraftarlarına imkân dâhilinde her yıl hacca gitmelerini ve bu ameli sürdürmelerini istemiştir. İmam Sadık (a.s) bir hadiste yarenlerinden birisine şöyle buyurmaktadır: “Ey İsa eğer ekmek ve tuz yiyerek her yıl hacca gelebiliyorsan, bunu yap.”[7] Diğer bir hadiste de şöyle buyuruyor: Allah’ın evi hacca bağlı olun ve sürekli onu yerine getirin; zira hacda süreklilik göstermek dünya zorluklarının sizden uzaklaşmasına neden olur.”[8] Bu rivayetlerde sürekli hacca katılan kimse övülmektedir.[9] İmamların (a.s) pratik yaşam tarzlarında da bu yüce şahsiyetlerin haccı terk etmemeye çalıştıklarını gözlemlemekteyiz; öyle ki İmam Hasan Mücteba’nın (a.s) yirmiden fazla defa yaya olarak hacca gittiği belirtilmiştir. Fıkıh kitaplarında da her yıl hac yapmanın ve onda süreklilik göstermenin müstehap oluşu hakkında bir bap açılmıştır.[10] Hz. İmam-ı Asrın bu faziletten yoksun kalması ve yüce atalarının yaptığı tavsiyeleri yerine getirmemesi çok uzaktır. Bu yüzden İmamın çokça bulunduğu yerlerden bir tanesinin, özellikle hac mevsiminde Allah’ın haremi olduğu söylenebilir.

3. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Hz. Veliyy-i Asır (a.c) halk ve toplumdan uzak değildir. İmam halk iledir ve onların arasındadır. O, topluluklara girmektedir ama halk onu tanımamaktadır. İslam’daki önemli topluluklardan birisi hac mevsiminde teşkil olmaktadır ve güçlü bir olasılıkla İmam bu manevî azim merasime katılmaktadır.



[1] Daha fazla bilgi için bkz: İndeks: İmam-Zaman İle İrtribat, 1029. Soru (Site: 1084).

[2] Şeyh Saduk, Kemaluddin, c. 2, s. 441, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Kum, 1395 k.

[3] Hür Amıli, Vesailü’ş-Şia, c. 13, s. 259, Müessese-i Âlu’l-Beyt, Kum, 1409 ; Men La Yahziruhu el-Fakih, c. 2, s. 520, İntişarat-ı Camia-i Müderrisin, Kum, 1413 k.

[4] Şeyh Saduk, Kemaluddin, c. 2, s. 441, Tusi, Muhammed b. Hasan, el-Ğıybe, s. 362, Tahkik: Abdullah Tahrani ve Ali Ahmed Nasıh, Kum, Müessesetü’l-Maarifi’l-İslamiye, 1411 k; Şeyh Saduk, Men La Yahziruhu el-Fakih, c. 2, s. 520.

[5] Tusi, el-Ğıybe, s. 161; Kemaluddin, c. 2, s. 346; Vesailü’ş-Şia, c. 11, s. 135.

[6] Kuleyni, Muhammed b. Yakub, Usul-i Kafi, c. 2, s. 18, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1365 ş.

[7] Vesailü’ş-Şia, c. 11, s. 135.

[8] Muhaddis Nuri, Müstedrekü’l-Vesail, c. 8, s. 5, Müesseset-ü Âli’l-Beyt,Kum, 1408 k.

[9] Kafi, c. 4, s. 542.

[10] Vesailü’ş-Şia, c. 11, s. 133.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Allah’ın yeryüzü ve gökyüzündeki kudret nişaneleri nelerdir?
    15244 Eski Kelam İlmi 2010/08/22
    Gökyüzü, yeryüzü, onlarda yer alan ve evrende olan her şey tümüyle Allah’ın kudret nişaneleridir. Bu nişaneler hiç kimsenin tümünü saymaya güç yetiremeyeceği kadar çoktur. Kur’an-ı Kerim defalarca inanları bu ayetleri görmeye davet etmiştir. Galaksiler, sistemler ve onlarda bulunan gezegen ve enteresan oluşumlar, çarpışmalar, ...
  • Müslüman olmayan birisinin kesmiş olduğu hayvandan yararlanıla bilinir mi?
    10175 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Ehl-i Beyt mektebinin fakihlerine göre, İslamî usullere göre kesilmemiş olan hayvanların etleri mundar (leş) hükmündedir. Bu hayvanların etleri haramdır ve yenmesi de caiz değildir. ...
  • Necis bir yerde yatmak bedeni necis eder mi?
    22414 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/19
    Eğer temiz bir şey necis bir şeye değerse ve onların her ikisi veya sadece biri ıslaklığını diğerine sirayet ettirecek şekilde ıslak olursa, temiz şey necis olur. Eğer ıslaklık diğer şeye ulaşmayacak kadar az olursa, temiz olan şey necis olmaz.[1]
  • Günümüz dünyasında kanaatın ölçüsü nedir? Orta halli ve kanaata dayalı bir yaşam nasıl olmalıdır?
    11225 Eski Kelam İlmi 2012/04/15
    Değerli okuycumuz, Yazdığınız şeyler dini öğretilerde maddi ve geçim konularında bir tür tezat ve ikilemin olduğu yönünde olduğundan bize hatırlatma olması, sizin de şüphelerinizin giderilmesi için aşağıda İslamın fakirlik ve zenginlik meselesindeki görüşünü özetle ele alacağız. 1- Bildiğiniz üzere İslam tam ve kapsamlı ...
  • Gaybet döneminde ilahi velayet makamı kime aittir?
    10120 Eski Kelam İlmi 2010/04/07
    Gaybet ve Huzur döneminde ilahi teşrii velayet Masum İmam (a.s) tarafından uygulanır. Bu da ya doğrudan masumun kendisi tarafından ya da İmam tarafından belirlenen fakihler tarafından gerçekleşir. Çünkü Allah’ın itaati bize gerekli olduğundan Allah’ın velisinin itaati de Allah’ın itaati sayıldığından o da bize farzdır. Masum İmam’ın ister gaybet ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    8082 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Kur'an-i Kerim "Açık kitap nazil ettik. Bu ayetteki açık kelimesinden maksat nedir?
    9466 Tefsir 2011/07/23
    Açık (mübin) Kur'an'ın bir sıfatıdır. Kur'an'ı bu şekilde vasıflandırmakla onu halka daha fazla tanıtmayı hedef almaktadır. Onun diğer semavi olan ve olmayan kitaplara olan üstünlüğünü açıklıyor. Çünkü hiçbir kitabın emir ve programları Kur'an gibi açık değildir.Kur'an'da sürekli çeşitli ayetlerde bu Kur'an'ı nazil ettiğini açıklaması hidayet nimetini insanlara hatırlatmak içindir.
  • Kehf suresinin Muhtevası ve okumasının fazileti nedir?
    55601 Tefsir 2012/04/19
    Kehf suresi kuranı kerimin diğer sureleri gibi faziletlere ve birçok nitelik ve özelliklere haizdir. Bu yücelik ve faziletler peygamberden (s.a.a.) ve İmamlardan (a.s.) nakledilen birçok rivayetlerde beyan edilmiştir. Peygamberden (s.a.a.) nakledilen bir rivayette şöyle denilmektedir: Bu sure nazil olduğunda yetmiş bin melek onunla birlikte imiştir. Her kim ...
  • Ehlisünnetten olan bir bayanın Şia bir kimseyle evlenmesinin hükmü nasıl ve onlardan doğan çocuklar kime aittir?
    8853 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/30
    Değerli taklidi merciler şöyle buyurmaktadırlar: Sünni olan bir bayanın Şia olan bir kimseyle evlenmesinin işkâlı yok.[1]Nikâh akdinin nerede kıyılması hususunda her hangi bir ayrıcalık söz konusu değildir. Bazı yerlerin bazı nedenlerden ötürü ...
  • İmam Ali (a.s) zamanında kimler humus toplamakla görevliydi?
    10908 تاريخ بزرگان 2011/11/13
    Müslümanların tamamı, humusun ilahi farzlardan bir tanesi olduğuna inanmış ve bunu herkesin zorunlu olarak kabul etmeleri gerektiğini söylemişlerdir. Bu hükmün, Bedir savaşından sonra bir kanun haline gelerek sürekli uygulanmıştır. Hz. Ali (a.s)’de bu ilahi farzın uygulanmasında Peygamber (s.a.a)’in yanında yer alıp Peygamberle (s.a.a) gerekli işbirliği içinde olan ve Peygamber (s.a.a)’in ...

En Çok Okunanlar