Gelişmiş Arama
Ziyaret
7864
Güncellenme Tarihi: 2011/09/13
Soru Özeti
Ehli Sünnete mensup bir Müslüman Şiilerin duasını okuyabilir mi?
Soru
Ehli Sünnete mensup bir Müslüman Şiilerin duasını okuyabilir mi?
Kısa Cevap

Şiiler tarafından nakledilen duaların tümü Peygamberin (s.a.a) ailesi olan imamlardan bize ulaşması, Peygamberin (s.a.a) tavsiyesince onlara tutunma ve uymanın kurtuluşa neden olması ve buna ek olarak Şia ve Ehli Sünnetin itirafıyla imamların dua ve münacatta insanların önderi sayılması nedeniyle, onlar tarafından nakledilen duaların gerçeğe ve icabete daha yakın olacağı apaçıktır ve bu değerlendirilmesi gereken bir fırsattır.

Ayrıntılı Cevap

[1] Bana dua edin, duanıza cevap vereyim.”

1. Dua, Allah’ın sonsuz feyzinden daha fazla bir pay almak için bir tür kabiliyet kazanımıdır. Başka bir ifadeyle, insan dua aracılığıyla Allah’ın feyzini idrak etmek için daha fazla bir dikkat ve liyakat elde etmektedir. Daha fazla tekâmül ve liyakat elde etmek için çalışmak, yaratılış kanunları karşısında teslim olmak ve ona karşı durmamaktır. Her şeyden öteye dua bir tür ibadet, huşu ve kulluktur. İnsan dua aracılığıyla Allah’ın zatına yeni bir yöneliş kaydeder. Her ibadetin yetiştirici bir eseri olduğu gibi, duanın da böyle bir eseri vardır. İlahi nimetler kabiliyet ve liyakatlere göre taksim edilir. Kabiliyet ve liyakat ne kadar çoksa, insanın nimetten aldığı pay da o kadar çok olur. Bu yüzden Şiilerin altıncı imamı olan İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Allah nezdinde dua olmaksızın hiç kimsenin ulaşamayacağı makamlar vardır.”[2] Bir âlim şöyle diyor: “Biz dua ettiğimiz zaman kendimizi tüm kâinatı birleştiren sonsuz bir güce bağlamaktayız.” O aynı şekilde şöyle demektedir: “Bugün en modern bilim yani ruh doktorluğu peygamberlerin öğrettiği şeyleri öğretmektedir. Neden? Çünkü ruh doktorları dua, namaz ve dine yönelik sağlam bir iman taşımanın bizim rahatsızlıklarımızın yarısından fazlasına kaynaklık eden kaygı, tereddüt, heyecan ve korkuyu giderdiğini tespit etmişlerdir.”[3]

2. Duanın Gerçek Anlamı

Duanın bizim gücümüzün yetersizlikleri hakkında olduğunu ve de güç ve kudret hakkında olmadığını anladıktan ve başka bir ifadeyle kabul edilen duanın "أَمَّنْ یُجِیبُ الْمُضْطَرَّ إِذا دَعاهُ وَ یَکْشِفُ السُّوءَ"[4] içeriğinde olup ıstırar içinde ve tüm çalışma ve çabaların akim kaldığı yerde yapıldığını kavradıktan sonra, duanın anlamının insan gücünün dışında olan ve gücü sonsun ve kendisi için her işin kolay olduğu birisinden sebep ve etkenlerin meydana gelmesini istemek olduğu anlaşılmaktadır. Ama bu istek sadece insanın dilinden çıkmamalıdır, bilakis onun tüm varlığından dile gelmelidir. Dil burada insan varlığının tüm zerrelerinin, azalarının ve organlarının temsilcisi ve mütercimi olmalıdır. Kalp ve ruh dua yoluyla Allah ile yakın bir ilişkiye girer ve bir damlanın sonsuz bir okyanusa girmesi gibi, o büyük mebde ile manevi bağlantı kurarak güç kazanır. Elbette güç ve kudretin olduğu yerlerde bile başvurulan bir başka dua türünün de olduğuna dikkat etmek gerekir. Bu, Allah’ın kudreti karşısında bizim kudretimizin bağımsız olmadığını gösteren dua türüdür ve başka bir tabirle bu dua doğal sebep ve amillerin taşıdığı her şeyin O’nun tarafından ve O’nun emrince olduğu hakikatine odaklanmak anlamına gelir. Eğer bir ilacı kullanıyor ve ondan şifa diliyorsak, bunun nedeni O’nun söz konusu ilaca o etkiyi vermesidir. Özetle, bir tür kendini bilme, kalp ve düşüncenin uyanması ve tüm güzellik ve iyiliklerin kaynağıyla batıni bir ilişki kurmaktır. Bu nedenle Hz. Ali’nin sözlerinde şöyle okumaktayız: “Allah kalbi gafil kimselerin duasını kabul etmez”[5].[6] Yapılan açıklamalardan anlaşıldığı üzere, dua tüm varlığı ihtiyaç olan bir kimsenin mutlak anlamda gani olan bir varlıkla kalbî ve ruhî olarak irtibat kurmasıdır. Bu irtibatın çoğalmasına neden olan her şey müspettir (elbette şeriat dairesinden çıkmamak kaydıyla). Şiiler tarafından nakledilen duaların tümü Peygamberin (s.a.a) ailesi olan imamlardan bize ulaşması, Peygamberin (s.a.a) tavsiyesince onlara tutunma ve uymanın kurtuluşa neden olması[7] ve buna ek olarak Şia ve Ehli Sünnetin itirafıyla imamların dua ve münacatta insanların önderi sayılması nedeniyle, onlar tarafından nakledilen duaların gerçeğe ve icabete daha yakın olacağı apaçıktır ve bu değerlendirilmesi gereken bir fırsattır.

Duanın şartlarına aşina olmak için aşağıdaki adrese müracaat edebilirisiniz:

2145. Cevap (Site: 2229).    



[1] Mümin, 60.

[2] Kuleyni, Usul-i Kafi, c. 2, s. 337, Bab-u Fazli’d-Dua Ve’l-Bahs Aleyhi, c. 3, et-Tabiatu’r-Rabia, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1365 h.ş.

[3] Ayin-i Zindegi, s. 152 ve 156, Nakl Ez Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, Naşir: Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, çap-ı Tahran, çap-ı evvel, 1374 ş.

[4] Neml, 62.

[5] Kuleyni, Usul-i Kafi, c. 2, s. 342, Babu’l-İkbal, Âla’d-Dua, h. 1.

[6] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 1, s. 641 ve 643.

[7] Şia ve Ehli Sünnetin hadis kaynaklarında mütevatir olarak nakledilmiş meşhur “sakaleyn” (iki emanet) hadisinde aziz İslam Peygamberi şöyle buyurmuştur:

 «انی تارک فیکم الثقلین کتاب الله و عترتی اهل بیتی ما ان تمسکتم بهما لن تضلوا بعدی ابداً فانهما لن یفترقا حتی یردا علی الحوض»

(Tirmizi, Sahih, c. 2, s. 380; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 17).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi bakışlar haram ve günah sayılıyor?
    19004 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/20
    Allahu Teala kuranı kerimde namahreme bakmak hakkında şöyle buyurmaktadır: “kul lil müminine yeguddu min ebsarihim yani Müminlere deki; namahreme bakmaktan gözlerini sakınsınlar[1] Ve kul lil mü'minati yağdudne min ebsarihinne” yani “Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar”[2]İmam ...
  • Neden özellikle bir mercii taklit etmek gerekmektedir? Bu mesele hadisler aracılığıyla nasıl ispat edilmektedir?
    9874 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/11
    Eğer müçtehitlerden her birinin fıkhın bir kısmında diğerlerinden daha bilgili olduğu veya onlar ile eşit bulunduğundan eminseniz birkaç şahsı taklit etmenin bir engeli yoktur. ...
  • Abdest alırken ve zorunlu bir durum yokken bir başka şahıs elimize su dökerse, bu bir sakınca ifade eder mi?
    36267 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/04
    Abdestin bir takım şartları vardır ve onlardan her birine riayet etmeme durumunda abdest geçersizdir. Abdestin şartlarından birisi, bizzat insanın yüzünü ve ellerini yıkması ve de baş ve ayaklarını mesh etmesidir. Eğer bir başkası insana abdest aldıracak olursa veya yüz ve ellere su ulaştırmada ve baş ve ayakları ...
  • Ahlâkla ahlâk ilminin farkı nedir?
    10932 Teorik Ahlak 2012/02/04
    Ahlâk kelimesi, Hulk kelimesinin çoğulu olup -ister iyi olsun ister kötü- huy, yapı, karakter ve alışkanlık demektir. Ahlâk ilminin alim ve filozofları, ahlâk için çeşitli tarifler yapmışlardır. Bütün bu tariflerden yola çıkarak ahlâkı şöyle tarif edebiliriz: ‘Ahlâk, insan nefsindeki keyfiyet olup, insanın ona ...
  • İbn-i Meysem Bahrani’nin kişiliği ve yaşamı hakkında bilgi verebilir misiniz?
    8002 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2013/04/23
    HK. 697-699’da vefat eden ve İbn-i Meysem diye meşhur olan Kemaleddin Meysem b. Ali b. Meysem Bahrani, 7. yüzyılın başlarında Bahreyn’de dünyaya gelmiştir. İlim ve fakihliğin beşiğinde, köklü ve meşhur bir ailede yetişmiştir. İlim tahsiline kendi ülkesinde başladı. Sonra daha yüksek tahsil için Bağdat’a gitti. İbn-i Meysem ...
  • Fahişe bir bayanla geçici nikâh yapılabiliniyor mu?
    7545 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/04
    Fahişe bayanlarla geçici veya daimi evlilik haram değildir. Ama farklı delillerden ötürü böyleli bir evlilikten sakınmanız hem dininiz için ve hem de dünyanız için daha hayırlıdır. ...
  • Başkasının bostanından izinsiz meyve ve bitki toplamanın hükmü nedir?
    15931 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
    Söz konusu sorunun cevabında ilk önce fakihlerin bu konu hakkında görüşlerini genel olarak açıkladıktan sonra Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tehrani nin görüşünü takdim edeceğiz.  Fakihlerin genel görüşleri:Bir başkasının malından faydalanmak her şekilde olursa olsun mutlaka bu tasarruf o malın sahibinin izni ile olmalıdır. Yalnızca ...
  • Resul-i Ekrem’e (s.a.a) ve İslamî kutsallara hakaret edilmesinin fıkhî hükmü ve buna karşı koymanın yolu nedir?
    11560 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberine hakaret eden ve bu çirkin davranışıyla milyonlarca insanı üzen kimse idama müstahaktır. İslam düşmanları Müslümanlar arasında tefrika yaratmak, İslam’ın yayılmasının önünü almak ve yolları üzerinde din adındaki engeli kaldırmak gibi utanç verici hedeflerine ulaşmak için İslamî kutsallara hakaret etmeye ve sövmeye yönelmişlerdir. Vahdeti korumak, kendi İslamî ...
  • Lütfen Hz. Yusuf kıssasındaki önemli noktaları açıklar mısınız?
    45726 Masumların Siresi 2010/11/08
    Kur’an’daki en güzel kıssa olarak nitelendirilen Hz. Yusuf (a.s) kıssası ders, ibret ve şahsi, ahlakî, içtimai ve ailevî erdemleri içermektedir. Bu erdemlerden bazıları şunlardır: 1. İnsanları Allah’a doğru çağırma yolunda Peygamberlerin ifa ettikleri rolü ve çektikleri sıkıntıyı tanımak
  • Ayetullah Hamenei’nin Amerika Müslümanlarına mesajı (öğüt ve nasihati) nedir?
    5932 Eski Kelam İlmi 2009/08/20
    Ayetullah Hamenei’nin kaleminin bu soruya cevabı: “Selamu’n Aleykum,Ayetullah Hamenei’nin genele hitap eden konuşma ve mesajlarında yer alan açıklamalarının dışında özel bir mesajları yoktu. (Bu konuşma ve mesajların metni Ayetullah Hamenei’nin ...

En Çok Okunanlar