Gelişmiş Arama
Ziyaret
13501
Güncellenme Tarihi: 2011/09/21
Soru Özeti
Eğer hatem süs veya sonlandırıcı (hatemü’n-nebiyyin) manasında olursa, bu Peygamberden (s.a.a) sonra başka bir peygamberin gelmeyeceğinin delili sayılır mı?
Soru
Hatemiyetin açık delili olan Ahzab suresinin kırkıncı ayetinde yer alan kelimelerin anlamlarında bir takım şüpheler yer almaktadır. Mesela: 1. “Hatem” kelimesi yüzüğün süsü manasındadır. Bu esasla “hatemü’nünebiyyin”’in anlamı şudur: Yüzüğün parmakların süsü oluvermesi gibi, Peygamber (s.a.a) de erdem olarak diğer peygamberlerin süsü olacak bir dereceye ulaşmıştır. 2. Hatem, mektupların içeriğini tasdik etmek için kullanılmıştır; yani yazıcı, mektubun sonunu hatem (mühür) ile mühürleyerek tasdik etmekteydi. Bu esasla “hatemü’n-nebiyyin” de mektubun içeriğini tasdik eden “hatem” gibi, peygamberleri tasdik eden manasında olabilir. 3. Ayetteki “hatemü’n-nebiyyin” ifadesi, bundan sonra bir nebinin gelmeyeceği, ama resulün gelmesinin ise olanaksız olmadığı anlamındadır. Bu nedenle Ahzab suresinin kırkıncı ayetindeki hatemü’n-nebiyyin kelimesi İslam Peygamberinin, peygamberliği sona erdirdiğine delil teşkil etmemektedir.
Kısa Cevap
Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.
Ayrıntılı Cevap

Hatem kelimesi ne süs ve ne de tasdik manasındadır. Eğer bir kelime kendi gerçek manası dışında kullanılacaksa, ya o mana söz konusu kelime için belirgin ve uygun olmalı ya da muhatabın söyleyenin kastettiği şeyi anlayabilmesi için bir karine bulunmalıdır. Aksi takdirde konuşanın kastettiği şey kelimenin gerçek manası dışında olan bir şeydir diye bir iddia ileri sürülemez. Bu nedenle hatemü’n-nebiyyin kelimesinin süs ve tasdik olarak kullanılması örf tarafından makbul görülmemektedir ve “hatemü’n-nebiyyin’den kastedilen onun mecazi manasıdır” iddiası için de bir karine mevcut değildir.[1] Üçüncü şüphenin yanıtı bağlamında ise hatemü’n-nebiyyin kavramının hatemü’r-rusul’u (resullerin sonlandırıcısı) da kapsayıp kapsamadığının aydınlanması için ilkönce nebi ve resul arasındaki farkı beyan etmemiz gerekmektedir. Nebi ve resul arasındaki fark şudur: Nebi, hüküm taşır, ama hükmü bildirmeyle görevli değildir, resul ise bildirmeyle görevli nebidir.[2] Başka bir ifadeyle, resul ister melek olsun, ister insan olsun hükümleri tebliğ etmek için görevlendirilen kimseye denir. Bunun aksine, nebi insan olmalıdır ve nübüvvet insana özgüdür. O halde insan olan her resul tabii olarak nebidir, ama her nebinin resul olması gerekli değildir.[3] Bu nedenle resul ile nebi arasındaki ilişki genel ile özel arasındaki ilişkidir; yani her resul nebidir, ama her nebi resul değildir.[4] Bu yüzden belirtilen noktalar dikkate alındığında, “hatemü’n-nebiyyin” kelimesinden “hatemü’r-rusul” (resullerin sonlandırıcısı) mefhumu da anlaşılmaktadır. Çünkü belirttiğimiz gibi nebi kavramı resulü de içermektedir (resulün resul olması için ilkönce nebi olması gerekir). O halde nübüvvet ne zaman sona ererse, resullük de sona erecek ve ayette belirtilen eleştiriler geçersiz olacak ve de ayet açık delaletiyle yerinde kalacaktır. Bunlara ek olarak, Kur’an öğretilerini herkesten daha çok bilen Ehli Beyt de bu manayı anlamıştır. Müminlerin önderi Ali (a.s), son peygamberin (s.a.a) bedenine gusül aldırırken şöyle buyurmuştur: “Senin (Peygamber) vefatınla bizim bir şeyle ilişkimiz kesildi ve bu senin dışında başka bir şahsın vefatıyla kesilmezdi. Bu şey, nübüvvet ve göğün haberleridir.”[5]



[1] Bkz: Sübhani, Cafer, Mefahimu’l-Kur’an, c. 3, s. 125-126.

[2] Sakafi Tahrani, Muhammed, Tefsir-i Revan-ı Cavid, c. 3, s. 472, Naşir: İntişarat-ı Burhan, Tahran, çap-ı sevvom, 1397, k.

[3] Mirza Hosrovani, Ali Rıza, Tefsir-i Hosrovi, c. 5, s. 412, Naşir: İntişarat-ı İslamiye, Tahran, çap-ı evvel, 1390 k.

[4] Karaşi, Seyid Ali Ekber, Kamus-i Kur’an, c. 7, s. 8, Naşir: Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1371 ş; Tabersi, Fazl b. Hasan, Mecmeu’l-Beyan Fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 7, s. 144, Naşir: İntişarat-ı Nasır Hosrov, Tahran, 1372 ş; Tabatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizan, c. 2, s. 140, Tahran, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, çap-ı sevvom, 1379 h.k.

[5] Nehcü’l-Belağa, hutbe. 235.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar