Gelişmiş Arama
Ziyaret
7308
Güncellenme Tarihi: 2011/10/22
Soru Özeti
Maddî varlıklara varlık bahşeden nedenin maddi şeylere yönelik sezgisel bilgiye sahip olması gibi, maddî varlıkların da kendilerine varlık bahşeden nedenlere yönelik sezgisel bilgisi var mıdır?
Soru
Cevabınız genel olarak iyiydi ve size çok teşekkür ediyorum. Lakin 5146 sayılı cevaptaki üçüncü ve dördüncü soru hakkında birkaç noktaya işaret etme gereği duydum.
3. Maddî varlıkların varlık bahşeden nedeni, maddî varlıkları sezgisel olarak bildiği gibi, maddî varlıklar da kendi varlık bahşeden nedenlerini sezgisel olarak bilmekte midir?
Yanıtta siz sonucun varlık bahşeden nedeni sezgisel olarak bildiğinin deliline işaret etmemişsiniz. Elbette bazı felsefî kitaplarda, soyut sonucun (araz dışı) varlık bahşeden nedeni sezgisel olarak bilmesinin ispatı için sonucun soyut olması, onun toplu varlığı ve farklılaşma ve dağılmaya neden olan mekân ve zamansal uzunluklardan uzak olmasından yararlanılmaktadır. Ama bu istidlal ile uzunluk, farklılık ve dağınıklık taşıyan maddî sonucun varlık bahşeden nedeni sezgisel olarak bilmesi nasıl ispatlanabilir?
4. Tüm cisimlerin en açık özelliği uzunluktur (boylam ve enlem) ve bu uzunluktan cisimlerin hacmi elde edilmektedir ve de cisimlerin hacmini evrenin tüm hacmiyle mukayese ettiğimiz zaman cisimlerin mekânını ondan soyutlamaktayız. Bu, her cismin mekânının olduğu anlamına gelmektedir. Şimdi bu tespitten hareketle her cismanî ve maddî varlığın zamanlı sayıldığı ve zaman boyutuna sahip olduğu nasıl ispatlanabilir?
Yanıt olarak şöyle belirtmişsiniz: Maddî varlıklar bir akış içinde olduklarından sürekli yetiden eyleme geçme halindedirler ve hareket de yetiden eyleme geçiştir. O halde maddi varlıklar hareket etmektedir, hareketin miktarı vardır ve hareketin miktarı zamandır; öyleyse maddî varlıklar sürekli zamanlıdırlar.
Gerçekte siz “maddî varlıklar bir akış içindedir” öncülünden istifade etmişsiniz. Lakin biz gerçekte bu konuyu ispat etmek istemekteyiz. Çünkü akış içinde olmak, maddi varlıkların akıcı uzunluk ve geçici zamana sahip olması anlamına gelmektedir. Biz de esasen bunu ispat etmeyi istemekteyiz. O halde bunu zamanı ispat etmek için bir öncül olarak kullanmak mümkün değildir. Artı, bu istidlalde maddi varlıklardaki cevhersel hareketten onların zamansallığı netice alınmıştır. Oysaki “Amuzeş-i Felsefe” kitabındaki tespitlere göre, cevhersel hareketin ispatına dönük en sağlam ve muhkem delil, “her maddî varlık zamansaldır” öncülünü taşıyan bir delildir. O halde ilkönce bu öncül ispat edilmelidir.
Kısa Cevap

Maddî varlıkların bilgi sahibi olduğunu ispatlamanın yollarından birisi şudur: Varlıklar varlık olmaları ve varlıktan nasiplenmeleri nedeniyle, her ne kadar çok zayıf olarak olsa da kendi hadlerince varlıksal kemallerin tümünü taşırlar ve bu kemallerden birisi de bilgidir. Başka bir ifadeyle, tüm varlıklar Hz. Hakk’ın mazhar ve tecellisi olması hasebiyle, O’nun birer numunesi ve numune taşıyıcısıdırlar. O halde her biri kendi haddince Allah’ın isim ve sıfatlarının nişane ve ayeti ve de O’nun celal ve cemal aynasıdırlar. O’nu göstermektedirler. Bu nedenle, kendi hadlerince bu ilahi ismin mazhar ve tecellisi olmaları için maddî varlıkların da bilgi sahibi olması gerekmektedir. Maddî varlıkların bilgi sahibi olduğunu ispat ettikten sonra maddî sonuçların kendi zatlarını sezgisel olarak bildikleri aydınlanmaktadır. Ama sonucun kendini sezgisel olarak bilmesinin, nedeni sezgisel olarak bilmeyi nasıl gerektirdiği sorusunun yanıtı şudur: Sonucun hakikat ve zatı aynen yoksulluk, nedene ihtiyaç ve bağlılık ve müstakil olmamaktır. Öte taraftan başta bağımsız varlığı idrak etmeyene dek, aynen yoksulluk ve bağlılık olan bir varlığı sezgisel ve hakiki olarak bilmek mümkün değildir; çünkü söz konusu bağımsız varlık ve neden olmaksızın zatı bağımlı olan bir varlık mevcut değildir. Bu bağımlı varlık fenomen ve söz konusu varlık ve nomen ise neden ve bağımsızdır. Bu nedenle sonucun sezgisel bilgisi, önceki derecede nedenin sezgisel olarak idrak edilmesini gerekli kılmaktadır. Bu yolla maddî sonuçların da kendi nedenlerini sezgisel olarak bildikleri ispatlanabilir.

Ayrıntılı Cevap

Maddî sonuçların sezgisel olarak nedeni bildiğinin ispatı bir takım öncülleri açıklamaya ihtiyaç duymaktadır:

1. Maddî Sonuçların Bilgiye Sahip Olduğunu İspat Etmek

Maddî sonuçların sezgisel olarak nedeni bildiğini ispat etmenin öncüllerinden birisi, sonuçların bilgi sahibi olduğunu ispat etmektir. Maddî varlıkların bilgi sahibi olduğunu ispatlamanın yollarından birisi şudur: Varlıklar varlık olmaları ve varlıktan nasiplenmeleri nedeniyle, her ne kadar çok zayıf olarak olsa da kendi hadlerince varlıksal kemallerin tümünü taşırlar ve bu kemallerden birisi de bilgidir. Başka bir ifadeyle, tüm varlıklar Hz. Hakk’ın mazhar ve tecellisi olması hasebiyle, O’nun birer numunesi ve numune taşıyıcısıdırlar. O halde her biri kendi haddince Allah’ın isim ve sıfatlarının nişane ve ayeti ve de O’nun celal ve cemal aynasıdırlar. O’nu göstermektedirler. Bu nedenle, kendi hadlerince bu ilahi ismin mazhar ve tecellisi olmaları için maddî varlıkların da bilgi sahibi olması gerekmektedir. Elbette maddî varlıkların bilgi sahibi olduğunu ispat etmenin başka yolları da mevcuttur ve konunun uzamaması için onları açıklamaktan sarf-ı nazar ediyoruz.

2. Sonucun Zatına Yönelik Sezgisel Bilgisi Nedeni Sezgisel Olarak Bilmesini Gerektirir

Maddî sonucun sezgisel olarak nedeni bildiğinin ispatına değin ikinci öncül, sonucun zatına yönelik sezgisel bilgisinin sezgisel olarak nedeni bilmeyi gerektirmesidir. Bu öncülün açıklamasında şöyle diyoruz: Maddî varlıkların bilgi sahibi olduğunu ispat ettikten sonra maddî sonuçların kendi zatlarını sezgisel olarak bildikleri aydınlanmaktadır. Ama sonucun kendini sezgisel olarak bilmesinin nedeni sezgisel olarak bilmeyi nasıl gerektirdiği sorusunun yanıtı şudur: Sonucun hakikat ve zatı aynen yoksulluk, nedene ihtiyaç ve bağlılık ve müstakil olmamaktır. Öte taraftan başta bağımsız varlığı idrak etmeyene dek aynen yoksulluk ve bağlılık olan bir varlığı sezgisel ve hakiki olarak bilmek mümkün değildir; çünkü söz konusu bağımsız varlık ve neden olmaksızın zatı bağımlı olan bir varlık mevcut değildir. Bu bağımlı varlık fenomen ve söz konusu varlık ve nomen ise neden ve bağımsızdır. Bu nedenle sonucun sezgisel bilgisi, önceki derecede nedenin sezgisel olarak idrak edilmesini gerekli kılmaktadır.[1] Bu yolla maddî sonuçların da kendi nedenlerini sezgisel olarak bildikleri ispatlanabilir. “Cisimlerin hacmini evrenin tüm hacmiyle mukayese ettiğimizde cisimlerin mekânı ondan alıntılanmaktadır” diye mekân hakkında beyan ettikleriniz de mekânın tam tanımı değildir. Mekân tam olarak harici cismin yüzeyine sürtünen kapsayıcı cismin dâhili yüzeyinin sonundaki mihverden ibarettir; bardağın dâhili şeklinin, içine dökülmüş suyun dış yüzeyiyle sürtünmesi gibidir.[2] Zaman hakkında ise bilgeler şöyle demektedir: Yaşadığımız dünyada değişim ve intikali gözlemlemekteyiz; mesela bir buğday tanesi ekildiği zaman hareket ve değişime başlamakta ve değişik çehre ve şekiller kazanmaktadır. Bir şey olmakla birlikte değişik suretler kazanmakta ve bu suretler bir yerde bulunmamaktadır. Her suret ve şeklin meydana gelmesi, önceki suret ve şeklin ortadan kalkmasıyla başlar. Bu tür değişim ve yer intikal hareket olarak adlandırılmaktadır; yani her şeyin istidat ve kabiliyeti fiiliyat ve ayniyete dönüşmekte ve de bu halin devam etmektedir. Bu değişim anlık bir şekilde gerçekleşmediğinden ve tedricî olarak ve yavaşça tahakkuk ettiğinden bunu hareket olarak adlandırmakta ve her hareketin altı şeye ihtiyaç duyduğunu belirtmektedirler: 1. Hareketin başlangıcı, 2. Hareketin hedef ve sonu, 3. Hareketin mesafesi veya hareketin içinde gerçekleştiği olgu, 4. Hareket eden ve harekette olan şeyden ibaret olan hareket öznesi, 5. Hareketin öznesi veya hareket ettirici, 6. Hareketin kendisiyle ölçüldüğü miktar.[3] Zamanı açıklarken şöyle demektedirler: Biz kendi etrafımızda bir takım hadiseleri ardı ardınca gözlemekteyiz ve sonraki hadiseler önceki hadiselere dayanmaktadır ve de hiçbir zaman bir anda bir araya gelmemektedirler. Öte taraftan bunlar birbirlerinden bağımsızdırlar. Bu sonraki ve önceki bir tür araz olup bir maruza ihtiyaç duymaktadır. Eğer bu maruz olmazsa, bunlar da var olmayacaktır. İşte bu maruz hareketin ta kendisidir. O halde zamanı şöyle tanımlamak gerekir: Zaman, harekete yüklenen mukarrer ve sabit olmayan bağımsız miktara denir.[4] Dolayısıyla hareket gözlemlenebilen bir olgudur ve onu ispatlarken zamana ihtiyaç duymayız. Bilakis harekete dikkat ve onu tahlil etmeyle zamanı elde ederiz. ,

Netice: Amuzeş-i Felsefe’de nakledilen husus, beyan tarzından kaynaklanmış olabilir, yoksa yazar başka yerlerde zamanın hareket aracılığıyla cisimlere yüklenen sabit olmayan bağımsız nicelik ve miktar olduğunu açıkça belirtmektedir.[5]          



[1] Cevadi, Amuli, Abdullah, Rahik-i Mahtum, c. 9, s. 112, Merkez-i Neşr-i İsra, çap-ı dovvom, 1382.

[2] İbn. Sina, eş-Şifa et-Tabiiyyat, c. 1, s. 137, Menşurat-ı Mektebe-i Ayetullah el-Uzma el-Maraşi en-Necefi, Kum, 1405 h.

[3] Allame Tabatabai, Nihayetü’l-Hikmet, s. 201, Müessesetü’l-Neşri’l-İslamî Camia-i Müderrisin, 1363.

[4] a.g.e., s. 214.

[5] Misbah Yezdi, Muhammed Taki, Amuzeş-i Felsefe, c. 2, s. 142, Naşir: Sazman-ı Tebliğat-ı İslamî, 1366.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Namazı terk etmek orucu bozar mı?
    5628 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/19
    İslam’ın tüm hüküm ve buyrukları insanın gelişmesi ve erginleşmesi için teşrii edilmiştir ve onlara göre amel edilmesi durumunda da bunun fayda ve yararı insana dönecektir. Bu hükümlerin tümü bir külliyattır ve ancak bütün buyruklarla amel edilmesi durumunda kâmil neticeye ulaşılır. Netice itibariyle oruçsuz namaz veya namazsız orucun hiçbiri, ideal ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9776 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • Gençte depresyonun göstergeleri ve tedavi yolu nedir?
    11648 Pratik Ahlak 2011/10/22
    Depresyon, bireylerdeki bir tür davranış veya duygusal bozukluğa denir. Çocuk ve gençliğe yeni adım atmış kimseler, çevrelerindeki birisinin (özellikle anne veya baba) ölmesinden kaynaklanan ruhsal baskı, ailenin anormal ve tabii olmayan tutumu, şiddet, baba veya annenin uyuşturucu bağımlısı olması sebebiyle ailenin güven ve sebattan yoksun olması veya ailevî uyuşmazlıklar ...
  • Mersiye okuyucuların her yıl mersiyelerine ekledikleri yeni şeylerin sakıncası yok mudur?
    8594 تاريخ بزرگان 2009/01/29
    Aşura kıyamı ve Kerbela tarihinin iki sayfası vardır: Biri yiğitlik ve iftiharla dolu nurlu ve beyaz bir sayfa, diğeri benzersiz veya eşine az rastlanır bir cinayetin işlendiği bir facia oluşu. Bu yüzden Kerbela’da meydana gelen musibetleri imkansız ve akla aykırı olarak algılamamak gerekir. ...
  • Vesveseyi tedavi etme yolu nedir?
    13993 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Sözlerinizde belirttiğiniz gibi vesveseye müptelasınız. Belirttiğiniz ruhsal ve psikolojik sorunlarınızın çoğu kesinlikle bu hastalıktan kaynaklanmaktadır. Bu sorunlardan kurtulmak için ilk etapta hastalığınızı tedavi etmeye yönelin. Vesvesenin şeytanın desise ve tuzaklarından olduğunu bilmeli ve ona itina etmemelisiniz. Ondan kurtulmak ve bu tür hallerin bertaraf edilmesi için, kendinizi ...
  • Rum ordusunu başında (İran’la olan savaşta) imparator Heraklüyus vardı. Bu imparator, Allah’ın sevgili kullarından ve mümin midir? Acaba cennete gidecek midir?
    8493 تاريخ بزرگان 2008/08/12
    Müslümanların, Rumluların zaferinden sonraki sevinçleri, onların ve imparatorlarının müslüman oldukları anlamına gelmez. Ama iman getiren ve iyi amel yapan herkes cennete gitmeyi hak edecektir. ...
  • İnternetten film ve müzik indirmenin hükmü nedir?
    7599 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/17
    Film müstehcen ve müzik haram türden olursa onları indirmek, izlemek ve dinlemek, site sahiplerinin izniyle ve parasını ödeyerek olsa bile haramdır. Ama izlenmesi ve dinlenmesi caiz olan film ve müziklerin indirilmesi, site sahiplerinin koyduğu şartlara uyularak ve parasını ödeyerek olursa sakıncasızdır. Yoksa hırsızlık olur ve caiz değildir. ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6672 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...
  • İkamet ettiğimiz evimizin dışında iki parça da arsamız var. Sattıktan sonra onların humusunu vermemiz gerekir mi?
    5571 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Ayetullah el-Uzma Hamanei’nin Bürosu: Elde edilen kazançtan ticaret yapmak ve değerinin yükselmesi için satın alınmışsa satıldıktan sonra humusunun verilmesi gerekir. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu: Şimdi de humusunu verebilirsiniz, ama sıkıntıdaysanız sattıktan hemen sonra da verebilirsiniz. Ayetullah el-Uzma Hadevi Tahrani’nin Cevabı: Arsa sahibi ...
  • Acaba bir insan cinle evlilik yapabilir mi?
    4518 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/05/28
    Öncelikle sagılarımızı sunarak şu noktayı hatırlatmayı gerek görmekteyiz.bu be benzeri konuları öğrenmenin hayatımıza hiçbir faydası yoktur. Bunun hükmünü öğrenmek bize hiçbir maddi ve manevi fayda sağlamayacaktır. “~~55.56~ فٖيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ”

En Çok Okunanlar