Please Wait
8002
Dini kutlamalar için genel kurallar olmasının yanı sıra ancak mukaddes İslam dininin görüş belirtmediği yerlerde her bölge örf ve adetlerine göre bu merasimleri yerine getirilebilir. Başka bir deyişle dinin önem verdiği şey örneğin İmam Hüseyin (a.s) için matem merasimlerinin düzenlenmesidir. Ama bunun yapılma şekli halkın kendisine bırakılmıştır. Bu yüzden şenlik ya da matemler her bölgede değişiklik arzetmektedir. Bu törenler dinin genel kanunlarına aykırı olmadığı sürece İslam onları teyit etmektedir.
Bütün dinlerde, hedef, ülkü ve değerlerinin canlı tutulup yüceltmesi için çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. İslam dininde, özellikle de şia mezhebinde de böyle etkinlikler vardır. Allah-u Teala Kur 'an'da kendi nişanelerinin yüceltilmesini istemiş, bu güzel amelin takvadan kaynaklandığını belirterek şöyle buyurmuştur: “Kim Allah dininin hükümlerini ulularsa şüphe yok ki bu yüreklerde ki çekinme duygusundandır.”[1]
Dolayısıyla böyle merasimler düzenlemek güzel işlerdendir. Bu merasimleri her kavim ve millet kendi örf ve adetlerine göre düzenlemektedir. Merasimler İslama aykırı olmadığı sürece herhangi bir sakınca teşkil etmez ve İslam da onları teyit eder. Örnek verecek olursak, Şii mektebi İmam Hüseyin (a.s) için yapılan matem merasimlerine, Onun (a.s) için ağıt yakmaya çok önem vermektedir.[2] Ancak bu önemli olay için her ülkede değişik şekillerde matemler yapılmaktadır. Hatta İranın şehirlerinde de bu merasimler birbirinin aynısı değildirler. Her bölgenin kendi matem şekli vardır. Böyle merasimlerde birinci derecede önemli olan İmam Hüseyin (a.s)'ın adını ve hatırasını yaşatmak, ikinci derecede de matemlerde İslama aykırı bir unsurun olmamasına dikkat etmektir. İran'da eskiden beri böyle merasimler düzenlenmekte, halk desteler halinde caddelere sokaklara çıkmaktadır. Bunlar âlimlerin de teyit ettiği merasimlerdir. İmam Humeyni (r.a) buyuruyor: “Biz bu İslami gelenekleri, bu mübarek İslami desteleri korumalıyız. Aşurada, Muharrem ve Sefer aylarında, düzenlenen bu merasimleri daha fazla desteklemeliyiz.”[3]
Şey Tusi'nin İmam Sadık (a.s)'dan rivayet ettiği bir hadis, Resulullah’ın soyundan genle seyyidleri ailelerinin İmam Cafer Sadık’ın zamanında nasıl matem tuttuklarını ortaya koymaktadır. İmam Sadık (a.s) buyuruyor: “Fatımi seyyidlerin kadınları elbiselerini yırtar, yüzlerine tokat atarlardı.” İmam (a.s) onların bu şekilde ki matemlerini şu sözüyle onaylamaktadır: “Hüseyin gibi birisi için de böyle yapmak gerekir.”[4]
Fakat malesef bir kısım cahil insanlar İslama aykırı merasimler yapmaktadırlar. Şii alimler bu yanlış hareketlerin önüne geçerek onlara engel olmuşlardır. Örneğin kama vurmak İmam Hüseyin (a.s)'a yas törenlerine sokulmuştur. Ama İmam Humeyni (r.a), İran devriminin başlangıcında İslam dünyasının durumunu göz önüne alarak “Bu durumda kama vurulmasın.” diye buyurdular Ayetullah Hamanei de “Açıkta kama vurmak haram ve yasaktır.” Fetvasını vermiştir.[5]
Temelde meşru olan dini merasimlerin şekli konusunda şer’i bir sınırlama olmadığı durumlarda[6] ister istemez farklılıklar ortaya çıkar. Toplumların kültür ve geleneklerinin farklı olmasından dolayı bu merasimlerin şer’i ölçüler çerçevesinde farklı şekillerde düzenlenmeleri gayet doğal bir şeydir.
[1] -Hac/32
[2] -Makdem-i Mukaddem, s.96
[3] -Cevad Muhaddisi, Ferheng-i Aşura, s.341, Sahife-i Nur, c.15, s.2041 den naklen
[4] - Makdem-i Mukaddem, s.97; Tezhip, c.2, s.283 (Kefaret konusunun sonu)
[5] - Ferheng-i Aşura, s.386-387
[6] -İslam namaz gibi ibadetlerin şeklini belirlemiş ve nasıl yerine getirileceğini beyan etmiştir. Kimseye namazı kendi diliyle, kendi bölgesinin örf ve adetiyle kılmasına izin verilmemiştir.