Gelişmiş Arama
Ziyaret
7761
Güncellenme Tarihi: 2011/11/12
Soru Özeti
Allah Teala neden ‘Erhemerrahimin’ olan rahmetinin yanında idama kadar giden (kısas, el kesmek veya fazla miktarda şiddet gibi) cezalar koymuştur?
Soru
Neden Allah Teala Kuran’da kendisini ‘Erhemerrahimin’ olarak tanıtırken aynı zamanda idama kadar giden (kısas, el kesmek veya fazla miktarda şiddet gibi) cezalar koymuştur?
Kısa Cevap

Ayet ve rivayetlere baktığımızda, Allah’ın rahmaniyet ve rahimiyet sıfatları gibi gazap sıfatının da olduğunu görmekteyiz. Yani Allah, günahları bağışladığı gibi şiddetli bir şekilde azapta eder. Hem ‘Erhemerrahimin’dir, hemde ‘Eşeddü’l Muakibin’ (Şiddetle Cezalandıran).  

Kur’an’da tehdit ve azabın bahsedildiği yerlerde genellikle rahmet ve mağfirettende behsedilmiştir. Bunun sırrı şu olmuş olabilir: İnsanın iyi faziletlerinden biri her zaman korku ve ümit arasında yaşamasıdır. Ölçüyü kaçırmamak için rahmet ayetleriyle mağrur olunmamalı, ama Allah’ın rahmetinden de ümit kesilmemelidir. Allah yalnızca ‘Erhemerrahimin’ değildir ki: ‘Neden rahmet sıfatlarıyla çelişen idama kadar giden cezaları (kısas, el kesmek veya fazla miktarda şiddet gibi) koymuştur?’ diye sorulsun. Kısas edilen, hudud (ağır cezalar) uygulanan vb. cezaları alan kimseler, mutlaka ağır suçlar işlemiş ve bir hakkı ayaklar altına almışlardır. Onların bu yaptıkları toplumu fesada çeken bir afet olup toplumun korunması için bu afetlerle mücadele etmek gerekir. İlahi rahmet birinci derecede toplumun uçuruma sürüklenmesini ve sapmasını önlemeyi, ardından suçları azaltmak için kanun koymayı gerektirmektedir. Bu yüzden biz inanıyoruz ki kısas, had (ağır ceza) vb. cezalar Allah’ın ‘Erhemerrahimin’ olmasıyla çelişmedikleri gibi böyle kanunları koymak ‘Erhemerrahimin’ olmanın gereğidir.   

Ayrıntılı Cevap

Soruya dikkatle baktığımızda onun şu iki şüpheden ortaya çıktığı anlaşılacaktır: 1) Acaba Allah yalnızca ‘Erhemerrahimin’midir? 2) Kısas, hudud (ağır cezalar) vb. ‘Erhemerrahimin’ olmak ile muhalif midir?

Ayet ve rivayetlere baktığımızda, Allah’ın bütün güzel sıfatlara sahip olduğunu görürüz. Başka bir ifadeyle Allah subuti ve selbi bütün sıfatlara sahiptir. Yani, rahmaniyet ve rahimiyet sıfatı olduğu gibi gazap sıfatı da vardır. Cennetle müjdelemişse cehennemlede korkutmuştur;[1] mağfirete ümit vermişse azabıda hatırlatmıştır. Bu yüzden görüyoruz ki peygamberleri hem müjdeleyicidir, hem de uyarıcı.[2]

Allah Teala hem günahları bağışlayıcıdır, hem şiddetle azap eden. Masum İmamlardan (a.s) gelen rivayet ve dualarda bir taraftan Allah’ın ‘Erhemerrahimin’ olduğu belirtilmiş, diğer taraftan ‘Eşeddü’l Muakibin’ (Şiddetle Cezalandıran).[3]

Korku ve Ümit

Kur’an genelde mükafaat vaatlerinin yanında ceza vaatleri de vermiştir; müjdelerin yanında uyarılarda da bulunmuştur. Bu şekilde tekamüle götüren ümit ve korku duygularını güçlendirmektedir. Çünkü insan kendisini sevmesinin gereği olarak ‘menfaatini gözetleme’ ve ‘zararı uzaklaştırma’ dürtülerinin etkisi altındadır.[4] Başka bir ifadeyle Kur’an genellikle nerede azaptan, tehditten bahsetse arkasından rahmet ve mağfiretten de bahsetmiştir. Bunun sırrı, insanın en iyi özelliklerinden biri olan hep korku ve ümit içinde yaşamasından dolayı olabilir. Ölçüyü korumak içinde ne rahmet ayetlerinden dolayı mağrur olmalı, ne de ilahi rahmetten ümidini kesmelidir: ‘Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin; çünkü kafir olan topluluktan başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez.’[5] Hep korku ve ümit içinde olunmalıdır. Ehl-i Beyt’in (a.s) rivayetlerinde, korku ve ümidin, terazinin iki kefesi gibi bir birine üst gelmeyecek şekilde eşit olması gerektiği belirtilmiştir. Korku ve ümit, imanın ve ahlakın iki temel unsuru olup onlar olmadan iman tam olmaz.[6]

Bu açıklamalardan anlıyoruz ki Allah yalnızca ‘Erhemerrahimin’ değildir ki: ‘Neden rahmet sıfatlarıyla çelişen idama kadar giden cezaları (kısas, el kesmek veya fazla miktarda şiddet gibi) koymuştur?’ denilsin. Diğer ilahi sıfatlar göz önüne alınmadan, acaba kısas, hudud (ağır cezalar) vb. Allah’ın ‘Erhemerrahim’ olmasıyla çelişir mi?

Kısas, hudud vs. cezaları alan kimseler, mutlaka ağır suçlar işlemişler ve bir hakkı ayaklar altına almışlardır. Onların bu yaptıkları toplumu fesada çeken bir afettir ve toplumun bu afetlerden korunması için (ki İslam bunun için kısas veya had (ağır ceza) öngörmüştür) mücadele etmek gerekir. Burada iki tür mücadale düşünülebilir: Biri para cezası, hapsetmek vb. gibi yüzeysel mücadele, diğeri ise kısas, had vb. gibi köklü mücadele. İslam ikincisini seçmiştir. Zira İslama göre -aklında kabul ettiği gibi- toplumun değer ve saygısı bireylerinkinden daha fazla ve önemlidir. Yoksa böyle bir şey intikam alma hissinden kaynaklanmıyor. Bu yüzden ilahi rahmet birinci derecede toplumun uçuruma sürüklenmesini ve sapmasını önlemeyi ve kanunlar koyarak suçları azaltmayı gerektirmektedir. Bu yüzden inanıyoruz ki, kısas, had vb. cezalar Allah’ın ‘Erhemerrahimin’ olmasıyla çelişmedikleri gibi ‘Erhemerrahimin’ olmanın kendisi böyle kanunlar koymayı gerektirmektedir. Ne güzel buyuruyor Allah Teala: ‘Ey aklı erenler, özü sözü temiz kimseler, korunmanız, sakınmanız için kısasta size hayat var.’[7] Gerçekte kısas ve diyet, insanların yaşamlarının gözeneğidir ki, bir taraftan toplumsal yaşamı garanti altına alır; eğer bu hükümler olmasaydı ve taş kalpli kimseler kendilerini güvende hissetselerdi günahsız insanların canı tehlikeye düşerdi. Diğer taraftan da (intikam almakta) eşitlik sağlanarak arka arkaya işlencek suçların önü alınacak ve bir suçun birkaç suça, onlarında diğer birçok suçu işlemeye yönelten cahiliye adetlerine son verilecektir. Bu açıdan da toplumun hayatıdır.

Tıp, tarım, hayvancılık vs. düzenlerin tümü aklın bu temeli (tehlikeli varlıkların yokedilmesi) üzerine kurulmuştur. Zira bakıyoruz ki bedenin korunması için kangrenli organ veya bitkinin gelişmesi için zararlı dallar kesilmektedir. Katili öldürmenin toplumun bir başka ferdini öldürmek olduğunu söyleyenler olaya bireysel bakmaktalar. Ama toplumun menfaatini göz önüne alsalar ve kısasın insanların üzerindeki koruyucu ve eğitici etkisini bilseler kesinlikle görüşlerini değiştirirler. Kan dökücü insanlara kısas uygulamak, kangrenli bir organı veya zararlı bir dalı kesmek gibidir. Akılda bunu teyit etmektedir. Şimdiye kadar kimse kangrenli organı veya zararlı dalı kesmeye itiraz etmemiştir.[8]

Sonuç:

1- Allah bütün güzel sıfatlara sahiptir. ‘Erhemerrahimin’ olduğu gibi, ‘Eşeddü’l Muakibin’dir aynı zamanda.

2- Suçlu insanları cezalandırmak ilk bakışta taş kalplilik sayılabilir; ama suçlunun işlediği suç, bu tür cezaların toplumdaki caydırcılığı ve önemli ölçüde toplumu bu tür suçlara karşı sigortalaması göstermektedir ki, böyle cezaların konulması insanlık toplumunun gereklerindendir.  

Şu noktayı hatırlatalım ki, rivayetlere göre bu dünyada cezalandırılan kimse ahirette yeniden cezalandırılmaycaktır. Yani günahından ötürü bu dünyada ceza alan kimse ahirette yeniden azap görmeyecektir. Bu da, ilahi rahmetin bir cilvesidir.[9] Bu yüzden bazı kimseler, ahirette ilahi azaba düçar olmamak için İmam’ın (a.s) yanına gelip günahlarını itiraf edip kendilerine had uygulanmasını istiyorlardı.[10]


[1] -Yasin/63

[2] -‘Ancak Allah'a kulluk edin; şüphe yok ki ben, onun tarafından sizi korkutmak ve size müjde vermek için gelmişim’ (Hud/2)

اللَّهُمَّ إِنِّی أَفْتَتِحُ الثَّنَاءَ بِحَمْدِکَ وَ أَنْتَ مُسَدِّدٌ لِلصَّوَابِ بِمَنِّکَ وَ أَیْقَنْتُ أَنَّکَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِینَ فِی مَوْضِعِ الْعَفْوِ وَ[3]-                                                     

الرَّحْمَةِ وَ أَشَدُّ الْمُعَاقِبِینَ فِی مَوْضِعِ النَّکَالِ وَ النَّقِمَةِ.

‘Allah’ım! Hamd ederek, seni sena etmeye başlıyorum. Kendi lütfünle doğru olanı yapmaya muvaffak kılan sensin. Af ve rahmette rahmet edenlerin en merhametlisi, ceza ve intikamda cezalandıranların en şiddetlisi, ululukta güçlülerin en büyüğü olduğuna yakin ettim.’ (Tusi, Tehzibu’l Ahkam, c.3, s.108, Daru’l-Kütübi’l İslamiyye, Tahran, HŞ.1365.)

[4]-Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Nümune, c.18, s.273, İntişarat-ı Daru’l-Kütübi’l İslamiyye, Tahran, 1. Baskı, HŞ.1374  

[5]-Yusuf/87.

[6] -Emin, Seyyide Nusret, Mahzenu’l İrfan Der Tefsir-i Kur’an, İntişarat-ı Nehzet-i Zenan-ı, Tahran, HŞ.1361.

[7] -Bakara/179

[8] -Mekarim Şirazi, Nasır, a.g.e, c.18, s.606-607 (az bir değişiklikle).

[9] -Emirü’l Müminin (a.s) ‘Ve size gelip çatan her felaket, ellerinizle kazandığınız bir şeydir ancak ve çoğunu da bağışlar.’ (Şura/30) ayetini şöyle tefsir ediyor: ‘Dönen hiçbir damar, değen hiç bir taş, kayan hiç bir ayak ve vurulan hiç bir sopa günahların eserinden başka bir şey değildir. Allah’ın affettiği şey daha çoktur. Kim dünyada günahının cezasını ödemeye yönelirse Allah, onu ahirette yeniden cezalandırmaktan daha üstün, daha kerim ve yücedir.’  

[10] -Kadının biri Emirü’l Müminin’in yanına gelerek zina ettiğini ve kedisine had cezası uygulayarak temizlenmek istediğini söyledi ve şöyle dedi: ‘Temizlenmeden ölümün gelip beni bulmasından korkuyorum.’ Daha fazla bilgi için bkz: Biharu’l-Envar, c.45 ve 76; Men La Yahduruhu’l-Fakih (Gaffari’nin çevirisi), c.5, s.356-358.  

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar