Gelişmiş Arama
Ziyaret
11812
Güncellenme Tarihi: 2012/02/19
Soru Özeti
Neden Peygamber ve imamların kendileri sözlerini kitap halinde yazmadılar?
Soru
Hadis kitaplarında bir sürü çelişkiler bulunmaktadır. Neden Peygamber ve İmamların kendileri hadis içeren kitaplar yazmadılar? Neden Kur’an için tefsir yazmadılar? Diğer yazarlardan kitaplar elimize ulaştı ama imamlardan bizim için geride bir şey kalmadı?
Kısa Cevap

İslam Peygamberi (s.a.a) Allah’ın isteği ve takdiri üzerine ders okumamış; hiçbir zaman bir üstadın yanına gitmemiş ve hiçbir kitap yazmamıştır. Bu ilahi takdirin nedeni de kâmilen açıktır. Zira peygamberin ebedi mucizesi Kur’an adındaki kitabıdır. Normal olarak okuma ve yazması olan bir kimsenin kitap getirmesi olanaksız bir iş değildir. Dolayısıyla okuma ve yazması olmuş olsaydı en azından bazı kimseler için şöyle bir şüphenin şekillenmesi söz konusu olabilirdi: Bu kitap (Kur’an) Peygamber’in (s.a.a) zihni düşünceleri ve öğretmeninin vermiş olduğu eğitiminin verdiği verilerin neticesinde oluşturulmuş zihinsel öğretilerdir. İmam Ali (a.s) ve İmam Seccad (a.s) dışında diğer Masum imamlardan (s.a.) bize kitabın ulaşmamasının birçok muhtelif nedenleri vardır. İnsanların toplumsal rehberlik ve imamet vazifesi, zamansal has şartların var olması, öğrencilerinin var olması ve hadis yazan yazarların bulunması bu nedenlerden bir kaçıdır.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuz birkaç açıdan incelenebilir:

1.   İslam Peygamberi’nin (s.a.a) var olduğuna dair:

 Peygamber efendimiz (s.a.a) çok özel şartlara sahip olan bir zamanda yaşıyordu. İslam Peygamberi (s.a.a) Allah’ın isteği ve takdiri üzere ders okumamış ve hiçbir zaman bir üstadın yanına gitmemiş ve hiçbir kitap yazmamıştır. Bu ilahi takdirin nedeni de kâmilen açıktır.

Zira peygamberin ebedi mucizesi Kur’an adındaki kitabıdır. Normal olarak okuma ve yazması olan bir kimsenin kitap getirmesi olanaksız bir iş değildir dolayısıyla okuma ve yazması olmuş olsaydı en azından bazı kimseler için şöyle bir şüphenin şekillenmesi söz konusu olabilirdir: Bu kitap (Kur’an) Peygamber’in (s.a.a) zihni düşünceleri ve öğretmenlerinin eğitimi neticesinde oluşturulmuş öğretilerdir. Zira Kur’an’da şöyle buyuruyor: “Sen şu Kur’an’dan önce hiçbir kitap okumuyor ve onu sağ elinle yazmıyordun. (Okuyup yazsaydın) o takdirde batıl peşinde koşanlar, şüpheye düşerlerdi. [1]

Buna binaen okuma ve yazma niteliğinin her insan için kemal sayıldığı doğrudur. Ama bazen, bazı nedenler dolayısıyla ve bazı şartlar gereğince okuma ve yazmanın olmayışı kemal sayılır. Bu peygamberlere özellikle son peygamber’e (s.a.a) kamilen sıdk etmektedir. Eğer okumuş bir bilgin veya bilgili ve çok okuyan filozof nübüvvet iddiasında bulunsa ve semavi kitap unvanıyla bir kitap sunmuş olsaydı; acaba bu kitap ve mektep kendi düşüncelerinin eseri değil midir, şeklindeki vesvese ve şüphelerin akla gelmesi muhtemel olmayacak mıydı? “Şayet peygamber efendimizin (s.a.a) hatta nübüvvetinden sonra bile bir şeyleri yazmamış olması İslam karşıtlarının eline bir kozun geçmesi içindir. [2] Ama o kendi ilimlerinin tümünü vahiyden öğreniyordu.” [3]

Hafız’ın dediği gibi:

Benim yazarım mektebe gitmedi, yazı yazmadı

Gamze ile mesele öğreten yüz müderris oldu . [4]

2. Ama neden İmamlar (a.s) kitap yazmadılar? Sorusuna gelince şunları dememiz mümkündür:

Mutlak bir şekilde imamlar bir şey yazmadığını söylemek doğru değildir. Zira imamların babası olarak adlandırılan İmam Ali (a.s), meşhur bir kitap yazmışlardır ki bu kitap onun masum evlatlarının sözlerinde “Ali’nin (a.s) kitabı” şeklinde tanınmıştır. [5] İmam Seccad’dan (a.s) da maruf Sahife-i Seccadiye elimize ulaşmıştır. Evet! Günümüzde Ali’nin (a.s) kitabı olarak bilinen kitap elimizde bulunmamaktır. Kur’an tefsiri konusunda da, Kur’an-ı nüzul sebebi ve bazı tefsirlerini ilk toplayan İmam Ali’dir (a.s), ancak halifeler ve onların peşi takip eden halk tarafından İslam’ın ilk yıllarında olan bazı olaylar sonucu, kabul görülmedi. [6]

Masum imamlar (a.s) tarafından yazılan bu kitaplar dışında, onlardan başka bir el yazması rapor edilmemiştir. Bunun nedenini birkaç maddede özetleyebiliriz:

2-1. Halkın toplumsal rehberliği ve imametliği bağlamında imamların vazifeleri:

Her zamanın İmamın omuzlarına yüklenmiş olan vazifeler o kadar geniş ve kapsamlıdır ki, kitap yazmak bunlara karşı çok küçük bir şey gelirdi. İmam bir yazar veya müellif değildir, o halkın zahiri ve manevi rehberlik vazifesini üstlenmiştir; O’nun vazifesi İslam yolunda canlarını feda edecek mücahit ve temiz insanları yetiştirmektir. İmam’ın vazifesi halkın bütün dünyevi ve uhrevi meselelerini denetlemektir. Her ne kadar bu iş de (kitap yazma) çok önemli konulardan sayılıyor ise de, ama İmam’ın daha önemli işler ile meşgul olmasından dolayı bu işlere zaruretin icap ettiğinden daha fazla vakit ayırmamışlardır. Zahiren bu zaruret ve vakit genişliği İmam Ali (a.s) ve İmam Seccad’ın (a.s) haricindekiler için vücuda gelmemiştir.

2-2. Özel zamansal şartlarının varlığı:

Bu delil iki yönden incelenebilir:

Birincisi: Halkın teveccühsüz ve ilgisiz olmaları: İmamların hazırda bulundukları dönemdeki halk, hükümet yerini işgal ve gasıp eden kimseler tarafından oluşturulmuş olunduğu şartlar nedeniyle Ehlibeyt’e (a.s) gereken teveccüh göstermiyorlardı. Masum imamların (a.s) evlerine çekilme sebeplerinin asıl nedeni, halkın isteksiz ve ilgisiz olmalarıydı. Elbette halkın bu isteksizliği Ehlibeyt’in (a.s) makam ve şanlarından her hangi bir şey eksiltmedi, bilakis halkın sahip oldukları bu durumu bütün zararları yine halka yönelikti. Her halükarda bir nazar, fikir yâda bu tür hususiyetlere haiz bir metnin yazılıp insanlara sunulması kendi başına toplumsal olgunluk gerektirmektedir. Zahiren böyleli bir olgunluk toplumda uluşmamıştı.  

İkincisi- Özel zamanda takiye ortamının vücuda gelmesi. Bu boğucu ortamın var olması sadece İmamların kendilerinin söylemiş oldukları sözlere ve yazdıkları mektuplara yönelik değildi, bilakis bu durum imamların (a.s) ashapları tarafından yazılmış olan şeyler karşısında da oluşmuştu. İmam Cevad’ın (a.s) ashabından birisi imama şöyle bir şey söylüyor: “ Üstatlarımız İmam Bakır (a.s) ve İmam Sadık’tan (a.s) rivayetler nakil etmiş ve yazmışlar, ancak sıkı bir takiye döneminden geçtikleri için kitaplarını sakladılar ve toplumda yayılmasını önlediler; şimdi bu kitaplarla ne yapmamız gerekir? İmam şöyle buyurdu: O kitaplarda sorun yok onları yayınlayabilirsiniz.” [7]

Buna binaen, imamların ellerine kalem alıp (bırak kitap yazmalarını bir yana) bir mektup yazmak bile kendileri için çok zor idi. Bunun en önemli delillerinden bir tanesi o dönemlerde sıkı bir takiye ortamının var olmasıdır. Emevi ve Abbasi hükümetleri tarafından masum imamlar (a.s), imamet dönemleri boyunca şiddetli bir şekilde kontrol ve gözetim altında tutuluyorlardı. Bu durum ve halet imamlar (a.s) döneminde bazen azalıyor ve bazen de şiddetleniyor olmuş olsa da onların tümü takiye gölgesi ve şemsiyesi altında yaşıyorlardı. Bu ortam o kadar baskıcı idi ki İmam Bakır (a.s) takiyenin önemliliği bağlamda şöyle buyuruyor: “Takiye benim ve babalarımın dinidir.” [8]    

2-3- Hadis öğrenci ve yazarlarının bulunması: İmamların (a.s) buyruk ve hadislerini yazma vazifesini, muhaddisler adıyla meşhur olan imamların bazı ashabı üstlenmişlerdir. Bundan dolayı, İmamların rivayetleri onların ashabının zahmet ve çabalarıyla bize ulaşmıştır. Yani imamlar (a.s) tarafından kitap yazılmamış olsa bile onlar tarafından alınan tedbirler hadislerin yok olmasını önlemişlerdir. Evet, belki şöyle diyebiliriz; eğer imamların (a.s) kendileri kitap yazmış olsalardı onlarda ihtilaf olmazdı? Ama kesinlikle böyle bir durum söz konusu değildir; zira eğer imamların (a.s) kendileri bile kitap yazmış olsalardı, diğer ashaplarının yazmış oldukları kitaplarında olduğu gibi onlarınkinde de kirli eller ve tahrif edici kimselerin müdahalesinden masum kalamazlardı. Belki ashaplarının kitaplarını tahrif etmek için gösterdikleri şiddetli çaba, onların kitaplarını tahrif etmek için daha çok olurdu. İmamlara nispet edilen tahrif edilmiş bu kitaplarla halkın yoldan çıkması daha şiddetli olurdu; çünkü halk ve hatta muhaddisler, bu kitapların imamlara (a.s) ilişkilendirilmesiyle içinde hata ve yanlışlık olacağı ihtimalini vermezler ve diğer ashabın kitaplarında olduğu gibi tashih ve düzenleme fikrine düşmezlerdi. Sonuç itibarıyla imamlar (a.s) tarafından kitap yazılmasının bir faydası olmazdı.

Konumuza son vermeden önce şunu hatırlatmakta yarar var: “sorduğunuz soruda hadis kitaplarında birçok çelişkiler var olduğunu” söylediniz. Ama bu söz doğru değildir. Bilakis Zahiri olarak bazı rivayetler arasında kendisini gösteren çelişkiler İslam düşünürleri tarafından gösterilen çaba ve çalışma neticesinde çözülmüş durumundadır.  Bizim hadislerimiz tarih boyunca İmamların ashabı ve bizzat imamlarımızın (a.s) kendileri tarafından tasfiye ve düzenlenmiştir. Fakihlerin görüşlerinde de aralarında zahiren çelişki var olan hadisler çözülmüştür.

Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi için aşağıdaki adrese müracaat edininiz:

Soru: 11599 (Sayte: 11455) (taşhis ve tamyizi ahadis sahih).                   



[1] Ankebut / 48

[2] Mutahhari, Murtaza, “ Peygamber-i Ümmi” , Tahran: Sadra, 1378, h.ş. s. 6.

[3] Mekarim Şirazi, Nasır, “ Tefsiri Numune ” Tahran: kitabi İslamiye, 1374 h.ş., c.16, s. 308, Dar-ul.

[4] Nigarı men ki bı mektep nereft ve hat ne nivişt

Bi gamze, mesele amuz-i sed muderris şod . (“ Divanı Hafız ”, 167. Gazel).

[5] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, Kafi , Tahran: Dar-ul kitabi İslamiye, 13651, h.ş. c. s. 41.

[6] Daha fazla bilgi için Soru: 4687 (Site: 4954) müracaat ediniz.

[7] Kafi ”, c. 1, s. 53.

[8] Kafi ”, c. 2, s. 219.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir insanın mürtet olmasının hükmü şeriat hâkiminin hükmüne gerek duyar mı?
    8763 Kâfir 2012/03/12
    Sorunuz büyük taklit mercilerinin bürolarından soruldu ve alınan cevapları aşağıda aktarıyoruz: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney (ömrü uzun olsun): Mürtetlik şeriat hâkiminin hükmüne gerek duymaz. Eğer dinin gereklerinden birini inkâr etmek peygamberliği veya aziz İslam Peygamberini inkâr etmeyle veyahut şeriata bir noksanlıkta bulunmayla sonuçlanırsa, ...
  • Kuranı kerimde ayetlerin ve konuların tekrarlanması kuran ayetlerinin insicamsızlığına delil değil midir?
    12671 Fasahat & Balaghat 2015/05/04
    Kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef, insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef insanların can ve ruhlarında aydınlığı ve nurlandırmayı icat etmektir. Dik kafalı nefisleri kontrol ve zalimliğe, zulme ve inhirafa karşı koymaktır. Kurandaki konuların dağınıklığının delili kuranın, asaleti muhtevaya ve ibret verici konulara vermesi, insanı ve toplumu yapılandırmaya ...
  • Hz. Peygamber, Ebu Leheb’e ile sıla-i rahimde bulunuyor muydu?
    15366 Masumların Siresi 2012/02/18
    Sıla-i rahim, akrabalar ile irtibatı sağlayan amele denir. Bunun İslam açısından önemi, kâfir akrabalar ile dahi irtibatın kesilmesinin yasaklanmış olması derecesindedir. Elbette kâfir akrabalar inatçı olur ve İslam’a darbe vurma niyeti taşırsa, İslam onlara sıla-i rahimde bulunmayı yasaklamıştır. Bu yüzden Tebbet suresi, Ebu Lehep ve eşi hakkında nazil olmuş ...
  • Niçin Saffat suresinde Muhlesin kelimesi ism-i meful şeklinde kullanılmıştır? Bu kelimenin ism-i meful kipi ism-i fail kipinden daha üstün bir anlamı ifade ediyor mu? Bundan Allah’ın, sadece bizzat kendisinin ihlâslı kıldığı kimseleri mi helak etmeyeceği anlaşılır?
    10746 Tefsir 2009/06/06
    Saffat suresindeki ayetlerin akışı geçmiş ümmetlerin başlarından geçen olaylarla ilgilidir. Bu ayetler Allah’ın onların çoğunu -yalnız Allah ihlaslı kıldığı az bir grup hariç- şirklerinden dolayı azap ettiğini açıklamaktadır.Muhlesler sadece peygamberleri içermiyor. Peygamberler olmayan pak insanları da kapsamına alır. Çünkü bizzat bu ...
  • Neden-Sonuç Konusunda Mutezile İle Şia’nın Bakışı Arasındaki Fark
    7761 Eski Kelam İlmi 2011/04/21
    Allame Tabatabai insanların filleri ve Yüce Allah ile olan irtibatı konusunda Mutezile mensuplarının görüşüne işaret etmiştir. Onlara göre insan muhayyerdir. Bundan ötürü insan fiillerinin öznesi sadece kendidir ve başka bir ilk neden yoktur. Bu grup, insan fillerinin öznesini Allah bilmemiz durumunda bunun cebri gerektireceğini düşünmüştür. Allame ...
  • İnsanın saadet ve kamalı neye bağlıdır?
    8158 Pratik Ahlak 2010/03/09
    Bu soruya cevap verebilmek için şu iki soruyu cevaplandırmamız gerekir:1) Saadet nedir? Kemalden ayrı bir şey midir? 2) İnsan nasıl bir varlıktır? Acaba sırf maddi bir varlık mı yoksa böyle değil mi?
  • Kur’an’daki yedi göğün manası nedir?
    39561 Tefsir 2010/09/22
    Gök ve galaksiler hakkında bilimsel açıdan müphemlikler olması nedeniyle Kur’an’daki yedi göğün manası hakkında kesin bir görüş ileri sürülemez. Sadece ihtimal ve sanı düzeyinde birkaç teori dile getirilebilir. Ama Kur’an’ın hedefinin insanlığın manevî ve terbiye eksenli hidayeti olduğu noktasından gafil olmamalıyız. Kur’an’ın yedi gök ve yer ...
  • Humus yılının sonunda kalan harcama kalemleri humusunun hesap şekli nasıldır?
    6841 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    Yüce rehberlik makamı bu husustaki bir sorunun cevabında şöyle buyurmuştur: “Pirinç, yağ vb. günlük kullanılan ihtiyaçlardan artı kalan ve humus yılının başına kadar duran her şeyin humusu vardır.”[1] Humus bizzat kalemlere düşer; mesela humus yılının başında beş kilogram pirinç ...
  • Üç Haslet hadisinin senedi sahih midir?
    7321 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/10/23
    Söz konusu hadisin bazı ravileri hakkında elde herhangi bir bilgi yoksa da birkaç sebepten dolayı ona istinat edilebilir:1-Hadis, çeşitli birinci grup rivayet kaynaklarında gelmiştir. Ve biliyoruz ki bir rivayet değişik kaynaklarda gelmişse ve büyük muhaddisler ona önem vermişlerse bu, onun itibarını ve muhaddislerin ...
  • İlime hakiki anlamda iştiyak kazanmanın yolu nedir?
    7882 Pratik Ahlak 2011/07/23
    Ayetullah Hadevi Tehrani'nin bu konuyla ilgili görüşü şöyledir:İlime duyulan iştiyak ilahi bir lütuftur. Ancak bu hissi bazı yollardan güçlendirmek mümkündür:1- Sırayı gözeterek ve düzenli bir şekilde ders okuma. Bu tür ders alma insanda öğrenme ve ilime ilgi hissini güçlendirir ...

En Çok Okunanlar