Gelişmiş Arama
Ziyaret
11326
Güncellenme Tarihi: 2012/02/19
Soru Özeti
Neden Peygamber ve imamların kendileri sözlerini kitap halinde yazmadılar?
Soru
Hadis kitaplarında bir sürü çelişkiler bulunmaktadır. Neden Peygamber ve İmamların kendileri hadis içeren kitaplar yazmadılar? Neden Kur’an için tefsir yazmadılar? Diğer yazarlardan kitaplar elimize ulaştı ama imamlardan bizim için geride bir şey kalmadı?
Kısa Cevap

İslam Peygamberi (s.a.a) Allah’ın isteği ve takdiri üzerine ders okumamış; hiçbir zaman bir üstadın yanına gitmemiş ve hiçbir kitap yazmamıştır. Bu ilahi takdirin nedeni de kâmilen açıktır. Zira peygamberin ebedi mucizesi Kur’an adındaki kitabıdır. Normal olarak okuma ve yazması olan bir kimsenin kitap getirmesi olanaksız bir iş değildir. Dolayısıyla okuma ve yazması olmuş olsaydı en azından bazı kimseler için şöyle bir şüphenin şekillenmesi söz konusu olabilirdi: Bu kitap (Kur’an) Peygamber’in (s.a.a) zihni düşünceleri ve öğretmeninin vermiş olduğu eğitiminin verdiği verilerin neticesinde oluşturulmuş zihinsel öğretilerdir. İmam Ali (a.s) ve İmam Seccad (a.s) dışında diğer Masum imamlardan (s.a.) bize kitabın ulaşmamasının birçok muhtelif nedenleri vardır. İnsanların toplumsal rehberlik ve imamet vazifesi, zamansal has şartların var olması, öğrencilerinin var olması ve hadis yazan yazarların bulunması bu nedenlerden bir kaçıdır.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuz birkaç açıdan incelenebilir:

1.   İslam Peygamberi’nin (s.a.a) var olduğuna dair:

 Peygamber efendimiz (s.a.a) çok özel şartlara sahip olan bir zamanda yaşıyordu. İslam Peygamberi (s.a.a) Allah’ın isteği ve takdiri üzere ders okumamış ve hiçbir zaman bir üstadın yanına gitmemiş ve hiçbir kitap yazmamıştır. Bu ilahi takdirin nedeni de kâmilen açıktır.

Zira peygamberin ebedi mucizesi Kur’an adındaki kitabıdır. Normal olarak okuma ve yazması olan bir kimsenin kitap getirmesi olanaksız bir iş değildir dolayısıyla okuma ve yazması olmuş olsaydı en azından bazı kimseler için şöyle bir şüphenin şekillenmesi söz konusu olabilirdir: Bu kitap (Kur’an) Peygamber’in (s.a.a) zihni düşünceleri ve öğretmenlerinin eğitimi neticesinde oluşturulmuş öğretilerdir. Zira Kur’an’da şöyle buyuruyor: “Sen şu Kur’an’dan önce hiçbir kitap okumuyor ve onu sağ elinle yazmıyordun. (Okuyup yazsaydın) o takdirde batıl peşinde koşanlar, şüpheye düşerlerdi. [1]

Buna binaen okuma ve yazma niteliğinin her insan için kemal sayıldığı doğrudur. Ama bazen, bazı nedenler dolayısıyla ve bazı şartlar gereğince okuma ve yazmanın olmayışı kemal sayılır. Bu peygamberlere özellikle son peygamber’e (s.a.a) kamilen sıdk etmektedir. Eğer okumuş bir bilgin veya bilgili ve çok okuyan filozof nübüvvet iddiasında bulunsa ve semavi kitap unvanıyla bir kitap sunmuş olsaydı; acaba bu kitap ve mektep kendi düşüncelerinin eseri değil midir, şeklindeki vesvese ve şüphelerin akla gelmesi muhtemel olmayacak mıydı? “Şayet peygamber efendimizin (s.a.a) hatta nübüvvetinden sonra bile bir şeyleri yazmamış olması İslam karşıtlarının eline bir kozun geçmesi içindir. [2] Ama o kendi ilimlerinin tümünü vahiyden öğreniyordu.” [3]

Hafız’ın dediği gibi:

Benim yazarım mektebe gitmedi, yazı yazmadı

Gamze ile mesele öğreten yüz müderris oldu . [4]

2. Ama neden İmamlar (a.s) kitap yazmadılar? Sorusuna gelince şunları dememiz mümkündür:

Mutlak bir şekilde imamlar bir şey yazmadığını söylemek doğru değildir. Zira imamların babası olarak adlandırılan İmam Ali (a.s), meşhur bir kitap yazmışlardır ki bu kitap onun masum evlatlarının sözlerinde “Ali’nin (a.s) kitabı” şeklinde tanınmıştır. [5] İmam Seccad’dan (a.s) da maruf Sahife-i Seccadiye elimize ulaşmıştır. Evet! Günümüzde Ali’nin (a.s) kitabı olarak bilinen kitap elimizde bulunmamaktır. Kur’an tefsiri konusunda da, Kur’an-ı nüzul sebebi ve bazı tefsirlerini ilk toplayan İmam Ali’dir (a.s), ancak halifeler ve onların peşi takip eden halk tarafından İslam’ın ilk yıllarında olan bazı olaylar sonucu, kabul görülmedi. [6]

Masum imamlar (a.s) tarafından yazılan bu kitaplar dışında, onlardan başka bir el yazması rapor edilmemiştir. Bunun nedenini birkaç maddede özetleyebiliriz:

2-1. Halkın toplumsal rehberliği ve imametliği bağlamında imamların vazifeleri:

Her zamanın İmamın omuzlarına yüklenmiş olan vazifeler o kadar geniş ve kapsamlıdır ki, kitap yazmak bunlara karşı çok küçük bir şey gelirdi. İmam bir yazar veya müellif değildir, o halkın zahiri ve manevi rehberlik vazifesini üstlenmiştir; O’nun vazifesi İslam yolunda canlarını feda edecek mücahit ve temiz insanları yetiştirmektir. İmam’ın vazifesi halkın bütün dünyevi ve uhrevi meselelerini denetlemektir. Her ne kadar bu iş de (kitap yazma) çok önemli konulardan sayılıyor ise de, ama İmam’ın daha önemli işler ile meşgul olmasından dolayı bu işlere zaruretin icap ettiğinden daha fazla vakit ayırmamışlardır. Zahiren bu zaruret ve vakit genişliği İmam Ali (a.s) ve İmam Seccad’ın (a.s) haricindekiler için vücuda gelmemiştir.

2-2. Özel zamansal şartlarının varlığı:

Bu delil iki yönden incelenebilir:

Birincisi: Halkın teveccühsüz ve ilgisiz olmaları: İmamların hazırda bulundukları dönemdeki halk, hükümet yerini işgal ve gasıp eden kimseler tarafından oluşturulmuş olunduğu şartlar nedeniyle Ehlibeyt’e (a.s) gereken teveccüh göstermiyorlardı. Masum imamların (a.s) evlerine çekilme sebeplerinin asıl nedeni, halkın isteksiz ve ilgisiz olmalarıydı. Elbette halkın bu isteksizliği Ehlibeyt’in (a.s) makam ve şanlarından her hangi bir şey eksiltmedi, bilakis halkın sahip oldukları bu durumu bütün zararları yine halka yönelikti. Her halükarda bir nazar, fikir yâda bu tür hususiyetlere haiz bir metnin yazılıp insanlara sunulması kendi başına toplumsal olgunluk gerektirmektedir. Zahiren böyleli bir olgunluk toplumda uluşmamıştı.  

İkincisi- Özel zamanda takiye ortamının vücuda gelmesi. Bu boğucu ortamın var olması sadece İmamların kendilerinin söylemiş oldukları sözlere ve yazdıkları mektuplara yönelik değildi, bilakis bu durum imamların (a.s) ashapları tarafından yazılmış olan şeyler karşısında da oluşmuştu. İmam Cevad’ın (a.s) ashabından birisi imama şöyle bir şey söylüyor: “ Üstatlarımız İmam Bakır (a.s) ve İmam Sadık’tan (a.s) rivayetler nakil etmiş ve yazmışlar, ancak sıkı bir takiye döneminden geçtikleri için kitaplarını sakladılar ve toplumda yayılmasını önlediler; şimdi bu kitaplarla ne yapmamız gerekir? İmam şöyle buyurdu: O kitaplarda sorun yok onları yayınlayabilirsiniz.” [7]

Buna binaen, imamların ellerine kalem alıp (bırak kitap yazmalarını bir yana) bir mektup yazmak bile kendileri için çok zor idi. Bunun en önemli delillerinden bir tanesi o dönemlerde sıkı bir takiye ortamının var olmasıdır. Emevi ve Abbasi hükümetleri tarafından masum imamlar (a.s), imamet dönemleri boyunca şiddetli bir şekilde kontrol ve gözetim altında tutuluyorlardı. Bu durum ve halet imamlar (a.s) döneminde bazen azalıyor ve bazen de şiddetleniyor olmuş olsa da onların tümü takiye gölgesi ve şemsiyesi altında yaşıyorlardı. Bu ortam o kadar baskıcı idi ki İmam Bakır (a.s) takiyenin önemliliği bağlamda şöyle buyuruyor: “Takiye benim ve babalarımın dinidir.” [8]    

2-3- Hadis öğrenci ve yazarlarının bulunması: İmamların (a.s) buyruk ve hadislerini yazma vazifesini, muhaddisler adıyla meşhur olan imamların bazı ashabı üstlenmişlerdir. Bundan dolayı, İmamların rivayetleri onların ashabının zahmet ve çabalarıyla bize ulaşmıştır. Yani imamlar (a.s) tarafından kitap yazılmamış olsa bile onlar tarafından alınan tedbirler hadislerin yok olmasını önlemişlerdir. Evet, belki şöyle diyebiliriz; eğer imamların (a.s) kendileri kitap yazmış olsalardı onlarda ihtilaf olmazdı? Ama kesinlikle böyle bir durum söz konusu değildir; zira eğer imamların (a.s) kendileri bile kitap yazmış olsalardı, diğer ashaplarının yazmış oldukları kitaplarında olduğu gibi onlarınkinde de kirli eller ve tahrif edici kimselerin müdahalesinden masum kalamazlardı. Belki ashaplarının kitaplarını tahrif etmek için gösterdikleri şiddetli çaba, onların kitaplarını tahrif etmek için daha çok olurdu. İmamlara nispet edilen tahrif edilmiş bu kitaplarla halkın yoldan çıkması daha şiddetli olurdu; çünkü halk ve hatta muhaddisler, bu kitapların imamlara (a.s) ilişkilendirilmesiyle içinde hata ve yanlışlık olacağı ihtimalini vermezler ve diğer ashabın kitaplarında olduğu gibi tashih ve düzenleme fikrine düşmezlerdi. Sonuç itibarıyla imamlar (a.s) tarafından kitap yazılmasının bir faydası olmazdı.

Konumuza son vermeden önce şunu hatırlatmakta yarar var: “sorduğunuz soruda hadis kitaplarında birçok çelişkiler var olduğunu” söylediniz. Ama bu söz doğru değildir. Bilakis Zahiri olarak bazı rivayetler arasında kendisini gösteren çelişkiler İslam düşünürleri tarafından gösterilen çaba ve çalışma neticesinde çözülmüş durumundadır.  Bizim hadislerimiz tarih boyunca İmamların ashabı ve bizzat imamlarımızın (a.s) kendileri tarafından tasfiye ve düzenlenmiştir. Fakihlerin görüşlerinde de aralarında zahiren çelişki var olan hadisler çözülmüştür.

Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi için aşağıdaki adrese müracaat edininiz:

Soru: 11599 (Sayte: 11455) (taşhis ve tamyizi ahadis sahih).                   



[1] Ankebut / 48

[2] Mutahhari, Murtaza, “ Peygamber-i Ümmi” , Tahran: Sadra, 1378, h.ş. s. 6.

[3] Mekarim Şirazi, Nasır, “ Tefsiri Numune ” Tahran: kitabi İslamiye, 1374 h.ş., c.16, s. 308, Dar-ul.

[4] Nigarı men ki bı mektep nereft ve hat ne nivişt

Bi gamze, mesele amuz-i sed muderris şod . (“ Divanı Hafız ”, 167. Gazel).

[5] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, Kafi , Tahran: Dar-ul kitabi İslamiye, 13651, h.ş. c. s. 41.

[6] Daha fazla bilgi için Soru: 4687 (Site: 4954) müracaat ediniz.

[7] Kafi ”, c. 1, s. 53.

[8] Kafi ”, c. 2, s. 219.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7481 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Aşura günü oruç tutma hakkında Peygamberden (s.a.a) hadis var mı? Aşura günü oruç tutmak müstehap mıdır?
    10676 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/15
    Şianın muteber kaynaklarında Hz. Muhammed’den (s.a.a) aşura günü oruç tutmanın müstehap olduğunu gösteren herhangi bir hadise rastlanmamaktadır. Sadece O’nun (s.a.a) siretinde aşura günü oruç tuttuğunu gösteren hadisler vardır. Örneğin bir hadiste İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resulullah (s.a.a) aşura günü oruç tutardı.’ Ama böyle rivayetleri esas alarak ...
  • acaba hem Allah-ı sevmek ve hem de ondan korkmak mümkün müdür?
    9244 Pratik Ahlak 2010/12/18
    Allah u Teâlâ'ya yönelik, ümit ile korkunun birlikte ve beraber oluşları, bazı yerlerde ve zamanlarda da mehabetin oluşu hiç de hayret verici bir durum değildir. Zira bu durum yaşamımızın her tarafını kapsamış, ancak biz bu durumdan, bu durumun şiddetli bir şekilde açık olduğundan dolayı gafiliz. ...
  • Hz Zehra’nın şehadetinin kesin tarihi nedir?
    10332 تاريخ بزرگان 2012/04/15
    Hz Zehra’nın (a.s) şehadet günü hakkında tarih kitaplarında birkaç görüş vardır. Bazı tarihçiler bunun Hz Peygamberin vefatından 40 gün sonra bazıları 6 ay sonra ve bir grup da 8 ay sonra gerçekleştiğini belirtmiştir. Aynı şekilde imamlarımızdan (a.s) nakledilen rivayetlerde iki tarih belirtilmiştir ve birçok Şia âlimi Hz ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10983 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Yaşamımda sürekli sorun ve buhranlarla karşı karşıyayım, benim için bir çözüm yolu var mıdır?
    7409 Eski Kelam İlmi 2011/04/11
    İnsanlar sürekli değişik yollarla Allah’ın sınamasına tabi tutulur ve başarılı şahıslar ancak bu sınamalardan yüz akıyla çıkanlardır. Bu esas uyarınca Allah’ın rahmetinden meyus olmayın ve Allah’a dua etmeyle, O’ndan rızık talebinde bulunmayla ve sorunları gidermeyi istemeyle birlikte mevcut durumunuzun iyilileşmesi için çalışın. Her halükarda ...
  • Neden Allah boşanmadan çok nefret etmektedir?
    9671 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/03/12
    Boşanma ve evlilik arasında bir karşıtlık bulunduğundan, Allah’ın boşanmadan nefret etmesinin nedenini öğrenmek için, ilkönce evliliğin önemi açıklanmalıdır.[1] Yüce Allah Kur’an’da insanların çift yaratılmasını huzur ve sükûnet sağlayan ilahi ayet ve nişanelerden saymıştır.[2] Masumların (a.s) rivayetlerinde de evlilik büyük bir öneme ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8109 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Yezit İmam Hüseyin’i (a.s) neden öldürdü?
    14560 Eski Kelam İlmi 2011/08/03
    Birçok delil Yezit b.Muaviye’nin ahiret ve kıyamete hiçbir inancı olmadığını göstermektedir. O, üç yıllık yönetimi süresince İmam Hüseyin’i (a.s) şehit etmek, Medine’yi yağmalamak ve tahrip etmek, sahabelerden ve diğer kesimlerden[1] birçok ferdi öldürmek ve Allah’ın evini taşa tutmak ve ...
  • İlim ve ameli birleştirmek için uygun ve etkili çözüm nedir?
    6344 Pratik Ahlak 2012/01/18
    İslamî usuller esasınca, ancak salih ameli peşinden getiren bir ilim ve bilgi faydalı olabilir. Ama bununla birlikte bazı âlimlerin salih amel işlemekten geri kaldığını gözlemlemekteyiz. Bu konu değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Mesela onlar sadece bir takım ıstılahları öğrenmiş, gerçek bilgin olmamış, bilgilerine önem vermemiş, dünya hayatını ahirete tercih etmiş, dinî ...

En Çok Okunanlar