Gelişmiş Arama
Ziyaret
11697
Güncellenme Tarihi: 2012/02/19
Soru Özeti
Neden Peygamber ve imamların kendileri sözlerini kitap halinde yazmadılar?
Soru
Hadis kitaplarında bir sürü çelişkiler bulunmaktadır. Neden Peygamber ve İmamların kendileri hadis içeren kitaplar yazmadılar? Neden Kur’an için tefsir yazmadılar? Diğer yazarlardan kitaplar elimize ulaştı ama imamlardan bizim için geride bir şey kalmadı?
Kısa Cevap

İslam Peygamberi (s.a.a) Allah’ın isteği ve takdiri üzerine ders okumamış; hiçbir zaman bir üstadın yanına gitmemiş ve hiçbir kitap yazmamıştır. Bu ilahi takdirin nedeni de kâmilen açıktır. Zira peygamberin ebedi mucizesi Kur’an adındaki kitabıdır. Normal olarak okuma ve yazması olan bir kimsenin kitap getirmesi olanaksız bir iş değildir. Dolayısıyla okuma ve yazması olmuş olsaydı en azından bazı kimseler için şöyle bir şüphenin şekillenmesi söz konusu olabilirdi: Bu kitap (Kur’an) Peygamber’in (s.a.a) zihni düşünceleri ve öğretmeninin vermiş olduğu eğitiminin verdiği verilerin neticesinde oluşturulmuş zihinsel öğretilerdir. İmam Ali (a.s) ve İmam Seccad (a.s) dışında diğer Masum imamlardan (s.a.) bize kitabın ulaşmamasının birçok muhtelif nedenleri vardır. İnsanların toplumsal rehberlik ve imamet vazifesi, zamansal has şartların var olması, öğrencilerinin var olması ve hadis yazan yazarların bulunması bu nedenlerden bir kaçıdır.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuz birkaç açıdan incelenebilir:

1.   İslam Peygamberi’nin (s.a.a) var olduğuna dair:

 Peygamber efendimiz (s.a.a) çok özel şartlara sahip olan bir zamanda yaşıyordu. İslam Peygamberi (s.a.a) Allah’ın isteği ve takdiri üzere ders okumamış ve hiçbir zaman bir üstadın yanına gitmemiş ve hiçbir kitap yazmamıştır. Bu ilahi takdirin nedeni de kâmilen açıktır.

Zira peygamberin ebedi mucizesi Kur’an adındaki kitabıdır. Normal olarak okuma ve yazması olan bir kimsenin kitap getirmesi olanaksız bir iş değildir dolayısıyla okuma ve yazması olmuş olsaydı en azından bazı kimseler için şöyle bir şüphenin şekillenmesi söz konusu olabilirdir: Bu kitap (Kur’an) Peygamber’in (s.a.a) zihni düşünceleri ve öğretmenlerinin eğitimi neticesinde oluşturulmuş öğretilerdir. Zira Kur’an’da şöyle buyuruyor: “Sen şu Kur’an’dan önce hiçbir kitap okumuyor ve onu sağ elinle yazmıyordun. (Okuyup yazsaydın) o takdirde batıl peşinde koşanlar, şüpheye düşerlerdi. [1]

Buna binaen okuma ve yazma niteliğinin her insan için kemal sayıldığı doğrudur. Ama bazen, bazı nedenler dolayısıyla ve bazı şartlar gereğince okuma ve yazmanın olmayışı kemal sayılır. Bu peygamberlere özellikle son peygamber’e (s.a.a) kamilen sıdk etmektedir. Eğer okumuş bir bilgin veya bilgili ve çok okuyan filozof nübüvvet iddiasında bulunsa ve semavi kitap unvanıyla bir kitap sunmuş olsaydı; acaba bu kitap ve mektep kendi düşüncelerinin eseri değil midir, şeklindeki vesvese ve şüphelerin akla gelmesi muhtemel olmayacak mıydı? “Şayet peygamber efendimizin (s.a.a) hatta nübüvvetinden sonra bile bir şeyleri yazmamış olması İslam karşıtlarının eline bir kozun geçmesi içindir. [2] Ama o kendi ilimlerinin tümünü vahiyden öğreniyordu.” [3]

Hafız’ın dediği gibi:

Benim yazarım mektebe gitmedi, yazı yazmadı

Gamze ile mesele öğreten yüz müderris oldu . [4]

2. Ama neden İmamlar (a.s) kitap yazmadılar? Sorusuna gelince şunları dememiz mümkündür:

Mutlak bir şekilde imamlar bir şey yazmadığını söylemek doğru değildir. Zira imamların babası olarak adlandırılan İmam Ali (a.s), meşhur bir kitap yazmışlardır ki bu kitap onun masum evlatlarının sözlerinde “Ali’nin (a.s) kitabı” şeklinde tanınmıştır. [5] İmam Seccad’dan (a.s) da maruf Sahife-i Seccadiye elimize ulaşmıştır. Evet! Günümüzde Ali’nin (a.s) kitabı olarak bilinen kitap elimizde bulunmamaktır. Kur’an tefsiri konusunda da, Kur’an-ı nüzul sebebi ve bazı tefsirlerini ilk toplayan İmam Ali’dir (a.s), ancak halifeler ve onların peşi takip eden halk tarafından İslam’ın ilk yıllarında olan bazı olaylar sonucu, kabul görülmedi. [6]

Masum imamlar (a.s) tarafından yazılan bu kitaplar dışında, onlardan başka bir el yazması rapor edilmemiştir. Bunun nedenini birkaç maddede özetleyebiliriz:

2-1. Halkın toplumsal rehberliği ve imametliği bağlamında imamların vazifeleri:

Her zamanın İmamın omuzlarına yüklenmiş olan vazifeler o kadar geniş ve kapsamlıdır ki, kitap yazmak bunlara karşı çok küçük bir şey gelirdi. İmam bir yazar veya müellif değildir, o halkın zahiri ve manevi rehberlik vazifesini üstlenmiştir; O’nun vazifesi İslam yolunda canlarını feda edecek mücahit ve temiz insanları yetiştirmektir. İmam’ın vazifesi halkın bütün dünyevi ve uhrevi meselelerini denetlemektir. Her ne kadar bu iş de (kitap yazma) çok önemli konulardan sayılıyor ise de, ama İmam’ın daha önemli işler ile meşgul olmasından dolayı bu işlere zaruretin icap ettiğinden daha fazla vakit ayırmamışlardır. Zahiren bu zaruret ve vakit genişliği İmam Ali (a.s) ve İmam Seccad’ın (a.s) haricindekiler için vücuda gelmemiştir.

2-2. Özel zamansal şartlarının varlığı:

Bu delil iki yönden incelenebilir:

Birincisi: Halkın teveccühsüz ve ilgisiz olmaları: İmamların hazırda bulundukları dönemdeki halk, hükümet yerini işgal ve gasıp eden kimseler tarafından oluşturulmuş olunduğu şartlar nedeniyle Ehlibeyt’e (a.s) gereken teveccüh göstermiyorlardı. Masum imamların (a.s) evlerine çekilme sebeplerinin asıl nedeni, halkın isteksiz ve ilgisiz olmalarıydı. Elbette halkın bu isteksizliği Ehlibeyt’in (a.s) makam ve şanlarından her hangi bir şey eksiltmedi, bilakis halkın sahip oldukları bu durumu bütün zararları yine halka yönelikti. Her halükarda bir nazar, fikir yâda bu tür hususiyetlere haiz bir metnin yazılıp insanlara sunulması kendi başına toplumsal olgunluk gerektirmektedir. Zahiren böyleli bir olgunluk toplumda uluşmamıştı.  

İkincisi- Özel zamanda takiye ortamının vücuda gelmesi. Bu boğucu ortamın var olması sadece İmamların kendilerinin söylemiş oldukları sözlere ve yazdıkları mektuplara yönelik değildi, bilakis bu durum imamların (a.s) ashapları tarafından yazılmış olan şeyler karşısında da oluşmuştu. İmam Cevad’ın (a.s) ashabından birisi imama şöyle bir şey söylüyor: “ Üstatlarımız İmam Bakır (a.s) ve İmam Sadık’tan (a.s) rivayetler nakil etmiş ve yazmışlar, ancak sıkı bir takiye döneminden geçtikleri için kitaplarını sakladılar ve toplumda yayılmasını önlediler; şimdi bu kitaplarla ne yapmamız gerekir? İmam şöyle buyurdu: O kitaplarda sorun yok onları yayınlayabilirsiniz.” [7]

Buna binaen, imamların ellerine kalem alıp (bırak kitap yazmalarını bir yana) bir mektup yazmak bile kendileri için çok zor idi. Bunun en önemli delillerinden bir tanesi o dönemlerde sıkı bir takiye ortamının var olmasıdır. Emevi ve Abbasi hükümetleri tarafından masum imamlar (a.s), imamet dönemleri boyunca şiddetli bir şekilde kontrol ve gözetim altında tutuluyorlardı. Bu durum ve halet imamlar (a.s) döneminde bazen azalıyor ve bazen de şiddetleniyor olmuş olsa da onların tümü takiye gölgesi ve şemsiyesi altında yaşıyorlardı. Bu ortam o kadar baskıcı idi ki İmam Bakır (a.s) takiyenin önemliliği bağlamda şöyle buyuruyor: “Takiye benim ve babalarımın dinidir.” [8]    

2-3- Hadis öğrenci ve yazarlarının bulunması: İmamların (a.s) buyruk ve hadislerini yazma vazifesini, muhaddisler adıyla meşhur olan imamların bazı ashabı üstlenmişlerdir. Bundan dolayı, İmamların rivayetleri onların ashabının zahmet ve çabalarıyla bize ulaşmıştır. Yani imamlar (a.s) tarafından kitap yazılmamış olsa bile onlar tarafından alınan tedbirler hadislerin yok olmasını önlemişlerdir. Evet, belki şöyle diyebiliriz; eğer imamların (a.s) kendileri kitap yazmış olsalardı onlarda ihtilaf olmazdı? Ama kesinlikle böyle bir durum söz konusu değildir; zira eğer imamların (a.s) kendileri bile kitap yazmış olsalardı, diğer ashaplarının yazmış oldukları kitaplarında olduğu gibi onlarınkinde de kirli eller ve tahrif edici kimselerin müdahalesinden masum kalamazlardı. Belki ashaplarının kitaplarını tahrif etmek için gösterdikleri şiddetli çaba, onların kitaplarını tahrif etmek için daha çok olurdu. İmamlara nispet edilen tahrif edilmiş bu kitaplarla halkın yoldan çıkması daha şiddetli olurdu; çünkü halk ve hatta muhaddisler, bu kitapların imamlara (a.s) ilişkilendirilmesiyle içinde hata ve yanlışlık olacağı ihtimalini vermezler ve diğer ashabın kitaplarında olduğu gibi tashih ve düzenleme fikrine düşmezlerdi. Sonuç itibarıyla imamlar (a.s) tarafından kitap yazılmasının bir faydası olmazdı.

Konumuza son vermeden önce şunu hatırlatmakta yarar var: “sorduğunuz soruda hadis kitaplarında birçok çelişkiler var olduğunu” söylediniz. Ama bu söz doğru değildir. Bilakis Zahiri olarak bazı rivayetler arasında kendisini gösteren çelişkiler İslam düşünürleri tarafından gösterilen çaba ve çalışma neticesinde çözülmüş durumundadır.  Bizim hadislerimiz tarih boyunca İmamların ashabı ve bizzat imamlarımızın (a.s) kendileri tarafından tasfiye ve düzenlenmiştir. Fakihlerin görüşlerinde de aralarında zahiren çelişki var olan hadisler çözülmüştür.

Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi için aşağıdaki adrese müracaat edininiz:

Soru: 11599 (Sayte: 11455) (taşhis ve tamyizi ahadis sahih).                   



[1] Ankebut / 48

[2] Mutahhari, Murtaza, “ Peygamber-i Ümmi” , Tahran: Sadra, 1378, h.ş. s. 6.

[3] Mekarim Şirazi, Nasır, “ Tefsiri Numune ” Tahran: kitabi İslamiye, 1374 h.ş., c.16, s. 308, Dar-ul.

[4] Nigarı men ki bı mektep nereft ve hat ne nivişt

Bi gamze, mesele amuz-i sed muderris şod . (“ Divanı Hafız ”, 167. Gazel).

[5] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, Kafi , Tahran: Dar-ul kitabi İslamiye, 13651, h.ş. c. s. 41.

[6] Daha fazla bilgi için Soru: 4687 (Site: 4954) müracaat ediniz.

[7] Kafi ”, c. 1, s. 53.

[8] Kafi ”, c. 2, s. 219.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dininde hatemiyetin hakikati nedir ve Sayın Suruş’un görüşünün eleştirileri nelerdir?
    10888 Yeni Kelam İlmi 2010/06/02
    Birkaç noktaya dikkat etmek faydalı olabilir:1. Peygamberliğin son bulması ve buna tabi olarak İslam dinin son din olması, Ahzab Suresinin 40. ayetinde belirtilmiştir ve bu ayet mana itibariyle, İslam dininin son din olması vesilesiyle peygamberlikte sona ermiş ve artık peygamberin gelmesi mümkün değildir.2. Bir açıdan hatemiyetin sırrı şunlara ...
  • İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi hangi alanları kapsamına alır?
    9392 Politika Felsefesi 2011/04/11
    İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi onun temel görüşlerinden bir parça sayılır ve çeşitli alanlardaki düşünceleri ile ilişki içindedir. Çok yönlü bir şahsiyet olan İmam Humeyni'den irfan, fıkıh, felsefe, kelam ve siyaset alanlarında bir çok eser kalmıştır. O İslami düşünceye dayalı bir düzenin kurucusu ve lideri olduğu ...
  • Yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddeden ayetler hangileridir? Bu ayetler Allah’ın ruhunu insana üflemesi meselesiyle nasıl bir uyum sağlamaktadır?
    16190 Tefsir 2011/10/20
    Tevhid inancından, ister insan olsun ister başka şey, hiç bir şeyin Allah’a benzeme imkanının olmadığı manası çıkmaktadır. Kur’an’da birçok ayet yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddetmektedir. Örneğin:1- ‘Ve ona, bir tek eşit ve benzer yoktur.’2- ‘Ona hiçbir benzer yoktur’3- ‘Artık Allah'a eşit varlıklar tanımayın; şüphe yok ki Allah ...
  • İslamî olmayan devletlerin bankalarından borç almanın hükmü nedir?
    6785 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/22
    “Borç almak devlet bankasından olsa dahi zatı itibariyle şerî otoritenin iznine bağlı değildir ve faizli olsa bile durum hükmü açısından doğrudur. Ancak faizli olması durumunda ister Müslüman’dan veya Müslüman olmayandan, ister İslam devletinden veya İslamî olmayan bir devletten alınmış olsun sorumluluk açısından haramdır. Harama bulaşmayı caiz ...
  • Bakire kızla geçici evlilik yapmanın hükmü nedir?
    13636 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/09/07
    Günümüzde ki taklit merciilerin çoğunluğu bakire kızın geçici veya daimi evliliğinde babanın izninin şart olduğunu söylüyorlar. Baba olmadığı zaman babanın babasından izin alması gereklidir. Eğer bakire olmazsa veya baba ve babanın babası olmazsa izine ...
  • Neden Kur’an sizler kadınlarınızı dövebilirsiniz diye buyurmaktadır?
    8943 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Kur’an’da tavsiye edilmiş üçüncü taktik (öğüt verme ve yataktan uzaklaştırmadan sonra) hakkında, ilk bakışta insan, istediği şekilde kadına davranması ve yumruk, tokat ve tekmeyle onu teslim alması için İslam’ın erkeğe imkan tanımak istediği sanısına kapılabilir. Oysaki durum asla bundan ibaret değildir. Kadınların isyan etmesi, vazife ve sorumluluklarına sırt çevirmede ...
  • İslam Peygamber’inin mektuplarını padişahlara kim ulaştırmaktaydı?
    3462 Tarih 2020/01/20
  • Habil ve Kabil kimle evlendiler?
    82846 Tefsir 2009/06/17
    Tarih ve hadis kaynaklarına göre bugünkü insan soyu ne Habil nede Kabil’in soyundandır. Bu günkü insanlar Hz. Adem’in diğer oğlu olan Şeys veya Hibetu’llah’ın soyundandır.Ancak, Hz. Adem’in çocuklarının evlenmesine gelince Müslüman bilginler bu konuda farklı görüşlere sahiptirler ve genelde şu iki görüşten birini ...
  • Kur’an’da kaç tane kelime vardır?
    15688 Kur’anî İlimler 2011/04/28
    Müslümanlar, İslamın başlangıcından bu yana semavi kitapları Kur’an’a her yönüyle büyük önem vermiş, onun bütün kelimelerini hatta Mekki ve Medeni olanları bile ayrı ayrı saymışlardır. Bu sayımdan elde edilen rakamlar şöyledir:Mekki kelimeler 45653, Medeni kelimeler 32154’tür. Buna göre Kur’an-ı Kerim’deki kelimlerin toplamı: 77807’dir.
  • Örfün geçerliliği ne ölçüdedir ve onu belirlemek kime aittir? Acaba örf değişebilir mi?
    7680 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Örfün lügatte iki manası vardır:a) Beğenilen işb) Marifet ve TanımaFakihler ...

En Çok Okunanlar