Gelişmiş Arama
Ziyaret
15901
Güncellenme Tarihi: 2012/01/05
Soru Özeti
Melekler İmamların mı nurundan yaratıldılar ve görevleri İmam Hüseyin’e ağlamak mıdır?
Soru
Şiiler diyorlar ki: Melekler İmamların nurundan yaratılmıştır. Onların vazifelerinden biri İmam Hüseyin’in kabrinin üstünde ağlamaktır. Allah 4 bin meleğe kıyamet gününe kadar İmam Hüseyin’e ağlamalarını emretmiştir. Melekler İmam Hüseyin’i ziyaret etmek için Allah’tan izin alıyorlar ve grup grup Onun (a.s) ziyaretine gidip geliyorlar. (Bak: Camiu’l Fevaid, s.334)
Kısa Cevap

1) Şii ve Sünni kaynaklardaki rivayetler, meleklerin nurdan yaratıldıkları hususunda her hangi bir şüpheye yer bırakmamaktalar. Kimi Şii rivayetlerde başta melekler olmak üzere bütün varlıkların Peygamberimizin (s.a.a), Masum İmamların (a.s) nurlarından veya çeşitli nurlardan yaratıldıklarına dair işaretler vardır. Yine Ehl-i Sünnetin kaynaklarında birinci halife vs. gibilerin peygamberin nurundan yaratıldığına dair hadisler gelmiştir. Şii ve Sünni kaynaklarda gelen bu gibi rivayetler onların tümünün böyle bir inanca sahip olduğunu göstermez. Ancak Şii rivayet kaynaklarında ‘Tiynet’ başlığı altında rivayetler var ki kolay kolay göz ardı edilecek türden değildirler.

2) Meleklerin İmam Hüseyin’e (a.s) ağlamaları ve ziyaret etmeleri konusunda gerek Şii kaynaklarda gelen rivayetler, gerekse Sünni kaynaklardaki benzer rivayetler bunun kesin ve şüphe götürmez konulardan olduğunu göstermektedir.    

Ayrıntılı Cevap

Alimler ve araştırmacıların her biri alemdeki yaratılış hakikatlerini anlamak için çeşitli yol ve metotlar izlerler. Ayet ve rivayetlerin zahirine bakmak, başka bir ifadeyle ‘nakilcilik’ bu metotlardan biridir. Bu metodun yanı sıra alimler kendi fikri eğlimlerinin etkisinde de kalmışlardır. Akıl, felsefe ve irfan gibi düşünce metotları bu eğilimlerdendir. Onlar rivayetleri tefsir edip onlardan istifade ederken mutlaka bu eğilimlerin etkisi altında kalırlar. Şöyle ki, filozof, kelamcı, arif ve hadiscilerin kainatı tanıma metotlarında temel farklılıklar vardır. Bu farklılığın nedeni yukarıda da işaret edildiği gibi onların konuya farklı yollardan yaklaşmalarıdır. Bu yüzden ‘yaratılış’ meselesi hakkında yapılan tefsir ve açıklamalar hep değişik olmuştur. Örneğin, bazı filozofların öne sürdükleri ‘on akıl’ ve bunların kainatın yaratılışı konusundaki dahli, aynı şekilde kimi muhaddislerin tevilci yaklaşımları bu türdendir. Dolayısıyla meleklerin nasıl yaratıldığı konusunu incelerken meseleye ciddi bir şekilde yaklaşmamız gerekir.

Ayrıca defalarca söylendiği gibi Şii ve Sünni kaynaklarda gelen rivayetlerin tümünün sahih olduğuna dair bir delil yoktur. Rivayetlerin sahih olup olmadığını bilmek, alimlerin ‘Rical’ ilminden faydalanmalarıyla mümkündür. Bu yüzden her iki mezhebin alimleri rivayetleri bu tür inceleme esasına göre çeşitli kısımlara ayırmışlardır. Mesela Ehl-i Sünnet, rivayetleri, bazı hadis mecmualarında toplamış ve onlara ‘Sihah’ adını vermiştir.
Sünni ve Şii kaynaklarındaki bazı rivayetler, varlıklar yaratılmadan önce Peygamberimizin nurunun yaratıldığını göstermektedirler. [1] Ehl-i Sünnetin hadis kaynaklarında, Ebu Bekr’in Peygamberin nurundan, ikinci halife, Aişe vs. gibilerin Ebu Bekr’in nurundan yaratıldığına dair Resul-i Ekrem’den hadisler nakledilmiştir. [2]

Şii kaynaklarında da meleklerin bazen Peygamberin ve İmamların nurundan, bazen de değişik nurlardan yaratıldığını belirten hadislerle karşılaşmaktayız. ‘Tinet Rivayetler’i diye bilinen bu tür rivayetleri tümüyle reddetmek olmaz. Onları dikkatlice incelemek gerekir.

Şii alimlerinin çeşitli konularda nasıl bir inanca sahip olduklarını öğrenmek için onların yazdıkları kitaplara başvurmak gerekir. [3] Şii kaynaklardaki bir veya birkaç rivayete bakarak onların Şiinin tüm inancını oluşturduğunu düşünmek sakıncalıdır. Zira Şii kitaplarının içinde de alimlerin çeşitli nedenlerden dolayı doğruluğunu onaylamadığı rivayetler mevcuttur. Ayrıca bazı ahbar haberlerden yola çıkarak doğru bir inancın temelleri atılamaz. Belli bir ravinin meleklerin İmamların nurundan veya birinci halifenin Peygamberin nurundan yaratılması konusunda naklettiği bir veya birkaç rivayetle -ki başka ravilerin o rivayetler hakkında şüpheleri vardır- Şii veya Sünni alimlerinin inancının bu yönde olduğu söylenemez. Böyle görüşler, İslami mezheplerin Allah’ın sıfatları, cismani veya ruhani mead vb. farklı birçok yorum ve anlayışlarda olduğu gibi dinin kesin temelleriyle çelişmediği sürece insanın inancına zarar vermez.

Meleklerin İmam Hüseyin’e (a.s) ağlamaları ve Onu ziyaret etmeleri konusuna geçmeden önce birkaç noktanın açıklığa kavuşturulması gerekir:

1. Meleklerin bazı kimseler için ağlaması ve sevinmesi hakkında Şii ve Sünni kaynaklarda rivayetler mevcuttur. Biz, acaba bu iş nasıl oluyor [4] -meleklerde insanlar gibi ruhsal değişimler yaşarlar mı yani onlarda insanlar gibi üzücü veya sevindirici olayları gördüklerinde ve duyduklarında üzülüp sevinirler mi?- konusuna girmeden söz konusu rivayetler hakkında konuşacağız. Bu mesele (meleklerin ağlaması), önemli kişilere göğün veya yerin ağlaması, güneşin tutulması ya da rüzgarın ağlaması İslam öncesi edebiyatta da gelmiştir. Kur’an-ı Kerim’de bunlara değinmiştir. [5] Konuyla ilgili ayeti incelediğimizde şu sonuca varacağız ki kimi müfessirler yerin ve göğün ağlamasının, insanların yeryüzünde, meleklerinde gökyüzünde ağlaması anlamına geldiğini söylüyorlar.

Ama İslam’da bazı kimseler için yerin ve göğün ağlama ve sevinme meselesi Sünni ve Şii rivayetlerde açıkca gelmiştir.  

Meselenin daha iyi anlaşılması için her iki tarafında konuyla ilgili rivayetlerini aşağıda getiriyoruz.

 

Ehl-i Sünnet Kaynaklarındaki Rivayetler

1- Resul-i Ekrem (s.a.a) buyuruyor: ‘Mümin kimse -kendisine ağlayanı olmadığı halde- gurbette ölürse yer ve gök ona ağlarlar.’ [6]

Buna benzer bir rivayette yer ve gök yerine melekler kelimesi geçmiştir. [7]

2- Bir hadiste Hz. Adem (a.s) vefat ettiği zaman bütün yaratılmışların yedi gün ona ağladıkları rivayet edilmiştir. [8]

3- Resulullah (s.a.a), ibadetin etkisiyle tamamen değişime uğrayıp ağlayan bir gençle konuştuktan sonra ona ‘Şüphesiz senin ağlamanla gökte meleklerde ağladı.’ [9] diye buyurdu.

4- Bu alandaki önemli rivayetlerden biri Allah Resulünün (s.a.a) mücahidler hakkında buyurduğu şu hadisidir: ‘Aileleri onlarla (mücahidlerle) vedalaştığında evlerin duvarları onlar için ağlarlar.’ [10]

5- Kurtubi, Onlara ne gök ağladı, ne de yer...’ (Duhan/29) ayetini tefsir edeken şöyle diyor: ‘Yerin ve göğün ağlamasından maksadın yer ve gök meleklerinin ağlaması ve kelamda bir kelimenin takdirde tutulmuş olduğu söylenmiştir. Örneğin, ‘Şehire sor’ (Yusuf/82) ayetinde müfessirlerin çoğu onda ‘Halkına’ kelimesini takdirde tutmuşlardır.’ Sonra Allah Resulünden (s.a.a) şu hadisi naklediyor: ‘Her mümin için gökte iki kapı vardır. Birinden ona rızık nazil olur, diğerinden onun söz ve amelleri gider. Öldüğü zaman ona ağlarlar.’ Ardından Mücahid’in ‘Gök ve yer kırk gün mümine ağlarlar.’ dediğini nakletmiştir.

Ebu Yahya diyor ki: ‘Onun bu sözüne çok şaşırdım.’ Mücahid dedi ki: ‘Neden şaşırıyorsun? Yeryüzü kendisini rükusuyla abad eden kimseye neden ağlamasın? Gök kendisinde tesbihleri ve tekbirleri arılar gibi yankılanan kula neden ağlamasın?’ [11]

Meleklerin önemli kişilere de ağladığına dair hadisler var. Mesela meleklerin birinci halifenin dünyaya gelmesine, [12] ikinci halifenin iman getirmesine sevinmeleri [13] veya Saad b. Muaz’ın ruhu için sevinmeleri ve arşın onun için titremesi gibi. [14]

Meleklerin nazil olmasıda konumuzun bir parçasını oluşturmaktadır. Sözün uzamaması için birkaç örnekle yetineceğiz.

Bedir’de meleklerin Müslümanlara yardım etmek için nazil olmaları [15] veya Hanzala’ya gusül vermek ve Saad b. Muaz’ın cenazesini teşyi’i için gelmeleri bunlardandır. [16]

Şimdiye kadar söylenenlerden daha önemlisi göğün İmam Hüseyin’e (a.s) ağlaması hususunda birçok Ehl-i Sünnet kaynağında, aralarında manaya zarar vermeyecek şekilde biraz farklılık olmasına rağmen nakledilen bir rivayetin olmasıdır.

O rivayet ve yukarıdaki rivayetlerden bazıları Şii kaynaklarında da Resul-i Ekrem’den (s.a.a) ve Masum İmamlardan (a.s) gelmiştir. Ehl-i Sünnetin kaynaklarında, Sudey, Kurrate b. Halid, Mücahid vs. gibi kimselerden nakledilen söz konusu rivayet şöyledir: ‘Hüseyin b. Ali şehid olduğunda gök ona ağladı. Göğün ağlaması onda bir kırmızılığın belirmesiydi.’ [17]

 

Şii Kaynaklarındaki Rivayetler:

Peygamberimizden, ‘Melekler zikir halkalarının yanından geçerler ve onların başının üzerinde dururlar. Onlar ağladığında melekler de ağlar.’ [18] diye buyurduğu rivayet edilmiştir. Bu rivayette meleklerin hem ağladıkları, hem de orada bulundukları belirtilmiştir.

Bir rivayette İmam Kazım (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Bir mümin öldüğünde melekler ve Allah’a ibadet ettiği her yer ona ağlar.’ [19]

Yukarıda aktarılan rivayetlere dikkat edersek göreceğiz ki:

1- Onlarda yer, gök, duvarlar, melekler ve yaratılmışların ağlaması konularına değinilmiştir.

2- Meleklerin, mücahidlere, gurbette olanlara, müminlere, sahabeye, şehidlere vs. önemli kimselere ağladıkları, müjdeledikleri veya nazil oldukları belirtilmiştir.

Buraya kadar söylenenlere göre, yer, gök, kapı, duvar, melekler vs. ağlamalarından meleklerin ağlama konusu kesin gibi gözükmektedir. Yine meleklerin yukarıda adı geçen önemli kimselere ağlaması veya sevinmesinden ve Ehl-i Sünnet kaynaklarında gelen göklerin ağlaması meselesinden anlıyoruz ki meleklerin, bütün faziletlere sahip olan İmam Hüseyin’e (a.s) ağlamaları enteresan bir durum değildir.

İmam Hüseyin (a.s), Peygamberimizin torunu, Kisa ashabından biri ve haklarında Tathir ayetinin nazil olduğu Peygamberimizin (s.a.a) Ehl-i Beyt’indendir. [20] Resul-i Ekrem’in (s.a.a) buyurduğu gibi ‘Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendisidir.’ [21] Bu özellikler sadece Ehli Beyt’te vardır ve diğer sahabelerin hiç birinde yoktur. Ayrıca İmam Hüseyin de sahabelerden biridir.

İmam’ın Yezidin saltanatının sapmalarına karşı cihad etmesi ve ona biat etmemesi, sonunda da emr-i maruf ve nehy-i münker farzları uğrunda gurbette şehid olması bu tarih yazan İmamın diğer faziletlerindendir. Ömrünün son anına kadar ibadeti terketmemesi de Onun yüce imanı ve takvasının göstergesidir.

Öyleyse meleklerin Saad b. Muaz’ın cenazesine geldikleri gibi Allah’ın emriyle İmam Hüseyin’in (a.s) ziyaretine gelmeleri veya müminlere, vatanlarından uzakta ölen gariplere ve şehid mücahidlere ağladıkları gibi İmam Hüseyin’e de ağlamaları şaşılacak şey midir?

Ayrıca Ehl-i Beyt’ten (a.s) bu hususta gelen rivayetler, melekelerin ağlaması ve mezarını ziyaret etmeleri hakkındaki rivayetler bizim bu meseleye olan imanımızı kat kat artırmaktadır. Sözün uzamaması için bunlara değinmiyor ve başka bir zamana bırakıyoruz.

İlgili dizinler:

-Melekler ve Cinlerin Aşura Gününde İmam Hüseyin’e (a.s) Yardımları, 19950 (Site: 19258)

-Hz. Ali’nin (a.s) Ezeli Olmasının Manası, 17683 (Site: 17360).

- Peygamberimizin Nur Varlığının Adem’den Önce Olması, 4378 (Site: 4814).    

              



[1] -Hakkı, İsmail, Ruhu’l-Beyan, c.2, s.370, Daru’l-Fikr, Beyrut, Bi Ta; Nişaburi, Hasan b. Muhammed, Tefsir-i Garaibu’l-Kur’an ve Regaibu’l-Furkan, c.1, s.470, Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1. Baskı, H.K.1416.

[2] -Sa’lebi, Ahmed b. İbrahim, el-Keşf ve’l-Beyan An Tefsiri’l-Kur’an, c.7, s.111, Dar-u İhyai’t-Terasi’l-Arabi, Beyrut, 1.Baskı, HK.1422.

[3] -Daha fazla bilgi için bkz: Terhan, Kasım, İmam Hüseyin’in (a.s) Kişiliğine ve Kıyamına İrfani, Felsefi ve Kelami Bakış; Peygamberin (s.a.a) ve Masum İmamların (a.s) Nurlarının Cisimlerinden Önce Yaratılması, s.25-49.

[4] -a.g.e; İmam Hüseyin’in (a.s) Efsanevi Kişiliği, s.143-155.

[5] -Duhan/29.

[6] -Zemahşeri, Mahmud, el-Keşşaf An Hakaik-i Gavamiz-ut Tenzil, c.4, s.274, Daru’l-Kütübi’l-Arabi, Beyrut, 3.Baskı, HK.1407.

[7] -es-Safuri, Nezehetu’l-Mecalis, c.1, s.207, el-Matbaatu’l-Ezheriyye, Mısır, HK. 1346.

[8] -Suyuti, ed-Dürru’l-Mansur Fi Tefsiri’l-Me’sur, c.1, s.162, Kitaphane-i Ayetullah Maraşi Necefi, Kum, HK.1404.

[9] -Sa’lebi, Ahmed b. İbrahim, a.g.e, c.9, s.188, Daru’l-İhyai’-Terasi’l-Arabi, Beyrut, 1.Baskı, HK.1422.

[10] -a.g.e, c.3, s.206.

[11] -Kurtubi, Muhammed b. İbrahim Şemsuddin, el-Cami’ Li-Ahkami’l-Kur’an, c.16, s.140, İntişarat-ı Nasır Hüsrev, Tahran, 1. Baskı, HŞ. 1364.

[12] -İbn-i Asakir, Ali b. Hasan, Tarih-i Medine-i Dimeşk, c.79, s.353, Dau’l Fikr, Beyrut, HK.1415.

[13] -Zühri, Muhammed b. Saad, el-Tabakatu’l Kubra, c.3, s.205, Dar-u Sadr, Beyrut, 1.Baskı, M.1968.  

[14] -Kurtubi, a.g.e, c.7, s.304.

[15] -Al-i İmran/125.

[16] -el-Tabakatu’l Kubra, c.3, s.428, Dar-u Sadr, Beyrut, 1.Baskı, M.1968.

[17] -İbn-i Kesir Dimeşki, İsmail, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, c.7, s.234, Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1.Baskı, HK.1419; ed-Dürru’l-Mansur Fi Tefsiri’l-Me’sur, c.4, s.264; el-Cami’ Li-Ahkami’l-Kur’an, c.11, s.220; el-Keşf ve’l-Beyan, c.8, s.353; Ruhu’l-Beyan, c.8, s.413.  

[18] -Hür Amuli, Muhammed b. Hasan, Vesail-uş-Şia, c.7, s.231, Müesseset-ü Alu’l-Beyt, Li-İhyai’t-Teras, Kum, 1. Baskı, H.K.1409.

[19] -Kuleyni, Muhammed b. Yakup, el-Kafi, c.1, s.38, Daru’l-Kütübi’l-İslamiyye, Tahran, 4. Baskı, H.Ş.1365

[20] -Tefsiru’l-Kur’ani’l Azim, c.6, s.367,

[21] -ed-Dürru’l-Mansur Fi Tefsiri’l-Me’sur, c.4, s.263.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kabirleri ziyaret etmek belirli bir dönemde geçici olarak yasak idi, hangi yılda bu caiz kılındı?
    22055 زیارت قبور و بنای مراقد 2012/05/16
    İslam’ın başlangıcında kısa bir süreliğine men edilmiş ve yasaklanmış olan hususlardan biri de kabirleri ziyaret etmek idi. Bu yasaklamanın değişik delilleri vardır. İslam toplumunun nicel ve nitel olarak gelişip büyümesiyle bu hususa değinmek için uygun bir atmosfer oluştu. Bunun için Hz Peygamber (s.a.a) bir müddet sonra kabirleri ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27822 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • İnsanın kendi zihninde küfür etmesi günah mıdır?
    62670 Teorik Ahlak 2019/09/29
    İnsanın işlediği günahlar bazen zihin dünyamızın dışında dış alemde gerçekleşir. Örneğin: yalan, gıybet, iftira,... bazen ise zihin dünyamızda ve kalbimizde vuku bulur. Örneğin: insanın hakkı gizlemesi, şirk, riya,... insanın iç dünyasında işlediği günahların dışa vuran sonuçları ve etkileri olsada bu etkiler ve sonuçlar günahın kendisi değildir.
  • Eğer birisi oruçluyken eşiyle oynaşır ve bedeni gevşer ama meni gelmez ise görevi nedir? Eğer meni gelirse görevi nedir?
    9933 Cünüpte Şüphe Etmek 2018/12/08
    Meni bedeninizden dışarı çıkmadığı sürece cenabet olmazsınız ve gusül size farz olmaz. Taklit Mercilerin bu konuda fetvaları şöyle: “Eğer meni mecrasından hareket eder ama dışarı çıkmaz ise veya insan dışarı çıkıp çıkmadığından şüphe duyarsa gusül almak vacip olmaz.”[1] Buna göre cenabet olmadığı için orucu ...
  • Hz. Ali’nin (a.s) kaç tane çocuğu vardı? Çocukların ve annelerinin isimleri nedir?
    128911 Masumların Siresi 2011/04/13
    Şeyh Müfid, İrşad adlı eserinde Hz. Ali’nin (a.s) erkek ve kız olmak üzere on yedi çocuğunun olduğunu yazmıştır. O şöyle diyor: ‘Bir kısım Şii alimler diyorlar ki, Fatıma, Peygamberin (s.a.a) vefatından sonra Peygamberin Muhsin adını verdiği çocuğuna düşük yaptı. Onlara göre İmamın (a.s) on sekiz evladı vardı.’
  • Hz. Mehdi'den gelen tevki'lerin doğru olduğuna nasıl güvenebiliriz?
    7512 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/07/26
    Masumlardan bize ulaşan hadisler sözlü ve yazılı olarak iki kısma ayrılır. Masum İmam'ın yazılı olarak sorulara verdiği cevaba tevki' denir. Buna göre tevki'ler yazılı hadisler sınıfına girer. Bu hadislerin Hz. Mehdi'den geldiğini bilmek için izlenen yol diğer hadislerin doğruluğunu belirlemekle ayınıdır. Aslında rical ve diraye ilimleri hadis ve rivayet kaynaklarında ...
  • Kur’an insanları humus ve zekât vermeleri ve farzlarını yerine getirmeleri için neden efsanevi canlılardan korkutmaktadır?
    7310 Eski Kelam İlmi 2010/07/05
    1.     Kur’an-ı Kerim’de insanların efsanevi varlıklardan korkmaları gerektiğine yahut Kur’an’ın onları korkuttuğuna dair bir örnek bile mevcut değildir.2.     Bazı rivayetlerde bazı günahların cezaları (Kur’an ehli olup şarap içenler gibi) hakkında bin ...
  • Kuran’ı anlamakta aklın hata yapmayacağını nasıl iddia edebiliriz?
    3841 Tefsir 2019/12/03
    Eğer insan temelsiz ön kabuller olmadan, ruhsal açıdan selim bir kalple ve insaf üzere Kuran ayetlerini aklıyla tahlil, analiz ederse ve  gerekli tefekkürü yaparsa Kuran’ı anlamakta hataya duçar olmaz.  Elbette Kuran’da bulunan bazı müteşabih ayetlerde gerekli birikime sahip olmayan veyahut hasta ruhlu şahıslar bilinçli veya bilinçsiz bir ...
  • Baba gaipte veya hapiste olsa, anne, baba tarafından dedenin yerine çocuğuna bakabilir mi?
    6764 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/13
    Hz. Ayetullah-ul Uzma Hamanei’nin bürosunun cevabı: Baba ölürse İslami kanunlara göre çocuğun bakımı ve korunması buluğa kadar anneye aittir. Ama baba kaybolursa çocuğun korunma hakkı kaybolmasa da bu durumda annenin de çocuğa bakmasına bir engel yoktur. Hz. Ayetullah-ul ...
  • İtret kelimesinin manası nedir? Ehlibeyt’in bakışında Sakaleyn hadisindeki manası nedir?
    23484 اهل بیت و ذوی القربی 2014/05/18
    İtret sözlükte yakın akrabalar ve zürriyet anlamına gelir. Ama Şia’nın bakışında rivayetlere binaen Allah Resulü'nün (s.a.a) Sakaleyn hadisindeki itretten kastettiği, müminlerin önderi Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma Zehra (s.a), İmam Hasan (a.s), İmam Hüseyin (a.s) ve İmam Hüseyin’in (a.s) zürriyetinden biri diğerinin ardınca gelen ve en sonuncusu ...

En Çok Okunanlar