Gelişmiş Arama
Ziyaret
8573
Güncellenme Tarihi: 2012/03/11
Soru Özeti
Fıkhi hükümlerin bir nedenselliği var mıdır?
Soru
Duyduğuma göre fıkhi hükümlerin bir nedenselliği olmadığı söylenmektedir! Bu cümlenin kendisinin bir nedenselliği var mıdır? Neden nedenselliği yoktur? Fıkhi hükümlerin nedenselliğinin olmaması sizin tarafınızdan kabul edilmekte midir?
Kısa Cevap

Aşağıdaki noktalar eşliğinde soruya cevap verilecektir:

1. Tüm ilahi hükümler maslahatlar ve sakıncalar esasıncadır; yani hiçbir şey cihetsiz helal veya farz kılınmamıştır. Hükümlerin hikmetsiz, ölçüsüz, kritersiz ve etkileri gözetilmeksizin insanlığa sunulması ve onlarda bir nedenselliğin bulunmaması diye bir şey söz konusu değildir.

2. Ayet ve rivayetlerde külli ve cüzi olarak bir takım hikmetlere (nedenselliklere) işaret edildiği belirtilmelidir. Bazı durumlarda da karinelerden ve ilahi buyrukların külli ruhundan yola çıkarak bu hikmetlere ulaşılabilir.

3. Eğer bazı yerlerde fıkhi hükümlerin nedenselliği beyan edilmemişse, bizzat bu nedensellik, hikmet ve bir maslahat taşır. Bu, insanda taabbud, ubudiyet ve kulluk ruhunun geliştirilmesidir.

4. İnsan aklı kısıtlıdır ve hükümlerin tüm detaylarına ulaşamaz. Eğer insan aklı hükümlerin detaylarını ve hatta bazı gelen hususlarını kavrayamıyorsa, ilahi hükümleri eksik bilmemek ve reddetmemek gerekir; zira yüce Allah’ın ilim ve hikmeti, kullarının maslahatını gözetmeksizin hiçbir buyruğu dile getirmesine izin vermez. Böyle bireyler her zaman ilahi buyrukları takip etme çabasında olurlar.

 

Ayrıntılı Cevap

Birkaç noktayı açıklayarak sorulan soruya yanıt vereceğiz:

1. İlahi hükümlerin tümü maslahat ve sakıncalar esasıncadır ve biz fıkhi hükümlerin nedenselliğinin olmadığını kabul etmiyoruz. Hiçbir İslami hüküm cihetsiz helal veya farz kılınmamıştır. Hükümlerde nedenselliğin olmaması diye bir şey söz konusu değildir. Tevhit temellerini sağlam kılan ve kesin deliller üzere İslam’ı yasalaştıran yüce Allah’ın mutlak anlamda gani olduğuna ve sonsuz ilim ve hikmet taşıdığına inanan kimseler, Hz. Peygamberin (s.a.a) yüce Allah tarafından insanlığa getirdiği tüm İslami buyruklar, hükümler ve kanunların maslahat ve faydalar taşıdığı hususunda hiçbir şüphe duymaz; zira yüce Allah’ın ilim ve hikmeti, hiçbir buyruğu kullarının maslahatını gözetmeksizin dile getirmeye izin vermez. Böyle bireyler de her zaman ilahi buyruklara uymaya çalışır ve hükümlerin felsefesinin detaylarını bilip bilmemek onların ruh haline bir etkide bulunmaz. Hz. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Ben, Allah Tebarek ve Teala’nın helal buyurduğu her şeyde kullarının maslahat ve bekasının bulunduğunu, kullarının ona ihtiyaç duyduğunu, ondan müstağni olmadığını ve haram kıldığı her şeyde de kullarının haram kılınan şeylere ihtiyaç duymadığını ve bu hususların insanı yok olmaya yönelten bozgunculuğun nedeni olduğunu gördüm.”[1]

2. Her ne kadar insan aklı sınırlı olsa ve hükümlerin tüm maslahat, hikmet ve nedenselliğini kavrayamasa da ayet ve rivayetlerde bazı hükümlerin hikmet, kıstas ve eserlerine genel veya detaylı bir şekilde işaret edildiğini ve karinelerden yola çıkarak bir takım noktalara ulaşılabileceğini bilmek gerekir. Şeyh Saduk’un “İlelu’ş-Şerayi” kitabı hükümlerin hikmet, felsefe ve nedenselliğini açıklamaktadır ve bu kitapta ilgili rivayetlerin çoğu bir araya getirilmiştir. Biz örnek sıfatıyla sadece ilahi farzların ve hükümlerin en önemlilerinden sayılan namaza işaret ediyoruz: Yüce Allah insanı beyhude yaratmadığından ve insan da fıtri olarak ilahi kemali istediğinden, bu kemale ulaşmak için bir yolun olması gerekir. Özet olarak yüce Allah’a kulluk ve itaat etmeyi gerektiren yol bilinç ve şuur olmaksızın kat edilmez ve bilincin karşısında da gaflet yer alır. Gaflet, nefsi arındırmada ve ilahi yakınlık ve kemale ermede bir engeldir. Nitekim Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Gaflet ruhun sapması ve talihsizlik türlerinin anasıdır.”[2] Gafleti gidermenin önemli yollarından biri gece ve gündüz kılınan beş öğün namazdır.[3] Kötülüklerden ve çirkin işlerden sakınmanın namazın neticelerinden olduğunun belirtilmesi bu yüzdendir: (Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak ( namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor.[4]

3. Yüce Allah’ın bazı yerlerde bazı hükümlerin hikmetine işaret etmemesi, bizzat bir hikmet esasıncadır. Örneğin bu hususta bilginin verilmemesi yüce Allah’ın insanda taabbud ve kulluk psikolojisini takviye etmesi içindir. Eğer bir insan yüce Allah’a kulluk yapmak istiyorsa, sabah namazının neden iki ve öğle namazının neden dört rekat olduğunu bilmemesi onun kulluğuna bir halel getirir mi?! Her ne kadar namazın rekat sayısı bile bir nedenselliğe sahip olsa da bundaki en önemli nedenselliğin Allah’ın insanı sınamak ve ondaki kulluk psikolojisini geliştirmek istemesi olduğu söylenebilir; yani insan ben Rabbimin hikmet sahibi olduğuna inanıyorum, O’nun bir şeyi boşuna söylemeyeceğini biliyorum, O’na teslimim ve her ne kadar neden sabah namazını iki rekât ve öğle namazını dört rekat kıldığımı bilmesem de bu amelleri yapıyorum, diye söylemelidir.

4. Şu noktanın son olarak belirtilmesi zorunluluk addetmektedir: Dini hüküm ve buyruklar insanların saadet ve mutluluğunu her açıdan temin etmek için Allah tarafından gönderilen ve peygamberler ve dini önderler vesilesiyle insanlara getirilen reçetelerdir. Eğer bir kimse bir hükmün hikmet ve felsefesini anlamazsa, onu eksik bilmemeli, reddetmemeli ve her şeyi kendi eksik beşeri aklıyla ve ilahi vahyin bilgisinden yoksun olarak değerlendirmemeli ve netice almamalıdır. Eğer bir şahıs kendi hastalığı için bir doktora müracaat ederse ve doktor onun hastalıklarını tedavi etmek için bir takım ilaçlar yazarsa, böyle bir şahıs ilk etapta neden filan ilacı yazdın diye doktora sorar mı? İkincisi, eğer doktor hastanın hikmeti hakkında bilgi sahibi olmadığı bir ilaç verirse, hasta onu etkisiz ve faydasız telakki eder mi?

O halde yukarıdaki açıklamalara binaen kendi aklımızın ölçü, kabiliyet ve kapsamı çerçevesinde şerî hükümlerin nedensellik ve hikmetini öğrenmeye koyulabilir ve onlar hakkında soru sorabiliriz. Bizim soru sorma hakkımız bulunmakla birlikte asla sınırlı beşeri bilgilerimizle hükümlerin sır ve felsefesinin tüm detaylarını öğrenme beklentisi içinde olmamamız gerekir; zira bu hükümler günümüzdeki tüm görkemli bilim ve bilgilerin karşısında, denizin damla mukabilindeki pozisyonunu andıran bir kaynaktan türemiştir. Esasen bilmediklerimiz karşısında bildiklerimizin naçiz oluşu, bugün dünyadaki büyük bilginlerin açıkça itiraf ettikleri bir konudur.Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için “Hikmetin kaynakları ve hükümlerin felsefesi” konusuna müracaat edilebilir.

 


[1] Hürr’ü Amuli, Muhammed bin Hasan bin Ali, Vesailu’ş Şia, c. 25, s. 51, hadis 31146, müessese-i A’lu’lBeyt (a.s), Kum, çapı evveli 1409 h.k.

[2]AgaCemalu’d Din Hunsari, Şerhi Gureru’l Hikem, c. 1, s. 369, danişgahı Tahran, çapı evvel, 1366 h.ş.

[3]Vesailu’ş Şia, c. 4, s. 14 – 15.

[4]Ankebut Suresi, 45. ayet.

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmamlar (a.s) neden takiyye ederlerdi?
    8809 Kelam İmi 2010/12/04
    Takkiyyenin nedeni yalnızca korku değildir, korku, takiyyenin nedenlerinden sadece biridir, tümü değil. Dikkat etmek gerekir ki, korku, soruda gelen iki çeşidin ötesinde bir şeydir. Zira korku takiyyesi bazen takiyye edenin canı, onuru, malı ve yakınlarına gelebilecek tehlikeden dolayı yapılırken, bazen başkalarına ve müminlere gelecek olan zarar ihtimalinden ...
  • daimi ve geçici nikâhın akdi nasıl okunuyor?
    6096 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/20
    Ayetullah Mehdevi Hadevi Tahrani Hazretleri (damet berakatuh) mezkûr sorunun cevabı hakkındaki açıklaması şöyledir: Eğer erkek bayan tarafından, bayanı kendine aktetme vekaletine sahip ise daimi akitte mihriyesini tayin ettikten sonra şu şekilde akti okuyabiliyor: a) bayan adına desin: “zevvectü müvvekkileti li nefsi ala sidaki’l malum. Yani ...
  • Ramazan ayında dövme yapmak orucun bozulmasına neden olur mu?
    32547 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/18
    Dövme, orucu bozmaz. Hatırlatılmalıdır ki orucu bozan şeyler şunlardan ibarettir: 1. Yemek ve içmek, 2. Cima, 3. Mastürbasyon (insanın kendi başına meni gelmesine neden olacak bir şey yapması), 4. Allah, Peygamber (s.a.a) ve onun halifelerine yalan isnat etmek, 5. Boğaza katı toz ulaştırmak, 6. Tüm başı suya sokmak, 7. ...
  • Eşinin veya başkalarının verdiği hediyelerle kadına hac farz olur mu?
    5693 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/12
    Bu malların size hediye edilip sizin kabul etmenizden sonra sizin malınız olduğuna göre bunlar da sizin diğer mallarınız gibi sayılır. Sizin bu mallarla mustati (hacca gitmeye gücünüzün) olduğu farz edilmiştir. Bu yüzden sizi mustati kılacak diğer şartlar da var ise hac size farz olur. ...
  • Hermonotik nedir ve onun görecelikle ne gibi bağlantısı vardır?
    14327 Yeni Kelam İlmi 2010/12/28
    Hermonotik teriminin iki manası vardır:a) Geniş Mana: Bu kelime bu manada, bir metnin yorumu hakkındaki her türlü araştırmadır. Bu yüzden hermonotik, bu alanda bütün dinleri, hatta ilm-i usul’un lafızlar bölümünü dahi kapsamaktadır. b) Dar Mana: Bu kelimenin bu manasıyla ...
  • Akli Burhan ile Fıkhi Kıyas arasındaki fark nedir?
    12000 Düzenler 2012/11/01
    Fakihler nezdinde kıyas ıstılahı, mantık ve felsefedeki “temsil” (analoji) ıstılahıyla aynıdır. ” kıyas ve temsilden maksat birinci şeyin hükmünü ikinci bir şeye, iki şeyde nitelik benzerlik olduğundan dolayı sirayet etmektir. Burhan, mantık ilminde “kıyas” türlerinden bir ıstılahtır ki yakini mukaddimelerden (öncül) oluşur ve verdiği netice ...
  • İnsan yeryüzünün mü en üstün varlığıdır, yoksa tüm varlık aleminin mi? Acaba insandan daha üstün bir varlığın yaratılması mümkün mü?
    48069 Eski Kelam İlmi 2009/11/10
    Bize göre insan, varlık âleminde -ister yerde olsun ister gökte- bütün varlıkların en üstünüdür. Biz bunu insanın yaratılışı hakkında ki ayet ve hadislerden anlıyoruz. İnsanın üstün olmasının nedeni onun sahip olduğu şu özelliklerdir: 1-İahi bir ruha sahip olması, 2-Meleklerin secde ettiği varlık olması, 3-Yaratılışın ve varlığın ...
  • Niçin Allah bütün insanları Müslüman yaratmadı?
    38415 Eski Kelam İlmi 2009/08/20
    Allah Teala insanları Allah’ı tanıyan, tapan, akıl ve düşünce gücüne sahip, irade ve ihtiyar sahibi bir yapıda yaratmıştır. İnsanların hidayeti için de peygamberler göndermiştir. Allah kimseyi kâfir, Hıristiyan, Yahudi… olarak yaratmamıştır. Aksine insan sahip olduğu ihtiyarı kötüye kullanmak ve yaşadığı alan ve koşullar dolayısıyla yanış yola sapmaktadır.
  • Sermayenin humusu var mıdır?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Muhterem taklit mercilerinin sermayenin humusu hakkındaki görüşü şudur: Eğer bir kimse bir sermaye edinirse ve bu sermayenin humusunu vermesi durumunda kalan kısmıyla bir işe girişemezse ki bu sermayeyle geçinmeyi istiyorsa bu sermayenin humusunu vermeli midir? Tüm merciler (Ayetullah Vahit ve Ayetullah Safi dışında): ...
  • Mülk sahibi, mülkünün yarısını bir hayır kuruluşuyla sulh ediyor (anlaşıyor) ve orada veya ona bedeli olacak mekanda okul yapılmasını şart koşuyor. Bu kuruluş orada medresenin dışında bir şey yapabilir mi?
    5721 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/30
    Bu meselede üç nokta göz önüne alınmalıdır: 1. Akitteki söz konusu şarta aykırı davranmak caiz değildir. Yani o mekan veya bedel mekan okulun dışında bir şey için kullanılamaz. Ayetullah el-Uzma Hamanei’nin Bürosu: Şart, lazım akdin içindeyse ona amel etmek gereklidir ve aykırı davranmak caiz değildir.

En Çok Okunanlar