Gelişmiş Arama
Ziyaret
8407
Güncellenme Tarihi: 2012/03/11
Soru Özeti
Fıkhi hükümlerin bir nedenselliği var mıdır?
Soru
Duyduğuma göre fıkhi hükümlerin bir nedenselliği olmadığı söylenmektedir! Bu cümlenin kendisinin bir nedenselliği var mıdır? Neden nedenselliği yoktur? Fıkhi hükümlerin nedenselliğinin olmaması sizin tarafınızdan kabul edilmekte midir?
Kısa Cevap

Aşağıdaki noktalar eşliğinde soruya cevap verilecektir:

1. Tüm ilahi hükümler maslahatlar ve sakıncalar esasıncadır; yani hiçbir şey cihetsiz helal veya farz kılınmamıştır. Hükümlerin hikmetsiz, ölçüsüz, kritersiz ve etkileri gözetilmeksizin insanlığa sunulması ve onlarda bir nedenselliğin bulunmaması diye bir şey söz konusu değildir.

2. Ayet ve rivayetlerde külli ve cüzi olarak bir takım hikmetlere (nedenselliklere) işaret edildiği belirtilmelidir. Bazı durumlarda da karinelerden ve ilahi buyrukların külli ruhundan yola çıkarak bu hikmetlere ulaşılabilir.

3. Eğer bazı yerlerde fıkhi hükümlerin nedenselliği beyan edilmemişse, bizzat bu nedensellik, hikmet ve bir maslahat taşır. Bu, insanda taabbud, ubudiyet ve kulluk ruhunun geliştirilmesidir.

4. İnsan aklı kısıtlıdır ve hükümlerin tüm detaylarına ulaşamaz. Eğer insan aklı hükümlerin detaylarını ve hatta bazı gelen hususlarını kavrayamıyorsa, ilahi hükümleri eksik bilmemek ve reddetmemek gerekir; zira yüce Allah’ın ilim ve hikmeti, kullarının maslahatını gözetmeksizin hiçbir buyruğu dile getirmesine izin vermez. Böyle bireyler her zaman ilahi buyrukları takip etme çabasında olurlar.

 

Ayrıntılı Cevap

Birkaç noktayı açıklayarak sorulan soruya yanıt vereceğiz:

1. İlahi hükümlerin tümü maslahat ve sakıncalar esasıncadır ve biz fıkhi hükümlerin nedenselliğinin olmadığını kabul etmiyoruz. Hiçbir İslami hüküm cihetsiz helal veya farz kılınmamıştır. Hükümlerde nedenselliğin olmaması diye bir şey söz konusu değildir. Tevhit temellerini sağlam kılan ve kesin deliller üzere İslam’ı yasalaştıran yüce Allah’ın mutlak anlamda gani olduğuna ve sonsuz ilim ve hikmet taşıdığına inanan kimseler, Hz. Peygamberin (s.a.a) yüce Allah tarafından insanlığa getirdiği tüm İslami buyruklar, hükümler ve kanunların maslahat ve faydalar taşıdığı hususunda hiçbir şüphe duymaz; zira yüce Allah’ın ilim ve hikmeti, hiçbir buyruğu kullarının maslahatını gözetmeksizin dile getirmeye izin vermez. Böyle bireyler de her zaman ilahi buyruklara uymaya çalışır ve hükümlerin felsefesinin detaylarını bilip bilmemek onların ruh haline bir etkide bulunmaz. Hz. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Ben, Allah Tebarek ve Teala’nın helal buyurduğu her şeyde kullarının maslahat ve bekasının bulunduğunu, kullarının ona ihtiyaç duyduğunu, ondan müstağni olmadığını ve haram kıldığı her şeyde de kullarının haram kılınan şeylere ihtiyaç duymadığını ve bu hususların insanı yok olmaya yönelten bozgunculuğun nedeni olduğunu gördüm.”[1]

2. Her ne kadar insan aklı sınırlı olsa ve hükümlerin tüm maslahat, hikmet ve nedenselliğini kavrayamasa da ayet ve rivayetlerde bazı hükümlerin hikmet, kıstas ve eserlerine genel veya detaylı bir şekilde işaret edildiğini ve karinelerden yola çıkarak bir takım noktalara ulaşılabileceğini bilmek gerekir. Şeyh Saduk’un “İlelu’ş-Şerayi” kitabı hükümlerin hikmet, felsefe ve nedenselliğini açıklamaktadır ve bu kitapta ilgili rivayetlerin çoğu bir araya getirilmiştir. Biz örnek sıfatıyla sadece ilahi farzların ve hükümlerin en önemlilerinden sayılan namaza işaret ediyoruz: Yüce Allah insanı beyhude yaratmadığından ve insan da fıtri olarak ilahi kemali istediğinden, bu kemale ulaşmak için bir yolun olması gerekir. Özet olarak yüce Allah’a kulluk ve itaat etmeyi gerektiren yol bilinç ve şuur olmaksızın kat edilmez ve bilincin karşısında da gaflet yer alır. Gaflet, nefsi arındırmada ve ilahi yakınlık ve kemale ermede bir engeldir. Nitekim Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Gaflet ruhun sapması ve talihsizlik türlerinin anasıdır.”[2] Gafleti gidermenin önemli yollarından biri gece ve gündüz kılınan beş öğün namazdır.[3] Kötülüklerden ve çirkin işlerden sakınmanın namazın neticelerinden olduğunun belirtilmesi bu yüzdendir: (Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak ( namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor.[4]

3. Yüce Allah’ın bazı yerlerde bazı hükümlerin hikmetine işaret etmemesi, bizzat bir hikmet esasıncadır. Örneğin bu hususta bilginin verilmemesi yüce Allah’ın insanda taabbud ve kulluk psikolojisini takviye etmesi içindir. Eğer bir insan yüce Allah’a kulluk yapmak istiyorsa, sabah namazının neden iki ve öğle namazının neden dört rekat olduğunu bilmemesi onun kulluğuna bir halel getirir mi?! Her ne kadar namazın rekat sayısı bile bir nedenselliğe sahip olsa da bundaki en önemli nedenselliğin Allah’ın insanı sınamak ve ondaki kulluk psikolojisini geliştirmek istemesi olduğu söylenebilir; yani insan ben Rabbimin hikmet sahibi olduğuna inanıyorum, O’nun bir şeyi boşuna söylemeyeceğini biliyorum, O’na teslimim ve her ne kadar neden sabah namazını iki rekât ve öğle namazını dört rekat kıldığımı bilmesem de bu amelleri yapıyorum, diye söylemelidir.

4. Şu noktanın son olarak belirtilmesi zorunluluk addetmektedir: Dini hüküm ve buyruklar insanların saadet ve mutluluğunu her açıdan temin etmek için Allah tarafından gönderilen ve peygamberler ve dini önderler vesilesiyle insanlara getirilen reçetelerdir. Eğer bir kimse bir hükmün hikmet ve felsefesini anlamazsa, onu eksik bilmemeli, reddetmemeli ve her şeyi kendi eksik beşeri aklıyla ve ilahi vahyin bilgisinden yoksun olarak değerlendirmemeli ve netice almamalıdır. Eğer bir şahıs kendi hastalığı için bir doktora müracaat ederse ve doktor onun hastalıklarını tedavi etmek için bir takım ilaçlar yazarsa, böyle bir şahıs ilk etapta neden filan ilacı yazdın diye doktora sorar mı? İkincisi, eğer doktor hastanın hikmeti hakkında bilgi sahibi olmadığı bir ilaç verirse, hasta onu etkisiz ve faydasız telakki eder mi?

O halde yukarıdaki açıklamalara binaen kendi aklımızın ölçü, kabiliyet ve kapsamı çerçevesinde şerî hükümlerin nedensellik ve hikmetini öğrenmeye koyulabilir ve onlar hakkında soru sorabiliriz. Bizim soru sorma hakkımız bulunmakla birlikte asla sınırlı beşeri bilgilerimizle hükümlerin sır ve felsefesinin tüm detaylarını öğrenme beklentisi içinde olmamamız gerekir; zira bu hükümler günümüzdeki tüm görkemli bilim ve bilgilerin karşısında, denizin damla mukabilindeki pozisyonunu andıran bir kaynaktan türemiştir. Esasen bilmediklerimiz karşısında bildiklerimizin naçiz oluşu, bugün dünyadaki büyük bilginlerin açıkça itiraf ettikleri bir konudur.Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için “Hikmetin kaynakları ve hükümlerin felsefesi” konusuna müracaat edilebilir.

 


[1] Hürr’ü Amuli, Muhammed bin Hasan bin Ali, Vesailu’ş Şia, c. 25, s. 51, hadis 31146, müessese-i A’lu’lBeyt (a.s), Kum, çapı evveli 1409 h.k.

[2]AgaCemalu’d Din Hunsari, Şerhi Gureru’l Hikem, c. 1, s. 369, danişgahı Tahran, çapı evvel, 1366 h.ş.

[3]Vesailu’ş Şia, c. 4, s. 14 – 15.

[4]Ankebut Suresi, 45. ayet.

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar