Gelişmiş Arama
Ziyaret
7158
Güncellenme Tarihi: 2011/02/03
Soru Özeti
imam Hasan'ın (a.s.) imameti imam Hüseyin'inkinden (a.s.) önce oluşu, imam Hasanın vücutsal olarak daha üstün olduğuna delil olabilir mi?
Soru
imam Hasan ile imam Hüseyin aynı zamanda yaşadılar ve ilkin imam Hasan imam oldu. Acaba bu, imam Hasanın (a.s.) daha üstün olduğuna delil olabilir mi? İmam Ali hakkındaki durum nasıl? Bir imamın bir diğer imamdan daha üstün olduğuna dair her hangi muteber bir rivayet var mıdır? Lütfen imamların vücutsal üstünlüğü hakkında da bir açıklama yapınız. Acaba imamların bir diğerinden farklı olmaları, onların vücutsal bakımından önceliklerinin aynısı mıdır?
Kısa Cevap

Masum (a.s.) olan on dört kişinin tümü tek bir nurdan yaratılmışlardır. Vücutsal bakımdan ve tekvini vilayet makamına sahip olma açısından birdirler. Her bir imamın (a.s.) imamlığı ilahi emir ve ilahi seçimle gerçekleşmiştir. Eğer rivayetlerde bir imamı bir diğer imamdan farklılaştıracak bir özellik ve bir ayrıcalık bulunuyorsa, bu şundan kaynaklanmaktadır: her bir masum imam (a.s.) içinde yaşamış olduğu zamanın şartlarına uygun en iyi davranış ve yöntem insanların gözleri önüne sergilemiş ve ilahi isimlerin ve ilahi sıfatların cilvelerinden bir kısmını fiiliyata geçirmiş olmasıdır. İmam Ali (a.s.) kendi dönemindeki hâkim olan şartlara uygun bir şekilde davranışlarda bulunmakla emr olunmuş. İçinde bulunduğu zamanın şartlarına uygun ilahi isim ve sıfatlarına mazhar olmuş. İmam Hasan, imam Hüseyin ve diğer imamlar da kendi dönemindeki şartlara uyumlu bir şekilde ilahi isim ve ilahi sıfatlara mazhar olmuşlar.   

Ayrıntılı Cevap

İlkin şu noktanın bilinmesi gerekir ki, imamet ilahi bir ahit ve ilahi bir sözleşme ve onun emri ve onun seçimiyle sabitleşiyor. Peygamberin tayini Allah tarafından olduğu gibi imamın tayini de Allah tarafından olmalıdır. Birçok rivayetlerde İslam peygamberi (s.a.a.) kendi halifelerinin sayısını ve isimlerini beyan etmiştir.

Örneğin bazı rivayetlerde peygamber (s.a.a.) şöyle buyurmuş: "benden sonraki imamlar on iki kişidir. Bütün bunlar Kureyşi'dirler". [1] Bu on iki kişinin tek tek ismini imamet makamı sırasına göre beyan etmiş. [2]

Dolayısıyla imam Hasan ve diğer imamların (a.s.) imameti Allah tarafından belirlenmiş ve peygamber (s.a.a) vasıtasıyla insanlara iblağ edilmiş. Her bir imam da kendisinden sonraki imamı insanlara ilan ediyordu. İmam Ali da (a.s.) kendinden sonraki imamı, yani imam Hasan'ı kendi vasisi ve kendisinden sonraki imamı olarak insanlara tanıttı. [3]

Ama neden imam Hasan(a.s.) ikinci imam ve imam Hüseyin (a.s.) üçüncü imam oldu? Sorusuna gelince şöyle denilmesi mümkündür: imam Hasan (a.s.) imam Hüseyin'e oranla daha yaşlı olduğu içindir olabilyor. Yoksa bütün imamlar (a.s.) tek bir hakikattirler ve ayni nurdandırlar. Ehli beyt İmamlarının (a.s.) tek bir nurdan oldukları birçok rivayette açık bir şekilde vurgulanmış. Bazı rivayetlerde "ali aba" olarak biline beş kişi bazı rivayetlerde de bütün imalar aynı nurdan olduklarına tasrih edililmiş. Örneğin Allah u Teâlâ peygamber efendimiz Hz. Muhammed'e (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "ey Muhammed! Ben Ali'yi, Fatma'yı, Hasanı Hüseyni ve imamları tek bir nurdan yaratım". [4]

Elbette bir imamı (a.s.) bir diğer imamdan (a.s.) farklılaştıran; özellikle imam Hüseyni (a.s.) diğer imamlardan farklılaştıran rivayetler söz konusudur. İmam Ali'yi (a.s.) diğer imamlardan farklı olduğunu ve üstünlüğünü belirten aşağıdaki rivayet gibi; imam Sahdık (a.s.) şöyle buyurdu: "... ilkimiz, en faziletlimiz ve üstün olanımız Allahın resulünden (s.a.a.) sonra Ali (a.s.) dir". [5] Başka bir rivayette de imam Hüseynin (a.s.) yapmış olduğu işin (kıyamın) değerini belirtmek ve o işin korunmasını garanti altına almak için imam Hüseynin (a.s.) türbetini (içinde yattığı toprağı) kutsal kılmış ve birçok hastalıklar için şifa kaynağı olduğunu açıklamış. [6] (Bu imam hüseynin (a.s.) yapmış olduğu kıyamın mükâfatıdır bir anlamda). Bu mükâfatın değeri, İslam fıkhının, toprağın yenmesinin haram olduğunu söylediğini dikkatte aldığımızda daha net bir şekilde anlaşılıyor. Yani İslam fıkhına göre toprağın yenmesi haramdır. Ama aynı islam fıkhı hz Hüseynin (a.s.) içinde yattığı toprağı şifa niyetiyle bir az yenmesini sakıncalı görmemektedir. Yani imam Hüseynin (a.s.) içinde yattığı toprağın hükmü Onun yapmış olduğu o büyük işin (kıyamın) korunmasını garanti altına alınması için, diğer toprakların hükmünden müstesna etmş. [7]

Ama bu rivayetler bir imamın (a.s.) vücüdsal bakımından bir diğer imamdan üstün olduğuna delalet etmiyor. Kesin bir şekilde bu farklılık imamların (a.s.) tekvini velayet (velayet-i tekvini) [8] makamında bir birinden farklı olduğundan kaynaklandığını söyleyemiyoruz. Her ne kadar sübut makamında bu farklılığı kabul etmek mümkün ise de, Ancak bizim söylemek istediğimiz şudur: ispat makamında bu konuyla ilgili açık ve net bir delil sunmak zordur. Ama bu kadarı kesindir ki, bütün masumlar (a.s.) bir nurun cilveleridirler. Hepsi tekvini vilayetin vermiş olduğu yetiye sahiptirler. Onlardan hangisi bir diğerinin yaşamış olduğu zamanda yaşamış olsaydı o zamanda yaşamış olan imamın (a.s.) yaptığının aynısını yapardı. Zira onlar insanlar için en kâmil örneklerdirler. Dolayısıyla içinde bulundukları şartlarda en uygun ve en yakışır davranışı ve yöntemi insanların gözleri önüne sergilemelidirler. Savaş döneminde sulh etmemeleri;  İmam Hüseynin (a.s.) gibi, sulh döneminde de savaş gerçekleştirmemeleri; İmam Hasan ve diğer imamlar (a.s.) gibi gerekiyor. [9]

Başka bir beyanla bütün imamlar (a.s.) ilahi isim ve sıfatların en kâmil cilvesidirler. Bununla birlikte zamanın kendisine has olan şartları ve özellikleri, her birisinin ruhani ve manevi boyutlarının bir veya bir kaçının fiiliyata geçmesiyle, her birisinin ilahi isimlerin birisine mazhar olmasına, dolayısıyla her zaman onların sahip oldukları vücutsal boyutlardan birisinin tecelli, zuhur ve has bir cilveye sahip olmasına neden olmuştur. [10] Öyle ise anlaşılan şu ki, imamlar (a.s.) arasındaki farklılık, her zamanın kendisine has şartlarına uygun her birisinin ilahi isim ve sıfatlarından bir kısmını fiiliyata geçirmelerinden kaynaklanmaktadır. Bunun ötesinde onlar arasında her hangi bir farklılık söz konusu değildir.

Netice itibariyle : on dört masumların (a.s.) hepsi tek bir nurdan yaratılmışlar. Vücut ve tekvini velayet makamına sahip olma noktasında farksızdırlar. Her birisinin imamlığı Allahın emriyle olmuştur. Eğer hadislerde her hangi bir imamın (a.s.) bir diğer imamdan daha farklı ve daha üstün olduğu söylenilmiş ise, bu her imamın kendi dönemindeki şartlara uygun hareket ettiklerinden kaynaklanan bir duruma işaret etmekte olduğu anlamındadır. Zira her imam kendisinin içinde yaşadığı şartlar ve ortama uygun gerekli olan en uygun davranışı ve yöntemi sergiliyordu ta ki, insanlar için örnek olsunlar. Hakeza her birisi içinde bulundukları şart ve atmosfere uygun ilahi isim ve sıfatlarının bir boyutunu fiiliyata geçiriyor ve ona mazhar oluyordu. İmam Ali (a.s.) kendi dönemindeki şartlara uygun davranışta bulunmakla emr olunmuştu. Böylece kendisi kendisinin içinde yaşadığı zamana has ve o zamana uygun olan ilahi isim ve sıfatların tecelli ve zuhur bulmasına mazhar olmuştur. İmam Hasan, imam Hüseyin ve diğer imamlarda (a.s.) kendi zamanlarına uygun davranışlarla emr olunmuşlardı. Dolayısıyla her birisi içinde bulunduğu şartlara uygun davranışlarda bulunmak ve o şartlara uygun yöntem sergilemekle yükümlü idiler. Bu nedenle her birisi kendisinin içinde bulunduğu zamana has ve o zamana uygun olan ilahi isim ve sıfatların tecelli ve zuhur bulmasına mazhar olmuşlar. [11]

Konuyla alakalı daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki kaynaklara (nemayelere) müracaat ediniz:

1-   Hücetu'l- İslam Kasım TURHAN, "nigeriş irfani, felsefi ve kelami bı şahsiyet ve kıyam imam Hüseyin (a.s.) " Kum: intişarat-i çılçırah. 0

2-   "zendegi name imam Hüseyin (a.s.)" sual: 1907 (sayt: 3981).

3-   "vijegihayi imam Ali (a.s.)"; sual: 5577 (sayt: 5855).

4-   "vechullah buden imam ali (a.s.)"; sual: 8680 (sayt: 9850).

5-   "inhisar-i imamet der nesli peygamber"; sual: 10209 (sayt: 10148).


[1] MECLİSİ, Muhammed Bakır, " biharu'l-envar ", c. 36, s. 322, müesesetü'l-vefa, Bayrut /Lübnan, 1404 kameri.

[2] A.g.e., s. 321-325.

[3] Nemaye: " inhisar imamet der nesl-i peygamber ", soru: 10209, (sayt: 10148).

[4] " biharu'l-envar ", c. 36, s. 223 ve 283.

. [5] A.g.e. c. 1, s. 229

[6] A.g.e. c. 44, s. 221.

[7] " Tevziü'l-mesail (el-mahaşi lil imam el-Humeyni) ", c. 2, s. 598; mesele, 2628.

[8] Tekvini vilayet Allah'ın tekvini izniyle insan nefsinin varlık âleminin maddesinde tasarruf etme yetisi ve kudretine sahip olması anlamındadır. Başka bir beyanla tekvini vilayete sahip olan bir kimse himmetinin olduğu alanının ötesinde (yani iç dünyasının ötesindeki dış âlemde) kendi himmeti ve azmiyle bir şeyi yaratıyor anlamındadır. Bu esasa binaen masumlar (a.s.) tarafından gösterilen mucizelerin bütünü ve evliyalar tarafından gerçekleştirilen bütün kerametler bu vilayet sayesiyle gerçekleştirilmişlerdir. (TURHAN, Kasım, " nigeriş irfani, felsefi ve kelami bı şahsiyet ve kıyam imam Hüseyin (a.s.) ", s. 109, Kum: intişarat-i çılçırah, çapı el-hadi, çap-ı evel, 1388 şemsi).    

[9] A.g.e., s. 106- 107 ve 139.

[10] A.g.e., s. 106.

[11] Bu konuyu Kasım TURHAND 8. Dip notta adı geçen yapıtında geniş bir şekilde ele almış. Daha fazla bilgi edinmek için bu kitabın 106. Sayfadan sonrakine müracaat ediniz.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zamanın imamı (a.s) kimin eliyle şahadete erecektir ve ondan sonraki dönem ne kadar sürecektir?
    9095 Eski Kelam İlmi 2011/05/21
    Zamanın imamının (a.s) ömrünün sonu hakkında iki grup rivayet mevcuttur. Birinci gruptaki rivayetler onun tabii bir ölümle, ikinci gruptaki rivayetler ise şahadet ile ömrünün noktalanacağını bildirmektedir. Ama onun katilinin kim olduğu noktasında elde kabul edilir bir rivayet ve delil mevcut değildir. Aynı şekilde zamanın imamının vefatından kıyamete dek süren ...
  • İmamiye Şia’sı ve Ehlisünnetin İbn. Teymiye hakkındaki görüşü nedir?
    8416 شیعه آماج تهمتها 2015/06/29
    İbn. Teymiye, Hicri-Kameri 661 yılında Şam yarım adasında yer alan (bugünkü Türkiye) Harran şehrinde dünyaya geldi ve 67 yıl süren bir yaşamın ardından Hicri-Kameri 728 yılına denk gelen yılda Şam Kalesi hapishanesinde öldü. İbn. Teymiye ilahi sıfatlar, peygamberlere ve velilere tevessül etmek hakkında özel inançlara sahiptir. Onun ...
  • İslam’ın bakışında nazar değmesi ve vesveseyi etkisiz kılmak için dua yazmanın bir meşruiyeti var mıdır?
    14501 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/21
    İslam, fakihler ve mercilerin bakışında hastalık, nazar değmesi ve vesvese gibi sorunları gidermek için muteber ve masumlardan gelen duaları okumak ve yazmak doğru ve onaylanan bir fiildir. Yüce rehberlik makamı dua, dua yazmak ve dualarla kutsanma hakkında sorulan bir soruya cevaben şöyle buyurmuştur: Eğer dualar temiz imamlardan (a.s) nakledilmiş ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    11319 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...
  • Bazı Kuran ayetleri, ilahi peygamberlerin masumluğuyla çelişiyor mu?
    18114 Eski Kelam İlmi 2007/11/26
    Yukarıdaki soruya şöyle cevap verilebilir:1. “İsmet” masum olan bir şahısta ruhla özleşmiş ve onu günah, unutkanlık, kötü işler ve hata yapmaktan engelleyen ve koruyan bir sıfattır. Bununla beraber masum olan şahıs mecbur kılınarak iradesi elinden alınmamaktadır.2) Peygamberlerin masum olmalarının sırrı, Allah’a olan aşk, inanç, kâmil bir iman ve ...
  • İnsanların mutluluk ve mutsuzluğunu ve neticede cennet ve cehenneme girmes’n’ belirleyen şey yıldız ve felekler midir?
    6936 آسمان و زمین 2012/07/24
    İnsanların cennet ve cehenneme girmelerinde hareket ve davranışlarını en önemli neden sayan birçok ayet ve rivayet mevcuttur. Siz Şii mütekellimlere müracaat ederseniz onların insanların mutluluk ve mutsuzluklarında yıldızların ve feleklerin etken olduğunu söylediklerini göremezsiniz. Bu konuda bir rivayet bulunsa ve senet açısından kabul edilse bile onun zahiri ...
  • Şiilerin arasında Hz. Âdem’in (a.s) müminlerin önderi Ali’nin (a.s) elleriyle yaratıldığına dair bir inanç var mıdır?
    11282 Varie 2012/08/21
    Eğer bir kimse Müminlerin Önderinin bağımsız olarak Hz. Âdem’i (a.s) yarattığına inanırsa, bu inanç Kur’an-ı Kerim’in aksi doğrultusundadır ve Rabbe şirk koşmak sayılır. Hz Âdem’in(a.s) Müminlerin Önderinin (a.s) maddi cismi tarafından yaratılması da mevcut gerçekler ile bağdaşmamaktadır; zira bu maddi cisim Hz. Âdem’den (a.s) sonra dünyaya gelmiş ...
  • İbrahim makamı nedir? Ondan kastedilen nedir?
    47316 Eski Kelam İlmi 2012/02/18
    Mekke’deki belirgin işaretlerden birisi, İbrahim makamıdır; zira orası İbrahim’in (a.s) durduğu bir makamdır. İbrahim makamının tefsir ve manası hakkında bazıları tüm haccın İbrahim makamı olduğu görüşündedir. Bir grup İbrahim makamının “Arafe”, Meş’aru’l-Haram” ve “üçlü cemerat” olduğuna inanmaktadır. Bazıları da tüm Mekke hareminin İbrahim makamı sayıldığı görüşünü taşımaktadır. Ama mevcut ...
  • Başkasının bostanından izinsiz meyve ve bitki toplamanın hükmü nedir?
    17120 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
    Söz konusu sorunun cevabında ilk önce fakihlerin bu konu hakkında görüşlerini genel olarak açıkladıktan sonra Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tehrani nin görüşünü takdim edeceğiz.  Fakihlerin genel görüşleri:Bir başkasının malından faydalanmak her şekilde olursa olsun mutlaka bu tasarruf o malın sahibinin izni ile olmalıdır. Yalnızca ...
  • Modern İnkılabi (pop) müzikleri dinlemenin hükmü nedir?
    10803 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/06/22
    Bu soruyu cevaplandırmak için öncelikle Taklit Mercilerine başvurup sonra çok kısa bir şekilde müziğin haramlığının hikmetini felsefi olarak inceleyeceğiz.Hz Ayetullah El Uzma Seyyid Ali Hamenei:Eğlence toplantılarına uygun her türlü coşturucu/eğlendirici çalgı ve eğlence haramdır.

En Çok Okunanlar