Gelişmiş Arama
Ziyaret
34809
Güncellenme Tarihi: 2010/06/20
Soru Özeti
Hazreti Musa (a.s)’nın bir Kıbti’yi öldürmesi onun ismetiyle çelişmez mi?
Soru
Kur’an’da işaret edildiği gibi Hazret-i Musa(a.s) mısırlı birini öldürmüştür o zaman nasıl ismete sahip olabilir?
Kısa Cevap

Bütün peygamberler (makamlarında farklılık olmakla birlikte) masum, Allah’a yakınlığın ve kemalin zirvesindedirler. Diğer insanların yerine getirmesi gereken vazifelerden daha üstün ve ağır vazifelerle görevlendirilmişlerdir. Mabuttan başka her türlü varlığa teveccüh etmeyi büyük bir günah bilmektedirler.

İslam bilginleri ve uleması Hz. Musa’nın (a.s) bir Kıbti’nin öldürülmesi olayındaki masum (ismetini) oluşunu açıklayan birçok açıklamada bulunulmuşlardır.

Getirilen açıklamaların temel noktası o Hazretin bir günah işlemediği yalnızca terk evla olduğu noktasıdır. Ölen Kıbti’nin hakkında gelen bilgilerde onun öldürmenin haram olmadığı yalnızca Hz. Musa’nın bu işi yapmakta acele etmemesinin daha iyi olduğudur.

   Kur’an’ın kullandığı tabirler de onun ismetiyle tezat içinde değildir. Yine aynı şekilde Hz. İmam Rıza’nın (a.s) Memun’a verdiği cevapta: Hz. Musa’nın (a.s) ‘‘Bu şeytanın işiydi. O apaçık bir düşman ve saptırıcıdır.’’sözü veya ‘‘ Ey rabbim ben kendime zulüm ettim. Beni affet!’’demesi hakkında şöyle buyurmuşlardır: ” Bu şeytanın işiydi” sözü o iki kişinin arasındaki tartışmadır Hz. Musa’nın kendi yaptığı eylemi değildir ve beni affet demesinden kasıt şehre girmesi yüzündendi çünkü, şehre girmemesi gerekirdi ve bana mağfiret et demesi ise Firavunun taraftarlarından gizlenmesidir.

Ayrıntılı Cevap

Bu soruya cevap vermeden önce birkaç noktaya değinmek gerekir.

·         İsmet kavramının kısaca açıklaması:

Bu kavramın sözlük manası: İsmet “korunmuş, bir şeye bağlanmış” demektir[1]. Ama kelamcıların ıstılahında: Allah Teâlâ’nın özel bir lütfüdür ki bu lütuf  sayesinde şahıs Allah’a itaatsizlik etmeye veya günah işlemeye kadir olmasına, bu işi yapması mümkün olmasına rağmen asla günah işlemeye yönelmez.  [2]

·         Peygamberlerin ismete sahip olmalarını gerekli kılan bazı deliller:

1.     Peygamberler ismete sahip olmazlarsa gönderiliş amaçlarında tezat meydana gelir. Şöyle ki peygamberlerin gönderiliş amacı insanları gerçek maslahat ve zararlardan haberdar etmek, bir dizi ön hazırlıklarda bulunarak onların terbiye ve tezkiye olup kemale ve dünya ve ahret saadetine ulaşmalarını mümkün kılmaktır. Ve bu peygamberlerin ismete sahip olmamaları durumunda gerçekleşmez. Çünkü peygamber günah işlerse ya ona itaat etmemiz bize ya farzdır veya farz değildir. Eğer itaat etmemiz farz olmazsa peygamberlik kavramı anlamını yitirir. Diğer taraftan günahtan itaat etmek de caiz değil.

2.      Peygamberin günah işlemesi, peygamberliğe seçilmeden veya seçildikten sonra insanların ona karşı antipati duymasına ve ona itaat etmemesine vesile olur.

 Peygamberlerin ismeti konusunda zikir edilen bu ve benzeri deliller göze alındığında Peygamberlerin ismetinin kesin ve gerekli olduğu anlaşılır.

·         Hz. Musa (a.s) Kur’an-ı Kerim’in bazı ayetlerinin zahirine göre bir Kıbti’yi (firavunun taraftarı olan birisini) öldürmesi onun ismetiyle çelişmez mi?

Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor: “Musa (a.s), halkının farkında olmadığı bir sırada şehre girdi. Orada, biri kendi, diğeri düşmanlarından olan iki adamı dövüşür buldu. Kendi taraftarlarından olan düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Musa, ona bir yumruk vurup ölümüne sebep oldu. ‘‘şeytanın işindendir. O apaçık bir saptırıcı bir düşmandır.’’ dedi. (Musa, ) “Ey rabbim! Ben kendime zulmettim Beni bağışla.” Dedi. Allah da onu bağışladı. Kuşkusuz o bağışlayandır merhamet edendir.[3]

 Şimdi soru şu ki Hz. Musa’nın “Bu şeytanın işiydi, o düşman ve apaçık bir saptırıcıdır” veya” Ey rabbim! Beni bağışla ben kendime zulmettim.” sözleri onun ismetiyle tezat oluşturmamakta mıdır? Bu konuda şuna değinmemiz gerekir ki: Firavunun saray ahalisinden (Kıbti’) olan biri Hz. Musa’nın (a.s) takipçilerinden birini odun toplamaya zorlamaktadır. Bu yüzden aralarında kavga başlar ve bu sırada Hz. Musa Beni İsrail’den olan şahsa yardım etmek için Kıbti’ye bir yumruk atar ve bu yumruk sonucu Kıbti’ ölür.[4] Müfessirler bu konuda şu açıklamayı getirmişlerdir: Hz. Musa’nın gerçekleştirdiği eylem bir günah değil bir terk evla idi. Hz. Musa bu işiyle kendini zahmete düşürmüştür. Bu eylem yüzünden Firavun taraftarları onun peşinde düşmüşlerdir. Terk evlayı mana edecek olursak: “Kendiliğinde haram olmayan ama daha evla bir işin terk edilmense vesile olan eyleme terk evla denir. Yani hiçbir yanlış iş söz konusu değildir.[5]

Uyuni Ahbar-i Rıza kitabında rivayet edildiği üzere: Memun, Hz. İmam Rıza (a.s)’dan Hz. Musa’nın kıssasını sordu. İmam Rıza cevapta şöyle buyurdular: Hz. Musa (a.s)nın ‘‘Bu şeytanın işiydi. O apaçık bir düşman ve saptırıcıdır.’’sözü veya ‘‘ Ey rabbim ben kendime zulüm ettim. Beni affet!’’demesi hakkında şöyle buyurmuşlardır: Bu şeytanın işiydi sözü o iki kişinin arasındaki tartışmadır; Hz. Musa’nın kendi yaptığı eylem değildir ve “beni affet” demesi şehre girmesi yüzündendi çünkü, şehre girmemesi gerekirdi ve beni bağışla demesi ise Firavunun taraftarlarından beni gizle anlamındadır çünkü gafere ve güfranın manalarından biri bir şeyi örtmek ve gizlemektir..[6]

   Seyit Murtaza alemu’l-Huda Tenzihu’lenbiya kitabında bu ayeti iki şekilde açıklamıştır.

1.     Zulümden kasıt bir müstehabbın terk edilmesidir. Çünkü o Kıbti’nin daha sonra öldürülmesi daha evla idi. Hz. kendi taraftarına yardım edebilmek için Kıbti’nin öldürmesinde acele etmiştir. Terk evlaya duçar olmuştur. Müstehap bir amelin sevabından mahrum kalmıştır. İşte bu yüzden şöyle buyurmuştur: “Ben kendime zulüm ettim.”

2.     Bu şeytanın işiydi sözünden maksat o Kıbti’nin başlattığı tartışmadır. Hz. Musa o Kıbti’yi öldürmeyi kast etmemiştir sadece Beni İsrailli şahsa yardım etmek istemiştir.[7]

   Şeyh Tusi, Tibyan tefsirinde şöyle buyuruyor: O Kıbti’nin öldürülmesi sakıncalı bir iş değildi. Allah Hz. Musa’ya onu öldürmesini emretmişti. Ama evla olan onun ölümünün daha sonra gerçekleşmesiydi. Daha çabuk gerçekleştirdiği için terk evlaya duçar oldu. İşte bu yüzden af diledi.[8]

   Mecmeu’l-Beyan tefsirinin sahibi de bu soruya şöyle cevap veriyor: ”Öldürme bir mümini zalimin elinden kurtarmak içindi. Yoksa asıl kasıt öldürme değildi. Öyleyse sakıncasız iyi bir işti.[9]

 Fethu’l-Kadir tefsirinde söyle gelmiştir: Af talep edilmesi evlanın terk edilmesi yüzündendir. “Ben kendime zulüm ettim” sözü ise bu Firavun’un adamını öldürmesi yüzünden kendisini tehlikeye düşürmesi yüzündedir. Çünkü Firavun anladığında Hz. Musa’yı öldürmek isteyecekti.” Bana mağfiret et” sözünden kasıt ise bunu gizle ki firavun anlamasındır.

   Kuran-ı Kerim Hz. Musa (a.s)nın kendi dilinden şöyle naklediyor Şuara suresinin 14’ünçü ayetinde: “Onların bana isnat ettikleri bir suç var.” İşte bu iş onların kendi inanç ve bakışlarında bir suçtu. Yoksa gerçekte böyle bir suç ve günah söz konusu değil.[10]

   Sonuç olarak şunu söyleye biliriz: Günah ve suçun çeşitli merhaleleri vardır. İnsan bazen şer’i ve ahlaki kuralları çiğner ve bunun ismetle uyumu söz konusu değildir. Ama bazen durum böyle değildir yalnızca bir terk evla söz konusudur. Gerçi bu Allah dostlarının yanında suç sayılmaktadır. Ama bunun ismetle çelişkisi söz konusu değildir.

Daha fazla bilgi için aşağıdaki adreslere müracaat edin:

1.     Kur’an’da Peygamberlerin ismeti, cevap kodu:129.

2.     Kur’an’a göre peygamberlerin ismeti, cevap kodu:112.


[1] Müfredat-i Ragıb ve kitabu’l- Ayn ismet kelimesi

[2] Subhani, Cafer,Muhazeratu’n fil ilahiyat

[3] Kısas suresi,15-16 ayetleri

[4] Mekarim, Şirazi, Tefsiri Numune, c:16, s:42,Mekarim, Şirazi, Tefsiru’l-beyan, c:7-8,şeyh Tusi, Tefsiru’t Tebyan, c:2, s:391,Tefsiru’l-İsna eşer, c:10, s:94

[5] Tefsiru Nuru’s-Sekeleyn, c:4, s:119, Tefsiru İsna eşer, c:10, s:94

[6] Uyuni Ahbari Rıza,s:155, babı:15, El-Mizan,c:16, s: 18,Nuru’s-sekaleyn, c:4, s: 391

[7] Mecmeu’l-Beyan’dan

[8] Tefsiru’Tebyan,c:2, s: 291, Rehli baskısı

[9] Tebersi,Fazl ibni Hasan, Mecmeu’l-Bbeyan, c:7, s:382

[10] Şukani, Muhammed ibni ali, Tefsiru–Fethi’l-Kadir, c:4, s:164

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7666 Yeni Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Bahailik konusu ve onların tarihi hakkında bilgi verebilir misiniz?
    11742 Eski Kelam İlmi 2008/02/16
    Bahailik fırkasının kurucusu, Mirza Hüseyin Ali Nuri’dir. O, Muhammed Bab’ın, Molla Hüseyin Beşruyeyi’nin tebliği vesilesiyle ortaya çıkmasından sonra Muhammed Bab’ın anlayışına yönelerek onun görüşlerini kabul etmiştir. Muhammed Bab’ın ölümünden ve onun yerine geçen kardeşi Yahya Subh-u Ezel’i kabul etmemesinden sonra Muhammed Bab’ın, zuhurunu vaat ettiği kimsenin (Men ...
  • Acaba iki yıldır süt veren bir kadına emzirme kefaretinin yanı sıra geciktirme kefareti de farz mıdır?
    12992 Orucun Kazası Ve Kefaretleri 2013/01/14
    Ayetullahe'l-uzma SİSTANİ’NİN (Allah yüce gölgesini devam ettirsin) defteri: Bebek emziren kadının sütü az olduğunda, eğer oruç tutması emzirdiği bebeğe zarar verecek olursa, oruç tutmak ona farz değildir. ister bu kadın bebeğin öz annesi olsun, isterse dadısı olsun veya ücretle süt veren bir kadın olsun, fark etmez. Ancak ...
  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6875 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Zatı âlinizin Kur’an’ın tahrif edildiği hadisler konusundaki görüşünüz nedir?
    6158 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin bu bağlamdaki görüşü şöyledir: Kur’an’ın tahrif edildiğini söyleyen hadisler ya senet bakımından zayıftırlar ya da sadır olma cihetinden hüccet değildirler veya delaletleri kabul edilebilinir durumda değildir. Kur’an-ı Kerim hiçbir zaman tahrif olmamış ve olmayacaktır. Kur’anın tahrif ...
  • Cenabet olan kimse gusül almadan banyodan çıkarsa bütün bedeni necis sayılır mı?
    29968 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sorunun cevabını vermeden önce şu noktayı hatırlamamız gerekir: Cenabetten maksat necasetle bütün bedenin necis olması değildir. Cenabet gerçekte manevi necasettir. Meni bedenin tümünü değil yanlızca bedenin değdiği yeri necis eder, yıkamakla ve necasetin gidermesiyle değdiği yer pak olur. Örneğin cenabet olan ...
  • Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt (a.s) diri midirler? Eğer diriyseler bunun manası nedir?
    9429 دانش، مقام و توانایی های معصومان 2012/07/24
    Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt’inin (a.s) diri olması, hakiki hayat konusunda Kur’an’daki anlamı içerir ve özellikle şehitler hakkında buna vurguda bulunulmuştur: "وَ لا تَحْسَبَنَّ الَّذينَ قُتِلُوا في‏ سَبيلِ اللَّهِ أَمْواتاً بَلْ أَحْياءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ". Aynı şekilde birçok rivayette de imamların diri oluşu hakkında bu anlama ...
  • Nahiye-i mukaddese ziyareti Şia'da muteber kabul edilir mi? Bunu teyit eden delil ve akide nedir?
    11085 Pratik Ahlak 2011/09/27
    Nahiye-i Mukaddese ziyareti mutlak ziyaretnameler türündendir. Yani onu her zaman (Aşura günü ve diğer günlerde) ve her yerde okuyarak Hz. Hüseyin (a.s)'ı ziyaret etmek mümkündür. Bu ziyaret peygamberlere, din önderlerine ve pak İmamlara selam ile başlar, sonra Hz. Hüseyin ve onun vefalı yaranlarına selamlamakla devam eder, daha sonra Hz. ...
  • İlime hakiki anlamda iştiyak kazanmanın yolu nedir?
    7859 Pratik Ahlak 2011/07/23
    Ayetullah Hadevi Tehrani'nin bu konuyla ilgili görüşü şöyledir:İlime duyulan iştiyak ilahi bir lütuftur. Ancak bu hissi bazı yollardan güçlendirmek mümkündür:1- Sırayı gözeterek ve düzenli bir şekilde ders okuma. Bu tür ders alma insanda öğrenme ve ilime ilgi hissini güçlendirir ...
  • İnsan kıyamette bu dünyada sevdiği ve ilgi duyduğu insanlarla mı haşır olacak?
    3293 Hadis 2020/01/20

En Çok Okunanlar