Gelişmiş Arama
Ziyaret
8574
Güncellenme Tarihi: 2011/01/25
Soru Özeti
Mümin bir kimsenin saygınlığını gidermek hangi günah ile mukayese edilmiştir. Hangi şartlarda müminin saygınlığını gidermek caizdir. Bu günahtan nasıl tövbe edilir?
Soru
Mümin bir kimsenin saygınlığını gidermek hangi günah ile mukayese edilmiştir? Müminin saygınlığını gidermek insanın kanını dökmek gibidir şeklindeki söz doğru mudur? Bazı hakikatlerin açığa çıkması için bu işi yapan bir kimse acaba günah işlemiş midir? Vicdanın azabından kurtulmak ve tövbenin yolu nedir? Ayet, rivayet ve kaynaklarla cevap verilmesi rica olunur. Zira bu konu benim için önemlidir. Teşekkür ederim.
Kısa Cevap

Mümine ihtiram peygamber (s.a.a.), Ehlibeyt (a.s.) ve Kabeye yapılan ihtiram seviyesinde değerlendirilmiş be düzede karar kılınmıştır. Öyle ki müminin malının ihtiramı bile müminin kanının değeri ve ihtiramı kadar nazara almışlardır. Hakikatleri ve gerçekleri yaymak tenha mümini değersizleştirmek ve saygınlığını gidermek için bahane olamaz. Bu büyük günahtan tövbe etmenin yolu ihtiramı giderilmiş kimsenin kendisinden helalık dilemek ve kendisine vurulan manevi zararı telafi etmek ve hakeza onun niyetine iyi işler yapmak ve onun için dua etmektir.

Ayrıntılı Cevap

İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: “Peygamber (s.a.a.) miraca çıktığı gece Allah u Teâlâ’dan şöyle sordu: Mümin bir kimsenin senin yanındaki değeri ne kadardır? İşittiği cevap şöyle idi: Ey Muhammed! Her kim benim dostuma hakaret ederse adeta banimle mübarezeye kalkışmıştır ve ben kendi dostlarımın yardımına hemen suratla koşarım... .[1]

İmam Sadık (a.s.) da bu doğrultuda şöyle buyuruyor: “Yeryüzünde Allahın beş tane harimi vardır: Peygamber Harimi, Ehlibeyt Harimi, Kur’an Harimi, Kabe harimi ve Müminin Harimi”.[2]

Müminin değeri ve ihtiramı o denli değerlidir ki onun malı da kendisi gibi değerlidir. Peygamberden nakledilmiştir ki mümin bir kimseye sövmek kişinin fasık olmasına neden olmuştur. Mümin bir kimseyle savaşmak küfür gibidir. Onun etini yemek (gıybetini yapmak) günahtır. Onun malı da onun kendisi gibi harim sahibidir ve muhteremdir”.[3]

Tabiidir ki eğer müminin malı bu denli muhterem ise malından daha muhterem olan kendisi de böyleli ihtirama ve saygınlığa sahip olması kesindir.  

Müminin ihtiramıyla alakalı rivayetler o kadar fazladır ki tümünü bu kısacık makaleye sığdırılamaz. İlgi duyanlar rivayi kitaplarda bu bağlamdaki rivayetleri araştırabilirler. Örneğin allame Meclisi “Biharul-Envar” adlı eserinin 71. Cildin 221. Sayfasında “Ebvab-u Hukukil-Müminin” (yani müminlerin hukuku) unvanını seçmiş ve bu babın zeylinde konuyla ilgili birçok rivayet nakletmiş. İlgi duyanlar buraya müracaat edebilirler.  

Ama bazı hakikatlerin ve gerçeklerin açığa çıkması bahanesiyle bir müminin saygınlığı ve ihtiramı bozulabilinir mi? Sorusunun cevabında şöyle demek gerekir: Böyleli bir bahane bir müminin gıybetini yapabilmek için yeterli değildir. Bir müminin gıybetini yapabilmek için o hakikatler ve gerçekler o denli zaruri ve önem arz etmeleri gerekir ki o müminin gıybetini caiz edebilsin. Veya gelecekte başka bir müminin ihtiramı bu müminin gıybetini yapmakla ancak korunabiliyor olması gerekir. Bu durumda ihtiyatın tüm etraflarını dikkate alarak gizli kalan bazı hakikatler söylenebilinir. Bu konu artık konu edilen gıybetten istisna edilmiştir ki istisna edilmiş konuların bir örneği çok önemli olan evlilik konusunda istişare etmektir.

Müminin ihtiram ve saygınlığını gidermek türünden yapılmiş büyük günahtan tövbe etmenin yolu ilk merhalede özür dilemek, halalık dilemek ve yapılmış olan bu günahtan dolayı gıybeti yapılarak mümine vurulan manevi zararı telafi etmektir. Eğer böyle bir şey mümkün değilse veya yapılırsa daha fazla kin ve nefretlere neden olacaksa Allaha yönelip ona yalvarmak gerekir. Allahtan saygınlığını gidermiş olduğu kişi için dua yapıp onun adına iyi işler yaparak onun manevi olarak kayıp ettiği şeyleri telafi etmeye çalışmak gerekir.

 


[1] KÜLEYNİ, Muhammed b. Yakup, “Kafi”, Tahran: darul-Kutubul-İslamiye, hicri şemsi, 1365, c. 2, s. 352, hadis no: 8. 

[2] A.g.e., c. 8, s. 107, hadis no: 82.

[3] A.g.e., c. 2, s. 359, hadis no: 2.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmamlar (a.s) neden takiyye ederlerdi?
    8518 Kelam İmi 2010/12/04
    Takkiyyenin nedeni yalnızca korku değildir, korku, takiyyenin nedenlerinden sadece biridir, tümü değil. Dikkat etmek gerekir ki, korku, soruda gelen iki çeşidin ötesinde bir şeydir. Zira korku takiyyesi bazen takiyye edenin canı, onuru, malı ve yakınlarına gelebilecek tehlikeden dolayı yapılırken, bazen başkalarına ve müminlere gelecek olan zarar ihtimalinden ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13135 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • “Eğer melekler birbirleri ile tartışırlarsa Cebrail (a.s) Ali’nin (a.s) yanına nazil olur ve melekler arasında hüküm vermesi için Ali’yi (a.s) göğe çıkarır,” diye belirtilen hadis hakkında görüşünüz nedir?
    13048 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Dinsel öğretiler esasınca biz meleklerin kendilerine verilmiş görevler doğrultusunda hareket ederken hiçbir sapma ve itaatsizlik sergilemediklerine inanırız. Yüce Allah melekleri nitelerken şöyle buyurmaktadır: Onlar asla Allah’ın buyruğuna muhalefet etmezler ve emredildikleri şeyi (kâmil bir şekilde) yerine getirirler; yani melekler ilahi emir ve buyrukları kabul eder ve onlara ...
  • İddet ve delilleri hakkında açıklamada bulunur musunuz?
    9438 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/12/22
    İddet fakihlerin ıstılahında şerî bekleme halidir; kadının boşandıktan ve nikâhın zail olmasından sonra veya vefatın ardından zorunlu olarak bir süre beklemesi ve sonra başka biriyle evlenebilmesi durumudur. İddet türleri şunlardır: 1. Boşanma iddeti. 2. Vefat iddeti. 3. Kayıp iddeti, 4. Yanlışlıkla cinsel ilişki kurma iddeti. Belirtilen ...
  • Herhangi bir müçtehitten taklit etmeyen kimsenin humus konusundaki görevi nedir?
    5085 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Sorunuza taklit mercilerinin bürolarından verilen cevaplar şunlardır:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanaei: Mallarınızın humsunun durumunu bilmek için Ayetullah Hamanei’inin burosuna veya onun bu konudaki yetkili vekillerinden birine başvurunuz. Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Amellerinizi ve görevlerinizibütün şartlara haiz bir müçtehidin görüşüne göre yapınız.
  • Kur'an'da namazın genel hükmü açıklanmıştır, ancak imametten genel olarak da söz edilmemiştir. Kur'an'dan imametin hak olduğuna dair bir kaynak verebilir misiniz?
    6152 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Kur'an'da bir çok ayet imamet konusuna değinmiştir. Allame Hilli, El-Feyn adlı eserinde ve Allame Meclisi, Biharu'l-Envar adlı eserinde bu ayetleri genişçe açıklamışlardır. Bu ayetlerden bazı örnekleri şöyledir: Tebliğ ayeti, velayet ayeti, ulu'l-emir ayeti ve sadıkın ayeti. ...
  • Allah’a nasıl iman getireyim ve imanımı nasıl güçlendire bilirim?
    15475 Teorik Ahlak 2011/10/20
    Allah’ı olduğu gibi ve gerçek bir şekilde tanıman için tek bir yol var. Bunun dışında başka bir yol söz konusu değildir. Zira Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “biz, ona şah damarından daha yakınız”. Eğer insan biraz ...
  • Salâvat getirirken Al-i Muhammed’i demezsek niçin savat eksik sayılır?
    15424 Tefsir 2009/07/23
    Al-i Muhammed’e salâvat getirmek bidat olmadığı gibi Kur’an ve hadis ve akıl ve irfanla da uyumludur, çünkü:Bidatin manası dinde olmayan bir şeyi dine dahil etmektir. Biz Al-i Muhammede salâvat getirmenin bidat olmadığını söylüyoruz çünkü bu konu Peygamber ve Ehl-i Beyt’ten gelen hadislerde yer ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10639 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Şeytan cennetten kovulduktan sonra, tekrar nasıl cennete girebildi?
    21252 Tefsir 2012/09/09
    Kısaca, şeytanın insanla irtibatında ve vesvese vermesinde fiziksel varlığa ihtiyaç duymadığını biliyoruz. Bu esas gereğince şeytanın cennete girmeden vesvese amelini yerine getirmesi imkânı vardır, ancak her halükarda soru için faraziyeleri söz konusu ettikten sonra soruyu cevaplandıracağız. 1. Hz. Âdem ve Havva’nın içinde oldukları cennet, Allah-u ...

En Çok Okunanlar