Gelişmiş Arama
Ziyaret
7878
Güncellenme Tarihi: 2010/07/05
Soru Özeti
Mukaddes şeriat açısından, bankalar yahut borç veren kurumların kredilerinden yararlanmanın hükmü nedir?
Soru
Bankalar aracılığıyla halkın istifadesine sunulan borç ve kredileri almak mukaddes şeriat açısından meşru mudur yoksa değil midir?
Kısa Cevap
Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.
Ayrıntılı Cevap

Bankalar yahut borç sandıklarından kredi çekmek faize neden olmaması ve kredi hakkında yazılmış olan şartlara uyulması halinde bir sakınca taşımaz. Aşağıda gerekli hususlara özet olarak işaret edilmektedir:

1-     Borç almak, söz konusu banka yahut sandığa daha önceden para yatırma şartına bağlı olmamalıdır.

Ayetullah Uzma  Hameney bu konu hakkinda şöyle demektedir:

Eğer sandığa para yatırmak, paranın bir süre sandıkta borç olarak kalması ve sandığın da mevcut süre dolduktan sonra parayı yatıran şahsa borç vermesi gayesiyle gerçekleşiyorsa veya sandığın borç vermesi, şahsın daha önceden sandığa bir miktar para yatırmış olması şartına bağlı kılınmışsa, bu şart faiz hükmünde olup şeriat açısından haram ve geçersizdir. Ancak borç hususu her iki taraf bağlamında doğrudur.[1] Elbette herhangi bir mahallede oturma yahut oraya üye olma şartı veyahut şahıslara borç vermeyi kısıtlamaya neden olan şartların bir sakıncası yoktur. Sandıkta hesap açma şartı da eğer sadece belirli şahıslara borç verme gayesiyle koşuluyorsa, sakıncasızdır. Ama sandıktan gelecekte borç almak, borç almak isteyen şahsın daha önceden bankaya bir miktar para yatırmış olması şartına bağlı kılınmışsa, bu şart borçta hükümsel menfaat sayılır ve geçersizdir.[2]  

2-     Banka yahut kredi kurumlarından borç alma veya borç vermede kar şartı koşulmamalıdır.

Bankaya borç vermenin hükmü bankadan borç almanın hükmü gibidir. Anlaşmada fayda ve kar şartı koşulursa faiz ve haramdır. Bankaya verilen paranın belirli bir müddet boyunca para sahibinin anlaşma uyarınca parasından yararlanamayacağı sabit bir şekilde yatırılması veya istediği zaman parasından yararlanabileceği cari bir hesap şeklinde yatırılması arasında fark yoktur. Ama kar şartı koşulmamışsa ve para sahibi bir faydasının kendisine döneceği niyetiyle parasını bankaya yatırmıyorsa ve eğer ona bir kar vermemeleri durumunda kendisini alacalıklı görmüyor ve talepte bulunmuyorsa, bu durumda o bankaya para yatırmak caiz ve sakıncasızdır.[3]

3-     Bankadan şirket yahut şerî bir muamele sıfatıyla borç almak doğru ve sakıncasızdır. Ayetullah Hamaney bu hususta şöyle demektedir:

Bankadan şirket yahut şerî doğru bir muamele sıfatıyla borç almak, borç almak ve borç vermek değildir ve bu tür şerî muameleler yoluyla bankanın elde ettiği gelir faiz sayılmaz. Netice itibariyle bankadan ev satın almak veya yapmak ve aynı şekilde harcamak için herhangi bir sıfatla para almanın bir sakıncası yoktur. Borç sıfatıyla ve bir miktar fazla alma şartı olması durumunda, her ne kadar faize dayalı borç yükümlülük açısından haram olsa da borç hususu vaziyete ait hüküm açısından borç alan için doğrudur ve kendisinin onunla yaptığı harcamanın bir sakıncası yoktur.[4] Şahısların bankalardan borç veya diğer sıfatlarla aldıkları ve fazlalıkla ödedikleri, muamelenin şerî bir şekilde yapılması ve faiz yönü taşımaması suretinde helaldir.[5] Son olarak şu noktaya işaret etmek lazımdır: Eğer insan bu gibi durumlarda haram işlemeyi caiz kılacak derecede zorlukta olursa, faiz almanın haram oluşu kalkar. Ayetullah Hamaney bu hususta şöyle demektedir:

Faiz vermek haramdır. Yani bankadan fazla bir miktar ödemek şartı sıfatıyla para almak haramdır. Haram işlemeyi caiz kılacak derecede zorlukta olmak bunun dışındadır. Ama insan haram işlememek için, her ne kadar onu kendisinden isteyeceklerini bilse de fazla miktarı ödemeyi niyet etmeyebilir.[6] Sizin sorularınızı yanıtlamaktan ve bu hususta size kapsamlı bilgiler sunmaktan mutlu olacağız.



[1] Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi li’l-İmam el-Humeyni), c. 2, s. 405, s. 1786

[2] Ecubetu’l-İstiftaat (bi’l-Farisiyye), s. 423, s. 1787

[3] Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi li’l-İmam el-Humeyni), c. 2, s. 906 Mulhakat-i Resale-i Ayetullah (Behcet)

[4] Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi li’l-İmam el-Humeyni), c. 2, Ahkâm-i Bankha. s. 935. Makam-i Muazzam-i Rehberi

[5] Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi li’l-İmam el-Humeyni), c. 2, s. 915. Mulhakat-i Resale-i Ayetullah (Mekarim) Şirazi

[6] Tevzihü’l-Mesail-i Meraci’, c. 2, s. 935, s. 1911. İktibas ez suâl-i 608.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dininin kadına bakış açısı nasıldır ve onun için nasıl bir konum belirlemiştir? Onlar tıpkı erkekler gibi midirler?
    24977 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2008/05/20
    İslam, insanın tekâmülünü hedef edinmiştir. Bu açıdan da kadın ve erkek arasında hiçbir fark yoktur. İslam açısından önemli olan kadınlık veya erkeklik değil, kendini yetiştirme ve Allah’a yakın olmaktır. Kadın ve erkek insanlığın iki temel unsurunu teşkil etmeleri nedeniyle, İslam’da bazen kadından ve bazen de erkekten söz ...
  • İmam-ı Zamanın (a.c) anne tarafından büyük babasının adı nedir?
    7110 Eski Kelam İlmi 2011/12/18
    İmam-ı Zamanın (a.c) anne tarafından büyük babasının adı Yaşua’dır. O, Rum kayserinin evladı olup havarilerin ve belirgin olarak Şamun’un (Hz. Mesih’in vâsii) neslindendir.[1]  
  • Haset hastalığını nasıl yok edebiliriz?
    16585 Pratik Ahlak 2009/12/20
    Haset, eziklik ve kendisini küçük görme psikolojisidir ve bu yüzden haset eden kimse başka birisinde olan bir nimetin onun elinden çıkmasını arzu eder. Bu psikolojik hastalığın tedavisi ...
  • Lanetleşmenin bir şartı var mıdır? Hangi konuda lanetleşmek mümkündür? Lanetleşmek kesin olara gerçekleş midir?
    19167 مباهله 2012/05/27
    Lanetleşmek, batıl yolda olan kimsenin ilahi gazaba uğraması ve hak yolda olan kimsenin de tanınması ve böylece hak ve batılın birbirinden ayrılması için iki tarafın birbirine lanet etmesinden ibarettir. Lanetleşmek bir tür duadır ve kendine ait özellik ve şartlara sahiptir. Biz onların bazılarına işaret edeceğiz: İnsanın üç ...
  • Neden felsefî ikinci makuller tür ve ayıraca sahip değildir? Mantıkî ikinci makuller de böyle midir?
    10337 İslam Felsefesi 2011/10/23
    Makul, felsefî bir terim olup zihne gelen şey anlamındadır ve hissedilenin yani hisle duyumsananın karşısında yer alır. Makul terimi bazen aklî suretler için, bazen dışarıda bir varlığı olmayan hususlar için ve bazen de hissedilmeyen ve soyut olan şeyler için kullanılır ki bu durumda makulden kasıt akıldır. Bizim konumuzda makulden ...
  • İslam’ın Hakkaniyetinin Aklî Delilleri
    21090 Yeni Kelam İlmi 2012/01/23
    Her ne kadar bugün dünyada gözlemlenen dinlerde bir takım hakikatler yer alsa da, gerçek tevhit olan kamil hakikat sadece İslam’ın çehresinde gözlemlenebilirdir. Bu iddianın en büyük delili, diğer dinlerin muteber senetlerinin olmayışı ve metinlerinde tahrif ve aklî çelişkilerin bulunması ve bunun karşılığında Kur’an’ın senet taşıması, ...
  • Defalarca tövbesini bozmuş kimse şimdide Allah ve Masum İmamlar (a.s) hakkında şüpheye düşmektedir. Acaba Allah onu kendin uzaklaştırmış mıdır? Ve Allah’a yakınlaşmanın yolu nedir?
    36346 Pratik Ahlak 2011/11/12
    Günah, insanı alteder. Günahtan tövbe etmeye ciddi karar almak kurtuluşa yönelmek demektir. Şeytan, insanın düşmanıdır; onun böyle vesveseler vermekten amacı, insanları ümitsizliğe düşürmek, salih kulları merhametli olan Allah’tan uzaklaştırmaktır. Oysa Allah, ister günahkar olsun, ister zalim, bütün kullarını sever, onların hidayetini ve saadetini ister. Yalnız kaldığınızda Allah’tan ...
  • Ayakkabı giymenin adabı nedir?
    20961 Pratik Ahlak 2012/05/12
    İslam dini semavi dinlerin en sonuncusu, en kâmili ve en camiidir. Bu bağlamda İslami öğretiler insanın tüm boyutlarını; bireysel ve toplumsal yönlerini her zaman ve her mekân için göz önünde bulundurmuş ve onun tüm ihtiyaçlarına cevap veriyor. Her halükarda İslam dininin hakkında nazar vermiş ve adap belirlemiş ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) Rukayye adında bir kızı var mıydı?
    23693 تاريخ بزرگان 2011/12/20
    Fedakarlık ve insani kemallerle dolu Kerbela gibi bir olayda yaşı küçük olan kimseler fazla dikkat çekmemiş olabilir. Hz. Rugayye’nin (s.a) yaşamı, babası, amcası, halası gibi yüce şahsiyetlerin nurlarının ışığı arkasında kaldığından tarih kitaplarında İmam Hüseyin’in (a.s) Rugayye adında küçük bir kızı olduğu konusuna değinilmemiştir. Bazı maktellerde İmam ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11686 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.

En Çok Okunanlar