Gelişmiş Arama
Ziyaret
19141
Güncellenme Tarihi: 2010/06/08
Soru Özeti
Ömer hadis uydurduğu için Ömer tarafından kınanmış mı?
Soru
Ben Ömer’in Ebu Hureyre’yi hadis uydurduğu için kınayıp kırbaçladığını duydum. Bu doğru mu? Mümkünse kaynak verin.?
Kısa Cevap

Buhari, Muslim, İmam Ebu Cafer Eskafi, Muttaki Hindi İkinci Halife Ömer’in Ebu Hureyre’den temelsiz hadis naklettiği için Ebu Hureyre’yi kırbaçlamış ve kendi hükümranlığının sonuna kadar onu hadis nakletmekten sakındırmıştır.

Ömer’in Ebu Hureyre’ye bu kötümserliğinin sebebini şu faktörlere dayandırabiliriz:

1-     Onun Yahudi hahamı olan Ka’bu’l-Ahbar’la arkadaşlığı ve ondan hadis nakletmesi

2-     Yahudilerden alındığı belli temelsiz birçok hadis nakletmesi

3-     Sahabilerden nakledilen hadislere ters düşen hadisler nakletmesi

4-     Hz. Ali ve Ebu Bekir gibi sahabilerin ona muhalefet etmeleri

Ayrıntılı Cevap

Ebu Hureyre’nin İslam’dan önceki hayatı hakkında bir bilgi elde bulunmamaktadır. Sadece o kendisi hakkında, çocuktan bir kediye tutulduğunu ve onunla sürekli oynadığını nakleder; fakir ve yetim olduğu için halka hizmet ederek geçindiğini anlatır. Dineveri, el-Mearif adlı eserinde onun Yemenli Devs kabilesine mensup olduğunu bildirir. O öksüz olarak büyümüş ve fakir birisi olarak hicret etmiş 30 yaşında Medine’ye gelmiştir. Fakir olduğu için fakir muhacirlerin toplandığı Suffe’de yerleşmiştir.[1]

Ebu Hureyre’nin kendisi Müslüman olmadaki hedefinin sadece karnını doyurmak olduğunu açıklamıştır.[2]

O şöyle demiştir: “Ashaptan bazıları benim yemek için her gün evlerine gittiğim için benden kaçıyorlardı. O Cafer b. Ebi Talib’i kendisini ağırladığı için bütün ashaptan üstün bilmiş ve onun hakkında övücü ifadeler kullanmıştır.[3]

Sealibi Simaru’l-kulub kitabında Ebu Hureyre’nin Muaviye’nin yanında yemek yediğini ve Ali’nin arkasında namaz kıldığını yazar ve onun bu işi hakkında “Muaviye’nin yemeği daha yağlı ama Ali’nin namazı daha faziletlidir” dediğini nakleder.[4]

Ama İkinci Halife’nin Ebu Hureyre’yi hasis uydurduğu için kırbaçladığı konusuna gelince şu konu hakkında ittifak edilmiştir ki Ebu Hureyre sadece bir yıl dokuz aylık bir süre Peygamber’le birlikte olmasına rağmen herkesten daha çok o hadis nakletmiştir. [5]

İbn-i Hazm onun hadisleri hakkındaki bir istatistik sunarak şöyle demiştir: İbn-i Muhalled kendi müsnedinde ondan 5374 hadis nakletmiştir. Buhari ise ondan 446 hadis nakletmiştir.[6]

Buhari’nin Ebu Hureyre’den şöyle naklettiği de bilinmektedir: “Abdullah b. Ömer dışında ashaptan hiçbiri benim kadar Peygamber’den hadis nakletmemiştir. Abdullah hadisleri yazardı ama ben yazmazdım.” [7]

Ebu Hureyre’nin hadislerinin çokluğu Ömer’i kuşkulandırdı bu yüzden onu kırbaçlayarak şöyle dedi: “Sen çok hadis naklediyorsun korkarım Peygamber’e yalan isnat edersin.” Sonra hadisi nakletmeği bırakmadığı takdirde onu kendi ülkesine sürgün etmekle tehdit etti.[8]

Bu yüzden Ebu Hüreyre’nin hadislerinin çoğu Ömer’in vefatından sonraki dönemde gerçekleşmiştir. Çünkü Ömer’den sonra artık kimseden korkmuyordu.[9]

Onun kendisi şöyle demiştir. Ben size bir takım hadisler naklediyorum ki eğer bunları Ömer’İn döneminde nakledecek olsaydım o beni kırbaçlardı.[10]

Zühri, İbn-i Seleme’ kanalıyla Ebu Hureyre’den şöyle nakleder: “Ömer dünyadan gidinceye kadar Resulullah (s.a.a) şöyle dedi diye diyemezdim. Ömer diri olduğu zaman bu hadisleri size aktarmam hiç mümkün müydü?! Allah’a yemin ederim ki şimdi bile Ömer’in kırbaçlarının korkusu beni dehşete düşürüyor.”[11]

Ebu Hureyre, Resulullah’tan çok hadis nakletmesini yorumlamak için kendine göre bir takım ilkeleri vardı. O “Bir hadis, bir helalı haram kılmadıkça onu Peygamber’e isnat etmekte bir sakınca yoktur.” diyordu. O uydurduğu bu ilkeyi Peygamber’e bile isnat etmiştir: Tabarani Ebu Hureyre kanalıyla Peygamber’den şöyle nakleder: “Bir helalı haram veya bir haramı helal kılmadıkça ve hakka eriştirici olması kaydıyla bir şeyi bana isnat etmenizde bir sakınca yoktur.” Yine şöyle nakleder: “Kim Allah’ın rızası olan bir şeyi benden naklederse ben onu söylemişim gerçi onu söylememiş bile olsam.”[12]

Bu sözlerin yalan ve uydurma oldukları açıktır çünkü Peygamber’den mutevatir olarak nakledilen hadis uyarınca şöyle Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kime benim söylemediğim bir söz uydurup bana isnat ederse onun yeri cehennemdir.”[13]

Ömer onun hadis naklindeki aşırılığını görünce bu hadisin sürekli ona hatırlatılmasını istemiştir.[14]

Ebu Hureyre ve Tedlis (Hadiste aldatma)

Tedlis kişinin kendisiyle görüştüğü kişiden ondan bizzat duymadığı bir şeyi ondan bizzat kendisi duymuşçasına bir şey nakletmeye denir.[15] Açıktır ki tedlisin bütün çeşitleri haram ve kınanmış bir iştir bu yüzden tedlisi yalanın kardeşi olarak adlandırmışlardır.[16]

Hadis bilimcileri bir kişinin bir hadiste tedlis yaptığı ispatlandığı takdirde onun hiçbir hadisine güvenilemeyeceğini açıklamışlardır.[17] Dineveri ve İbn-i Kesir İbn-i Seid’den şöyle naklederler: “Allah’tan korkun ve hadis nakletmeyin. Çünkü ben Ebu Hureyre’nin yanında oturmuştum, o bir hadis Peygamber’den ve bir rivayet de Ka’bu’l-Ahbar’dan nakletti ve sonra şöyle dedi: Ben Ka’bu’l-Ahbar’ın sözlerini Peygamber’e ve Peygamber’in sözlerini de Ka’bu’l-Ahbar’a isnat ediyorum.[18]

Hadis bilimcileri ittifakla şöyle demişlerdir: Ebu Hureyre, Abadile, Muaviye ve Enes Yahudi olan Ka’bu’l-Ahbar’dan hadis nakletmişlerdir. Ka’bu’l-Ahbar Müslümanları kandırmak için zahirde Müslüman olmuştu ama gerçekte Yahudi olarak kalmıştı. Adı geçenlerin arasında Ebu Hureyre hepsinden daha fazla Ka’b’den hadis nakletmiş ve ona güvenmiştir.[19] Gerçekte Ka’b’in oyuna gelerek Ka’b’in İslam’a sokmak istediği hurafe ve uydurmaları onun kanalıyla İslam’a sokmuştur.

Ka’b’ da kendine has yöntemiyle Ebu Hureyre’yi bu işe teşvik etmiştir. Zehebi et-Tebakat adlı eserinde Ka’b’ın şöyle dediğini nakleder: “Tevrat’ı okumamasına rağmen onu Ebu Hureyre gibi bilen birini bilmiyorum.”[20]

İşte bu hahamın nasıl Ebu Hureyre’yi aldattığını bir bakın. Ebu Hureyre İbranice bilmediğine göre Tevrat’ı bilemezdi hatta okumak yazmak bilmediği için Arapça’yı da bilmeyen Ebu Hureyre nasıl Tevrat’ı bu kadar iyice biliyordu![21]

Buhari Ebu Hureyre’den şöyle dediğini nakleder: Kitap Ehli Tevrat’ı İbranice okuyor ve onu Arapça Müslüman olanlara tefsir ediyorlardı. Eğer ben de İbranice bilseydim onu tefsir edenlerden olurdum.[22]

Dİneveri Ebu Hureyre hakkında şöyle nakleder: Ebu Hureyre sahabilerden kimsenin nakletmediği türden hadisler naklettiği (alimler) için onun hadislerini kuşkuyla karşılamış ve kabul etmemişlerdir ve sen hiçbir zaman Peygamberin yanında yalnız bulunmadığına göre nasıl yalnız başına bu hadisleri naklediyorsun.[23]

Dineveri şöyle diyor: “Ayşe şiddetle onun hadislerine karşı çıkıyordu.[24] Ve onu yalan uydurmakla suçlayanlar arasında Ömer, Osman ve Ali ve diğerleri de bulunmaktadır.”

Ebu Hureyre Peygamber’den Kadınları, hayvanları ve evi uğursuz bilmek doğrudur.” Bu hadisi Ayşe’ye nakledince şöyle dedi: Kur’an’ı Peygamber’e nazil edene yemin ederim ki kim bu hadisi Peygamber’e isnat etmişse yalan söylemiştir. Peygamber şöyle diyordu: “Cahiliyet döneminin insanlar hayvan, kadın ve evi uğursuz biliyorlardı.

Hz. Ali, Ebu Hureyre’yi insanların en yalancısı olduğunu söylemiştir. Diğer bir yerde yine şöyle demiştir. “Peygamber (s.a.a) hakkında en çok yalan uyduran kişi Ebu Hureyre’dir. Bir gün Ebu Hureyre “Benim dostum bana şöyle dedi … diye konuşunca, Hz. Ali (a.s) hemen ona şöyle cevap verdi “Ne zaman Resulullah senin dostundu!”[25]

Ebu Ca’fer İskafi şöyle nakleder: “Muaviye sahabe ve tabiinden bir grubu Hz. Ali’nin aleyhine hadis uydurmaları için tahrik etti. Sahbilerden Ebu Hureyre, Amr b. As ve Mugeyre b. Şu’be ve tabiinden Ureve b. Zubeyr bunların arasında yer alırdı.”[26]

Bu konularla ilgili olarak iki müstakil kitap yazılmıştır.

1- “Ebu Hureyre” Bu kitabı Seyyit Şerefuddin Amuli telif etmiştir Konuyu incelemek için bu eserin 136, 160 ve 186. sayfalarına bakın

2- “Şeyhu’l-Muzire Ebu Hureyre” Mahmut Ebu Reyye Mısri’nin telifi.



[1] Şeyh Mahmut Ebu Reyye, Şeyhu’l-Muzire Ebu Hureyre, s. 103; Şeyh Mahmut Ebu Reyye, Azvau’n- alessünneti’l-Muhammediye, s. 195; Seyyit Şerefud’din Musavi Amili, Ebu Hureyre, s. 136.

[2] Ade.

[3] Fethu’l-Bari c. 7 s. 62

[4] Sealibi, Sİmaru’l-Kulup fil-Muzaf vel-Mensub, s. 87 76

[5] Şeyh Mahmut Ebu Reyye, Azvau’n- alessünneti’l-Muhammediye, s.200

[6] Şeyh Mahmut Ebu Reyye, Şeyhu’l-Muzire Ebu Hureyre, s. 200

[7] İbn-i Hacer, Fethu’l-Bari, c. 2, s. 167; (O şöyle der Ebu Hureyre’nin hadis yazmadığı ve Kur’an hafızı olmadığı ispatlanmıştır.

[8] Sahih-i Buhari c. 2 Kitabu bedu’l-halk s. 171; Muslim b. Haccac Neyşaburi, Sahih-i Muslim, c. 1 s. 34; İbn-i Ebi’l-Hadid, Şerh-i Nehcu’l-Belağa, s. 360; Siyeru a’lamu’n-Nubela, c. 2 s. 433-434; Mutakki Hindi, Kenzu’l-Ummal, c. 5 s. 239 H. 4857, İmam Ebu Ca’fer İskafi, Şerh-i Nehci’n nakline göre, c. 1 s. 360

[9] Ade.

[10] Mahmut Ebu Reyye, Azva’un ala’sünneti’l-Muhammediye s. 201

[11] Ade.

[12] Şatibi, el-Muvafikat, c. 2 s. 23

[13] Mahmut Ebu Reyye Azvau’n ala’sünneti’l-Muhammediye s. 203

[14] Seyyid Şerefuddin Amuli, Ebu Hureyre, s. 140

[15] Şeyh Ahmet Şakir, Şerh- elfiyytu’s-Suyuti s. 35

[16] Ade

[17] Mahmut Ebu Reyye Azvau’n ala’sünneti’l-Muhammediye s. 202 ve 203

[18] İbn-i Kesir, El-Bidaye ven-Nihaye c. 8 s. 109; İbn-i Kuteybe Dineveri, Te’vilu Muhtelefi’l-Hadis s. 48 ve 50

[19] Mahmut Ebu Reyye Azvau’n ala’sünneti’l-Muhammediye s. 207

[20] Zehebi, Tebekatu’l-Huffaz Mahmut Ebu Reyye Azva ala’sünneti’l-Muhammediye’den naklen s. 207

[21] Mahmut Ebu Reyye Azvau’n ala’sünneti’l-Muhammediye s. 207

[22] Ade

[23] Dineveri, Te’vilu Muhtelefi’l-Hadis s. 50

[24] Ade 48

[25] Azvau’n ala’sünneti’l-Muhammediye s. 204

[26] Muhammed Abduh, Şerh-i Nehcü’l-Belaga, c. 1 s. 358.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ölen ve cenazesi geç defnedilen bir ferdin ruhu nasıl bir duruma girer?
    31081 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Kur’an-ı Kerim’den istifade edildiği kadarıyla, Yüce Allah ölenlerin ruhunu özel bir âlemde korumaktadır ve geç defnedilme durumunda ruha bir zarar gemlememektedir; bununla birlikte rivayetlere göre, cenazenin çabuk defnedilmesi icap eder. ...
  • Acaba Hz. Masume (s.a) mezarının ziyareti için özel bir gusül mevcut mudur?
    6150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
     Bazı Taklit Mercileri İmamların Haremlerine girmek ve ziyaret etmek için gusül almayı müstehap bilmektedirler. Diğer bazı taklit mercileri ise bu ziyaretler için gusül’ün müstehap oluşunu rivayet açısından sabit bilmemekte şöyle buyurmaktalar: Eğer bir kimse ziyaret için gusül almak isterse bunu reca (sevap ümidi) ile ...
  • Miraç nedir? Hz. Muhammed’in (s.a.a) dışında da bir peygamber miraca gitmiş midir?
    22418 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Miraç, Arapça’da göğe çıkmak için kullanılan vasıta demektir. Rivayet ve tefsirlerde ise Peygamberimizin (s.a.a) fiziki olarak Mekke’den Beytu’l-Mukaddes’e gitmesine, oradan göğe çıkmasına, sonrada tekrar Mekke’ye dönmesine miraç denmektedir. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Resulullah’ın (s.a.a) dışında herhangi bir peygamber miraca gitmemiştir; sadece Hz. Süleyman, Hz. İdris ve Hz. İsa ...
  • Şia ile sünninin evlenmesi caiz midir?
    47244 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/28
    Continue... ...
  • Şia Hz. Ali(a.s)'ın faziletlerini ispatlamada Ehl-i Sünnet'in mütevatir hadislerine dayanabilir mi?
    7463 Masumların Siresi 2011/06/21
    Tevatür yalan üzere anlaşmaları mümkün olmayan büyük bir kalabalığın bir konuyu nakletmelerine denir. Biz inanıyoruz ki Hz. Ali'nin faziletleri ve onun imameti hakkındaki nas tevatürle sabittir. Bunu Şia'nın hadis ve tarih kaynaklarının yanı sıra Ehl-i sünnetin kitaplarından ve sahabilerin hadislerini nakleden eserlerden istifade ediyoruz. Buna göre bizim bu konuyla ilgili ...
  • hangi sınıra kadar kocasına itaat etmelidir? Erkek onu yolculuğa mecbur edebilir mi?
    10470 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Hadevi Tahrani’nin belirtilen soru hakkındaki cevabının açıklaması şudur:Kadın cinsel doyum konusunda erkeğe itaat etmelidir ve erkek evden çıkmayı yasaklarsa bu durumda kendisi evden çıkamaz. Elbette evlilik hayatının farz ve haramlarla yetinmeyle sorundan yoksun olmasının imkânsız olduğuna dikkat edilmelidir. Ama ahlaka riayet etmek evliliğin pekişmesi ve tatlılığını ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17497 هدیه 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Geçici evlilikte iddet beklemenin felsefesi nedir?
    8946 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/10/18
    Kadın yaise ise iddet beklemesine gerek yoktur. Yaiseden kasıt Kureyişli ise altmış ve Kureyşli değilse elli yaşını doldurmuş olmasıdır. Kısır olan kadın yaise sayılmaz, bu yüzden evlendikten sonra iddet beklemesi gerekir.Bu hükmün felesefesine gelince ayet ve rivayetlerde hükümlerin bütün ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8453 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • İslam’ın Tebliğ Yöntemi Nasıldı?
    12515 Masumların Siresi 2011/08/17
    Tebliğ mesaj iletmek anlamındadır. Tüm ilahî peygamberlerin ve özellikle de yüce İslam Peygamberinin misyonu insanları karanlıklardan nura yöneltmek olduğundan, İslam’da tebliğ Allah’ın mesajını kullarına ulaştıran bir vesile olarak çok önemlidir. İslam’da tebliğ yöntemleri sözlü, yazılı ve amelî olarak üç kısma ayrılabilir. Bu her üç kısmın da değişik türleri vardır. ...

En Çok Okunanlar