Gelişmiş Arama
Ziyaret
7226
Güncellenme Tarihi: 2012/01/23
Soru Özeti
Kutsal kitapta teslis mevcut mudur?
Soru
Hıristiyanlıktaki teslis kutsal kitapta ispat edilebilir mi yoksa edilemez mi? Eğer ispat edilemezse bu inanç nasıl meydana gelmiştir?
Kısa Cevap

Tarihçilerin geneli, kutsal kitabın hiçbir yerde açıkça teslisi beyan etmediği hususunda ortak görüş taşımaktadır. İlyade Ansiklopedisi teslis hakkında şöyle yazmaktadır: … Kutsal kitapta teslisi ispat eden bir ayet bulmak kilise için ciddi bir krize yol açmıştır. Bununla birlikte bazı Hıristiyanlar kutsal kitaptan kendi görüşlerince teslisi beyan eden bir takım deliller dile getirmektedirler. Ama belirtilen pasajları inceleme ve irdelemeyle onların yeterli derecede açık olmadığı ve teslisi ispat etmeyi başaramadığı gözlemlenmektedir. Teslisin varlığına dair açık bir ifadenin olmayışı ve İsa’nın ilahlığıyla ilgili tabirlerin sınırlı ve mücmel olması, Hıristiyanları onun hakkında “Tanrının Oğlu” ıstılahını genişletmeye ve bu ıstılahı mecazi manadan hakiki manaya dönüştürmeye itmiştir. Elbette onlar ilk üç asır boyunca İsa’nın ulûhiyeti hakkında görüş ayrılığına düşmüştür. Dördüncü asırda Aryus adındaki seçkin bir piskopos İsa’nın ulûhiyeti aleyhine ayaklanınca ve mücadele büyüyünce, ilk Hıristiyan kayser Kostantin’in çağrısıyla üç yüz piskopos küçük Asya’nın Nikye şehrinde M. 325 yılında bir konsey oluşturdu. Bu konseyde İsa’nın ulûhiyeti görüşü kahir ekseriyetle kabul edildi ve Aryus’un görüşü reddedildi. Belirtilen inanç manzumesi esasınca teslise inanmak Hıristiyanlığın doğru usullerinden biri sayılmasına rağmen, her zaman teslis inancına karşı çıkan kimseler var olagelmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Telis, Hıristiyanlığın temel inançlarından biridir ve bu inanç esasınca bir tanrı üç şahısta yani baba, oğul (İsa Mesih’te tecessüm etmiştir) ve kutsal ruhtur. Bu üçü bir zata sahiptir, ama birbirlerinden ayrıdırlar. Hıristiyanların eski ahit ve yeni ahdi içeren iki kutsal kitabı, Yüce Tanrının bir olduğuna delalet etmekte ve teslise hiçbir yer vermemektedir. Eski ahitte şöyle yazılmaktadır: “Yahova’nın Tanrı olduğunu ve O’ndan başka kimsenin olmadığını bilmen için bu sana zahir oldu” (Tesniye, 4: 35). Yeni ahitte de şöyle yazılıdır: “Tanrı birdir” (Timutaus’un başı, 2: 5). İlk Hıristiyanlar teslise hiç inanmamaktaydı ve onlar Mesih’i Tanrının peygamberi ve O’nun seçilmişi bilmekteydi. Ebyuniler, Hıristiyanlığın ilk çağlarında yaşamış olan Hıristiyanlar olup İsa’yı Meryem’in oğlu olan salt bir insan bilmekteydiler.[1] Aynı şekilde tarihçilerin geneli, kutsal kitabın hiçbir yerde açıkça teslisi beyan etmediği hususunda ortak görüş taşımaktadır.[2] İlyade Ansiklopedisi teslis hakkında şöyle yazmaktadır: … Kutsal kitapta teslisi ispat eden bir ayet bulmak kilise için ciddi bir krize yol açmıştır. Hıristiyan âlimler de tevhide vurguda bulunmuş ve onu beyan etmeye koyulmuşlardır. Şamlı Yuhanna şöyle demektedir: “Kutsal kitaba inananlar Tanrının birliğinde şüphe duymazlar.”[3]Yeni Britannica Ansiklopedisi şöyle yazmaktadır: Ne teslis kavramı ve ne de ona açıkça iman etmek yeni ahitte yer almamaktadır.[4] Tevrat’ın tanrısının tek tanrı olduğu hatırlatılmalıdır. Bu kitapta her şeyden çok Tanrının bir olduğuna vurguda bulunulmuştur. On emrin ikinci emri şudur: “Senin benden başka ilahların olmasın.” (Çıkış Kitabı, 3: 20). Aynı şekilde şöyle denilmiştir: Sadece Tanrı odur ve onun bir başka benzeri yoktur (İkinci Kitap, 4: 35 ve 39). O’ndan başka hiçbir Tanrı yoktur (İkinci Kitap, 4: 35 ve 39). Ey İsrailoğulları dinleyin: Var olan tek Tanrı, bizim Tanrımızdır; siz O’nu tüm kalp, can ve gücünüzle sevmelisiniz. (İkinci Kitap, 4: 6). Musa’nın tanrısı göğün ve yerin tanrısıdır. (Yaratılış Kitabı, 1: 1). O, istediği her şeyi yapmaya kadirdir. (Çıkış Kitabı, bap: 15).[5] Hıristiyanların ve din araştırmacılarının inancına göre, eşanlamlı İnciller (Matta, Markos, Luka), Yuhanna İncilinden birkaç on yıl önce yazılmıştır. Yuhanna İncili yaklaşık M. 100 yılında yazılmıştır; yani Povlos’un ölümünden otuz yıl sonra kaleme alınmıştır. Povlos’un inancı halka egemen olduğu dönemde yazılmıştır. Bir taraftan eşanlamlı üç İncil arasında ve diğer taraftan da Yuhanna İncilinde muhteva açısından kısa bir mukayesede bulunmayla, eşanlamlı İncillerin Hz. İsa (a.s) hakkında pek aşırılığa kaçmadığı görülecektir. Ama Yuhanna İncilinde baştan sona dek Hz. İsa’nın ulûhiyeti gibi konular mevcuttur. Örneğin Yahudilerin İsa’ya muhalefet etmelerinin sebebinin onun kendisini Tanrı addetmesiydi, diye belirtmektedir. (Yuhanna 10: 31-38). Bu İnciller aynı şekilde Hz. İsa’nın namaz, ibadet ve Tanrıya dua edişini nakletmiştir. Özellikle kendisi tutuklanmadan önce birkaç merhalede Tanrıya yakarmıştır. Matta (27: 46) ve Markos (15: 34) İncillerinde şöyle yer almaktadır: “Tanrım neden beni terk ettin?”[6] Bununla birlikte bazı Hıristiyanlar kutsal kitaptan kendi görüşlerince teslisi beyan eden bir takım deliller dile getirmektedirler. Ama belirtilen pasajları inceleme ve irdelemeyle onların yeterli derecede açık olmadığı ve teslisi ispat etmeyi başaramadığı gözlemlenmektedir. Konunun aydınlanması için özetle bu delillerin bazılarına işaret ediyoruz:

1. Bazı Hıristiyanlar teslis mefhumunun köklerinin yeni ahitte gözlemlendiğini ve Matta İncilinin sonundaki vaftiz hakkının verilmesi tabirinin (onları baba, oğul ve kutsal ruh adına vaftiz edin) bunu açıkça belirttiğine inanmaktadır.

Cevap: Yeni ahit yazarları, Tanrıyı baba olarak adlandırmayı adet edinmiştir ve bu ıstılah Yahudilikten gelmedir. İncillerin naklettiği üzere, İsa kendi öğrencilerine dualarında Tanrıya semavî baba olarak seslenmelerini öğretmiştir. (Matta 6: 9). Aynı şekilde İsa şöyle söylemiştir: “Babamın ve babanızın, Tanrımın ve Tanrımızın yanına gidiyorum.” (Yuhanna 20: 17).[7] 

2. Kutsal kitapta Tanrı bazı yerlerde çoğul olarak anılmıştır veya çoğul zamiriyle “uluhim” şeklinde zikredilmiştir. Hıristiyanlar bu ayetlerden Tanrının kesinlikle birden çok olduğu ve bu yüzden çoğul kipi kullanıldığını söylemektedir. Örnek: “Tanrı, "İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım" dedi, "Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun" (Yaratılış, 1: 26). Sonra, "Adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu" dedi, "Artık yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli." (Yaratılış 3: 22). "Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar." (Yaratılış 7: 11). Sonra Rab'bin sesini işittim: "Kimi göndereyim? Bizim için kim gidecek?" diyordu."Ben! Beni gönder" dedim.” (Yeşaya 6: 8).

Cevap: Hikaye yazarları ve dilbilimciler, bu tabirlerdeki çoğul ifadeleri saygı çoğulu olarak adlandırmaktadır. Nitekim biz de örfsel kullanışlarda bu dil tarzından yararlanmaktayız. Hatta kutsal kitabın bazı yerlerinde de bu saygı ve vurgu çoğuluna rastlamaktayız. Bu örneğin bir numunesini İbracice’deki Adonim kavramının beyler manasında Yaratılış 24: 9, 10 ve 51’de İbrahim’e hitaben, Yaratılış 39: 2, 3, 7 ve 8’de Futifar’a hitaben, Yaratılış 42: 30, 33; 44: 8), Yusuf’a hitaben, Yaratılış 40: 1’de (Firavun), 2. Samuel 11: 9; 1’de, 1. Krallar 1: 11, 33, 43, 47’de (Davud) ve diğer örneklerde gözlemlemek mümkündür. Odnim’in gerçek çoğul anlamıyla (beyler) kullanılışını örnek olarak Yaratılış 19: 2, Emsal 25: 13 ve Yeşaya 26: 13’te gözlemleyebilirisiniz. Bu örneklerde bu kavram çoğul için kullanılmıştır ve bu hususlar bir olan gerçek Tanrı için uluhim kavramının kullanılışının yaygın bir kullanış olduğunu açıkça göstermektedir. Buna verilecek diğer bir cevap da şudur: Uluhim kavramının çoğul olarak adlandırılmasının nedeni, ilahi gücün kemalini ve başka bir ifadeyle Tanrı tarafından ortaya konan güçlerin toplamını belirginleştirmek içindir.

3. Hıristiyanların teslisi ispat etmek için kutsal kitaptan alıntıladıkları ayetlerden birisi de şudur: Gökte tanık olanlar üç kişidir: Baba, kelime ve kutsal ruh. Bu üç kişi birdir. (Yuhanna 5: 7).

Cevap: Bu ayet sadece bazı Latin nüshalarında mevcuttur ve kutsal kitabın yazıldığı Yunanca nüshalarda mevcut değildir. Bugün bu ayet kutsal kitabın asıl metninden silinmiştir ve Katolik kilisesinin Latince tercümesinde bile bulunmamaktadır. Teslisin varlığına dair açık bir ifadenin olmayışı ve İsa’nın ilahlığıyla ilgili tabirlerin sınırlı ve mücmel olması, Hıristiyanları onun hakkında “Tanrının Oğlu” ıstılahını genişletmeye ve bu ıstılahı mecazi manadan hakiki manaya dönüştürmeye itmiştir. Elbette onlar üç asır boyunca İsa’nın ulûhiyeti hakkında görüş ayrılığına düşmüştür. Dördüncü asırda Aryus adındaki seçkin bir piskopos İsa’nın ulûhiyeti aleyhine ayaklanınca ve mücadele büyüyünce, ilk Hıristiyan kayser Kostantin’in çağrısıyla üç yüz piskopos küçük Asya’nın Nikye şehrinde M. 325 yılında bir konsey oluşturdu. Bu konseyde İsa’nın ulûhiyeti görüşü kahir ekseriyetle kabul edildi ve Aryus’un görüşü reddedildi. Nikye Kanunu olarak meşhur olan bu konseyin kararında İsa hakkında şöyle okumaktayız: İsa Mesih, Tanrının oğludur, babanın evladıdır ve babanın zatından olan yegane evlattır. Tanrı Tanrıdan, nur nurdan ve gerçek Tanrı gerçek Tanrıdandır ki doğmuştur, yaratılmamıştır… O, biz insanlar ve bizim kurtuluşumuz için gelmiş ve tecessüm etmiştir… Onun bir zamanda olmadığını veya mevcut olmadan önce olmadığını veyahut yokluktan meydana geldiğini söyleyen ve kendisinin başka bir zat veya cinsten olduğunu veya Tanrının oğlunun yaratıldığını ve değişim ve dönüşüme uğrayabileceğini ikrar edene lanet olsun.[8] Belirtilen inanç manzumesi esasınca teslise inanmak Hıristiyanlığın doğru usullerinden biri sayılmasına rağmen, her zaman teslis inancına karşı çıkan kimseler var olagelmiştir. 1600 yılında “Yunitaryanizm” adlı bir ekol ortaya çıktı ve bu ekol taraftarları teslise inanmayı reddetti; zira onlar teslise inanmanın Yunan filozoflarının eksik görüşlerinin inançları tedvin ederken etkili olmasının sonucu olarak değerlendirmekteydi.[9] Yunitaryanizm hareketinin önderi, Mikhail Cerritos adında İspanyalı bir şahıstı ve o yeni ahdi dikkatlice okuduktan sonra, Niğde inanç manzumesi esasınca tüm Hıristiyanlar için kesin bir usul olan teslis meselesinin bu sayfalarda olmadığı neticesine ulaştı ve bu inancın Katolik kilisesinin mahsulü ve de salt küfür ve geçersiz olduğuna inandı. O, 1531 yılında “Teslis Hataları Hakkında” adlı bir risale yayınladı. Neticede kendisi küfür ve ateizm ithamıyla yakıldı. He ne kadar o ortadan kaldırılsa da, teslise muhalif Hıristiyan cemaatler ortaya çıktı. Elbette bu cemaatler şiddetlice Protestan ve Katoliklerin saldırılarına maruz kaldı. Bu inanç takipçileri içinde bulunduğumuz asırda da henüz yaşamaktadırlar.[10]



[1] Alaster Maac Karas. Der Amedi Ber İlahiyat-ı Mesihi, Tercüme-i İsa Dibac, s. 362, s. İntişarat-ı Kitab-ı Ruşen.

[2] Michael D. Coogan, The İllustrated Guide to World Religions, p. 65, Oxford University Press.

[3] Süleymani Erdestani, Abdurrahman, Der Amedi Ber İlahiyat-ı Tatbiki İslam Ve Mesihiyet, s. 120, çap-ı evvel, Kitab-ı Ta Ha, Kum, 1382 ş, be nakl az Yuhanna-i Demeşki, el-Mie Makale-i Fi’l-İmani’l-Orsozuksi, tercüme-i Arabi, el-Erşimindrit Adryanus Şur, s. 61, Lübnan, Menşuratu’l-Mektebe el-Bulusiye, es-saniye, M. 1991.

[4] Encytclopaedia Britannica Online: article Trinity.

[5] Süleymani Erdestani, Abdurrahim, Yahudiyet, s. 82, çap-ı evvel, Ayat-ı Aşk, Kum, 1382 ş.

[6] Tevfiki, Hüseyin, Aşinayi Ba Edyan-ı Bozorg, s. 148, çap-ı pencom, İntişarat-ı Semt, Tahran, 1381 ş.

[7] Aşinayi Ba Edyan-ı Bozorg, s. 149.

[8] Miler, V.M, Tarih-i Kilise-i Kadim Der İmparatori Rum Ve İran, s. 244, tercüme-i Ali Nohostin, İntişarat-ı Hayat-ı Ebedi, Tahran, M. 1981.

[9] Hordrn, Welyaem, Rahnamey-ı İlahiyat-ı Protestan, s. 34, tercüme-i Tate Mikailyan, çap-ı evvel, Şirket-i İntişarat-ı İlmi Ve Ferhengi Tahran, 1368 ş.

[10] Bi. Nas Jan, Tarih-i Cami’ Edyan, s. 680 – 681, tercüme-i Ali Asgar Hikmet, çap-ı sizdehom, Şirket-i İntişarat-ı İlmi Ve Ferhengi Tahran, 1382 ş.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
    8366 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi ...
  • basiret gözüyle Allah-ı görmek, kalp ile Allah-ı müşahede etmekle aynı mıdır?
    13739 Pratik İrfan 2010/12/18
    Hazreti Ali'nin (a.s.) kelamında söz konusu olan basiret gözü ile Allah-ı müşahede etme meselsi kelam ilmince Allah-ı görme meselesiyle ilgili bir konudur. Bu konuyla ilgili hak ve doğru olan görüşe göre kalbi rüyet ve tecelliden farklı olan gözsel rüyet hak Teâlâ hakkında imkânsızdır. Ama Allah ile buluşmak ...
  • Ahlâkla ahlâk ilminin farkı nedir?
    10642 Teorik Ahlak 2012/02/04
    Ahlâk kelimesi, Hulk kelimesinin çoğulu olup -ister iyi olsun ister kötü- huy, yapı, karakter ve alışkanlık demektir. Ahlâk ilminin alim ve filozofları, ahlâk için çeşitli tarifler yapmışlardır. Bütün bu tariflerden yola çıkarak ahlâkı şöyle tarif edebiliriz: ‘Ahlâk, insan nefsindeki keyfiyet olup, insanın ona ...
  • Allah, taklit üzere Müslüman olmayı kabul eder mi?
    7867 Eski Kelam İlmi 2009/08/25
    Ahirette inancımız hakkında sorulan soruya “Atalarımızı taklit edip onları körü körüne takip ettik” demekten başka bir cevabımız yoksa bu cevap geçerli olmaz. Çünkü böyle bir durum insanın fıtrat ve yaratışına da aykırıdır. İnanç, ilim ve yakin üzerine olmalıdır. Elbette bu ilim ve yakini insan bir bilenin ...
  • Sol elin işaret parmağına yüzük takmanın hükmü nedir?
    7937 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/18
    Altından olan süs eşyalarını takmak ve altın yüzük kullanmak sadece erkekler için haramdır ve onunla kılınan namaz geçersizdir.[1] Ama kadınların altın yüzük takmasının veya erkeklerin altın olmayan yüzük kullanmasının hiçbir sakıncası yoktur. Bir bayan altın veya altın olmayan bir ...
  • Vaizlerin Sultanı Şirazi kimdir?
    3630 تاريخ بزرگان 2019/06/22
    Yirminci yüzyılın tanınmış meşhur Alim şahsiyetlerinden biriside Vaizlerin Sultanı Merhum Seyit Muhammet Şirazi (1314/1391.k) dir. Minberde, vaiz vermede, hitabette vede münazarada üstad ve yetenekli bir şahsiyettir. ‘Peşaver geçeleri’ adlı eser kendisinin ehlisünnet ulemasından bazı alimlerle peşaver şehrinde yapmış olduğu münazaraların metinleştirilmiş şeklidir. O dönemden günümüze bu eser ...
  • İnsan utangaçlıktan nasıl kurtulabilir?
    58986 Pratik Ahlak 2010/12/05
    Utangaçlığın olumsuz ve istenmeyen sonuçları olup, insanın yaşamda başarılı olmasına engel olmaktadır. İnsan, bu ruhsal özelliktende diğer kötü özellikler gibi kurtulabilir ve onun tedavisi mümkündür. Çocukları sohbetlere katmak ve onları topluma girmeye teşvik etmek çocukların bu hastalığa yakalanmasını önleyen çözümlerdendir.Telkinde bulunmak, kendine ...
  • Başkasının bostanından izinsiz meyve ve bitki toplamanın hükmü nedir?
    14909 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
    Söz konusu sorunun cevabında ilk önce fakihlerin bu konu hakkında görüşlerini genel olarak açıkladıktan sonra Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tehrani nin görüşünü takdim edeceğiz.  Fakihlerin genel görüşleri:Bir başkasının malından faydalanmak her şekilde olursa olsun mutlaka bu tasarruf o malın sahibinin izni ile olmalıdır. Yalnızca ...
  • İslamla Hıristiyanlığın maneviyatları arasındaki farklılıklar nedir?
    10208 Yeni Kelam İlmi 2010/07/17
    Her dinin maneviyatının değer ve itibarı, o dinin kendisinin değer ve itibarıyla direkt olarak ilgilidir. Hıristiyanların kendi itiraflarına görede onların dini akla yatkın olmayan öğretilerle doludur. Dolayısıyla bu gibi kaynaklardan gelen menaviyatta doğal olarak bir sürü yanlışlıklarla dolu olacaktır. İslamın maneviyatıyla Hıristiyanlığın maneviyatı arasındaki temel fark işte buradadır; ...
  • Bismillahirrahamanirrahim’in Kuran ayetlerinden olup olmadığı hakkındaki görşler nelerdir? olAraf suresinin Genel anlamı ve okumasının fazileti nedir?
    6004 Tefsir 2012/04/07
    Bismillahirrahamanirrahim’in Kuran suresinin ayeti olup olmadığı bağlamında Müslümanlar arasında ihtilaf var olmaktadır. İmamiye (Şia),[1] şafi’iye,[2] Mekke ve Küfe karileri ve fakihleri[3] anlayışında hamd ve diğer surelerdeki bismillah surelerin bir ayeti saılmaktadır. Ama Medine, Basra ve Şam fakihleri ve ...

En Çok Okunanlar