Gelişmiş Arama
Ziyaret
16823
Güncellenme Tarihi: 2012/01/18
Soru Özeti
İranlılar, Ömer’in eliyle mi Müslüman olmuştur?
Soru
Duyduğuma göre Ömer, 3. Yezdgird döneminde İran’a yaptığı akım ile İranlıların ve ardılınca bugün bizim Müslüman olmamıza neden olmuştur! Bu konu doğru mudur? Eğer bu tespit doğruysa, Ömer’in bizim Müslüman oluşumuza sebep olduğunu söyleyebilir miyiz?
Kısa Cevap

Eğer tüm İranlıların Ömer’in hâkimiyeti döneminde Müslüman oluşu kastediliyorsa, bu ihtimal kabul edilir değildir; zira İran Arap ve Müslümanlar tarafından fethedilmeden önce bir grup İranlı diğer ülkelerde bulunuyordu ve onlar İslam’ın doğuşunun ilk yıllarında Müslüman olmuştu. Ama Ömer’in hâkimiyeti döneminde İslam’ın İran’a girmesi ve Müslümanların davranışları nedeniyle bazı İranlıların Müslüman olması kastediliyorsa, bu kabul edilir bir bakıştır; zira bazı İranlılar Ömer’in hâkimiyeti döneminde sayılı savaşlar ve Müslüman Arapların İran’a galip gelmesiyle Müslüman olmuştur.

Ayrıntılı Cevap

İranlıların Ömer’in vesilesiyle Müslüman olmasından neyin kastedildiği konusunda iki ihtimal mevcuttur:

A. Tüm İranlılar Ömer’in hâkimiyeti döneminde Müslüman olmuş ve Ömer onların Müslüman olmasında önemli bir role sahiptir; bu ihtimal kabul edilir değildir. Zira İran Arap ve Müslümanlar tarafından fethedilmeden önce, bir grup İranlı diğer ülkelerde bulunuyordu ve onlar İslam’ın doğuşunun ilk yıllarında Müslüman olmuştu. Şehid Mutahhari bu hususta şöyle yazmaktadır: “İranlıların kutsal İslam dinine ilgileri, bu kutsal dinin doğuşunun ilk yıllarında kendini göstermiştir. Kutsal İslam şeriatı, Müslüman mücahitler tarafından bu coğrafyaya gelmeden önce, Yemen’de kalan İranlılar İslam dinini kabul etmiş, içtenlik ve rağbetle Kur’an hükümlerine teslim olmuş, can ve kalpten şeriatın yayılması için çalışmış ve hatta İslam yolunda ve Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) muhalifleriyle mücadelede canlarını feda etmişlerdir.” [1] Aynı şekilde Peygamber-i Ekrem (s.a.a) döneminde, İslam’ın tebliği sayesinde o gün Mecusi ve Mecusi olmayan İranlıların yaşadığı Bahreyn halkının büyük çoğunluğu bu semavî dini kabul etmiş ve hatta İran padişahı tarafından tayin edilen oranın valisi bile Müslüman olmuştur. İslam’ı ilk kabul eden İranlılar, Yemen ve Bahreyn’de bulunuyordu. Elbette bireysel açıdan bakacak olursak, İranlı ilk Müslüman Selman-i Farsi’dir ve bildiğimiz gibi bu değerli İranlının Müslümanlığı “Selman biz ehli beyttendir” [2] buyruğuna muhatap olacak derecede yükseliş kaydetmiştir.

B. İkinci ihtimale göre ise, bazı İranlılar Ömer’in hâkimiyeti döneminde İslam’ın İran’a girmesi ve Müslümanların davranışları nedeniyle Müslüman olmuştur. Bu kabul edilir bir bakıştır; zira Ömer’in hâkimiyeti döneminde sayılı savaşlar ve Müslüman Arapların İran’a galip gelmesiyle bazı İranlılar Müslüman olmuştur. Müslümanların galip gelmesinin önemli neticelerinden birisi, İslam’ın İran’da yayılması olmuştur. Her ne zaman bir ülke savaşta galip olsa, kazananların kültürü, geleneği, dinsel inançları ve siyasal görüşleri yenilen ülkeye etki eder. İran fethedildikten sonra, bazı Müslümanlar İranlılara makul ve mantıklıca davrandılar ve bazı İranlılar bunun etkisinde kaldı. Bir taraftan Müslümanların davranışı ve İslam’ın çekiciliği ve diğer bir taraftan da İranlıların İslam’ı kabul etmeye dönük altyapısı, bazı İranlıların İslam’ı kabul etmesine neden olmuştur. İranlılardaki İslam’ı kabul etmeye dönük altyapı, kutsal İslam dinine yönelik ilgileri ve İslam’a yaptıkları hizmetler, bazı masumların (a.s) İranlıları övmesine neden olmuştur. Bu esas uyarınca, İranlıların Müslüman olmasının Ömer ve onun siyasetleriyle ilgili olmadığını, bilakis İslam’ın etkisi ve Müslümanların davranışlarının temiz İslam ağacının bu coğrafyada (İran) budaklanmasına neden teşkil ettiğini söylemek gerekir. İranlıların Ömer’in zoru ve mecburiyeti ile Müslüman olduğunu belirten görüş de makbul değildir. Bu tarihî konu hakkında daha fazla bilgi edinmek için, aşağıdaki adrese müracaat ediniz:

İran’ın Fethi Ve Din Seçmede Özgürlük, Soru: 12681 (Site: 12432).



[1] Mutahhari, Mürteza, Hedamat-ı Mütekabil-i İslam Ve İraniyan, s. 19.

[2] Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 65, s. 55, h. 30.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar