Please Wait
6251
Kuran da ve sözlükte «بشارت» kelimesi hem mutluluk verici ve hemde üzüntü verici haber için kullanılmıştır. Karineler sayesinde hangi manada kullanıldığı anlaşılır. Kuran’ı kerimde bu kelimenin hayırda ve şerde kullanılması kinaye ve kesinlik içindir. Azaptan başka hiçbir şey onları beklememektedir. Zira nasihat, öğüt kâfirlerin ve putperestlerin kalplerinde eser etmemektedir. Yüce Allah, peygamberine hitap ederek şöyle buyuruyor: “Onlara acı azabı ve kötü sonu bildir.”
Kuran da ve sözlükte «بشارت» kelimesi hem mutluluk verici ve hemde üzüntü verici haber için kullanılmıştır.[1] Karineler sayesinde hangi manada kullanıldığı anlaşılır.
«بشارت» kelimesi Kuran da geçmemiştir. Ama ondan türemiş olan kelimeler; örneğin: «بشرى»kelimesi [2]«وَ ما جَعَلَهُ اللَّهُ إِلاَّ بُشْرى لَكُمْ»؛ “Allah onları(meleklerin yardımını) sizlere bir müjde karar kılmıştır.” Ayetinde olduğu gibi mutluluk verici haber, müjde anlamında kullanılmıştır. Ama «بشِّر» kelimesi Kuran’ı kerimde her iki anlamda kullanılmıştır.
Örneğin: «بَشِّرِ الَّذِينَ آمَنُوا وَ عَمِلُوا الصَّالِحاتِ أَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْري مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهار»[3]”iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır.“ ayetinde «بشّر» kelimesi müjde, mutluluk verici haber anlamında kullanılmıştır.
Ama «بَشِّرِ الْمُنافِقِينَ بِأَنَّ لَهُمْ عَذاباً أَلِيماً»[4] ”münafıklara, acı azabın onlar için olduğunu, müjdele.“ ayetinde ve «فَبَشِّرْهُمْ بِعَذابٍ أَلِيم»[5] ”onlara acı azabı müjdele.“ ayetinde «بشّر» kelimesi üzücü haber niteliğindedir. Bu kelimenin burada kullanılması kinaye ve kesinlik bildirmek içindir. Yüce Allah, peygamberine hitap ederek şöyle buyuruyor: “Onlara acı azabı ve kötü sonu bildir.”[6] Bu gerçekte bir kınama ve aşağılama taşır.[7]
[1] Kurşi, Seyit Ali Ekber, kamus’u-Kuran, c.1, s.194; terihi, fahriddin, mecme’ul-bahreyn, tahkik, seyit Ahmet huseyni, c.3, s.221.
[2] Ali-İmran,126.
[3] Bakara,25.
[4] Nisa, 138.
[5] İnşikak, 24.
[6] Kamus’u-Kuran, c.1, s.194; mecme’ul-bahreyn, c.3, s.221.
[7] Huseyni hemedani, Seyit Muhammet Hüseyin, Envar dreğşan, Tahkik: Muhammet Bagır behbudi, c.18, s.62-63; Nasır Mekarim Şirazi, tefsiri Numune, c.26, s.319.