Gelişmiş Arama
Ziyaret
60031
Güncellenme Tarihi: 2010/12/05
Soru Özeti
İnsan utangaçlıktan nasıl kurtulabilir?
Soru
İnsan utangaçlıktan nasıl kurtulabilir?
Kısa Cevap

Utangaçlığın olumsuz ve istenmeyen sonuçları olup, insanın yaşamda başarılı olmasına engel olmaktadır.

İnsan, bu ruhsal özelliktende diğer kötü özellikler gibi kurtulabilir ve onun tedavisi mümkündür. Çocukları sohbetlere katmak ve onları topluma girmeye teşvik etmek çocukların bu hastalığa yakalanmasını önleyen çözümlerdendir.

Telkinde bulunmak, kendine güven, tekrar, ümitli olmak, başkalarının eleştirisinden korkmamak, toplumsal olmak ve Ta-Ha suresinin 25 ila 28. ayetleri olan

‘Rabbi’ş rah li sadri ve yessir li emri va’hlul ukdeten mi’l lisani ve yafkahu kavli.’ (Rabim dedi, kalbime genişlik ver, işimi kolaylaştır, dilimin bağını çözde sözümü iyice anlasınlar.) ayetlerini okumak, gençleri ve bu hastalığa müptela olanları kurtaracak önemli etkenlerdir.  

Ayrıntılı Cevap

Soruya geçmeden önce belirtmek gerekir ki, utangaçlık, insanın başarısına engel olan bir afet olup, tutarsız hareketlere, uygunsuz tepkilere, hatta faaliyetlerden uzaklaşmaya, şahsiyetin düşmesine ve arkadaş edinmekte sorun yaşamaya neden olmakta, beden ve ruh sağlığını tehlikeye atmaktadır. Yeni çehrelerle karşılaşmak utangaç kimseyi endişelendirmektedir. Değişik mekanlara girmek, yeni ticari alanlara atılmak onun için çok zordur. Gözlerden uzak kalmak istemektedir. Güçlü olduğu halde aciz olduğunu hissetmektedir.

Utanmak, dış düşman gibi insanın içinde olan bir düşmandır. Örneğin, utangaç bir öğrenci sorununu söyleyemez, hep başkalarının ağzından sorusunu yöneltme beklentisinde olur.

Utangaçlık yalnızca bir histir, yani gerçek olmayan batıl bir düşüncedir. Utangaç, toplumda yeri olmadığını, başkalarının ona değer vermediğini düşünür. Halbuki böyle bir şey gerçek olmayabilir. Utangaç birinde bu düşünceler olduğu sürece onun getirilerinden güvende olmaz.

Utangaç kimseler, düşünce yönünden kendilerini zayıf ve hakir görürler. Bir şey yazsalar, bir şey söyleseler veya bir nokta bilseler onu değersiz bulurlar. Herkesin onu bildiğini zannettiklerinden söylemekten vazgeçerler. Bir konuşma yapmaya çok az hazır olur ve kendilerini çabuk kaybederler. Söyleyeceklerini unutur, başkalarının onların zaaflarının farkına varmalarına neden olurlar. İnziva işte bu yanlış düşünce tarzının sonucudur.[1]  

Utangaçlığı Gidermenin Yolları

Utangaçlığın olumsuz sonuçları insanı onun çaresini bulmaya sürükler. Her şeyden önce bilmek gerekir ki: 1- İstenmeyen ruhsal sıfatlardan biri olan bu hastalığın tedavisi mümkündür.  2- Bu hastalığın kökü çocukluğa veya gençliğe dönebilir.

Bu hastalığı tedavi edebilmek için çocukluktan itibaren şu noktlara dikkat etmek gerekir:

Çocukları toplumsal yetiştirmek gerekir. Bunun için onları eşin-dostun evine götürelim, onlarıda eve davet edelim. Başkalarının yanında onları övelim, onlarında sohbet etmelerini isteyelim.

Çocukları toplumsal yetiştirmenin ve utangaçlıklarıyla mücadele etmenin etkili yöntemlerinden biri, büyüklerin onlardan soru sorup düşünmeye ve konuşmaya zorlamalarıdır. Çocuğun utangaçlığını giderebilmesi için büyüklerin içine girmesini sağlamak gerekir. Toplumda utangaçlığa düşmeden, başkalarının yanında yeteneklerini ve kişiliğini ortaya koyabilmesi için toplantılarda bulunması, konuşması ve katılımcı olabilmesi için fırsat verilmesinden başka yol yoktur. Söylediği şeyleri teşvik edelim ve eğer hata yaparsa sevgiyle, hürmetle ve tevazuyla düzeltelim.

Sohbetlerde ve meşveretlerde onunda görüşünü almak, hatırlarını söylemesine fırsat vermek, yine sorumluluk yüklemek onun kişiliğinin tecelli etmesine, utangaçlıktan kurtulmasına, sessizlik ve korkuya düşmesine engel olur.

Önemli olan çocuğun varlık gösterirken, düşünce ve görüşünü söylerken küstahlaşmaması ve başkalarının onur, görüş ve inancına saygı göstermesidir. Eğer bir yerde kendi kişiliğine hakaret edilir ve darbe değerse açıkca ve edeple hakkını savunabilmelidir.

Bu hastalığın tedavisi için gençlik döneminde yapılması gereken şeyler:

1-Telkin

Psikiyatiristlere göre, telkin birçok ruhsal ve bedensel hastağın tedavisinde etkilidir. ‘Ben işlerin üstesinden gelebirim (örneğin başkalarının karşısında konuşabilirim).’ cümlesini devamlı olarak tekrar edin. Çünkü utangaçlık korkunun göstergesi ve kişilerin karşısında vahşete kapılmanın delilidir. Bu ruhsal zaaf toplumdan kaçmakla giderilemez. Geceleri uyuyacağınız zaman ve bedeniniz sakinleştiğinde şu cümleleri sakinlikle tekrar edin: Benimde başkaları gibi yeteneklerim vardır. Resul-ü Ekrem’in (s.a.a.) buyurduğu ‘İnsanlar altın ve gümüş gibi madenlerdir’[2] sözü gerçektir. İstediğimi her şeyi söylemeye gücüm yeter. Başkalarından asla korkum yoktur. İstediğim şekilde olmaya gücüm var.

2-Kendine Güven

İnsanın mutlu ve saadetli olabilmesi için kendisine, niyetine ve ameline dayanması lazımdır. Ve inanmalı ki, ilerleme ve takmül basamaklarını kendi ayaklarıyla çıkmalıdır.[3] Kendi akıl ve düşüncesine başvurduğunda, doğru bir tahlil yaptığında ve Allah’ın merhametli olduğunu, onuda diğer kulları gibi yaratıp, sağlam bir akıl, beden ve iyi bir yetenek verdiğini anladığında hiç kimseden bir eksiği olmadığı sonucuna ulaşacaktır. Başkaları gibi olduğunu görünce, onlar gibi davranması gerektiğini anlayacak ve onların karşısında utanmayacaktır.

Allah, insana irade denen bir güç vermiştir. Bu güç kullanıldığında sorunları gidermeye kadir olacaktır.

İnsan, Allah’a dayanırsa kendine olan güvenini kazanır ve insani hedeflerinde sarsılmaz. İnsanın saadeti onun inanç ve ameline bağlıdır. Mutsuzluğuda kötü davranışlarından kaynaklanmaktadır. Düşman ya da cahil dostların vesveselerine kulak vermeyen kimse, çalışıp çabalarsa sonuç alır ve her geçen gün ümidi artar. Aşağılayıcı bir gözle  mücadelesini bırakan ve ümidini kaybeden kimsenin ise her geçen gün halsizlik ve moralsizliği artacaktır.

3- Tekrar

Kötü bir alışkanlıktan kurtulmak için tekrar etmek gereklidir. Grupsal çalışmalar ve grubun üyeleriyle          işbirliği yapmak, kendi görüşlerini söylemek ve sohbet ederken muhatapların gözüne bakmak bunun örneklerindendir. Başlangıçta her konuşmacının az çok bu sorunlarla karşılaşması doğaldır. Hatta kelimeleri söylemekte bile zaaf ve eksiklikleri olabilir. Ama sabır ve tekrarla eksikliklerini giderebilir ve bu tekrarların sonucunda zamanla utangaçlıktan tamamen kurtulabilir.

4- Ümit

Ümitli olmak, yakin etmek, ve güçlü bir iradeye sahip olmakla utangaçlık sorunu tümüyle halledilir.

Dilinde pelteklik olan Hz. Musa, Allah’a dayanarak toplumsal ilişkilerde öyle bir zahir oluyordu ki, düşmanlar bile bu noktayı alay vesilesi edip, Onu inzivaya sürükleyemediler. Ümitsizlikten kurtulmanın yolları çoktur. Onlardan biri Allah’a tevekkül etmektir. İnsan, yaratıcısına ve alemlere varlık bahşedene gönülden dayanırsa yalnızlık, ümitsizlik ve iradesizlik kabusundan kurtulur.

5- Başkalarının kusur bulmasından korkmamak.

Dünyada kimse hatasız değildir. Anlayan ve akıllı kimseye, hatasını kendisine söylediklerinde rahatsız olmayan, korkmayan ve onu gideren kimsedir.

İmam cafer-i Sadık (a.s) buyuruyor: ‘En sevdiğim dostum bana hatamı söyleyen kimsedir.‘[4] Eksiklik belli olunca ve bize ‘senin hatan şudur’ diye hatırlatıldığı zaman, rahatsız olacağımız yerde sevinmeli ve ona teşekkür etmeliyiz. Ve en kısa zamanda onu gidermenin çaresine bakmalıyız. Bu açıdan bakıldığında, konuşma yapacağımız zaman bizde bir eksiklik görülecek diye korkmamalıyız. Aksine cesurca konuşmaya başlamalıyız.

6- Toplumsal Olmak

Utangaçlığı gidermek için toplumsal olmak gerekir. Bu da, aşağıdaki noktaları yerine getirmekle gerçekleşir:
a) Herkesten önce selam vermek, b) Selam verdikten sonra kalıplaşmış cümlelerle hal hatır sormak ve karşımızdaki kişiden hemen ayrılmamak, c) Toplumsal işlerde, evde, okulda, üniversitede, kapmta, topluca oynanan oyunlarda oynamak gibi girişimlerde bulunmak, d) Bedenin uzuvlarına (el, ayak, sohbet etme şekli vb.) dikkat etmemek ve başkalarıyla veya bir topluluğa konuşurken konuya odaklanmak, e) Hareketli, girişken ve utanmayan iyi kimselerle dost olmak.

7- Ta-Ha suresinin 25 ila 28. ayetleri olan ‘Rabbi’ş rah li sadri ve yessir li emri va’hlul ukdeten mi’l lisani ve yafkahu kavli.’ (Rabim dedi, kalbime genişlik ver, işimi kolaylaştır, dilimin bağını çözde sözümü iyice anlasınlar.)  ayetlerini okumak.

Kalp genişliği, her işte başarılı olmanın şartıdır. İnsan korku ve sorumluluktan kaçmak yerine Allah’tan yardım alarak imkan, mukaddimat ve vesileleri hazırlamalıdır.[5] Bu ayetler Hz. Musa’nın macerasını anlatmaktadır. Hz. Musa (a.s), Allah’ın verdiği ağır görevden korkmadığı gibi, Allah’tan en küçük bir hafifletme de istemedi. Büyük bir istekle onu kabul etti. Ancak bu görevde Allah’tan başarı vesilelerini istedi. Başarılı olmanın ilk vesilesi yüce bir ruh, üstün düşünce ve güçlü bir akıl olduğundan, başka bir deyişle kalp genişliğine ihtiyaç duyduğundan şöyle arzetti: ‘Rabbim! Kalbime genişlik ver.’ Bu yolun zorluklarını Allah’ın lütfündan başka bir şeyin gideremeyeceğini bildiğinden ikinci merhalede Allah’tan işleri kolaylaştırmasını ve müşkülleri yolunun üzerinden kaldırmasını diledi: ‘İşimi kolaylaştır.’ Sonra sözlerinin daha iyi olması için şöyle arzetti: ‘Dilimin bağını çöz.’ Bunun nedenini de özellikle belirtmektedir: ‘Sözümü iyice anlasınlar.’[6]

Ayetin nüzul sebebi her ne kadar başkalarının karşısında konuşmak hakkında olsa da, utangaçlığın olduğu yerlerde de geçerlidir. Ayetten, Allah’a tevekkül etme, toplumsal şartlardan ve başkalarının alay etmelerinden korkmamak vb. gibi dersleri çıkarabiliriz. Utangaçlık zamanlarında bu ayetleri okuyarak bu dersleri kendimize hatırlatalım.


[1] -Utangaçlığın temeli ve nedenleri hakkında daha fazla bilgi için bkz: Utangaçlığın Temelleri ve Nedenleri, 1709. Soru (site:1715).

[2] -Bihar-ul Envar, c.58, s.65.

[3] -Kur’an bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Şüphe yok ki bir topluluk, ahlakını değiştirmedikçe Allah o topluluğu değiştirmez.’ (Rad/11).

[4] -Bihar-ul Envar, c.71, s.282; Mizan-ul Hikme, Ayıp maddesi, No: 14684.

[5] -Tefsir-i Nur, c.7, s.337.

[6] -Tefsir-i Nümune’nin Özeti, c.3, s.116.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar