Gelişmiş Arama
Ziyaret
17723
Güncellenme Tarihi: 2008/06/18
Soru Özeti
Peygamber(s.a.a.)’in bütün sözleri ve konuşmaları vahiy midir?
Soru
Peygamber(s.a.a.)’in bütün sözleri ve konuşmaları vahiy midir, değil midir? Başka bir deyişle, Peygamber (s.a.a.)’in ağzından çıkan sözlerin hepsi ve bununla beraber onun yaptığı ameller, vahiy yoluyla ona iletilen ilahi bilgi ve öğretiler uyarıncamıdır yoksa Peygamber (s.a.a.)’in vahyin dışında söz ve konuşmaları da mı var? Ya da Peygamber (s.a.a.)’in din ve dini hükümlerle ilgili olan konuşmalarını, günlük normal konuşmalarından ayırmamız mı gerekir?
Kısa Cevap

Bu hususta farklı görüşler vardır:

Bazıları, Necm suresinin 3 ve 4’üncü ayetlerinin[i] genel olmasına bakarak şuna inanmaktadırlar: Peygamber(s.a.a.)’in bütün konuşmaları ve davranışları, vahiyden kaynaklanmaktadır.

Bazıları da, Kuran-ı Kerim ve Peygamber(s.a.a.)’e nazil olan ayetler hakkında olan Necm suresinin 4’üncü ayetine bakarak, Peygamber(s.a.a.)’in sünnetinin hüccet olmasıyla beraber onun konuşmalarının, davranışlarının ve sukutunun, heva ve hevesten olmadığına inanmaktadırlar.

Bu hususta kesin ve net bir şekilde söylenecek söz şudur: Peygamber(s.a.a.)’in davranışı, tavrı ve sözleri hiçbir zaman, vahyin izni dışına çıkmamıştır. Peygamber(s.a.a.)’in günlük ve normal hayatı da heva ve hevesten kaynaklanmamaktadır. Aslında, Peygamber(s.a.a.)’in üzerine bu yönden dahi günah tozu konamaz.



[i] “O, nefis arzusu ile konuşmaz, o (onun konuşması kendisine) vahyedilenden başkası değildir.”

Ayrıntılı Cevap

Hiç şüphesiz ilahi peygamberler Allah-u Teala ile özel bir ilişkiye sahiptirler ve bu özel ilişki sayesinde, ilahi hükümleri, kanunları ve öğretileri O’ndan alarak insanlara iletmektirler.

Bu özel irtibat, nitelik ve mahiyeti itibariyle çok karışık bir yapıya sahiptir ve insanlar onu derk etmekten acizdirler. Tabiî ki bu, insanların tamamen bu konuya cahil oldukları anlamına gelmez. Başka bir açıklamayla, insanlar “vahiy” konusunu tam hakikatiyle anlayamadıkları için, onu anlamayı tamamen terk etmeleri gerekir diyemeyiz, çünkü akıl, kendi ölçüsü ve idrakı kadar da olsa Allah’ın kelamı ve vahyin içeriğini hakkında bir kavrama ve idaraka sahiptir.

Vahyin anlamı: Vahiy, Allah katından ilim ve onun dışındaki şeylerin ulaştırılması hakkındaki temel bir vesiledir. Vahyin özellikleri şunlardır: Yazılı ve yazılı olmayan hızlı bir işaret ve bazen de şifreli ve imalı bir bildiri, zaman zaman da yazı ve bir aracı aracı olmaksızın, bazı uzuvlara işaret ve ilham yoluyla gelen bilgidir. Buna göre, gizli, hızlı şifreli olması, vahyin temel özelliklerindendir.[1]

Vahyin hakikati: İnsan amel ederken düşünmeye ve tefekküre ihtiyaç duymasına rağmen vahiy genel olarak hareket ve amel değil, ilim ve derk etme şeklindedir. İlim ve derk etmenin mahiyetten uzak özel bir vücuttan ibarettir.

Başka bir deyişle, vahiy, varlıktan alınmış bir mefhumdur. Bu yüzden, mahiyeti yoktur ve o cins, fasıl, had ve resm yoluyla tarif edilemez. Vahiy, meşhur mahiyetle ilgili meşhur makulatların içinde yer alamaz. Vahyin manasının, varlığın manası gibi, örnekleri vardır bu örnekler farklı ve çeşitli mertebelere sahiptirler.[2]

Bu yüzden vahyin tanımları hakiki değil daha açık benzer kelimeleri getirerek açıklığa kavuşturma şeklindedir. Vahiy normal bir irtibat olmadığı için anlaşılması herkes tarafından mümkün değildir.

Vahyin tanımı:

Allame Tabatabai vahyin şöyle tanımlamaktadır: vahiy, peygamberlerin batınında olan özel bir idrak ve histir ve ilahi inayetin kapsamına girmeyenlerin onu kavraması mümkün değildir.[3]

Tabatabai başka bir yerde ise şöyle yazmaktadır:

Vahiy, şifreli bir his ve batıni derklerden harikulade bir iştir ve zahiri duyu organlarından gizlidir.[4]

Bu açıklamalar ışığında sorulan soruya şöyle cevap verilmelidir:

İslam âlimleri, ayet ve rivayetlerden istifade ederek değişik ve farklı görüşler sunmuşlardır:

Abdurrezzak Lahici, bu hususta şöyle söylemektedir: Eğer birisi, Peygamber (s.a.a.)’in bir işte vahyin inmesini beklemeden kendi görüşüne göre amel ettiğini zannederse, o şahıs mutlaka peygamberlik konusuna ve peygamber gerçeğine cahildir ve böyle birisi akla göre dindarlığın dışındadır. Kuran ayetine uymamaktadır (O, nefis arzusu ile konuşmaz, o (onun konuşması kendisine) vahyedilenden başkası değildir.[5]) ve bu ayetin bazı hususlarda istisna içermesini söylemek seviyesizliktir. Dinle ilgili bütün konular, ilahi izin ve rabbani vahye ihtiyacın olmasında eşittirler.[6]

Numune Tefsirinde ise şu açıklama yer alır: Kuran’ın şu ayeti “o (onun konuşması kendisine) vahyedilenden başkası değildir.” sadece Kuran ayetleri hakkında değildir; önceki ayetlere göre Peygamber (s.a.a.)’in sünnetlerini de kapsamaktadır ve sadece sözleri değil davranışları ve tutumları da ilahi vahiyle uyumludur. Çünkü Necm suresinin 3 ve 4’üncü ayetlerinde açıkça buyrulmaktadır: “O, nefis arzusu ile konuşmaz, o (onun konuşması kendisine) vahyedilenden başkası değildir.”[7]

Allame Tabatabai, “O, nefis arzusu ile konuşmaz” ayetinin tefsirinde şöyle demektedir: “Ma Yentugu” mutlaktır ve bunun gereği de Peygamber (s.a.a.)’in bütün sözlerinin nefsi isteklerden uzak olmasıdır. Ama “Arkadaşınız sapmadı, azmadı”[8] ayetinde müşriklere hitap edilmektedir.[9] Bu karineye göre şöyle söylenebilir: O hazret, siz müşrikleri çağıran ve Kuran’dan sizlere okuduğu şeylerde nefsin isteklerinden kaynaklanan bir söz yoktur. Bu hususta ne söylüyorsa, Allah’ın ona indirdiği bir vahiydir.[10] Yani bu ayet, Peygamber (s.a.a.)’in dünya görüşü, hidayet ve yol gösterici olan bütün dini sözlerinin[11], dünyalık cüzi konularla ilgili olanlar dışında vahiy olduğunu ispatlamaktadır.[12]

Tabiî ki Peygamber (s.a.a.)’in ferdi ve ailevi konularda, normal sözleri, emir ve nehiyleri, örneğin: O su bardağını bana ver ve…, de nefsinin isteğinden kaynaklanması ihtimali de tutarsızdır.[13] Peygamber (s.a.a.), bu tür konuşmalarda da masum ve hatalardan uzaktır.[14] Bu yüzden böyle konularda da, o hazretin söz ve davranışlarından[15], o işlerin caiz ve Allah’ın rızasına uyumlu olduğunu ispatlamaktayız. Çünkü eğer bu amelin bir sorunu olsaydı, Peygamber (s.a.a.) onu yapmazdı.

Daha fazla inceleme ve bilgi edinmek için şu kaynaklara başvurabilirsiniz: Teemmulat de ilm-i Usul, doktora kısımları, birinci kitap, beşinci defter, Sünnet’in sadır olma kaynakları, İsmet mertebesi, s: 34–67, Mehdi Hadevi Tahrani.



[1] Rağib-i İsfahani, Müfredat-ı Elfaz-ı Kuran, vahiy kelimesi.

[2] Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için şu kaynaklara başvurabilirsiniz: Kuran’da peygamberlik ve vahiy kitapları, Cevat Amuli; Kuran’dan alıntılar üzerinde yapılan kelami içtihat, Hadevi Tahrani, s: 77–78.

[3] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, El-Mizan(Farsça tercümesi), c:2, s: 159.

[4] Aynı kaynak, s: 160; daha fazla bilgi edinmek için şu kaynaklara başvurulabilir: Hadevi Tahrani, Kelami İçtihat Kaynakları, s: 76–78; Hosrov Penah, Abdulhüseyin, Dinin hükmetme sınırları, s: 117–130 ve konu: vahiy ve onun niteliği, 88’inci soru.

[5] Necm Suresi, 3 ve 4’üncü ayetler.

[6] Feyyaz Lahici, Abdurrezzak, Murat Cevheri, s: 461.

[7] Numune Tefsiri, c: 22, s: 481.چ

[8] Necm Suresi, 2’nci ayet.

[9] Peygamber(s.a.a.)’in davet ettiği ve Kuran ayetlerini okuduğu ve onlarında Allah’a iftira eden müşriklerdir.

[10]Tabatabai, Muhammed Hüseyin, El-Mizan (Farsça tercümesi), c: 19, s: 42; Hüseyni Tahrani, Seyit Muhammed Hüseyin, Mihr-i Taban, s: 212–213.

[11] Dini bir unsur, insanın gerçek saadete ermesinde rol alan bir unsurdur.

[12] Cevadi Amuli Abdullah, Tefsir-i Mevzu-i Kur’an, Kuran’da Peygamber(s.a.a.)’in siresi, c: 8, s: 32.

[13] Maksadımız bunların çok üzerindedir. Bazıları şöyle diyorlar: Şüphesiz Peygamber (s.a.a.)’in peygamberliği ve ona ayet nazil olması özelliklerine ilave olarak, o kendisi seçkin ve zamanını iyi tanıyan şahıslardandır. Buna göre iki çeşit söz söyleyebilir:

a) Kuran ayetleri ve kutsi hadisler gibi vahyi söz ve konuşmalar.

b) Onun seçkin şahsiyetinden kaynaklanan, akıllı ve hikmetli sözler.   Ancak bu görüş açıklandığı üzere tutarsızdır.

[14] Onun bu tür sözlerinin de dini olduğu ve bu ikisi arasında ayrılmazlık olduğu ispatlanamasa da. Yani masunun hiçbir hususta, söz ve davranışları hakkında, dini konularda olsun veya olmasın, yanlışlık, hata, unutkanlık ve isyan söz konusu değildir. Buna göre eğer masum, dini olmayan bir hakikati açıklarsa – örneğin; ilmi bir konu üzerine konuşursa – onun sözü kesin kes doğrudur. Aynı şekilde eğer dini bir konuyu açıklarsa, onun sözünde hiçbir hata yoktur.

Fıkıh Usulü İlminde Teemmülat, birinci kitap, beşinci defter, sünnetin sadır olma kaynakları, İsmet mertebesi, s: 35.

[15] “O, nefis arzusu ile konuşmaz” ayetine göre, Peygamber(s.a.a.)’in davranış ve tutumları sözlerine ilave olarak, hiçbir zaman vahyin izni dışında olmamıştır. Eğer bu geniş manayı bu ayetten ispatlayamasak dahi, Enam suresinin 50’nci ayeti gibi diğer ayetlerden ispatlanabilir.

Cevadi Amuli Abdullah, Kuran’ın Konulu Tefsiri, Kuranda Peygamber(s.a.a.)’in siresi, c: 8, s: 33.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İnsanın günaha tekrar yönelmemesi için terkettiği günahtan ne kadar uzak kalması gerekiyor?
    7434 Pratik Ahlak 2010/06/12
    Bu konuda herhangi bir ayete ve  rivayete rastlamadık, ancak insan kırk gün amellerini ihlasla yerine getirir ve onları Allah rızası için yaparsa Allah hikmetini onun kalbine yerleştirir, diline akıtır, şeklinde rivayetler vardır.Bu bağlamda şu ...
  • Ayetullah Hamenei’nin Amerika Müslümanlarına mesajı (öğüt ve nasihati) nedir?
    5793 Eski Kelam İlmi 2009/08/20
    Ayetullah Hamenei’nin kaleminin bu soruya cevabı: “Selamu’n Aleykum,Ayetullah Hamenei’nin genele hitap eden konuşma ve mesajlarında yer alan açıklamalarının dışında özel bir mesajları yoktu. (Bu konuşma ve mesajların metni Ayetullah Hamenei’nin ...
  • Ramazan ayında toplardamara enjeksiyon yapılmasının hükmü nedir?
    6229 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/18
    Muhterem taklit mercilerinin bu husustaki görüşleri farklıdır. Tam bir cevap verilmesi için taklit merciinizi belirlemelisiniz. Bununla birlikte muhterem mercilerin görüşlerini aşağıda belirtiyoruz.İmam Humeyni, Ayetullah Behçet ve Ayetullah Hamaney: Eğer iğne besin ve güçlendirici bir özelliğe sahipse, farz ihtiyat gereği bu tür enjeksiyondan sakınılmalıdır. Ama tedavi yönü bulunuyorsa ve ...
  • Yüz güzelliği için bir zikir var mıdır?
    64352 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik maddî güzellik ve manevî güzellik diye iki kısma ayrılır. Yüzün manevî güzelliği namaz gibi manevî hususlar vesilesiyle kazanılır. Yüzün maddî ve zahiri güzelliği ise doğal olarak maddî hususlar vesilesiyle kazınılır. Rivayetler perspektifinden manevî güzellik: Manevî güzellikte değişik amel ve zikirler etkilidir. İmam Sadık (a.s) bu ...
  • Kur’an’ın Allah tarafından geldiği söylenirken bundan maksat nedir? Acaba sadece Kur’an’ın muhtevası mı Allah katındandır yoksa lafız ve sözcükleri de Allah tarafından mıdır?
    7584 Kur’anî İlimler 2007/11/01
    Kur’an’ın Allah tarafından olduğu sözü çeşitli aşamalarda söz konusu edilebilir. Her aşama diğerine göre daha derin bir anlamı ifade etmektedir.A. Kur’an’ın anlam ve içeriği Allah tarafındandır.B. Bununla birlikte Kur’an’ın bütün sözcükleri de Allah tarafındandır.C. Bu sözcüklerle oluşan ayetlerdeki bileşimlerde de Allah katından gelmiştir.D. Sureler halinde tecelli ...
  • Cünüp olan kimse cenabet gülsü yerine yaptığı teyemmümle camiye girip orada bir süre durabilir mi?
    9905 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/12
    Bir kişi cünüp olur ve gusül yerine teyemmüm etmekle görevli olursa cemaat namazına katılmak veya vaizleri dinlemek için camiye gidebilir. İmam Humeyni (r.a) bu konuyla ilgili bir sorunun cevabında şöyle demiştir: “Guslün bütün sonuçları gusül yerine geçerli olan teyemmüm için de söz konusudur. Sadece, zamanın ...
  • Kur’an-ı Kerim ile istihare nasıl yapılmalıdır? Başka bir tabirle istihare zamanında ayetlerin mefhumunu nasıl anlamak gerekir?
    137714 Tefsir 2011/08/21
    1. İstihare türlerinin en yaygın olanlarından birisi, değişik yöntemleri olan Kur’an-ı Kerim ile istiharedir. Birinci Tür: Kur’an’ı alacak ve şu duayı okuyacaksınız: "اَللّهُمَّ اِنّى تَفَأَّلْتُ بِکِتابِکَ، وَ تَوَکَّلْتُ عَلَیْکَ، فَاَرِنى مِنْ کِتابِکَ ما هُوَ مَکْتُومٌ مِنْ ...
  • Üzeri kutlu isimlerle nakşedilmiş bir yüzük kanalizasyona düştüğünde vazife nedir?
    7165 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Üzerinde Allah’ın veya Peygamberin (s.a.a) veyahut bir imamın isminin yazıldığı bir kâğıt veya saygı gösterilmesi gerekli olan herhangi başka bir şey tuvalete bağlı kanalizasyon kuyusuna düşerse, onu dışarıya çıkarmak ve yıkamak her ne kadar zor olsa da farzdır. Dışarı çıkarmak mümkün değilse, tümüyle yok olduğundan emin olmayana ...
  • Gençlerin dinden kaçmalarının nedenleri ve eserleri nedir?
    10142 Pratik Ahlak 2011/04/21
    Din insanın saadet ve kurtuluş reçetesidir. Dindarlık birey ve topluma sayısız eserleri olan tüm hayat boyutlarını içeren dinsel öğreti ve değerleri kurumsallaştırmaktır. Gizli ve açık bir takım etkenler dindarlığı tehdit etmektedir ve bu tehditlerden birisi de dinden kaçmaktır. Elbette hiç kimse tamamıyla din ile ...
  • Niçin Abdulmuttalib oğlunun adını Abduluzza koymuştur?
    23222 تاريخ بزرگان 2008/07/22
    Abdulmuttalibin oğlu Ebu leheb (Haşim oğlu Abdulmuttalib oğlu Abduluzza) künyesi Ebu utbe’dir, Peygamber (s.a.a) efendimizin amcası ve aynı zamanda onun en katı düşmanlarından biridir. Annesi Beni Huzae kabilesinden Lubna ve eşi Harb ibn-i Umeyye’nin kızı ve Ebu süfyanın kız kardeşi, Ümm-i cemil adıyla tanınan Arvi veya Avra’dır. ...

En Çok Okunanlar