Gelişmiş Arama
Ziyaret
8337
Güncellenme Tarihi: 2007/08/23
Soru Özeti
İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
Soru
İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
Kısa Cevap

İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir.

Ayrıntılı Cevap

    “ İslam’da sistematik düşünce teorisi “ değişik sahalardaki İslami düzenleri üreten dengeli bir teoridir. Bu teoriyle ilgili olarak şu ana kadar birkaç değişik yorum yayınlanmıştır:

1.Yorum: Makale şeklinde önsöz “Kur’anda genel iktisat düzeni” (5. Kur’ani kavramlar ve ilimler üzerine araştırma konferansı makaleleri, Kum, Daru’l-Kur’an-ı Kerim ,1996 ,Yaz, s. 330-420)

2. Yorum: Makale” İslam’da sistematik düşünce teorisi” ( İmam Humeyni’nin (r.a) fıkhi Görüşleri kongresinin bütün eserleri, zaman ve mekanın içtihattaki rolü, 3.cilt; içtihat, zaman ve mekan, 1995 Kış , s 401-426)

3. Yorum:  “Velayeti Fakih” kitabının 1. kısmı ( Genç düşünce yayınları, İslami kültür ve düşünce araştıma merkezi, 1998, Tahran)

4. Yorum: “ İçtihadın Kelami İlkeleri “ adlı kitabın son bölümü ( “Akıl evi” Kültür Kurumu, 1999, Kum)

      Şimdi bu teoriyi kısaca açıklamaya çalışacağız:

İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. Gerçekte dinin ana unsurlarını oluşturan bu yol göstericiliği iki kısma ayırmak mümkündür:

1. İslami dünya görüşünün siyaset ve iktisat gibi belli bir alanını ilgilendiren dini unsurlar ki bu unsurlarla İslami dünya görüşü arasındaki ilişki tümelle (külli ile) tikel (cüz’i) arasındaki ilişkidir. Bu unsurlar “var” önermeleri cinsinden olup felsefi-kelami bir yapıya sahiptirler.Allahu Tealanın siyasi alandaki tekvini sultası veya iktisadı alandaki rızık vericiliğini bu önermelere örnek verebiliriz. Biz bu unsurlara felsefe diyoruz. “İslam’ın siyasi felsefesi” İslam’ın siyaset alanındaki öğeleri olup İslam’ın dünya görüşünün belli bir boyutunun tecellisidir.

2. İslami dünya görüşünün özellikle de İslam felsefesinden-birinci sınıf unsurlardan- kaynaklanan dini unsurlar. Bu unsurlar gereklilik “olmalı” önermeleri cinsinden olup itibari boyutuna sahip olan önermelerdir ki kendi aralarında iki kısma ayrılırlar:

      a) Bu unsurlardan bazıları diğerlerine oranla temel olup diğer unsurların açıklanmasını ve belirgenleşmelirini sağlarlar. Bu unsurlar ya ilkeler diye bilinen belli bir alandaki kabullenilmiş asli ölçülerdirler veya dinin belli bir alandaki amaçlarını belirlerler ve biz onlara “ hedefler” diyoruz. İlkeler ve hadeflerin toplamı ekolü oluştururlar. Buna göre İslam’ın siyasi ekolü siyasi ilke ve hedeflerin toplamından ibarettir.

     b) Bir alandaki mevcut ilkelerden faydalanıp o alandaki hedeflere ulaşmak için İslam bir takım unsurlar sunmuştur ki bunlara “düzen” denilmektedir. Bu düzenler gerçekte evrensel bir sistemin kurumları pozisyonundadırlar. Netice itibarıyla beşeri ilgilendiren her alanda; felsefe, ekol ve düzen olmak üzere üç ana unsurla karşı karşıyayız. Bu ana unsurlar arasında mantığa dayalı güçlü bir ilişki vardır.

FELSEFE

      Bu konuda felsefeden bahsedildiğinde maksat İslam felsefesinde revaçta olan metefizik/ tabiat ötesi felsefesi değildir. Asıl maksat matematik felsefesi, sanat felsefesi ve benzeri tamlamalı felsefelere yakın bir manadır. O zaman siyaset sahasında “İslam’ın siyasi felsefesini” aradığımızda gerçekte İslam’ın siyaset alanındaki inanç olgu ve göstergeleri sayılacak unsurları arıyoruz ve bunlar İslam siyasi ekolünün ilkeleri pozisyonundadırlar. Allahın insanlar üzerindeki tekvini hakimiyeti , İslam’da insanın tanımı, halkın seçim hakkıyla ilahi irade arasındaki ilişki , Allahın rablığı ve siyasi hakimiyet gibi konular bu alanın kapsamına girmektedirler.

EKOL

     Bir alandaki ilke ve hedeflerin toplamının adıdır. İlke , belli bir alanda din tarafından sunulan kesin ölçütler olup o alandaki düzenin alt yapısının oluşma zeminini hazırlar. Hedefler, dinin her sahada insan için çizmiş olduğu amaçlardan ibarettir. O zaman İslam’ın siyasi ekolü; İslam’ın siyasi ilkeleri ve siyasi hedeflerinin toplamından ibarettir.

Allahu Tealanın kabul ettiği hakimiyetler dışında insanlarının birbirlerine olan hakimiyetlerinin kaldırılması ve velayetin/hakimiyetin kendi dönemlerinde sadece masumlara has olması gibi konular İslam’ın siyasi ilkeleri zümresinden sayılırlar. Ancak; toplumsal adaletin sağlanması, insanların siyasi haklarının korunması ve insanların tekamülü için uygun zeminlerin hazırlanması gibi meseleler İslam’ın siyasi hedefleri arasındadır.

DÜZEN

    İslam her alanda kendi ekolüne dayalı olarak,birbirleriyle özel bir ilişkiye ve uyuma sahip evrensel kurumlar sunar ve bu kurumlarda ilkelere dayalı olarak hedeflerin gerçekleşmesini sağlarlar. Her alanda var olan bu evrensel kurumlara “düzen” diyoruz. O zaman İslam’ın siyasi düzeni o alndakievrensel kurumların toplamından ibarettir.

KURUM

Kurum bir düzendeki kuruluşlar , fertler ve o alanda var olan unsurlar arasındaki belirlenmiş ilişki modelidir. Her kurum dört temel özelliğe sahiptir:

a) Evrensellik: Düzenin kurumları belli şartlara bağımlı değildirler.

b) Uygulanabilirlik: Düzenin kurumları ilkelere dayalı olarak hedefleri gerçekleştirebilecek kabiliyette olmalıdır. Dolayısıyla kurumun pratik gerçekleşme ve uygulanma özelliği olmalıdır.

c) Ilkelere dayalı, hedefler doğrultusunda: Düzen ilkelere dayanarak ekolün hedeflerine ulaşmayı sağladığından, onun kurumları bir taraftan ekolün ilkelerine dayalı olup diğer taraftan ekolün hedeflerine yöneliktir.

d) Evrensel hukuku oluşturma: Dinin evrensel hükümleri bir taraftan her alanda evrensel kurumlar oluşturur ve diğer taraftan bu kurumlarla diğer kurumlar arasındaki ilişkileri belirler. Dolayısıyla düzenin kurumları evrensel hukuka dayalı olarak oluşmuştur.

   Bu açıklamalardan sonra düzendeki kurumu; “Ekolün herhangi özel şartlara bağlı olmadan ilke ve hedeflerinin evrensel hukuka dayalı nesnel tecellilsi olarak” tanımlamak mümkündür. Bu kurumlar “belli bir davranış” veya “kuruluş” kalıbında kendilerini gösterirler. İslam’ın bazı kurumlarını şöyle sayabiliriz: Yasama kurumu, iktisat kurumu, yürütme kurumu, yargı kurumu…

HUKUK

    Bazı araç ve yöntemler  dayalı olarak belli bir toplumda bir düzeni uygulama için, pratikte insanlara yol gösteren kanunların toplamına hukuk diyoruz. Hukuk her alanda ( siyasi , iktisadi, kültürel…) iki kısma ayrılır :

1) Sabit Hukuk: Bu hukuk, düzenin kurumlarını oluşturan ve ekolün ilke ve hedeflerine dayalı olarak koyulan evrensel kanunlardır.

2) Değişken Hukuk: Zaman ve mekan açısından özel durumlar için yapılmış ve araç ve yöntemlerle alakalı olan kanunlara denir. Dini ilkelerde sabit ve değişken hukuk bazen ayrı ayrı beyan edilmişse de birçok yerde sabit hüküm özel durum göz önünde bulundurularak açıklanmış ve her iki hükmü içine alacak şekilde sunulmuştur.

DİNİ HÜKÜMLER VE BEŞERİ HAYATIN DEĞİŞİK ALANLARI

     İslam’ın insan hayatının belli bir sahasında sunduğu değerler, diğer sahalarda sunduğu değerlerle sıkı bir ilişkiye sahiptirler. Çünkü İslam’ın siyasi felsefesi iktisadi felsefesi gibi aynı dünya görüşünden kaynaklanmış, siyasi ekol ve düzen de ona göre şekillenmiştir. Dolayısıyla İslam’ın siyasi ve iktisadi; felsefesi, ekolü ve düzeni arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Bu yakınlık onlar arasında tam bir ahenk ve birliktelik oluşturmuştur.

ÖZEL DURUMLARA BAĞIMLI UNSURLAR VE EVRENSELLİK

    Din kendi başına her ne kadar da özel unsurlara sahip değilse de gönderilen / mürsel din muhatapların durumunu göz önünde bulundurarak bu tip unsurları bünyesinde barındırır. Son dinde bu kaidenin dışına çıkmamıştır.

   Özel durum ve şartlarla bağımlı unsurlar, bir veya birkaç unsurun ya da bir unsurun belli bir bölümün tatbiki sonucu oluşurlar. İslam’da felsefe veya ekol olarak adlandırdığımız şeyler özel durumlara bağlı unsurların tesiri altında değildirler. Dinin bu tip unsurları insanın ve evrenin sabit boyutuna yönelik oluşturulmuşlardır. Ancak şartların değişimi düzende tesir eder. Gerçekte evrensel kurumlar şartların değişimine göre özel durum kurumları şeklinde tecelli ederler ki biz onlara araçlar-yöntemler diyoruz. Örnek verecek olursak sadrı İslam’da gördüğümüz siyasi ve iktisadi kurumlar gerçekte İslam’ın o dönemdeki siyasi ve iktisadi araçları ve yöntemleriydi ki Rasulullah (s.a.a) nın şahsı vasıtasıyla şekillendirilmişlerdi. Değişik zamanlarda zamanın şartları ve İslam’ın düzeni göz önünde bulundurularak o zamana uygun modeller üretilmelidir. Buna göre İslami düzenin çerçevesi belirlendikten sonra zamanın siyasi şartları göz önünde bulundurularak “İslam’ın siyasal sistemi” oluşturulmalıdır ki bu vesileyle arzulanan siyasi idareye ulaşılsın.

Daha fazla bilgi için kaynaklar:

1. Mehdi Hadevi Tahrani, Velayet ve Diyanet, Hikmet Ocağı Kültür Merkezi, Kum,2. Baskı,2001

2. Mehdi Hadevi Tahrani, İçtihadın Kelami İlkeleri, Hikmet Ocağı Kültür Merkezi, Kum,1.Baskı, 1997

3. Mehdi Hadevi Tahrani, İslam’ın Ekonomik Ekol ve Düzenleri Hikmet Ocağı Kültür Merkezi, Kum,1.Baskı, 1998.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuranı kerimde ayetlerin ve konuların tekrarlanması kuran ayetlerinin insicamsızlığına delil değil midir?
    12632 Fasahat & Balaghat 2015/05/04
    Kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef, insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef insanların can ve ruhlarında aydınlığı ve nurlandırmayı icat etmektir. Dik kafalı nefisleri kontrol ve zalimliğe, zulme ve inhirafa karşı koymaktır. Kurandaki konuların dağınıklığının delili kuranın, asaleti muhtevaya ve ibret verici konulara vermesi, insanı ve toplumu yapılandırmaya ...
  • Senetleri sahih olan Mütevatir-i Lafzi, Mütevatir-i Manevi ve Mütevatir-i İcmali hadis çeşitlerinin kuralı nedir?
    15900 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Şii alimleri, bir haberin her tabakasında ki senet silsilesinde ravilerin sayısı ilime neden olacak ve rivayetin Masum’un (a.s) söylediğine yakin haddine ulaştıracak habere mütevatir hadis demekteler. Her tabakada yerine göre kişilerin sayısını farklı saymış ve ravilerin sayısı hakkında belli bir sayı belirtmemişlerdir. Onlara göre ölçü sözün Masumdan çıktığını ...
  • Dini mektep ve nizamlarla dini olmayanların arasında ne gibi ayrıcalıklar vardır?
    7258 Teorik Ahlak 2012/05/12
    İlk önce şunu hatırlatmamız gerekmektedir ki; İslam dini ve tahrif olmamış diğer semavi dinler arasındaki asli benzerlik, yeryüzünde tevhidin istikrarı ve Allah’a ibadet etme ve insanların kulluktan uzaklaştırma ve Allah’tan başkasına ibadet etmektir; Nitekim Kur’an’-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” ...
  • Acaba Mütalaada başarılı olmak ve daha iyi öğrenmek için Kur’an-ı Kerimden bir ayet veya bir dua var mıdır?
    11238 Pratik Ahlak 2010/01/16
    Mütalaa etmek, bir şey üzerinde onu anlamak ve öğrenmek için yoğunlaşmak ve düşünmektir. Bu yüzden bu özelliği taşımayan her okuma mütalaa değildir. Bir Mütalaanın faydalı ve verimli olması için diğer işler gibi özel şartların hazırlanmasına ihtiyacı vardır.
  • Şia mezhebinde namazın sırları ve felsefesi nedir?
    10034 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/05/16
    Şüphesiz ilahi hükümlerin tümünün felsefe ve delili vardır, ama ilahi hüküm ve buyrukların tümünün delillerini bulmamız gerekli değildir. Müslümanlar vahiy mesajı karşısında teslim olmalıdır. Bu teslim ve kabul etme psikolojisi insanın kemalidir ve esasen bazı buyruklar teslim ve kulluk ruhunu sınamak içindir. Ama bununla birlikte Kur’an defalarca ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    10594 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • Neden İmam Hüseyin (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmedi?
    13678 Masumların Siresi 2010/04/07
    İmam Hüseyin’in (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmemesinin sebebi hakkında şunları söyleyebiliriz:1- İmam (a.s) kardeşi ve imamı olan İmam Hasan’ın (a.s) hayatı döneminde Muaviye’yle yaptığı anlaşmaya gösterdiği saygı ve Muaviye’nin de böyle bir anlaşmaya göstermelik olarak yaptığı saygıdan dolayı.2- ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6333 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Bütün peygamberlerin kitabı var mıydı? Vardıysa Hz. Nuh’un kitabının adı nedir?
    29340 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde Hz. Nuh’un kitabının olduğuna dair bir şey gelmemiştir. Ama ‘Andolsun ki biz, peygamberlerimizi, apaçık delillerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye onlarla beraber kitap ve terazi de indirdik...’ ayetinden bütün peygamberlerin kitap sahibi olduğu anlaşılsa da bazı rivayetlerde bu ayet değişik şekillerde ...
  • Farz namazların kazaları yerine sünnet namazları kılınabilir mi?
    7489 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2012/10/01
    İmam Humeyni (r.a) benzeri bir soruya yanıtta şöyle buyurmuştur: Geçmiş farz namazların kazası farzdır ve sünnet namazlarını kılmayla bir çelişki arz etmez. Lakin sünnet namazı, farz namazın kazasının yerini almaz.[1] Bundan dolayı her ne kadar sünnet namazları birçok fazilete sahip olsa da sizin kaza ...

En Çok Okunanlar