Gelişmiş Arama
Ziyaret
10840
Güncellenme Tarihi: 2008/02/01
Soru Özeti
Evrenin bütün sırlarından haberdar olan bir peygamberin ummi olması nasıl mümkündür?
Soru
Kur’an’da geçen Ummi tabirinden hareketle bazıları Peygamber’in (s.a.a) okumak ve yazmak bilmediğini iddia etmişlerdir. Acaba bu konu doğru mu? Bütün varlık aleminin sırlarını okuyabilen ve rumuzlarına vâkıf olan bir peygamberin okuma yazma bilmeyişi nasıl mümkündür?
Kısa Cevap

Ummi okuma ve yazmayı birisinden öğrenmeyen kimseye denir. İslam Peygamberine de ummi denilmesi onun kimseden ders almadığı ve okuma ve yazmayı kimseden öğrenmediği içindir. Bu konu tarihi veriler açısından kesindir ve bu İslam Peygamber’ine bir üstünlük ve övgü sayılır ve aynı zamanda onun peygamberliğine ve icazına bir delildir.

Çünkü bir beceri olarak okuma ve yazmanın insan için önemi diğer insanların fikirlerinden ve eserlerinden yararlanmak ve kendi bilgisini zenginleştirmektir. Buna göre gelmiş geçmiş her kesin bilgisine sahip olan bir kimsenin artık okumak ve yazamaya bir ihtiyacı olmaz. Buna göre Peygamber’in (s.a.a) vasıfları içinde ummi vasfı onun peygamberliğinin bir delil ve ispat sayılır. Çünkü o bu vasfıyla birlikte geçmiş ve gelecek herkesin bilgilerinden haberdardı; göğün ve yerin gaybına vakıftı ve insanları doğru yola hidayet ediyordu.

Ayrıntılı Cevap

Bu soru iki bölümden oluşmaktadır:

1- Ummi kavramının anlamı nedir?

2- Eğer ummi okuma yazmayı bilmemek anlamında ise bütün evrenin sırlarından haberdar olan bir Peygamber’e nasıl yakıştırılabilir?

Birinci bölüme yanıt olarak şunu söylemek gerekir ki: Ummi okuma yazmayı birinden öğrenmeyen kimseye denir.[1] İslam Peygamberi’ne de ummi denilmesi onun okuma yazmayı kimseden ders almadığı içindir.[2] Peygamber’in (s.a.a) ummi olduğu konusu tarihi açıdan kesin olan bir gerçektir. Çünkü tarih açıkça Peygamber’in (s.a.a) ister Peygamberlikle görevlendirilmeden ve ister peygamberlikle görevlendirildikten sonra hiçbir kimseden okuma yazmayı öğrenmediğini kanıtlamaktadır. Zira bir yandan o dönemde Hicaz halkının büyük bir çoğunluğu okuma ve yazma bilmiyor zaten öğrenim işi onlar arasında önemli bir konuma sahip değildi. Bu yüzden sadece belli bir grup okuma ve yazma biliyordu ve bunların sayısı 17 kişiyi aşmıyordu. Buna göre eğer İslam Peygamberi o toplumda birsinden okuma ve yazmayı öğrenmiş olsaydı bu herkes tarafından bilinir ve halk arasında yayılırdı.[3]

Üstelik Peygamber’e düşmanlık besleyen ve ona karşı her türlü ithamdan geri durmayan kimseler böyle bir şey olsaydı elbette ondan haberdar olur ve Peygamber (s.a.a) okuma yazma bildiği için bu öğretileri başkalarından edindiğini ve öğretilerinin vahye dayanmadığını ileri sürürlerdi.[4]

Tarihte şunu kanıtlıyor ki Peygamber (s.a.a) Medine’de bile ne bir yazı okumuş ne de kendi eliyle bir şey yazmıştır. Hudeybiye anlaşmasında bile Peygamber (s.a.a) anlaşmayı kendisi yazmamıştır.[5]

Kur’an-i Kerim, ummi kavramından başka diğer ifadelerden de yararlanmaktadır. Örneğin Bundan önce sen ne bir kitap okumuş, ne de elinle onu yazmışsın. Öyle olsaydı, batıla uyanlar şüpheye kapılırlardı.[6]“Ne kitap nedir ne de iman bilirdin.”[7]

Ama bütün evrenin sırlarından haberdar olan bir peygamberin nasıl okuma yazma bilmeyebilir sorusuna gelince, bu sorunun cevabında şöyle diyebiliriz: Konumuzla ilgili ayetlerde ummi vasfı Peygamber (s.a.a) ile diğerlerinin ortak vasfı olarak zikredilmesine rağmen[8] Peygamber’in (s.a.a) ummi oluşuyla ümmetin ummi oluşu arasında fark vardır. Ummi kavramının her yerde aynı anlamı ifade etmediği kesindir. Çünkü bu vasıf Yahudiler ve Müşrik Araplar hakkında kınama vesilesi olarak kullanılmıştır. “Onların içinde okuma yazması olmayanlar da var ki, Kitap'tan (Tevrat'tan) (başkalarının kendilerine anlattıkları) kuruntulardan başka hiçbir şey bilmezler. Onlar, sadece zan içindedirler.”[9] Yine şöyle buyuruyor: Eğer seninle tartışırlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim." Kendilerine kitap verilenlere ve okuma yazma bilmeyenlere (ümmîlere, müşriklere), "Siz de (O'na) boyun eğip teslim oldunuz mu?" de.”[10] [11]

Ama Peygamber (s.a.a) hakkında bu vasıf övgüyü ifade eder ve onun peygamberliğine bir delil ve ispattır. Buna örnek olarak mütekebbir vasfını zikredebiliriz. Mütekebbir vasfı Yüce Allah için övgü mahiyetinde kullanılır ama aynı vasıf diğerleri için yerme ve kınama sayılır.[12]

Bir beceri olarak okuma ve yazmanın insan için önemi diğer insanların fikirlerinden ve bırakmış oldukları eserlerinden yararlanmak ve kendi bilgisini zenginleştirmektir. Buna göre gelmiş geçmiş her kesin bilgisine sahip olan bir kimsenin artık okumak ve yazamaya bir ihtiyacı olmaz.

Bu yüzden bazı müfessirler şöyle demişlerdir: Peygamber’in (s.a.a) vasıfları arasında ummi vasfı onun peygamberliğinin delili ve ispatı sayılır. O bu vasfıyla geçmiş ve gelecek bütün ilimlere sahipti ve göklerin ve yerin gaybını insana bildirir ve onları hak yola davet ederdi.[13]

Aynı zamanda peygamberin ummi oluşu ve onun ummiler içinde mebus kılınışı Allah’ın sonsuz gücüne dikkatleri çekmek içindir. Yüce Allah okuma yazma bilmeyen halk içinden ders okumamış, mektebe gitmemiş birini Allah’ın ayetlerini onlara okumak, batıl inançlardan onları uzak tutmak ve kendilerine kitap, ilim ve hikmet öğretmek ve onları kötülüklerden arındırmak için göndermiştir.[14]

Buna göre birçok ilimleri içinde bulunduran Kur’an’ı okuma yazma bilmeyen biri tarafından getirilmesi ilahi mucizelerden sayılır[15]

Daha geniş bilgi için Bkz. Dairetu’l-mearif ferhang Kur’an, Ummi.



[1] Dehhuda, Lugatneme

[2] Farhang İstilahat İrfani

[3] Belazuri, Fetu’l-Buldan s.459

[4] Bkz. Şehit Mutahhari, Mecmu-i Asar, c. 3. s. 205- 206

[5] Şehit Mutahhari, Mecmu-i Asar, c. 3. s. 219

[6] Ankebut 48

[7] Şura 52

[8] Kur’an’da bu vasıf “Ummyun” şeklinde Bakara suresinin 78. ayetinde ve “Ummiyin” larak Al-I İmran suresinin 20 ve 75 ve Cuma suresinin 2 ayetlerinde geçmiştir.

[9] Bakara: 78

[10] Al-i İmran: 20

[11] Şehit Mutahhari, Mecmu-i Asar, c. 3. s. 228

[12] Tefsir-I Kebir c. 5 s. 310

[13] Keşfu’l-Esrar c. 1 s. 244

[14] Tefsir-i Nevin s. 7.

[15] Tefsir-I Kebir c. 5 s. 380

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar