Gelişmiş Arama
Ziyaret
7989
Güncellenme Tarihi: 2011/01/20
Soru Özeti
Peygamberin sadece bir kızı vardı diye söylememiz “Ey Peygamber eşlerine, kızlarına ve… söyle” ayetiyle nasıl uyuşmaktadır?
Soru
İslam Peygamberinin (s.a.a) Fatıma’dan (a.s) başka bir kızının olmadığını biliyoruz. Onun tek kızının Fatıma olmasına karşın “ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler”, diye buyrulan bu Kur’an ayetinde kızlar kelimesi nasıl kullanılmıştır? Bu, Peygamberin birden çok kızı olduğu manasına mı gelmektedir?
Kısa Cevap

İslam Peygamberinin Fatıma’dan başka bir kızının olup olmadığı hususu tarihsel bir konudur. Çok açık olduğu üzere tarihsel konuların kendine özgü bir metodu vardır ve bu meseleyi ispat veya ret etmek için de bir ayetin zahirine güvenilemez. Özellikle de dikkat ettiğimiz takdirde metodik olarak Kur’an’ın hitaplarında birçok yerde tekil kastı güdüp çoğul kipi kullanmış olduğunu görürüz. Kur’an ayetlerinin nüzul sebebi üzerine araştırma yapanlar, tekil kastı güdülüp çoğul kipi kullanılmış birçok ayetin nüzul sebebine işaret ederek şu hususu vurgulamışlardır: Mesela “yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir” ayetinde çoğul kipi kullanılmıştır, oysaki bu ayet bir şahıs (Mürsed b. Zeyd Ğadfani) hakkında nazil olmuştur. Aynı şekilde “zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahret mükâfatı ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi.” Ayet-i şerifesinin de Ebi Cendel b. Suheyl hakkında nazil olduğu belirtilmiştir. Bu ayetler dışında en açık olanı ise restleşme ayetidir. Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: “Biz kadınlarımızı çağıralım ve siz de kadınlarınızı.” Açık olduğu üzere bu ayette kadınlarımızdan maksat burada Fatıma Zehra’dır (a.s). O, restleşme olayında Peygamber tarafında olan tek kadındı ve tüm müfessirler bu konuda hemfikirdir. Bundan dolayı Kur’anî hitaplardaki metot ve bakışla bu meselenin ispat veya ret edilmesi mümkün değildir. Artı tarihçiler ve araştırmacılar Peygamberin (s.a.a) kızlarının sayısı hakkında görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Onlardan bir grup bunu ispat etmek için sadece Kur’an’ın zahirine başvurmakla kalmayıp bir takım hadislere de isnatta bulunmuştur. Bir başka şahıs (Seyid Amuli) da bunu ret etmek için bu husustaki hadislerde yer alan tezat ve çelişkilere isnatta bulunmuş ve bu konuda “Benatu’n-Nebi Em Rebaibe” (Peygamberin Kızları Yahut Onun Üvey Kızları[i]) adlı bir kitap kaleme almıştır.



[i] Kur’an, Nisa suresi 23. Ayette üvey kızlara işaret etmiştir: Karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız.

Ayrıntılı Cevap

Soruyu yanıtlamadan önce önemli bir meseleye işaret etmek lazımdır ve o şudur: Araştırma ve incelemede her bilimin kendine has metodu vardır. Açık olduğu üzere sorumuzla ilişkili konu da tarih ve biyografiyle ilgilidir. Bundan dolayı Kur’anî hitaplardaki metoda dayalı bilgiye ek olarak tarihsel aktarımlara dayanan bu bilimin metoduna göre araştırma yapmak gerekir. Buna göre Kur’an’ın hitaplardaki metodunun beyanı ve rivayet açısından meselenin araştırılması şeklinde konuyu iki boyutta ele alacağız.

A. Kur’an’ın Hitaplardaki Metodu:

Kur’an’a müracaat eden herkes birçok yerde tekil kipi yerine çoğul kipi kullanıldığını görecektir. Bu, onun tazimi veya onun mukabilindekini tazim etmek içindir. Kur’an’da bunun birçok örneği vardır ve bu ayetlerin nüzul sebebini belirten hadisler de bunu desteklemektedir. Aşağıdaki ayetler bunun birer örnekleridir:

1. “Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.”[1] 

2. “Eğer dileseydik, herkese hidayetini verirdik.”[2] 

3. “Şüphesiz yeryüzüne ve onun üzerindekilere biz varis olacağız, biz! Ancak bize döndürülecekler.”[3] 

Şeyh Tusi bu konu hakkında şöyle demektedir: Bu gibi kullanışlar şahsın büyük bir makam ve yüce bir yere sahip olması durumlarındadır.[4] Nüzul sebebi özel fertler hakkında olan ama çoğul kipiyle gelen ayetler de şunlardır:

1. “Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir.”[5] Mekatil bu ayetin Mürsed b. Zeyd Ğetfani hakkında nazil olduğunu söylemiştir.[6]

2. “Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez.”[7] Ehli Sünnet hadisçileri bu ayetin Ebubekir’in kızı Esma hakkında nazil olduğunu söylemiştir. Bu, müşrik olan annesi Abdüluzza kızı Kuteyle’nin hediyeler ile onun yanına gelmesi zamanında vuku bulmuştur. Esma kendisine hediyeni kabul etmiyorum ve Allah Resulü’nden izin alana kadar evime girme, demiştir. Sonra Peygamberden sormuş ve ilgili ayet nazil olmuştur.[8]

3. “Bilmeyenler, “Allah bizimle konuşsa, ya da bize bir mucize gelse ya!” derler.”[9] Bu ayet Rafi’ b. Harimele hakkında nazil olmuştur. Muhammed b. İshak, İbn. Abbas’tan şöyle nakletmektedir: Rafi’ Peygambere dedi ki ey Muhammed sen Allah’ın elçisi olduğunu söylüyorsun, o halde sözlerini duymamız için Allah’a bizimle konuşmasını söyle. Sonra Allah bu ayet-i şerifeyi nazil etti.[10] 

4. “Şüphesiz, Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler.”[11] Bu ayetin Hasin b. Haris b. Abdülmuttalib hakkında nazil olduğu söylenmiştir.[12]

5. “Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahret mükâfatı ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi.”[13] Ebi Cendel b. Suheyl hakkında nazil olmuştur.[14] 

6. “Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, “İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler.”[15] Burada çoğul kipiyle kendisinden söz edilen şahıs, Naim b. Mesud Aşcai’dir.[16]

7. “Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar.”[17] Amr b. Cumuh hakkında nazil olmuştur.[18]

8. “Bir başka grup günahlarını itiraf etti.”[19] Ebi Lebabe Ensari hakkında nazil olmuştur.[20]

9. “Onlar, “Andolsun, eğer Medine’ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır” diyorlardı.”[21] Bu sözü bir şahıs yani Abdullah b. Ebi söylüyordu.[22] Bu hususta bu tür ayetler çoktur ve biz restleşme ayetiyle bu bölümü sonlandırıyoruz.[23] 

10. “Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah’ın lânetini (aramızdan) yalan söyleyenlerin üstüne atalım.”[24] İki fırka (Şia ve Ehli Sünnet) nezdinde kadınlarımızdan maksadın sadece Hz. Zehra (a.s) olduğu kesin bir husustur.[25] 

Belirtilen hususlara binaen Allah’ın buyruğundaki “kızların” tabirine isnat edilemez ve bununla Peygamberin (s.a.a) birden çok kızının olduğu kanıtlanamaz. Çünkü Kur’an’ın metodu bu iddiada bize yardımcı olmamaktadır; zira sözü edilen yerde (kızların) sadece Hz. Zehra kastedilmiş ve yüceltmek için çoğul kullanılmış olabilir. Nitekim restleşme ayetinde böyledir.

Konunun Rivayetler Açısından Araştırılması:

Araştırmacılar bu mesele hakkında görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Allame Cafer Mürteza Amıli bu hususu inkar edenlerdendir. O, “es-Sahih Mines’s-Sire” kitabında bu konuya değinmiş ve bu alanda müracaat edebileceğiniz “Benatu’n-Nebi Em Rebaibe” adlı bir kitap yazmıştır. Kendisi konuyu tüm boyutlarıyla inceledikten sonra şöyle netice almakta ve demektedir: Önceki konulardan anlaşıldığı üzere Osman’ın evlendiği Rukiye Peygamberin (s.a.a) kızı değildi. O şöyle demektedir: Eğer tarihi rivayetler hakkında daha dikkatli bir yargıda bulunmak istersek, (Peygamberin (s.a.a) Hatice’den sayılı kızları olduğu farzını kabul ederek) kızların çocukken öldüğünü ve kimseyle evlenmediklerini kabul etmeliyiz. Eğer Osman’ın Rukiye adlı bir kızla ve ondan sonra da Ümmü Gülsüm ile evlendiğini görüyorsak, onlar her ne kadar Peygamberin kızlarıyla adaş olsalar da kendilerinin Peygamberin (s.a.a) kızları olmadığını kabul etmeliyiz. Belki de Osman’ın iki eşi ile Peygamberin (s.a.a) risaletten sonra doğan ve çocukken ölen iki kızı arasındaki isim benzerliği, bir grubu hataya sevk etmiş veya iki kızın (Osman’ın iki eşi) Peygamberin (s.a.a) kızları Rukiye ve Ümmü Gülsüm oldukları iddiasını ortaya atmasına neden olmuştur. Aynı şekilde belki de Osman’ın iki eşi Peygamberin (s.a.a) üvey kızlarıydı ve bu da söz konusu şüpheyi takviye etmiştir. Çünkü Araplar arasında yaygın olduğu üzere her şahsın üvey kızı onun kızı sayılmaktaydı.[26] Biz Seyid Amıli’nin sözünü teyit veya ret etme konumunda değiliz; zira bir grup araştırmacı Seyid Amıli’den önce bu damatlığı (Osman’ın Peygamberin damadı oluşu) ve Peygamberin birden çok kızı olduğunu kabul etmişlerdir. Ama biz bahsimizi sadece belirtilen ayete isnat ederek Peygamberin (s.a.a) birden çok kızı olduğunun ispat edilemeyeceği noktasına odakladık. Burada bir noktaya işaret etmem gerekir ve o da şudur: Biz filan erkek veya filan kadın hakkında nazil olmuştur diye nüzul sebeplerinden bahsederken kastimiz onların hepsini teyit etmek değildi. Sadece Kur’an’ın metodunun bazı yerlerde tekil kipi yerine çoğul kipi kullanmak olduğunu belirtip bilmek içindi. Bu, Ehli Sünnet müfessir ve araştırmacılarının da itiraf ettiği doğru ve belirli bir metottur. O halde eğer biri, bir kimsenin Peygamberin damadı olduğunu ispatlamak ve bu vesileyle de onun için bir fazilet kanıtlamak isterse, bu ayete isnatta bulunamaz ve başka bir yolu yani bu husustaki rivayetleri takip etmesi gerekir.     



[1] Hicr, 9.

[2] Secde, 13.

[3] Meryem, 40.

[4] Şeyh Tusi, er-Resailu’l-Aşar (On Risale), s. 133.

[5] Nisa, 10.

[6] Tefsiru’l-Kurtubi, c. 1, s. 36; el-Esabe, c. 3, s. 397.

[7] Mümtehine, 8.

[8] Sahih-i Buhari, 2/924, hadis. 2477; Sahih-i Müslim, 2/391, hadis. 50; Müsned-i Ahmed, 7/483, hadis. 26375, el-Cami’ lil-Ahkami’l-Kur’an, 40/18.

[9] Bakara, 118.

[10] Tefsir-i İbn. Kesir, c. 1, s. 161.

[11] Fatır, 29.

[12] El-Esabe, 1/336.

[13] Nahl, 41.

[14] İbn. Asakir, Tarih-ı Medine-i Demeşk, 8/668.

[15] Ali İmran, 173.

[16] el-Cami’ lil-Ahkami’l-Kur’an, 4/178; Tefsir-i İbn. Kesir, 1/430; Tefsirü’l-Hazan,1/360.

[17] Bakara, 215.

[18] el-Cami’ lil-Ahkami’l-Kur’an, 3/26.

[19] Tövbe, 102.

[20] el-Cami’ lil-Ahkami’l-Kur’an, 8/154.

[21] Münafikun, 8.

[22] Müsned-i Ahmed b. Hanbel, 3/393.

[23] Konun diziliş ve üslubunun elde etmek istediğimiz neticeyle bağlantılı olması için bu

yeti sona bıraktık.

[24] Ali İmran, 61.

[25] Sahih-i Müslim, 15/176 ve …

[26] Benatu’n-Nebi Em Rebaibe, “el-Ummusatu’l-Ahire” başlığıyla.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar