Gelişmiş Arama
Ziyaret
6692
Güncellenme Tarihi: 2011/01/20
Soru Özeti
Peygamberin sadece bir kızı vardı diye söylememiz “Ey Peygamber eşlerine, kızlarına ve… söyle” ayetiyle nasıl uyuşmaktadır?
Soru
İslam Peygamberinin (s.a.a) Fatıma’dan (a.s) başka bir kızının olmadığını biliyoruz. Onun tek kızının Fatıma olmasına karşın “ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler”, diye buyrulan bu Kur’an ayetinde kızlar kelimesi nasıl kullanılmıştır? Bu, Peygamberin birden çok kızı olduğu manasına mı gelmektedir?
Kısa Cevap

İslam Peygamberinin Fatıma’dan başka bir kızının olup olmadığı hususu tarihsel bir konudur. Çok açık olduğu üzere tarihsel konuların kendine özgü bir metodu vardır ve bu meseleyi ispat veya ret etmek için de bir ayetin zahirine güvenilemez. Özellikle de dikkat ettiğimiz takdirde metodik olarak Kur’an’ın hitaplarında birçok yerde tekil kastı güdüp çoğul kipi kullanmış olduğunu görürüz. Kur’an ayetlerinin nüzul sebebi üzerine araştırma yapanlar, tekil kastı güdülüp çoğul kipi kullanılmış birçok ayetin nüzul sebebine işaret ederek şu hususu vurgulamışlardır: Mesela “yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir” ayetinde çoğul kipi kullanılmıştır, oysaki bu ayet bir şahıs (Mürsed b. Zeyd Ğadfani) hakkında nazil olmuştur. Aynı şekilde “zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahret mükâfatı ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi.” Ayet-i şerifesinin de Ebi Cendel b. Suheyl hakkında nazil olduğu belirtilmiştir. Bu ayetler dışında en açık olanı ise restleşme ayetidir. Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: “Biz kadınlarımızı çağıralım ve siz de kadınlarınızı.” Açık olduğu üzere bu ayette kadınlarımızdan maksat burada Fatıma Zehra’dır (a.s). O, restleşme olayında Peygamber tarafında olan tek kadındı ve tüm müfessirler bu konuda hemfikirdir. Bundan dolayı Kur’anî hitaplardaki metot ve bakışla bu meselenin ispat veya ret edilmesi mümkün değildir. Artı tarihçiler ve araştırmacılar Peygamberin (s.a.a) kızlarının sayısı hakkında görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Onlardan bir grup bunu ispat etmek için sadece Kur’an’ın zahirine başvurmakla kalmayıp bir takım hadislere de isnatta bulunmuştur. Bir başka şahıs (Seyid Amuli) da bunu ret etmek için bu husustaki hadislerde yer alan tezat ve çelişkilere isnatta bulunmuş ve bu konuda “Benatu’n-Nebi Em Rebaibe” (Peygamberin Kızları Yahut Onun Üvey Kızları[i]) adlı bir kitap kaleme almıştır.



[i] Kur’an, Nisa suresi 23. Ayette üvey kızlara işaret etmiştir: Karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız.

Ayrıntılı Cevap

Soruyu yanıtlamadan önce önemli bir meseleye işaret etmek lazımdır ve o şudur: Araştırma ve incelemede her bilimin kendine has metodu vardır. Açık olduğu üzere sorumuzla ilişkili konu da tarih ve biyografiyle ilgilidir. Bundan dolayı Kur’anî hitaplardaki metoda dayalı bilgiye ek olarak tarihsel aktarımlara dayanan bu bilimin metoduna göre araştırma yapmak gerekir. Buna göre Kur’an’ın hitaplardaki metodunun beyanı ve rivayet açısından meselenin araştırılması şeklinde konuyu iki boyutta ele alacağız.

A. Kur’an’ın Hitaplardaki Metodu:

Kur’an’a müracaat eden herkes birçok yerde tekil kipi yerine çoğul kipi kullanıldığını görecektir. Bu, onun tazimi veya onun mukabilindekini tazim etmek içindir. Kur’an’da bunun birçok örneği vardır ve bu ayetlerin nüzul sebebini belirten hadisler de bunu desteklemektedir. Aşağıdaki ayetler bunun birer örnekleridir:

1. “Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.”[1] 

2. “Eğer dileseydik, herkese hidayetini verirdik.”[2] 

3. “Şüphesiz yeryüzüne ve onun üzerindekilere biz varis olacağız, biz! Ancak bize döndürülecekler.”[3] 

Şeyh Tusi bu konu hakkında şöyle demektedir: Bu gibi kullanışlar şahsın büyük bir makam ve yüce bir yere sahip olması durumlarındadır.[4] Nüzul sebebi özel fertler hakkında olan ama çoğul kipiyle gelen ayetler de şunlardır:

1. “Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir.”[5] Mekatil bu ayetin Mürsed b. Zeyd Ğetfani hakkında nazil olduğunu söylemiştir.[6]

2. “Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez.”[7] Ehli Sünnet hadisçileri bu ayetin Ebubekir’in kızı Esma hakkında nazil olduğunu söylemiştir. Bu, müşrik olan annesi Abdüluzza kızı Kuteyle’nin hediyeler ile onun yanına gelmesi zamanında vuku bulmuştur. Esma kendisine hediyeni kabul etmiyorum ve Allah Resulü’nden izin alana kadar evime girme, demiştir. Sonra Peygamberden sormuş ve ilgili ayet nazil olmuştur.[8]

3. “Bilmeyenler, “Allah bizimle konuşsa, ya da bize bir mucize gelse ya!” derler.”[9] Bu ayet Rafi’ b. Harimele hakkında nazil olmuştur. Muhammed b. İshak, İbn. Abbas’tan şöyle nakletmektedir: Rafi’ Peygambere dedi ki ey Muhammed sen Allah’ın elçisi olduğunu söylüyorsun, o halde sözlerini duymamız için Allah’a bizimle konuşmasını söyle. Sonra Allah bu ayet-i şerifeyi nazil etti.[10] 

4. “Şüphesiz, Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler.”[11] Bu ayetin Hasin b. Haris b. Abdülmuttalib hakkında nazil olduğu söylenmiştir.[12]

5. “Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahret mükâfatı ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi.”[13] Ebi Cendel b. Suheyl hakkında nazil olmuştur.[14] 

6. “Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, “İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler.”[15] Burada çoğul kipiyle kendisinden söz edilen şahıs, Naim b. Mesud Aşcai’dir.[16]

7. “Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar.”[17] Amr b. Cumuh hakkında nazil olmuştur.[18]

8. “Bir başka grup günahlarını itiraf etti.”[19] Ebi Lebabe Ensari hakkında nazil olmuştur.[20]

9. “Onlar, “Andolsun, eğer Medine’ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır” diyorlardı.”[21] Bu sözü bir şahıs yani Abdullah b. Ebi söylüyordu.[22] Bu hususta bu tür ayetler çoktur ve biz restleşme ayetiyle bu bölümü sonlandırıyoruz.[23] 

10. “Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah’ın lânetini (aramızdan) yalan söyleyenlerin üstüne atalım.”[24] İki fırka (Şia ve Ehli Sünnet) nezdinde kadınlarımızdan maksadın sadece Hz. Zehra (a.s) olduğu kesin bir husustur.[25] 

Belirtilen hususlara binaen Allah’ın buyruğundaki “kızların” tabirine isnat edilemez ve bununla Peygamberin (s.a.a) birden çok kızının olduğu kanıtlanamaz. Çünkü Kur’an’ın metodu bu iddiada bize yardımcı olmamaktadır; zira sözü edilen yerde (kızların) sadece Hz. Zehra kastedilmiş ve yüceltmek için çoğul kullanılmış olabilir. Nitekim restleşme ayetinde böyledir.

Konunun Rivayetler Açısından Araştırılması:

Araştırmacılar bu mesele hakkında görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Allame Cafer Mürteza Amıli bu hususu inkar edenlerdendir. O, “es-Sahih Mines’s-Sire” kitabında bu konuya değinmiş ve bu alanda müracaat edebileceğiniz “Benatu’n-Nebi Em Rebaibe” adlı bir kitap yazmıştır. Kendisi konuyu tüm boyutlarıyla inceledikten sonra şöyle netice almakta ve demektedir: Önceki konulardan anlaşıldığı üzere Osman’ın evlendiği Rukiye Peygamberin (s.a.a) kızı değildi. O şöyle demektedir: Eğer tarihi rivayetler hakkında daha dikkatli bir yargıda bulunmak istersek, (Peygamberin (s.a.a) Hatice’den sayılı kızları olduğu farzını kabul ederek) kızların çocukken öldüğünü ve kimseyle evlenmediklerini kabul etmeliyiz. Eğer Osman’ın Rukiye adlı bir kızla ve ondan sonra da Ümmü Gülsüm ile evlendiğini görüyorsak, onlar her ne kadar Peygamberin kızlarıyla adaş olsalar da kendilerinin Peygamberin (s.a.a) kızları olmadığını kabul etmeliyiz. Belki de Osman’ın iki eşi ile Peygamberin (s.a.a) risaletten sonra doğan ve çocukken ölen iki kızı arasındaki isim benzerliği, bir grubu hataya sevk etmiş veya iki kızın (Osman’ın iki eşi) Peygamberin (s.a.a) kızları Rukiye ve Ümmü Gülsüm oldukları iddiasını ortaya atmasına neden olmuştur. Aynı şekilde belki de Osman’ın iki eşi Peygamberin (s.a.a) üvey kızlarıydı ve bu da söz konusu şüpheyi takviye etmiştir. Çünkü Araplar arasında yaygın olduğu üzere her şahsın üvey kızı onun kızı sayılmaktaydı.[26] Biz Seyid Amıli’nin sözünü teyit veya ret etme konumunda değiliz; zira bir grup araştırmacı Seyid Amıli’den önce bu damatlığı (Osman’ın Peygamberin damadı oluşu) ve Peygamberin birden çok kızı olduğunu kabul etmişlerdir. Ama biz bahsimizi sadece belirtilen ayete isnat ederek Peygamberin (s.a.a) birden çok kızı olduğunun ispat edilemeyeceği noktasına odakladık. Burada bir noktaya işaret etmem gerekir ve o da şudur: Biz filan erkek veya filan kadın hakkında nazil olmuştur diye nüzul sebeplerinden bahsederken kastimiz onların hepsini teyit etmek değildi. Sadece Kur’an’ın metodunun bazı yerlerde tekil kipi yerine çoğul kipi kullanmak olduğunu belirtip bilmek içindi. Bu, Ehli Sünnet müfessir ve araştırmacılarının da itiraf ettiği doğru ve belirli bir metottur. O halde eğer biri, bir kimsenin Peygamberin damadı olduğunu ispatlamak ve bu vesileyle de onun için bir fazilet kanıtlamak isterse, bu ayete isnatta bulunamaz ve başka bir yolu yani bu husustaki rivayetleri takip etmesi gerekir.     



[1] Hicr, 9.

[2] Secde, 13.

[3] Meryem, 40.

[4] Şeyh Tusi, er-Resailu’l-Aşar (On Risale), s. 133.

[5] Nisa, 10.

[6] Tefsiru’l-Kurtubi, c. 1, s. 36; el-Esabe, c. 3, s. 397.

[7] Mümtehine, 8.

[8] Sahih-i Buhari, 2/924, hadis. 2477; Sahih-i Müslim, 2/391, hadis. 50; Müsned-i Ahmed, 7/483, hadis. 26375, el-Cami’ lil-Ahkami’l-Kur’an, 40/18.

[9] Bakara, 118.

[10] Tefsir-i İbn. Kesir, c. 1, s. 161.

[11] Fatır, 29.

[12] El-Esabe, 1/336.

[13] Nahl, 41.

[14] İbn. Asakir, Tarih-ı Medine-i Demeşk, 8/668.

[15] Ali İmran, 173.

[16] el-Cami’ lil-Ahkami’l-Kur’an, 4/178; Tefsir-i İbn. Kesir, 1/430; Tefsirü’l-Hazan,1/360.

[17] Bakara, 215.

[18] el-Cami’ lil-Ahkami’l-Kur’an, 3/26.

[19] Tövbe, 102.

[20] el-Cami’ lil-Ahkami’l-Kur’an, 8/154.

[21] Münafikun, 8.

[22] Müsned-i Ahmed b. Hanbel, 3/393.

[23] Konun diziliş ve üslubunun elde etmek istediğimiz neticeyle bağlantılı olması için bu

yeti sona bıraktık.

[24] Ali İmran, 61.

[25] Sahih-i Müslim, 15/176 ve …

[26] Benatu’n-Nebi Em Rebaibe, “el-Ummusatu’l-Ahire” başlığıyla.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Münafıklar açısından namaz ve infak nasıldır?
    7716 Pratik Ahlak 2011/11/12
     Münafıklar, kalben Allah’ı ve ahireti kabul etmeyen, ama görünüşte kendilerini Müslümanların yanında imanlıymış gibi gösteren bir guruptur. Kur’an’ı Kerim’deki münafıkların sıfatlarını dikkate alarak, onlar namaz ve zekâtı kabul etmezler ve eğer namaz kılıp iyi işler yapsalar da, temiz niyetle ve ihlâsla yapmaz aksine, riya ve dindar görünmek ...
  • Başkasının bostanından izinsiz meyve ve bitki toplamanın hükmü nedir?
    12208 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
    Söz konusu sorunun cevabında ilk önce fakihlerin bu konu hakkında görüşlerini genel olarak açıkladıktan sonra Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tehrani nin görüşünü takdim edeceğiz.  Fakihlerin genel görüşleri:Bir başkasının malından faydalanmak her şekilde olursa olsun mutlaka bu tasarruf o malın sahibinin izni ile olmalıdır. Yalnızca ...
  • Beyin ölümünden sonra organ bağışı hakkında taklit mercilerinin görüşünün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
    4923 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Aşağıdaki cevaplar taklit mercilerinin bürolarından alınmıştır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer diğer hastaları tedavi etmek için söz konusu hastaların beden organlarından istifade etmek kendilerinin ölümlerini çabuklaştırır ve hayatlarının noktalanmasına neden olursa, caiz değildir. Bu ...
  • Acaba tarihte sadece imamların bakışıyla batini hidayet bulmuş olan kimseler olmuş mudur?
    4939 Eski Kelam İlmi 2012/04/07
    İmamet makamı, mezhebin makamını ve mezhebin hedefini hayata geçirmek ve hidayette, maksat olan yere ve makama ulaştırmak anlamında olduğuna dikkatle sadece yol gösterme ve kılavuzluk yapmak imamet makamının vazifesi değildir, bilakis bunun yanı sıra tekvini hidayete de şamil geliyor. Yani imamın batini nüfuzu ve batini tesiri ve ...
  • Ramazan ayında dövme yapmak orucun bozulmasına neden olur mu?
    28908 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/18
    Dövme, orucu bozmaz. Hatırlatılmalıdır ki orucu bozan şeyler şunlardan ibarettir: 1. Yemek ve içmek, 2. Cima, 3. Mastürbasyon (insanın kendi başına meni gelmesine neden olacak bir şey yapması), 4. Allah, Peygamber (s.a.a) ve onun halifelerine yalan isnat etmek, 5. Boğaza katı toz ulaştırmak, 6. Tüm başı suya sokmak, 7. ...
  • Şii fakihleri arasında doğu kızıllığının gitmesine riayet etmenin gerekliliğine muhalefet edenlerin delilleri nelerdir?
    6889 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/16
    Doğu kızıllığı gökte görünen kırmızı ışığa denir. Fıkıhta iki doğu kızıllığından bahsedilmiştir: 1. Güneşin batması esnasında görünen doğu kızıllığı. 2. Güneşin doğuşu esnasında görünen doğu kızıllığı. Akşam namazı vaktinin belirlenmesinde doğu kızıllığının gitmesi konusu rivayetlerde zikredilmiştir. Doğu kızıllığının gitmesinden maksat, batıda ...
  • Baba veya annenin cinsiyetinin değişimi, çocuklara yönelik sahip oldukları vilayet ve reisliklerine ne gibi bir tesir bırakıyor?
    5392 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/21
    Aile ilişkilerinde vilayet, iktidar sahibi olma anlamındadır. Bu iktidarı kanunu vazeden yasacı, çocuğun mali işlerini idare etmek ve bazen de çocuğun (ya çocukluk dönemiyle bitişik olarak sefih veya deli kimselerin) terbiyesini üstlenmek için baba ve dedeye (baba baba) veriyor. Bazen baba veya dede (baba baba) ...
  • İmam Rıza (a.s) şuan hayatta olsaydı türbesinin böyle ihtişamlı ve gösterişli olmasını onaylar mıydı?
    2443 زیارت قبور و بنای مراقد 2019/10/07
    Hiç şüphesiz İmam Rıza (a.s) kendi hayatında altın tuğlalardan yapılmış bir evde yaşamayı kabul etmezdi. Bununla birlikte Hazretin sevdalılarının İmam Rıza (a.s)’ı  ziyarete gelen sevenlerinin rahat etmesi için geniş ve olanaklı bir muhit hazırlamalarının da bir sakıncasıda yoktur. Zira Masum İmam (a.s)’ın görevi olduğu gibi sevenlerinin ve ...
  • Ölümü ve ahreti anmayı nasıl her daim kalbimizde canlı tutabiliriz?
    1452 تجسس 2020/01/19
  • Kıbleyi nasıl bulabiliriz?
    5560 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Kıbleyi bulmak için bir takım yollar vardır ve onlardan bazıları şunlardır: 1. Hissel göstergelerden yola çıkarak tanıklık eden iki adil tanığın tanıklığı.2. Bilimsel kaidelerle (gökbilim vb.) kıbleyi bilen ve güvenilir olan bir şahsın belirtmesi.3. Müslümanların ...

En Çok Okunanlar