Gelişmiş Arama
Ziyaret
16789
Güncellenme Tarihi: 2011/04/12
Soru Özeti
Gece namazının önemi, etkileri ve geçmiş nafile ibadetlerin ve kazasının hükmü nedir?
Soru
Nafile ibadetlerin (gece namazı) önemi ve etkilerini açıklar mısınız? Geçmiş nafile ibadetlerin hükmü nedir? Kazası var mıdır? Eğer kazası varsa, her vakitte kılınabilir mi? Hasta bir insanın kılmadığı nafile namazların kaza hükmü nedir?
Kısa Cevap

Kur’an ve rivayetlerde vurgulanmış müstehap namazlardan birisi de gece ve gündüzde yerine getirilen ve özellikle de geceleyin kılınan nafile namazdır. İmam Sadık (a.s) gece namazının etkileri hakkında şöyle buyurmuştur: Gece namazı yüzü güzelleştirir, ahlakı iyileştirir, rızkı temizler, borcu siler, üzüntüyü giderir, gözü aydınlatır. Sizin peygamberinizin sünneti olan ve teninizdeki ağrıyı gideren gece namazına özen gösterin. Allah Resulü (s.a.a) gece namazının kazasını yerine getirmeyi çok övmüş ve bunun Allah rızasını kazandıracağını bildirmiştir. Nafile namazların kazası yükümlü için müstehaptır ve insan istediği her vakitte onun kazasını yerine getirebilir. Bu hususta hasta ve hasta olmayan arasında herhangi bir fark yoktur ve müstehap namazlarda tertibe riayet edilmesi daha iyidir.

Ayrıntılı Cevap

Nafile ve müstehap namazlar diğer müstehap ibadetler gibi bir takım mertebelere sahiptir. Bu yüzden kaza ve eda edilmeleri noktasında bazıları çok vurgulanmış ve bazıları ise daha az vurgulanmıştır. Kur’an ve rivayette çok vurgulan müstehap namazlardan birisi de Kur’an[1] ve rivayette kendisine işaret edilen gece namazıdır. Yüce Allah Kur’an-ı Mecid’te peygamberine şöyle buyurmaktadır: “Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud’a ulaştırsın.”[2] Müfessirler bu ayetin gece namazının faziletine delalet ettiğini söylemiştir. Her ne kadar ayet bu hususta çok açık olmasa da eldeki mevcut diğer karineler ile bu yorum isabetli gözükmektedir.[3] Masumlardan (a.s) da gece namazının fazileti hakkında birçok rivayet nakledilmiştir, numune olarak birkaç örneğe işaret ediyoruz:

1. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Müminin haysiyet ve şerefi gece namazına bağlıdır. Çünkü kıyamet günü Allah baştan sona tüm insanları toplayacak ve görevli biri de Allah’ı gecenin bağrında anarak gecelerini abat edenler kalksınlar diye seslenecektir. Sonra küçük bir grup kalkacak ve onlardan sonra diğer insanların hesabına bakılacaktır.”[4]

2. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) bir başka yerde şöyle buyurmuştur: “Yıldızların yeryüzünü aydınlatması gibi içinde gece namazı kılınan ve Kur’an okunan evler de göğü aydınlatmaktadır.”

3. Aynı şekilde Peygamber-i Ekrem’den (s.a.a) şöyle nakledilmiştir: Gece namazı kabir karanlığında onu kılan için bir kandildir.[5]

4. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Gece namazına özen gösterin. Bu sizden önceki iyi insanların sünnetidir. Geceyi bayındır etmek Allah’a yakınlaştırır, günahların kefareti olur, günahtan sakındırır ve bedenden ağrıyı giderir.[6]

5. İmam Seccad (a.s), neden geceleyin namaz kılan ve ibadet eden kimseler en güzel simalara sahiptirler diye sorulan bir soruya şöyle cevap verir: Çünkü onlar Allah ile halvet etmektedirler ve Hak Teâlâ da kendi nuruyla onları kuşatmaktadır[7] [8].

6. İmam Sadık (a.s) gece namazının etkilerini belirtmiştir:

Gece namazı yüzü güzelleştirir, ahlakı iyileştirir, rızkı temizler, borcu siler, üzüntüyü giderir, gözü aydınlatır. Sizin peygamberinizin sünneti olan ve teninizdeki ağrıyı gideren gece namazına özen gösterin.[9]

Gece namazının yerine getirilmesi ve eda edilmesi çok hayırlı olduğu gibi, herhangi bir nedenden ötürü bu önemli ibadeti zamanında yapamayan kimseler tarafından kazasının yerine getirilmesi de çok hayırlıdır. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Allah Tebarek ve Teala meleklere karşı gece namazının kazasını gündüz yerine getiren kuluyla övünür ve şöyle buyurur: Ey melekler kendisine farz kılmadığım namazın kazasını kılan kuluma bakın, kendisinin günahlarını bağışladığıma şahit olun.[10] Bundan dolayı farzların kazasının yükümlüye farz olması gibi, müstehap ibadetlerin kazası da yükümleye müstehaptır. Abdullah b. Sinan, İmam Sadık’tan (a.s) şöyle aktarmaktadır: Ben, İmama nafile namazlarını uzun süre terk eden ve bunun miktarını bilmeyen bir şahsın onları nasıl kaza edeceğini sordum. İmam şöyle cevap verdi: Kılmadığı tüm nafile namazların kazasını kıldığına yakin edinceye dek nafile namaz kılmalıdır … [11]. Müstehap amel ve namazları terk etmek günah sayılmadığından ve azap gerektirmediğinden, eğer bir şahıs onların kazasını yerine getirmek isterse istediği her vakit bu işi yapabilir. İmam Rıza (a.s), hiç müstehap namaz kılmadım, eğer kaza etmek istersem ne zaman kaza edeyim diye soran birine şöyle yazmıştır: “İstediğin her gece ve gündüz vakti.”[12] Ama en iyisi geçmiş gecenin nafile namazının kazasını bir sonraki gecede ve geçmiş gündüzün nafile namazının kazasını da bir sonraki günde yerine getirmektir. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Eğer gündüze ait nafile namazı kaza olursa, sonraki gün onun kazasını kıl ve eğer geceye ait nafile namazı kaza olursa, sonraki gece onun kazasını kıl.[13] Muhammed b. Müslim şöyle aktarmaktadır: Bir şahsın hastalandığını, müstehap ibadetleri yerine getirmekten vazgeçtiğini, neticede nafile ibadetleri terk ettiğini bildirerek bunun hükmünü İmama sordum. İmam şöyle buyurdu: Ey Muhammed nafile farz ibadetler farz değildir. Eğer isterse onu kaza etsin ve bu onun için daha iyidir. Eğer kaza etmezse de ona bir yükümlülük yoktur.[14] Elbette müstehap ibadetlerin kazasında tertibe riayet edilmesi daha iyidir ve müstehaptır.[15]  



[1] Zariyat, 17; Secde, 16; Zümer, 123; Furkan, 65; İsra, 81; Müzemmil, 4.

[2] İsra, 79.

[3] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 12, s. 224, Daru’l-Kütübi’i-İslamiye, Tahran, 1374 ş, çap-ı evvel.

[4] Rıza, Seyid Abdulhüseyin, İrşadu’l-Kulub, tercüme-i Rızayi, c. 1, s. 210 ve 211, İslamiye, Tahran, 1377 ş, çap-ı sevvom.

[5] İrşadu’l-Kulub, tercüme-i Rızayi, c. 1, s. 444.

[6] Kemere-i, Muhammed Bakır, Asıman ve Cihan-tercüme-i kitab-ı es-Sema ve’l-Alem, Bihar, c. 6, s. 210, İslamiye, Tahran, 1351 ş, çap-ı evvel.

[7] Saduk, İlelü’ş-Şerayi’, c. 2, s. 365, tercüme, Zihnî Tahranî, Seyid Muhammed Cevad, İntişarat-i Müminin, Kum, 1380 ş, çap-ı evvel.

[8] Attaridi, Azizullah, Müsnedü’l-İmami’r-Riza aleyhi’s-selam, c. 2, s. 178-180, Astan-i Kuds (kongre), Meşhed, 1406 k, çap-ı evvel.

[9] Asıman ve Cihan-tercüme-i kitab-ı es-Sema ve’l-Alem, Bihar, c. 6, s. 210.

[10] Vesailü’ş-Şia, c. 4, s. 75 ve 76; Men La Yehziru el-Fakih-tercüme-i Ğaffari, c. 2, s. 202.

[11] Vesailü’ş-Şia, c. 4, s. 75 ve 85; Men La Yehziru el-Fakih-tercüme-i Ğaffari, c. 2, s. 209.

 

[12] Müsnedü’l-İmami’r-Riza aleyhi’s-selam, c. 2, s. 178-180.

[13] Kuleyni, Kafi, c. 2, s. 451, İslamiye, Tahran, 1362 ş, çap-ı dovvom, Babu’d-Dakdimi’l-Nevafil ve Te’hiruha ve Kazaha; Behbudi, Muhammed Bakır, Guzide-i Kafi, c. 2, s. 366-368, Merkez-i İntişarat-i İlmî Ve Ferhengî, Tahran, 1363 ş, çap-ı evvel.

[14] İlelü’ş-Şerayi’, tercüme-i Zihnî Tahranî, c. 2, s. 175-177.

[15] Kafi, c. 3, s. 451, Babu’d-Dakdimi’l-Nevafil ve Te’hiruha ve Kazaha; Guzide-i Kafi, c. 2, s. 366-368.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Istakoz, deniz kabukları ve ahtapot yemek haram mıdır?
    59266 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/09
     Istakoz[1] ve deniz kabuklarını yemek haramdır. Dini kaynaklar uyarınca helal ve haram olan hayvanların birbirlerinden ayırt edilmesi için bir takım genel kurallar açıklanmıştır. Bu kurallar deniz ve kara hayvanları hakkında birbirinden farklıdır. Kuşların da kendilerine özgü hükümleri vardır…
  • Bir şahıstan veya bankalardan aldığımız borca ve her ay taksitini ödediğimiz paraya humus düşer mi?
    5865 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Dikkatinizi buna benzer bir soruya İmam Humeyni (r.a) ve Ayetullah Hamaney tarafından verilen cevaba çekiyoruz: 868. Soru: Birkaç yıl önce bir bankadan borç aldım ve onu bir yıllığına banka hesabıma aktardım. Bu borçtan faydalanamadım ve her ay ...
  • Kız ve oğlan elçilik ve nişanlılık aşamasından sonra ve nikahtan önceki ilişkileri nasıl olmalıdır?
    12259 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Hikmet sahibi Allah kadın ve erkeği birbiri için yaratmıştır. İslam’a göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar; zira birbirlerine sükunet vermekte, cinsel, ruhsal ve duygusal ihtiyaçlarını gidermekteler. İslam, her iki tarafında ...
  • Hz. Ali'nin (a.s) dilenciye yüzüğünü vermesi haliyle, ayağından ok çekildiğinde bunu fark etmemesi hali arasında bir çelişki yok mudur?
    15833 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2009/04/18
    Sorunuza şu şekilde cevap verebiliriz: 1- İnsan, ilahi rızaya uygun ameller yaparak kemale erişebilme gücüne sahiptir. Yani insan-ı kâmil makamına ulaşarak bütün mükemmellikleri kendisinde toplayabilir. 2- İnsan-ı kâmil makamına ulaşmak demek, bu makama ulaşanların çeşitli halleri olmayacağı anlamına gelmez. Bize ve birçok Müslüman'a göre İmam Ali (a.s), Müslümanlar için mükemmel bir örnektir ve ...
  • Cude’nin Hz. Hasan’dan (a.s) olma bir evladı var mıydı?
    19559 تاريخ بزرگان 2011/08/17
    Cude, Eş’as b. Kays Kindi’nin kızıdır. Eşas, İslam’ın ilk yıllarındaki meşhur şahıslardan olup o dönemin tehlikeli münafıklarından sayılmaktaydı. Belazeri’nin yazdığına göre Cude babasının hilesiyle İmam Hasan Mücteba (a.s) ile evlenmiştir.[1] Bir rivayette İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Eşas, Müminlerin ...
  • Sehl bin Sa’d Saidi kimdi?
    9033 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Sehl bin Sa’d Ensari Saidi, Resul-i Ekrem’in (s.a.a) tanınmış sahabelerinden olup Peygamberimiz vefat ettiği zaman 15 yaşındaydı. Onun asıl adı ‘Hazn’ idi, ama Peygamber (s.a.a) adını ‘Sehl’ diye değişti. Künyesi ‘Ebu’l Abbas’ idi. Uzun bir ömür sürdü. Medine’de ölen son sahabe olduğu söylenmektedir. Kimisi hicri 88 yılında, kimisi ...
  • Kuranı kerimde, kalpteki itminan ile iman ilişkisi nasıl konu edilmiş?
    12615 Tefsir 2010/12/18
    Lügatte imanın anlamı şöyle beyan edilmiştir: yalanlamanın karşıtı olup tasdik etmektir. Istılahta ise anlamı şöyledir. Dille ikrar ve itiraf etmektir, kalpte bir kararlılık ve sözleşmedir, organlarda da ameldir. "İtminan" ve tümenine ise lügatte kararsızlık ve ıstırabın ardından gerçekleşen (kalpsel veya zihinsel) rahatlık ve huzurdur.
  • Peygamberin (s.a.a.) Teşkil Etmiş Olduğu Hükümetin, Allah’ı Arayan Fıtrat ile İrtibatı nedir?
    8033 کلیات 2012/10/24
    Bize göre Resul-i Ekrem’in (s.a.a.) teşkil etmiş olduğu hükümet ilahi bir emir idi. Ama bu emri iktiza eden nokta, bu hükümetin insan yaşamının tüm alanlarında tesir etmesidir. İmam Bakırdan (a.s.) “…velayete davet edildiği kadar hiç bir şeye davet edilmedi”[i] şeklinde nakledilen tabir buna yöneliktir. ...
  • “Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikahe” şeklinde olan ayetin anlamı nedir?
    8041 Tefsir 2012/05/12
    Allah u Teâlâ bu ayeti kerimede yetimlerden sorumlu olan kimselere düstur veriyor ki yetimlerin mallarına karşı dikkatli olmalarını istiyor. Yani onların sermayesini korusunlar, sorumlulukları döneminde buluğ ve rüşt çağına erinceye kadar onları denemeye tabi tutsunlar. Sorumlular, sorumluluklarının altında olan yetimlerin buluğ ve rüşt çağına erdiklerini fark ettiklerinde ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    20774 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...

En Çok Okunanlar