Gelişmiş Arama
Ziyaret
9401
Güncellenme Tarihi: 2011/07/14
Soru Özeti
Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
Soru
Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler? Musafaha Peygamberin sünneti midir? Sünnilerde bunu sünnet olarak kabul ediyorlar mı? Musafaha başka dinlerde de var mıdır?
Kısa Cevap

Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir.

Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir.

Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s) güzel ahlakın öncüleri olduklarından yaşamımızın her alanında Onları (a.s) örnek almalıyız. Enes b. Malik diyor ki: ‘Resul-i Ekrem Tebük savaşından döndüğünde Ensar’dan olan Saad, Peygamberi karşıladı, Peygamberde onunla tokalaştı.’

Peygamberimizin (s.a.a) şöyle buyurduğu rivayet edilir: ‘Biribirinizi gördüğünüzde selam verin ve tokalaşın. Ayrıldığınızda da birbiriniz için mağrifet dileyin.’

Müminle tokalaşmanın (müsafaha etmenin) bin sevabı var. Günahsız olarak birbirlerinden ayrılmak, Allah’ın rahmetini kazanmak, başkalarını sevindirmek, dostlukları artırmak, dargınlıkları gidermek ve düşmanlıkları dostluğa çevirmek onun faydalarındandır.

Tokalaşmak Şii’nin özelliklerinden değildir. O nebevi bir sünnettir. Allah Resulü (s.a.a) söz ve amelde ona önem vermişlerdir. Bu yüzden sünni kardeşlerimizde tokalaşmaya önem vermiş ve bu amel onlarında arasında yaygındır.

Yeryüzünde ilk tokalaşanların Zülkarneyn’le Hz. İbrahim’in (a.s) olduğu rivayet edilmiştir. Hz. İbrahim, Zülkarneyn’i karşılayarak ona elini uzatmıştır.

Namahrem kadınlarla tokalaşmak haramdır. Allah Resulü (s.a.a) Mekke’yi fethettiklerinde su dolu bir kaba kendi elini batırdı, biat için gelen kadınlara ‘Siz de elinizi ona batırın’ diye buyurdu ve bu şekilde onlardan biat aldı.

Kandınlara karşı davranışlar fesat veya fesada çekme korkusu olmayacak şekilde olmalıdır.    

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzu dört bölümde incelemek mümkündür:

1- Müslümanların müsafaha etmelerinin nedeni.

2- Bu sünnetin nebevi olması.

3- Müsafahanın Ehl-i Sünnete göre sünnet olması.

4- Müsafahanın başka dinlerde de olması.

Yukarıdaki bölümlerin ayrıntılı cevaplarına geçmeden önce müsafahanın lügat ve terimsel manasına bakacağız

Müsafaha’nın kökü olan ‘Safh’ kelimesi için lügat kitaplarında bir çok mana zikredilmiştir. Müfaala babından ve iki taraf arasında olan müsafaha, el vermek demektir. ‘Safehtuhu’ denildiği zaman bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun: Birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, manasına gelir.[1]

Güzel Muaşeret ve Musafaha

Şüphesiz İslam bizi başkalarıyla, özellikle de mümin kardeşlerimizle iyi geçinmeye, güzel davranmaya tavsiye etmiştir. Güzel davranış sayılan ve mümini sevinderecek her şey            -Allah’ın yasakladığı bir şey olmadığı müddetçe- doğal olarak beğenilen ve İslam’ın teyit ettiği şey olacaktır.

Selam vermek ve tokalaşmak güzel ve beğenilen davranışın göstergesidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s) güzel ahlakın öncüleri ve yaşamımızın her alanında örnek almamız gereken kimseler olduklarından[2] bu konuda da Onları örnek alacağız.

Masumların (a.s) Davranışlarından Örnekler

1- Enes b. Malik diyor ki: ‘Resul-i Ekrem Tebük savaşından döndüğünde Ensar’dan olan Saad, Peygamberi karşıladı, Peygamberde onunla tokalaştı...’[3]

2- Enes b. Malik, Resulullah’la tokalaştı, O’na selam verdi ve ravilerde sırayla onun (Enes’in) tokalaştığı elle tokalaşıp selam verdiler.

3- el-İmamat ve’t Tebsire adlı kitapta Cabir’den şöyle rivayet edilir: Peygamber’le (s.a.a) karşılaştım ve selam verdim. Peygamber’de (s.a.a) elimi sıkıp şöyle buyurdu: ‘Kardeşin elini sıkmak onu öpmek demektir.’[4]

4- Ebu Ubeyde diyor ki: Ben ve İmam Bagır (a.s) aynı bineğe biniyorduk. Önce ben binerdim sonra O binerdi. İmam (a.s) biner binmez sanki uzun süre biribirini görmeyen iki kişi gibi selam verir, hal hatır sorar ve tokalaşırdı. İneceğimiz zaman önce O inerdi. Ben de indiğim zaman yine uzun süre arkadaşını görmeyen kimse gibi selam verir ve hal hatır sorardı. Kendilerine: ‘Sizden önce kimsenin yapmadığı bir şey yapıyorsunuz, bir keresi bile fazladır.’ arzettiğimde şöyle buyurdu: ‘Tokalaşmanın ne kadar sevap olduğunu bilmiyorsun. Müminler birbirlerini gördüklerinde ve tokalaştıklarında günahları ağacın yaprağı gibi dökülür. Allah, birbirlerinden ayrılıncaya kadar onlara inayet eder.’[5]

İslam Peygamberinin (s.a.a) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: ‘Birbirinizi gördüğünüzde selam verin ve tokalaşın. Ayrılmak istediğinizde biribiriniz için mağfiret dileyin.’[6]

Yine İmam Bagır’dan (a.s) Resulullah’ın şöyle buyurduğu rivayet edilir: ‘Kardeşlerinizden birini gördüğünüzde ona selam verin ve tokalaşın, zira Allah -azze ve celle- meleklerine onunla değer vermiştir. Öyleyse meleklerin amellerini yerine getirin.’[7]

Musafahanın Faydaları

Uhrevi Faydaları:

1- İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Müminle musafaha etmenin bin hasenesi var.’[8]

2- Yine İmam (a.s), müminle musafaha etmenin bin kat sevabı olduğunu buyurmuştur.[9]

3- İmam Bagır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Mümin müminle tokalaşırşa günahsız olarak birbirlerinden ayrılırlar.’[10]

4- Sevab-ul A’mal kitabında kendi senediyle İmam Sadık’a (a.s) kadar götürdüğü rivayette şöyle buyuruluyor: ‘Birbirinizle tokalaşmanızda mücahidlerin sevabı vardır.’[11]

Dünya Faydaları:

Allah’ın rahmetini çeker.

Başkalarını sevindirmeye neden olur.

Dostlukları artırır.

Kinler giderilir.

Düşmanlıklar dostluklara dönüşür.

İmam Sadık (a.s) buyuruyor: Hazırda olanlara tokalaşmayla selam vermek (selam için) kemaldir.’[12]

Düşmanla Tokalaşmak

Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Sevmesende düşmanınla tokalaş, zira Allah buna emretmiş ve Kur’an’ında şöyle buyurmuştur: ‘Ve iyilikle kötülük eşit değildir. Kötülüğü, en güzel bir muâmeleyle gider, aranızda düşmanlık olan kimseyle yakın bir dostluk oluştuğunu göreceksin.’[13] Sonra şöyle buyurdular: ‘Senin düşmanını cezalandırmaya gücün yetmez. En iyisi Allah’a itaat etmen ve ondan geçmemendir, (böylece) çok sevap alacaksın. Senin için düşmanının Allah’a karşı günah işlemekle meşgul olduğunu görmen yeter.’[14]

Ehl-i Sünnet’te Tokalaşma

Tokalaşmak Şia’nın özelliklerinden değildir. O, Hz. Resul-i Ekrem’in söz ve amelle üzerinde önemle durduğundan nebevi bir sünnettir. Bu yüzden Ehl-i Sünnet kardeşlerimizde ona önem vermişlerdir. Onlarda da bu amel yaygındır.

Sahih-i Tirmizi, kendi senediyle Enes b. Malik’ten şöyle rivayet eder:[15] ‘Kim Allah Resulü’nün (s.a.a) huzuruna müşerref olsa ve O’nunla tokalaşsaydı, o şahıs elini çekmediği sürece Allah Resulü mübarek elini çekmezdi.’[16]

Tokalaşmanın Geçmişi

Müslümanların arasında yaygın olan bir çok sünnet İbrahimi sünnettir. Merhum Saduk (r.a) İlel-uş Şerayi’de İmam Bagır’dan (a.s) şöyle rivayet eder: ‘Yeryüzünde ilk tokalaşanlar Zülkarneyn’le İbrahim Halil’dir (a.s). Hz. İbrahim, Zülkarneyn’i karşılayarak ona elini uzatmıştır.’[17]

Namahrem Kadınla Tokalaşma

Namahremle tokalaşmak bu sünnetten istisna edilmiş ve bizler bundan sakındırılmışızdır. Değerli fakihlerimizin fetvalarıda bu yöndedir.

Eban b. Tağlib, İmam Sadık’ın (a.s) şöyle buyurduğunu rivayet eder: ‘Resulullah (s.a.a) Mekke’yi fethettiklerinde erkekler kendileriyle biat ettiler. Sonra kadınlar biat için geldiler. Bu sırada: ‘Ey Peygamber, inanmış kadınlar... bîatlaşmaya geldikleri zaman...’ ayeti nazil oldu. Haris’in kızı: ‘Ya Resulellah! Biz sizinle nasıl biat edelim?’ diye sorduğunda Resulullah ‘Ben kadınlarla tokalaşmam’ diye buyurdu. Sonra bir kaba su doldurup elini onun içine batırdı ve çektiler. Ardından kadınlara ‘Sizde biat etmek için elinizi suya batırın.’ diye buyurdular.

Mufazzal şöyle diyor: İmam Sadık’tan (a.s) ‘Allah Resulü kadınlardan nasıl biat aldı?’ diye sorduğumda şöyle buyurdu: ‘Abdest aldığı kabı yanına getirdiler. İçine bir miktar su doldurdular. Sonra elini onun içine daldırdı ve biat için gelen kadınlara ‘Elinizi ona daldırın’ diye buyurdu ve bu şekilde onlardan biat aldı.’[18]

Şu kesindir ki, namahreme davranış öyle bir şekilde olmalı ki içinde asla fesat ya da fesada götürme korkusu olmamalıdır.[19]

Namahrem kadın ve erkeğin bedensel teması ve tokalaşma konusunda değerli taklit merciileri genel olarak şöyle buyuruyorlar: Namahremle tokalaşmak arada örtü gibi bir şey olmazsa veya zaruret gibi ikincil bir hüküm olmazsa caiz değildir.[20] -[21]  

Bu hükümde namharemler arasında fark yoktur. İster damadla baldızı olsun, ister yenge olsun, ister amca kızı, teyze kızı, dayı kızı, amca oğlu, teyze oğlu ve hala oğlu olsun caiz değildir.



[1] -Kamus ve Müfredat

[2] -‘Andolsun ki Allah'ın Resûlünde, sizin için uyulacak en güzel bir örnek var.’ Ahzap/21

[3] -el-Hadis (Eğitici Rivayetler), c.1, s.217

[4] -Muhammed Bagır Meclisi, Bihar-ul Envar (Adap ve Sünen), c.16, s.17 (Muhammed Bagır Kemerei’nin Farsça çevirisi, İslamiyye yayımları, Tahran: H.Ş. 1365, 1. Baskı.

[5] -Musa Hüsrevi, Zendeganiy-i İmam Seccad ve İmam Bagır (a.s), s.213, İslamiyye yayımları, 2. Baskı; İman ve Küfr (Bihar-ul Envar’ın el-İman ve’l Küfr’ bölümünün çevirisi, c.2, s.309)

[6] -Şeyh Hasan Deylemi, İrşad-ul Kulub İla’s Sevab, c.1, s.392, Şerif Razi Yayınları.

[7] -Bahauddin Hürremşahi ve Mesut Ensari, Peyam-ı Peyamber (Farsça çevirisi), s.427, Münferid yayınları, Tahran, H.Ş. 1376, 1. Baskı

[8] -Seyid Müsterhami, Seyid Hidayetullah, İrşad-ul Kulub, c.2, s.162, Mustafavi yayınları, Tahran, H.Ş. 1349, 3. Baskı

[9]- a.g.e. s.392

[10]- Saduk, Hisal, c.1, s.73 (Kemerei’nin Farsça çevirisi, İntişarat-ı Kitapçi yayınları, Tahran, H.Ş. 1377, 1. Baskı

[11] -Muhammed Bagır Meclisi, Bihar-ul Envar (Adap ve Sünen), c.16, s.18 (Muhammed Bagır Kemerei’nin Farsça çevirisi)

[12] -Kuleyni, Kafi; Muhammed Bagır Behbudi, Gozide-i Kafi, c.1, s.355, Merkez-i İntişarat-ı İlmi ve Ferhengi yayınları, Tahran, H.Ş 1363, 1. Baskı

[13] -Fussilet/34

[14] -Azizullah Attari, İman ve Küfür (Bihar-ul Envar’ın el-İman ve’l Küfr’ bölümünün çevirisi, c.2, s.309), İntişarat-ı Attarut Yayınları, Tahran, H.Ş 1378, 1. Baskı.

[15] -Sahih-i Tirmizi, c.2, s. 80

[16] -Seyid Murteza Firuzabadi, Fezail-i Penç Ten (a.s) Der Sihah-ı Şeşgane, c.1, s.214, Çeviri: Muhammed Bagır Saidi, Yayımlayan: İntişarat-ı Firuzabadi, Kum, H.Ş. 1374, 1. Baskı.

[17]-Fatıma Meşayih, Kısas-ul Enbiya (Kısas-ı Kur’an), s.230, Yayımlayan: İntişarat-ı Ferhan, Tahran, H.Ş.1381, 1. Baskı

[18] -Azizullah Attari, a.g.e. (Bihar-ul Envar’ın el-İman ve’lKüfr’ bölümünün Farsça çevirisi, c.1, s.104-105)

[19] -Tevzih-ul Mesail-i Meraci, c.2, Mesele: 2442; a.g.e. s.809, soru: 2; Mesail-i Cedid, c.1, s.137-138

[20] -İmam Humeyni, Necat-ul İbad, s.364, Mesele: 23-24

[21] -527 No’lu Dizinden alıntı (site:574)

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaizlerin Sultanı Şirazi kimdir?
    3614 تاريخ بزرگان 2019/06/22
    Yirminci yüzyılın tanınmış meşhur Alim şahsiyetlerinden biriside Vaizlerin Sultanı Merhum Seyit Muhammet Şirazi (1314/1391.k) dir. Minberde, vaiz vermede, hitabette vede münazarada üstad ve yetenekli bir şahsiyettir. ‘Peşaver geçeleri’ adlı eser kendisinin ehlisünnet ulemasından bazı alimlerle peşaver şehrinde yapmış olduğu münazaraların metinleştirilmiş şeklidir. O dönemden günümüze bu eser ...
  • Nisa suresinin 11. ayetinde ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ buyurulan cümlenin manası nedir?
    7976 Tefsir 2012/04/15
    Nisa suresinin 11. ayetinde birinci dereceki kimselerin miras bölüşümünün nasıl olacağı göz önüne alınarak müfessirler ayetin ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ bölümünün manası hakkında çeşitli ihtimaller vermişlerdir. Buna göre bu cümlenin manası şunlardan biri olabilir: 1- Baba, anne ve evlatlarınızdan hangisinin dünyada size ...
  • Hz. Zehra’nın (s.a) şahsiyeti hangi yönlere sahiptir?
    10288 Masumların Siresi 2010/07/06
    Sadece irdeleme ve derin düşünme aracılığıyla engin boyutlarına ulaşmanın mümkün olduğu Hz. Zehra’nın (a.s) yüce şahsiyetinin yönleri çok geniş ve engindir. O yüce şahsiyetin manevî ve ilahî, ilim ve marifet, siyasal ve toplumsal mücadele yönleri hakkında okumak ve araştırmak bize hedefimize ulaşmada yardımcı olacaktır. Kadınların efendisinin muhtelif ...
  • Allah yolunda cihat meydanlarında canlarını veren şehitlerin kanları pak mıdır?
    6909 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
     Şehidin kanı Allah yolunda ve Allah için döküldüğünden şehidin Allah katında makamı yücedir. Onun kanın ilk damlası yer döküldüğünde bütün günahları kul borcu hariç bağışlanır.[1] Hatta bir şiar ve alamet olarak kıyamette bu kanı taşıyabilmesi için kanın beden ve elbisesinde ...
  • Bedenin hangi bölgelerine gusül vermek lazım ve hangi bölgelerine gusül vermek lazım değildir?
    3061 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/06/25
    Gusülde bedenin bütün dış yüzeyine gusül vermek gerekir. İğnenin ucu kadar yer yıkanmazsa gusül batıl olur. Elbette insanı vesveseye düşürecek şüphelere itina edilmemelidir. Lakin bedenin kulak içi, burun içi, ve ağız içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak caiz değildir. Aynı şekilde bedenin görünen veya görünmeyen yeri olduğu hakkında ...
  • Mekke’de putperestlik ne zaman ve kimin tarafından başlatıldı?
    31283 تاريخ بزرگان 2011/03/03
    Huzâa kabilesi Allah’ın evinin yöneticiliğini üstlendikten sonra onlardan Amr bin Luhey bu sorumluluğu alan ilk kişi oldu. Luhey’in adı Haris bin Amir’di. Amr, İbrahim (a.s)’ın dinini değiştirdi ve halkı putlara tapmaya tahrik etti. Bir rivayete göre o, Şam’a gittiğinde orada bir grubun putlara tapındığını gördü. Onlar Amr’a Kabe’ye ...
  • Kaza namazı, Hz. Peygamber (s.a.a) zamanında şer’i kılınmış mıydı?
    6931 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2013/01/19
    Kaza namazı da namazın aslı gibi Hz. Peygamber-i Ekrem zamanında şer’i kılınmıştır ve onun farz kılınmasının delillerinden biri “namazı beni anmak için kıl”[1] ayetidir. Müfessirlerin ekseriyeti şöyle demiştir: “Bu ayet ister vaktinde olsun ister vakti geçmiş olsun her ne zaman bir namazı kılmakla ...
  • Rivayetlere göre gayrimüslimlere karşı davranışımız nasıl olmalıdır?
    12139 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/10/12
    İslam, insan fıtratına uygun sevgi dolu bir din olup bütün insanlığın hidayet ve saadeti için gelmiştir. Din seçmek isteğe bağlı olduğu için her zaman bütün islam toplumlarında az çok gayrimüslim bulunur. İster İslam toplumunda ve İslam devletinin himayesinde yaşayanlar olsun (ehl-i zimme), ister gayr-i İslami ...
  • Evlilik süresinde ahde yaptığım vefasızlığı nasıl telafi eder ve Allah’ı razı edebiliriz?
    7486 Pratik Ahlak 2012/03/12
    Siz sözünüzde durmamakla bir insanın geleceğini söndürmüşsünüz! Kötü sözlülüğünüzün etkisiyle, o kızın ruhunda telafi edilemeyecek yaraların oluşması mümkündür ve bunun sorumlusu sizsiniz. Bundan dolayı siz, ona borçlusunuz ve boynunuzda insan hakkı gibi büyük bir vebal var. Buna izafeten siz, bu haksızlığın yanında onu fahişelikle suçlamış ...
  • Nübüvvetin felsefesi ve Peygamberlerin görevleri nelerdir?
    4110 Kelam İmi 2020/08/31
    Hem akli hem de nakli deliller ışığında Peygamberlerin varoluş zarureti kanıtlandıktan sonra görev, yetki ve vazifeleri açıklığa kavuşmalıdır.Özetle Allah Teala insanoğlunun dünyevi ve uhrevi saadete ve kemale ulaşması için peygamberleri insanlara kılavuzluk ve rehberlik etmesi için göndermiştir.Konuyu insanoğlu açısından tahlil edecek ...

En Çok Okunanlar