Gelişmiş Arama
Ziyaret
10077
Güncellenme Tarihi: 2011/07/14
Soru Özeti
Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
Soru
Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler? Musafaha Peygamberin sünneti midir? Sünnilerde bunu sünnet olarak kabul ediyorlar mı? Musafaha başka dinlerde de var mıdır?
Kısa Cevap

Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir.

Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir.

Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s) güzel ahlakın öncüleri olduklarından yaşamımızın her alanında Onları (a.s) örnek almalıyız. Enes b. Malik diyor ki: ‘Resul-i Ekrem Tebük savaşından döndüğünde Ensar’dan olan Saad, Peygamberi karşıladı, Peygamberde onunla tokalaştı.’

Peygamberimizin (s.a.a) şöyle buyurduğu rivayet edilir: ‘Biribirinizi gördüğünüzde selam verin ve tokalaşın. Ayrıldığınızda da birbiriniz için mağrifet dileyin.’

Müminle tokalaşmanın (müsafaha etmenin) bin sevabı var. Günahsız olarak birbirlerinden ayrılmak, Allah’ın rahmetini kazanmak, başkalarını sevindirmek, dostlukları artırmak, dargınlıkları gidermek ve düşmanlıkları dostluğa çevirmek onun faydalarındandır.

Tokalaşmak Şii’nin özelliklerinden değildir. O nebevi bir sünnettir. Allah Resulü (s.a.a) söz ve amelde ona önem vermişlerdir. Bu yüzden sünni kardeşlerimizde tokalaşmaya önem vermiş ve bu amel onlarında arasında yaygındır.

Yeryüzünde ilk tokalaşanların Zülkarneyn’le Hz. İbrahim’in (a.s) olduğu rivayet edilmiştir. Hz. İbrahim, Zülkarneyn’i karşılayarak ona elini uzatmıştır.

Namahrem kadınlarla tokalaşmak haramdır. Allah Resulü (s.a.a) Mekke’yi fethettiklerinde su dolu bir kaba kendi elini batırdı, biat için gelen kadınlara ‘Siz de elinizi ona batırın’ diye buyurdu ve bu şekilde onlardan biat aldı.

Kandınlara karşı davranışlar fesat veya fesada çekme korkusu olmayacak şekilde olmalıdır.    

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzu dört bölümde incelemek mümkündür:

1- Müslümanların müsafaha etmelerinin nedeni.

2- Bu sünnetin nebevi olması.

3- Müsafahanın Ehl-i Sünnete göre sünnet olması.

4- Müsafahanın başka dinlerde de olması.

Yukarıdaki bölümlerin ayrıntılı cevaplarına geçmeden önce müsafahanın lügat ve terimsel manasına bakacağız

Müsafaha’nın kökü olan ‘Safh’ kelimesi için lügat kitaplarında bir çok mana zikredilmiştir. Müfaala babından ve iki taraf arasında olan müsafaha, el vermek demektir. ‘Safehtuhu’ denildiği zaman bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun: Birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, manasına gelir.[1]

Güzel Muaşeret ve Musafaha

Şüphesiz İslam bizi başkalarıyla, özellikle de mümin kardeşlerimizle iyi geçinmeye, güzel davranmaya tavsiye etmiştir. Güzel davranış sayılan ve mümini sevinderecek her şey            -Allah’ın yasakladığı bir şey olmadığı müddetçe- doğal olarak beğenilen ve İslam’ın teyit ettiği şey olacaktır.

Selam vermek ve tokalaşmak güzel ve beğenilen davranışın göstergesidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s) güzel ahlakın öncüleri ve yaşamımızın her alanında örnek almamız gereken kimseler olduklarından[2] bu konuda da Onları örnek alacağız.

Masumların (a.s) Davranışlarından Örnekler

1- Enes b. Malik diyor ki: ‘Resul-i Ekrem Tebük savaşından döndüğünde Ensar’dan olan Saad, Peygamberi karşıladı, Peygamberde onunla tokalaştı...’[3]

2- Enes b. Malik, Resulullah’la tokalaştı, O’na selam verdi ve ravilerde sırayla onun (Enes’in) tokalaştığı elle tokalaşıp selam verdiler.

3- el-İmamat ve’t Tebsire adlı kitapta Cabir’den şöyle rivayet edilir: Peygamber’le (s.a.a) karşılaştım ve selam verdim. Peygamber’de (s.a.a) elimi sıkıp şöyle buyurdu: ‘Kardeşin elini sıkmak onu öpmek demektir.’[4]

4- Ebu Ubeyde diyor ki: Ben ve İmam Bagır (a.s) aynı bineğe biniyorduk. Önce ben binerdim sonra O binerdi. İmam (a.s) biner binmez sanki uzun süre biribirini görmeyen iki kişi gibi selam verir, hal hatır sorar ve tokalaşırdı. İneceğimiz zaman önce O inerdi. Ben de indiğim zaman yine uzun süre arkadaşını görmeyen kimse gibi selam verir ve hal hatır sorardı. Kendilerine: ‘Sizden önce kimsenin yapmadığı bir şey yapıyorsunuz, bir keresi bile fazladır.’ arzettiğimde şöyle buyurdu: ‘Tokalaşmanın ne kadar sevap olduğunu bilmiyorsun. Müminler birbirlerini gördüklerinde ve tokalaştıklarında günahları ağacın yaprağı gibi dökülür. Allah, birbirlerinden ayrılıncaya kadar onlara inayet eder.’[5]

İslam Peygamberinin (s.a.a) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: ‘Birbirinizi gördüğünüzde selam verin ve tokalaşın. Ayrılmak istediğinizde biribiriniz için mağfiret dileyin.’[6]

Yine İmam Bagır’dan (a.s) Resulullah’ın şöyle buyurduğu rivayet edilir: ‘Kardeşlerinizden birini gördüğünüzde ona selam verin ve tokalaşın, zira Allah -azze ve celle- meleklerine onunla değer vermiştir. Öyleyse meleklerin amellerini yerine getirin.’[7]

Musafahanın Faydaları

Uhrevi Faydaları:

1- İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Müminle musafaha etmenin bin hasenesi var.’[8]

2- Yine İmam (a.s), müminle musafaha etmenin bin kat sevabı olduğunu buyurmuştur.[9]

3- İmam Bagır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Mümin müminle tokalaşırşa günahsız olarak birbirlerinden ayrılırlar.’[10]

4- Sevab-ul A’mal kitabında kendi senediyle İmam Sadık’a (a.s) kadar götürdüğü rivayette şöyle buyuruluyor: ‘Birbirinizle tokalaşmanızda mücahidlerin sevabı vardır.’[11]

Dünya Faydaları:

Allah’ın rahmetini çeker.

Başkalarını sevindirmeye neden olur.

Dostlukları artırır.

Kinler giderilir.

Düşmanlıklar dostluklara dönüşür.

İmam Sadık (a.s) buyuruyor: Hazırda olanlara tokalaşmayla selam vermek (selam için) kemaldir.’[12]

Düşmanla Tokalaşmak

Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Sevmesende düşmanınla tokalaş, zira Allah buna emretmiş ve Kur’an’ında şöyle buyurmuştur: ‘Ve iyilikle kötülük eşit değildir. Kötülüğü, en güzel bir muâmeleyle gider, aranızda düşmanlık olan kimseyle yakın bir dostluk oluştuğunu göreceksin.’[13] Sonra şöyle buyurdular: ‘Senin düşmanını cezalandırmaya gücün yetmez. En iyisi Allah’a itaat etmen ve ondan geçmemendir, (böylece) çok sevap alacaksın. Senin için düşmanının Allah’a karşı günah işlemekle meşgul olduğunu görmen yeter.’[14]

Ehl-i Sünnet’te Tokalaşma

Tokalaşmak Şia’nın özelliklerinden değildir. O, Hz. Resul-i Ekrem’in söz ve amelle üzerinde önemle durduğundan nebevi bir sünnettir. Bu yüzden Ehl-i Sünnet kardeşlerimizde ona önem vermişlerdir. Onlarda da bu amel yaygındır.

Sahih-i Tirmizi, kendi senediyle Enes b. Malik’ten şöyle rivayet eder:[15] ‘Kim Allah Resulü’nün (s.a.a) huzuruna müşerref olsa ve O’nunla tokalaşsaydı, o şahıs elini çekmediği sürece Allah Resulü mübarek elini çekmezdi.’[16]

Tokalaşmanın Geçmişi

Müslümanların arasında yaygın olan bir çok sünnet İbrahimi sünnettir. Merhum Saduk (r.a) İlel-uş Şerayi’de İmam Bagır’dan (a.s) şöyle rivayet eder: ‘Yeryüzünde ilk tokalaşanlar Zülkarneyn’le İbrahim Halil’dir (a.s). Hz. İbrahim, Zülkarneyn’i karşılayarak ona elini uzatmıştır.’[17]

Namahrem Kadınla Tokalaşma

Namahremle tokalaşmak bu sünnetten istisna edilmiş ve bizler bundan sakındırılmışızdır. Değerli fakihlerimizin fetvalarıda bu yöndedir.

Eban b. Tağlib, İmam Sadık’ın (a.s) şöyle buyurduğunu rivayet eder: ‘Resulullah (s.a.a) Mekke’yi fethettiklerinde erkekler kendileriyle biat ettiler. Sonra kadınlar biat için geldiler. Bu sırada: ‘Ey Peygamber, inanmış kadınlar... bîatlaşmaya geldikleri zaman...’ ayeti nazil oldu. Haris’in kızı: ‘Ya Resulellah! Biz sizinle nasıl biat edelim?’ diye sorduğunda Resulullah ‘Ben kadınlarla tokalaşmam’ diye buyurdu. Sonra bir kaba su doldurup elini onun içine batırdı ve çektiler. Ardından kadınlara ‘Sizde biat etmek için elinizi suya batırın.’ diye buyurdular.

Mufazzal şöyle diyor: İmam Sadık’tan (a.s) ‘Allah Resulü kadınlardan nasıl biat aldı?’ diye sorduğumda şöyle buyurdu: ‘Abdest aldığı kabı yanına getirdiler. İçine bir miktar su doldurdular. Sonra elini onun içine daldırdı ve biat için gelen kadınlara ‘Elinizi ona daldırın’ diye buyurdu ve bu şekilde onlardan biat aldı.’[18]

Şu kesindir ki, namahreme davranış öyle bir şekilde olmalı ki içinde asla fesat ya da fesada götürme korkusu olmamalıdır.[19]

Namahrem kadın ve erkeğin bedensel teması ve tokalaşma konusunda değerli taklit merciileri genel olarak şöyle buyuruyorlar: Namahremle tokalaşmak arada örtü gibi bir şey olmazsa veya zaruret gibi ikincil bir hüküm olmazsa caiz değildir.[20] -[21]  

Bu hükümde namharemler arasında fark yoktur. İster damadla baldızı olsun, ister yenge olsun, ister amca kızı, teyze kızı, dayı kızı, amca oğlu, teyze oğlu ve hala oğlu olsun caiz değildir.



[1] -Kamus ve Müfredat

[2] -‘Andolsun ki Allah'ın Resûlünde, sizin için uyulacak en güzel bir örnek var.’ Ahzap/21

[3] -el-Hadis (Eğitici Rivayetler), c.1, s.217

[4] -Muhammed Bagır Meclisi, Bihar-ul Envar (Adap ve Sünen), c.16, s.17 (Muhammed Bagır Kemerei’nin Farsça çevirisi, İslamiyye yayımları, Tahran: H.Ş. 1365, 1. Baskı.

[5] -Musa Hüsrevi, Zendeganiy-i İmam Seccad ve İmam Bagır (a.s), s.213, İslamiyye yayımları, 2. Baskı; İman ve Küfr (Bihar-ul Envar’ın el-İman ve’l Küfr’ bölümünün çevirisi, c.2, s.309)

[6] -Şeyh Hasan Deylemi, İrşad-ul Kulub İla’s Sevab, c.1, s.392, Şerif Razi Yayınları.

[7] -Bahauddin Hürremşahi ve Mesut Ensari, Peyam-ı Peyamber (Farsça çevirisi), s.427, Münferid yayınları, Tahran, H.Ş. 1376, 1. Baskı

[8] -Seyid Müsterhami, Seyid Hidayetullah, İrşad-ul Kulub, c.2, s.162, Mustafavi yayınları, Tahran, H.Ş. 1349, 3. Baskı

[9]- a.g.e. s.392

[10]- Saduk, Hisal, c.1, s.73 (Kemerei’nin Farsça çevirisi, İntişarat-ı Kitapçi yayınları, Tahran, H.Ş. 1377, 1. Baskı

[11] -Muhammed Bagır Meclisi, Bihar-ul Envar (Adap ve Sünen), c.16, s.18 (Muhammed Bagır Kemerei’nin Farsça çevirisi)

[12] -Kuleyni, Kafi; Muhammed Bagır Behbudi, Gozide-i Kafi, c.1, s.355, Merkez-i İntişarat-ı İlmi ve Ferhengi yayınları, Tahran, H.Ş 1363, 1. Baskı

[13] -Fussilet/34

[14] -Azizullah Attari, İman ve Küfür (Bihar-ul Envar’ın el-İman ve’l Küfr’ bölümünün çevirisi, c.2, s.309), İntişarat-ı Attarut Yayınları, Tahran, H.Ş 1378, 1. Baskı.

[15] -Sahih-i Tirmizi, c.2, s. 80

[16] -Seyid Murteza Firuzabadi, Fezail-i Penç Ten (a.s) Der Sihah-ı Şeşgane, c.1, s.214, Çeviri: Muhammed Bagır Saidi, Yayımlayan: İntişarat-ı Firuzabadi, Kum, H.Ş. 1374, 1. Baskı.

[17]-Fatıma Meşayih, Kısas-ul Enbiya (Kısas-ı Kur’an), s.230, Yayımlayan: İntişarat-ı Ferhan, Tahran, H.Ş.1381, 1. Baskı

[18] -Azizullah Attari, a.g.e. (Bihar-ul Envar’ın el-İman ve’lKüfr’ bölümünün Farsça çevirisi, c.1, s.104-105)

[19] -Tevzih-ul Mesail-i Meraci, c.2, Mesele: 2442; a.g.e. s.809, soru: 2; Mesail-i Cedid, c.1, s.137-138

[20] -İmam Humeyni, Necat-ul İbad, s.364, Mesele: 23-24

[21] -527 No’lu Dizinden alıntı (site:574)

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kur'an-i Kerim "Açık kitap nazil ettik. Bu ayetteki açık kelimesinden maksat nedir?
    9490 Tefsir 2011/07/23
    Açık (mübin) Kur'an'ın bir sıfatıdır. Kur'an'ı bu şekilde vasıflandırmakla onu halka daha fazla tanıtmayı hedef almaktadır. Onun diğer semavi olan ve olmayan kitaplara olan üstünlüğünü açıklıyor. Çünkü hiçbir kitabın emir ve programları Kur'an gibi açık değildir.Kur'an'da sürekli çeşitli ayetlerde bu Kur'an'ı nazil ettiğini açıklaması hidayet nimetini insanlara hatırlatmak içindir.
  • Hz. Zehra’nın (s.a) şahsiyeti hangi yönlere sahiptir?
    10849 Masumların Siresi 2010/07/06
    Sadece irdeleme ve derin düşünme aracılığıyla engin boyutlarına ulaşmanın mümkün olduğu Hz. Zehra’nın (a.s) yüce şahsiyetinin yönleri çok geniş ve engindir. O yüce şahsiyetin manevî ve ilahî, ilim ve marifet, siyasal ve toplumsal mücadele yönleri hakkında okumak ve araştırmak bize hedefimize ulaşmada yardımcı olacaktır. Kadınların efendisinin muhtelif ...
  • Âlimler ve müçtehitlerin Savefi Şahları hakkında ki genel görüşleri nedir?
    7289 تاريخ بزرگان 2009/04/08
    Her şeyden önce bilmek gerekir ki âlim ve müçtehitler şöyle bir genel kaideye inanırlar: Dini tebliğ edip yaymak için çaba harcamak lazımdır ve onun temellerinin sağlamlaştırmak için hiçbir fedakârlıktan kaçınılmamalıdır. Ancak bu ortak hedefe ulaşmak için metot konusunda görüş ayrılığı olabilir.İmam ...
  • “A’lem, fe’l a’lem”in anlamı nedir?
    8345 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/06
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Ölüm meleği her diri varlığın canını almaktadır mı?
    20487 Eski Kelam İlmi 2011/04/11
    Hadislerin genel ifadesinden anlaşılan şu ki ölüm meleği (Azrail) canları alan ilahi araçların başındadır ve her canlı varlığın canını almaktadır.Ancak önemli olan şunu bilmektir ki, bütün canlıların canını alan Allah'tır. Onun uyguladığı sünnet gereği bu iş belli araçlar vasıtasıyla gerçekleşir. Bu vasıta meleku'l-mevt ...
  • Aerobik egzersizinin hükmü nedir?
    6555 Müzik Eşliğinde Spor Hareketleri 2012/05/15
    Ayetullah el-Uzma Hamanei: Genel olarak günah ortamlarına uygun olan eğlendirici bir müzik olur veya şehveti tahrik eder yahut haram bir işe neden olur veyahut fesada yol açarsa caiz değildir. Ayetullah el-Uzma Sistani: Ritmi eğlence ve oynamaya neden olursa bilerek dinlenmemelidir. Ayetullah el-Uzma Safi ...
  • Neden Allah cennetin çoğunu maddi hususlar ile nitelemiştir?
    7469 بهشت و جهنم 2012/05/27
    Kur’an-ı Kerim’de cennet ve cehennem hem maddi özellikler ve hem de ruhani ve manevi özellikler ile betimlenmiştir. Maddi nimetler ile nitelemek, birçok insanın manevi ve ruhani nitelemeler aracılığıyla bilgi edinmesinin zor ve hatta imkânsız olması nedeniyledir. Zira insanların zihni daha çok maddi konulara alışıktır ve bu nedenden ...
  • İmam Mehdi (a.s)’ın kısa biyografisini sunabilir misiniz?
    3313 امام مهدی عج 2020/01/20
  • Karz-ul hasene ev kredisi hesabına humus gelir mi?
    7618 Tasarruf Humusu 2011/04/13
    Sorunuz büyük taklit mercilerinin bürolarına gönderildi ve şimdiye kadar elimize geçen cevaplar şunlardır:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanaei: Söz konusu meblağın gelirinizden olan miktarına humus gelir, humus yılı başında onun beşte birini vermelisiniz.  Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Humusunu vermemişseniz, geri kalana humus gelir. ...
  • Zengin olan kimselerin sahip oldukları servet kendilerin göstermiş oldukları çabanın karşılığı mıdır yoksa Allah’ın kendilerine vermiş olduğu lütuf müdür?
    11480 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Rızık ve azık veya servet genel anlamda Allah tarafından bağışlanan genel bir lütuftur. Ancak Allah’ın genel anlamda olan bu lütuf ile servet elde etmek için çaba harcamak ve uğraş göstermek arasında her hangi tezat söz konusu değildir. Ama Allah u Teâlâ’nın, iman eden kulları ilişkin has ...

En Çok Okunanlar