Gelişmiş Arama
Ziyaret
33709
Güncellenme Tarihi: 2010/11/08
Soru Özeti
neden namazı Arapça kılmak mecburiyetindeyiz?
Soru
neden namazı Arapça kılmak mecburiyetindeyiz?
Kısa Cevap

Cevabın açıklanması için ilkin sorunun asıl amacının ne olduğunu açıklamak lazım; sorunun amacı, başka bir dilin Arapçanın yerine geçmesi midir? Yoksa neden Arapça diliyle namaz kılmak mecburiyetindeyiz ve herkes kendi ana ve yerel diliyle namaz kılamıyor mudur? Sorudan güdülen amaç biricisi ise, Arapçanın yerine geçen dilden yabancı olan kimseler için aynı dil hakkında aynı soru her zaman söz konusu olabilir.

Ama eğer sorudan güdülen amaç ikincisi ise, aşağıdaki noktalara dikkat etmek lazım:

Birincisi: asıl cevap, namaz peygamberin sünneti ve (Allahın belirttiği şekilde yerine getirilmesi gereken) tevkifi ibadetlerdendir. Ama eğer bunun ötesinde bir şey söylemek gerekirse şöyle denilmesi mümkün; Arapçayla namaz kılınmasının yegâne delili, eksiksiz bir şekilde asırlar boyunca namazın korunması ve baki kalınmasıdır. Herkes kendi ana ve yerel diliyle namazı telaffuz etmiş olsaydı, lafızlarının eksilmesi, çoğalması, hurafe ve temelsiz konularla karışması ihtimali olanaksız olmazdı. Ne malum ki, bu değişiklikler namazın diğer vacip ve erkânlarına sirayet etmez ve bu durum tedrici olarak namazın aslının önemsizleştirilmesine kadar gider ve tamamen namazın unutulmasına neden olmazdı.        

Tarihsel olunması istenilmeyip süreklilik kazanılması istenilen her şey, değişmeyen sabit ölçüler ve mikyaslara sahip olmasının gerekliliği çok açıktır. Miktar ve ağırlıkların belirtilmesi için konulan ölçülerin sabit oluşu gibi; miktarın belirtmesi için milimetre, santimetre, metre vb., ağırlığın belirtilmesi için, gram, kilo vb. gibi değişmeyen şeyler ölçü olarak karar kılmışlardır. Ayni şekilde namazın baki kalınması için de vacipler ve erkânlar adında bazı şeyler ölçü olarak karar kılınmış ve onlardan bir tanesi de, namazdaki zikirlerin Arapça okunmasıdır.   

İkincisi: İslam evrensel bir dindir ve bütün Müslümanları tek bir safta ve cephede toplamak ister. Böyle bir toplumun oluşturulması, birbiriyle anlaşabilmelerini sağlayacak ortak bir dil olmaksızın olanaksızdır. (Diğer taraftan) İşin ehli olan dilbilimcilerinin itiraflarınca dünya dillerinin en kapsamlı dili Arapçadır. Dolayısıyla bu dil, uluslar arası bir dil ve bütün Müslümanların kılacağı namazın dili, vahdet ve birlikteliklerinin nişanesi ve alameti olabilir. Bu temel, tek bir kıbleye doğru durup namaz kılma ve benzeri İslam dininin diğer öğretilerinde de tecelli bulmuştur

Üçüncüsü: bir kimsenin zihnine, Arapça diline musallat olamayan insanları, namazı Arapça kılmaya zorlatmak bir nevi onlara sitem etmek ve onları zorluklara itmek anlamındadır gelebilir. Cevaben şöyle denilmesi mümkün: günlük ihtiyaçlarını gidermek için onlarca belki yüzlerce yabancı kavram ve kelime rahatlıkla öğrenebilen insanlar için, (tekrar edilmiş kelimeler hariç) sayısı yirmiyi geçmeyen namazda okunulacak kelimeleri öğrenmek zor bir iş olmamalı. Diğer taraftan namazda okunacak kelimeler derin ve geniş anlamlara sahip olsa bile zahiri ve yüzeysel manalarını öğrenmek çok kolaydır. Herkes kolaylıkla Bismillahirrahmanirrahim ve diğer kelimelerin yüzeysel anlamını öğrenebilir.     

Dördüncüsü: dilbilimcilerince Arapça, dünya dillerinin en kâmil dilidir. Bu dil, geniş anlamları ve derin konuları, güzel ve kısa kalıplarda ve cümlelerde açıklayabilir.[1]

Beşincisi: elbette bütün ibadet ve hükümlerde okunacak zikrinler ve kelimelerin Arapça olma zorunluluğu şart koşulmuş değildir. Bazı âlimlerin görüşlerince nikâh kıymakta akitte okunacak kelimeler gibi;  yani bazı âlimlerin görüşlerince nikâh okunacak kelimelerin Arapça okunma zorunluluğu yoktur.[2] İmam Humeyni (r.a) gibi bazı âlimler konuyla ilgili şöyle buyuruyor: akdi Arapça kelimelerle okuyamayan yükümlü (mükellef) bir kimse, vekil alabiliyor durumlarda bile Arapça dışında başka bir dille akdi okuyabilir fetvası diğerinkinden daha güçlüdür.[3]   Hakeza duaların Arapça kelimelerle okunması zorunluluğu yoktur. İnsan namaz dışında Allah ile istediği her dille konuşabilir, Onunla münacat yapabilir. Taklidi Mercilerin ekseriyetinin fetvasınca, vacip zikirler hariç, özellikle konutta, başka bir dille dua yapılabilinir.[4] Elbette söylenilen bu şeyler Müslümanların namazda vb. yerlerde yapılan zikirlerin muhteva ve manalarına teveccüh etmedikleri anlamına gelmiyor. Bilakis her Müslüman'ın kendi rabbiyle ne konuştuğunu bilmesi için, namaz ve duaların anlamlarını öğrenmeli ve ancak böylece kendi amellerini donukluk ve ruhsuzluktan çıkarır ve uçuş peronunu ebediliğe yöneltebilir.  

 



[1] El-Mizan, c. 4, s 164; Tefsir-i numune, c. 9, s. 300 ve c 13, s 311.  

[2] Ayetullah Grami, 'muallakat', c. 4, s. 645.  

[3] Urvetu'l-Vuska (haşiye), c. 2, s. 645.   

[4] Tevziu'l-Meseil-i Meraci, c. 1, s. 62.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zifaf gecesinin adabı nasıldır?
    23925 Pratik Ahlak 2011/07/18
    Zifaf gecesi gelinle güveyin (damat) şer’i yolla karı koca olama akdini yaptıktan sonra birlikte kalacakları ilk gecedir. Bu gece her fert için kendi hayatında çok önemli ve çok mübarek bir gecedir. Bu nedenle İslami kaynaklarda bu gece için birçok adap zikredilmiştir. Mübarek oluşuna kaynaklık yapan evlilik hakkında ...
  • Niçin Hz. Âdem’in (a.s) hatası yüzünden yer küresinde kalmaya mecbur olup sonuçta günaha bulaşıp cezalandırılmalıyız?
    15204 Eski Kelam İlmi 2010/06/02
    Hz. Âdem başta olmak üzere bütün Enbiyalar (a.s) her çeşit günah ve hatalardan masum ve beridirler. Hz. Âdemin yaptığı şey ise irşad-i bir emre muhalefetti. Dolaysıyla yapılan bu muhalefete günah denilmez. Aslında insanın ve Hz. Âdemin yeryüzüne gelişi ilahi bir takdir olup ...
  • “Dinde zorlama yoktur, olgunluk sapıklıktan ayrılmış belli olmuştur” ayetinin anlamının çeşitli tefsirleri dikkate alarak açıklayınız.
    12521 Tefsir 2007/10/25
    Farklı tefsirleri nazara aldığımızda ayetin anlamı ile ilgili beş ana görüş ortaya konulmuştur. Bu görüşler arasında doğru olan görüş şudur ki, ayet genel, kapsamalı ve insani bir anlam taşımaktadır. O da şudur: Din bir inançla ilgili kalbi bir konudur. Bu konuyla ilgili zorlama gerçekleşmesi mümkün değildir. Kul ...
  • Ahbaricileri nasıl cevaplandırmalıyız?
    6636 Eski Kelam İlmi 2012/08/01
    Ahbariciliğin mebnasını iki kısma ayırabiliriz: Birincisi epistemolojiktir. Diğeri dini öğretileri elde etmek için takip edilen yöntem problemidir. Epistemolojik bağlamda ahbariler dini öğretileri elde etmek için kabul gördükleri tek bilgi kaynağı rivayetlerdir. Ahbariler “kütübi arb’ada”; dört kitapta (Şianın rivayetler bazında kabul gördükleri dört kaynak kitap) zikredilen tüm rivayetler ...
  • İlahi meşiyyet ile insanın iradesinin ilişkisi nasıldır?
    10850 Eski Kelam İlmi 2007/11/24
    İnsan, varlığını ve varlığıyla ilgili bütün özelliklerini yüce Allah'tan alan mümkün bir varlıktır. Allah, kendi tekvini iradesi ile onu seçme özgürlüğü ve iradesi olan bir varlık olarak yarattı. Bu ayrıcalığı ile ona diğer varlıklar karşısında üstünlük bağışladı. O halde insan, Allah'ın teşrii iradesine (kanun koyma iradesine) muhatap olan en üstün ...
  • Ehlisünnet arasında değişik şekillerde yaygın olan teravih namazının Ehlibeyt mezhebindeki yeri nedir?
    8227 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/27
    Teravih, Ramazan ayı gecelerinde yatsı namazında sonra kılınan nafile namazlara denir.[1] Ehlisünnet bu namazlara ikinci halifelerinin emriyle başlamış ve onu cemaatle kıla gelmişlerdir.[2] Belirttiğiniz gibi onun rekât sayısı farklıdır.[3] Ama Ehlibeytten gelen rivayetler esasınca, aziz İslam Peygamberi (s.a.a) ...
  • Neden Şia geçici evliliği (muta) caiz bilmektedir?
    27933 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2013/04/23
    Başlangıçta bu meselenin fıkhi konulardan olduğuna ve özel bir alan ve ortamda ilgili uzmanlar tarafından incelenmesi gerektiğine dikkat etmeliyiz. Burada kısaca konuları beyan edecek ve konunun detaylarını ayrıntılı cevaba bırakacağız. 1. Geçici evlilik, hiçbir evlilik engeli taşımayan, iki tarafın rızasıyla ve belirli bir zamana kadar belirlenmiş bir ...
  • Şia’nın bakışında sihir nedir? Nasıl iptal edilebilir?
    12586 Tefsir 2011/01/20
     Sihir olağanüstü bir fiil olup bazen bir tür hipnotizma ve hokkabazlıktır ve bazen de sadece ruhsal, hayali ve telkinsel yöne sahiptir. Bazen tanınmamış fiziksel ve kimyasal özelliklerden yararlanarak, bazen bir takım cisim ve unsurlardan istifade ederek ve bazen de şeytanlardan yardım alma yoluyla gerçekleşir. Sihirbazlar sapık ...
  • Neden baldızla evlenmenin haram oluşu zamanın değişmesiyle birlikte değişmemektedir?
    14073 فلسفه غرب 2009/12/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Bir annenin çocuğuna süt verme süresi ne kadardır?
    8528 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/08
    Bu konuda fakihlerin bazı görüşlerine yer veriyoruz: Fakihlerin çoğuna göre çocuğa süt vermenin en az süresi yirmi bir aydır.[1] Bazılarına göre ise iki yıla kadar süt vermek caiz ve müstehaptır. Bu açıdan baktığımızda fakihlerin çoğunun bu konudaki görüşlerinin arasında fazla bir fark ...

En Çok Okunanlar