Gelişmiş Arama
Ziyaret
17094
Güncellenme Tarihi: 2008/11/18
Soru Özeti
Kıyamet günü sorgu-sual herkes için midir? O günde Peygamberlerden sorgu-sual etmek ne manaya gelmektedir?
Soru
Kur'an buyuruyor: 'Kendilerine Peygamber gönderdiklerimizi de mutlaka sorguya çekeceğiz, Peygamber olarak gönderdiklerimizi de sorumlu tutacağız.' A'raf/6 Bir başka ayette buyuruyor: 'Yaptıklarınızdan dolayı mutlaka sorguya çekileceksiniz.' Nahl/93 Bu iki ayet hakkında iki önemli soru insanın aklına takılmaktadır: 1-Bu ayetlerden kıyamette ki sorgunun herkes için geçerli olduğu ve peygamberleri de içine aldığı anlaşılmaktadır. Eğer böyle ise bazılarının sorgu-sual olmadan cennet yada cehennem gideceğini gösteren ayet ve hadisler nasıl mana edilir? 2-Eğer bazı mü'minler sorgu-sual olmadan cennete gideceklerse acaba peygamberler onlardan daha mı aşağıdırlar (sorguya çekiliyorlar)?
Kısa Cevap

Dini kaynaklarda kıyamet günü hakkında gelen meselelerden biri o günde yapılacak sorgu-sualdir. Ayet ve hadislerden anlaşılan şey bu sorgu-sualin umumi olduğu, hatta peygamberlerin bile bundan istisna olmadığıdır. Şüphesiz ki bu sorgular gerçekeleri ortaya çıkarmak için değildir. Zira hiç bir şey alemlerin rabbine gizli değildir. Bu sorguların amacı tehdid, kınama, ta'zim vb. durumlar içindir. Kıyametin vakfe ve merhaleleri çeşitlidir. Onların bazılarında sorgu-sual vardır hepsinde değil. Bazılarında hiç sorgu-sual yoktur. Kur'an'ın bazı ayetleri bu merhaleler hakkındadır. Allah'ın kıyamette peygamberlerden sorgusu onları ta'zim etmek, ağırlamak içindir.

Ayrıntılı Cevap

 Dini kaynaklarda kıyamet günü olacak şeylerden biri o günde yapılacak sorgu-sualdir. Bu konudaki ayetleri iki gruba ayırabiliriz:

1-Sorgu-sualin umumi olduğuna işaret eden ayetler. Aşağıda ki ayetler bu konu hakkındadır:

-Kendilerine Peygamber gönderdiklerimizi de mutlaka sorguya çekeceğiz, Peygamber olarak gönderdiklerimizi de sorumlu tutacağız.

 

-Andolsun Rabbine ki yaptıkları şeyleri onların hepsine soracağız.'[1]

 

2-Günahkarların günahından sorulmayacağını söyleyen ayetler. Allah-u Teala buyuruyor: 'Ne insan, ne cin artık o gün suçlu mudur sorulmaz.'[2]

Bu iki grup ayet hakkında iki önemli soru vardır:

1-Bu iki grup arasında ki çelilşki nasıl gederilecektir?

2-Peygamberlerden sorgu ne anlama gelmektedir?

Bu iki sorunun cevabına geçmeden önce bir noktaya değinmek gerekir: Sorgu ve sual iki kısımdır:

a) Hakiki: Soru bazen hakikidir, yani soruyu soran bir konuyu bilmiyor ve öğrenmek maksadıyla soruyor. Örneğin sihirbazlar Firavundan, '(Musa'ya) üstün gelirsek bize bir mükafat var mı?'[3] diye sormuşlardı.

b) Mecazi: Soru bazen mecazidir; yani soruyu soran öğrenmek amacıyla sormuyor, onun bunu yapmakla tehdid, kınama, alay etme v.s maksatları vardır. Zahirde soru soruyormuş gibi görünüyor, ama gerçekte sorunun cevabını kendisi bilmektedir. Örneğin Allah-u Teala putperestleri kınamak amacıyla şöyle buyruyor: 'Allah'ı bırakıpta tamamıyla uydurma mabutlara mı tapmak istiyorsunuz?'[4]

Allah'ın soruları ikinci kısımdandır. Zira Ona hiç bir şey gizli değildir, O her şeyi bilir, bu yüzden hiç bir şeyi öğrenmek için sormaz: 'Yeryüzünde ve gökte zerre miktarı bir şey yoktur ki Rabbinden gizli kalsın.'[5]

Allah-u Teala'nın soruları her ne kadar mecazi ise de, böyle soruların da çeşitli kısımları vardır. Bazen ikrar için sorulur, bazen reddetme, bazen kınama ve bazende başka nedenlerden dolayı.

Kıyamette soru, umumidir, ancak soru çeşitleri farklıdır. Allah-u Teala'nın soruları her ne kadar bilmek için değilse de böyle soruların da çeşitli kısımları vardır.

Başka bir ifade ile insanlardan sorgu-sual bilgi edinmek ve gerçeği bulmak için değildir. Zira Allah-u Teala buyuruyor: 'Suçlular yüzlerindeki alametlerden tanınırlar.'[6] Allah'ın günahkarlardan sorgu-suali onları kınamak içindir. Yani bunca ayet ve delillere rağmen neden isyan edip günah işlediniz.

Kıyamette Sorgu-Sualin Umumi Oluşu:

Bazı ayetlerde Allah'ın bazılarını sorgu-sual etmeden cennet yada cehenneme götüreceği belirtilmişken, bazılarında da -A'raf, 6 gibi- herkesten hatta Enbiya'dan bile sorulacağı buyurulmaktadır. Zahirde bu iki grup ayet arasında çelişki olduğu görülmektedir. Bu zahiri çelişkiyi gidermek için çeşitli cevaplar verilmiştir. Aşağıda onlardan ikisini getiriyoruz:

1-'Allah sormaz' denilen yerlerde maksat hakiki sualdir; yani Allah-u Teala, kullarının günahkar mı yoksa iyilerden mi olduğunu bilmek için sormuyor. Zira Allah her şeyi biliyor.[7]

Herkesten sorulacak, diye buyrulan yerlerde ise maksat mecazi sorgulamaktır.

 

2-Kıyamette bazı vakfe ve merhaleler var ki onların bazılarında kimseye konuşma hakkı verilmeyecektir, onlarda sual ve cevap yoktur. Bazı ayetler bu merhalelere işaret etmekteler. Bazılarında ise sual ve cevap olacaktır ki, yine buna işaret eden ayetler vardır.

Enbiyalardan Sual

Allah-u Teala'nın peygamberlerden sorgu-sual etmesinden maksadın ne olduğuna dair çeşitli cevaplar verilmiştir:

1-Kimilerine göre bu sorgu onları azarlamak için değildir. Tersine kafirleri azarlamak içindir.[8] Peygamberler, kafirlere isyan ve tuğyanlarının neticesini onlara bildirmelerine, peygamberlerin Allah'tan taraf verilen görevleri en güzel şekilde yerine getirmelerine rağmen neden isyan ettiklerinin hesabı sorulacaktır.

2-Kimilerine göre peygamberlerden sormaktan kasıt, ilahi emirleri insanlara ulaştırdıklarında insanların Onlara karşı nasıl davrandıkları ve nasıl karşıladıklarının sorulmasıdır.[9] Bir rivayette Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: 'Kıyamet günü Enbiyadan risaletlerini yerine getirme konusu sorulacak. Peygamberler, ilahi risalet ve emirleri ümmetlere ulaştırdıklarını söyleyecekler. Ümmetlerden de peygamberlerin risaleti hakkında sorulacak, onlarda inkar edip, bize korkutucu ve müjdeleyeci gelmedi, diyecekler. Resul-u Ekrem (s.a.a)'den de sorulacak, O hazrette Peygamberlerin doğruluğuna ve inkarcıların yalancı olduğuna şahadet verecektir.'[10]

3-Kimileri de diyor ki, bu sualin sebebi, peygamberleri yüceltmek ve şereflendirmek içindir.[11] Bununla peygamberlerin şerafet ve azameti başkalarına da aşikar olmaktadır. Bazen birisinden başkalarının yanında soru sorulur, ama bundan amaç bilmek değil, aksine onun üstünlüğünü ortaya koymak içindir.



[1] -Hicr/92-93

[2] -Rahman/39

[3] -Şuara/41

[4] -Saffat/86

[5] -Yunus/61

[6] -Rahman/41

[7] -Muhammed b. Hasan Tusi, et-Tibyan fi Tefsir-il Kur'an, c.4, s.334, 1. baskı, Mekteb-ul A'lam-il İslami, h.k.1409

[8] -Fazl b. Hasan Tebersi, Mecme-ul Beyan, c.4, s.218, Müesseset-il A'lemi, Beyrut, h.k.1415

[9] -Tebersi, Cevami-ul Cami, c.1, s.641, 1. baskı, Müessese-i Neşr-i İslami, Kum, h..k. 1418

[10] -Feyz-i Kaşani, Tefsir-us Safi, c.2, s.180, 2. baskı, Mektebet-us Sadr, Tahran, h.ş.1374

[11] -Molla Fethullah Kaşani, Tefsir-i Menhec-us Sadigin fi İlzam-il Muhalifin, c.4, s.5, 2.baskı, Tahran, h..ş.1344

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ölen ve cenazesi geç defnedilen bir ferdin ruhu nasıl bir duruma girer?
    31081 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Kur’an-ı Kerim’den istifade edildiği kadarıyla, Yüce Allah ölenlerin ruhunu özel bir âlemde korumaktadır ve geç defnedilme durumunda ruha bir zarar gemlememektedir; bununla birlikte rivayetlere göre, cenazenin çabuk defnedilmesi icap eder. ...
  • Acaba Hz. Masume (s.a) mezarının ziyareti için özel bir gusül mevcut mudur?
    6150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
     Bazı Taklit Mercileri İmamların Haremlerine girmek ve ziyaret etmek için gusül almayı müstehap bilmektedirler. Diğer bazı taklit mercileri ise bu ziyaretler için gusül’ün müstehap oluşunu rivayet açısından sabit bilmemekte şöyle buyurmaktalar: Eğer bir kimse ziyaret için gusül almak isterse bunu reca (sevap ümidi) ile ...
  • Miraç nedir? Hz. Muhammed’in (s.a.a) dışında da bir peygamber miraca gitmiş midir?
    22418 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Miraç, Arapça’da göğe çıkmak için kullanılan vasıta demektir. Rivayet ve tefsirlerde ise Peygamberimizin (s.a.a) fiziki olarak Mekke’den Beytu’l-Mukaddes’e gitmesine, oradan göğe çıkmasına, sonrada tekrar Mekke’ye dönmesine miraç denmektedir. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Resulullah’ın (s.a.a) dışında herhangi bir peygamber miraca gitmemiştir; sadece Hz. Süleyman, Hz. İdris ve Hz. İsa ...
  • Şia ile sünninin evlenmesi caiz midir?
    47244 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/28
    Continue... ...
  • Şia Hz. Ali(a.s)'ın faziletlerini ispatlamada Ehl-i Sünnet'in mütevatir hadislerine dayanabilir mi?
    7463 Masumların Siresi 2011/06/21
    Tevatür yalan üzere anlaşmaları mümkün olmayan büyük bir kalabalığın bir konuyu nakletmelerine denir. Biz inanıyoruz ki Hz. Ali'nin faziletleri ve onun imameti hakkındaki nas tevatürle sabittir. Bunu Şia'nın hadis ve tarih kaynaklarının yanı sıra Ehl-i sünnetin kitaplarından ve sahabilerin hadislerini nakleden eserlerden istifade ediyoruz. Buna göre bizim bu konuyla ilgili ...
  • hangi sınıra kadar kocasına itaat etmelidir? Erkek onu yolculuğa mecbur edebilir mi?
    10470 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Hadevi Tahrani’nin belirtilen soru hakkındaki cevabının açıklaması şudur:Kadın cinsel doyum konusunda erkeğe itaat etmelidir ve erkek evden çıkmayı yasaklarsa bu durumda kendisi evden çıkamaz. Elbette evlilik hayatının farz ve haramlarla yetinmeyle sorundan yoksun olmasının imkânsız olduğuna dikkat edilmelidir. Ama ahlaka riayet etmek evliliğin pekişmesi ve tatlılığını ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17497 هدیه 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Geçici evlilikte iddet beklemenin felsefesi nedir?
    8946 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/10/18
    Kadın yaise ise iddet beklemesine gerek yoktur. Yaiseden kasıt Kureyişli ise altmış ve Kureyşli değilse elli yaşını doldurmuş olmasıdır. Kısır olan kadın yaise sayılmaz, bu yüzden evlendikten sonra iddet beklemesi gerekir.Bu hükmün felesefesine gelince ayet ve rivayetlerde hükümlerin bütün ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8453 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • İslam’ın Tebliğ Yöntemi Nasıldı?
    12515 Masumların Siresi 2011/08/17
    Tebliğ mesaj iletmek anlamındadır. Tüm ilahî peygamberlerin ve özellikle de yüce İslam Peygamberinin misyonu insanları karanlıklardan nura yöneltmek olduğundan, İslam’da tebliğ Allah’ın mesajını kullarına ulaştıran bir vesile olarak çok önemlidir. İslam’da tebliğ yöntemleri sözlü, yazılı ve amelî olarak üç kısma ayrılabilir. Bu her üç kısmın da değişik türleri vardır. ...

En Çok Okunanlar