Gelişmiş Arama
Ziyaret
10535
Güncellenme Tarihi: 2009/04/29
Soru Özeti
Hz. Ali’nin (a.s) Osman’ın icraatları hakkındaki sözü ahlak ve edepten uzak değil midir?
Soru
Ali (a.s) Şıkşıkiye hutbesinde üçüncü halife hakkında şöyle demektedir: “Ta ki iki yanını doldurmuş olduğu bir halde kavmin üçüncüsü kalktı. O, defi hacet yaptığı ve beslendiği yer arasında…” Ahlak ve edep timsali olan Ali’nin (a.s) böyle bir tabir kullanması nasıl mümkün olabilir? Bu, mevcut hutbenin kendisinin olmadığına delalet etmemekte midir?
Kısa Cevap

Osman, kendi yaptıkları neticesinde (Müslümanların beytülmalinde israfta bulunmak ve kabilecilik yapmak vb.) Müslümanların ezici çoğunluğunun itirazına maruz kalmış bir halifedir. Öyle ki tüm Müslümanlar ona karşı ayaklanmış ve kendisinin evine hücum etmiştir. İmam Ali (a.s) İslam Peygamberinin hilafet makamını savunmak için onun öldürülmesini engellemek için önleyici ciddi teşebbüslerde bulundu ama sonunda Müslümanlar onu öldürdü. Hz. Ali’nin (a.s) Osman’ın yaşam şeklini bildirme bazında sarf ettiği sözün edepten uzak olup olmadığı hususunu ise o günkü toplum ve zamanın kültüründe incelemek gerekir. Kur’an’da dünya ehli veya Yahudi âlimleri ve inkârcılar hakkında bu türden tabirler mevcuttur; “hayvanlardan daha sapkındırlar”[i], “eşek gibidir”[ii] ve “köpek gibi”[iii]  tabirler bunun örnekleridir. Bunlar da o günün kültüründe böyle azarlamaların normal olduğunun göstergesidir.



[i] Furkan, 44.

[ii] Cuma, 5.

[iii] Araf, 176.

Ayrıntılı Cevap

İslam devletinde mesuliyet kabul etmek; iman esaslarını sağlam kılmak için çalışmak, halkın refah ve asayişini sağlamak, halk arasında adaleti icra etmek, her yönden toplumun gelişmesi ve ilerlemesi için çabalamak gibi mukaddes ve yüce hedeflere nail olabilmek içindir. Bu hedeflerin tümü veya çoğuna ulaşmak yönetici ve mesullerin doğru bir şekilde vazifelerini eda etmelerine bağlıdır. Eğer yöneticiler salahiyetten yoksun olursa veya yanlış ve programsız olarak hareket ederlerse sistem ve halka en yıkıcı zararları verirler. Hatta şeriata aykırı işlere teşebbüs ederek devletin düşme, bozulma ve itibarsızlaşma etkenlerini bile hazırlayabilirler. Osman, maalesef kendi hilafet döneminde Müslümanlar tarafından kabul edilen bir icraatı olmayan bir halifeydi. Burada onun devletteki bazı icraatlarına işaret edilecektir:

1. Kabileciliğe olan aşırı ilgisi: Osman kendi hilafet döneminde Emevî kabilesine mensup akrabalarını halkın başına musallat edip Hicaz, Irak, Mısır ve diğer İslam ülkelerindeki yönetim işlerini onların eline teslim etti.[1]

2. Peygamberin (s.a.a) sürgün ettiği şahsa bakanlık vermek: Osman, Peygamber (s.a.a) tarafından sürgün edilen “Mervan b. Hakem b. As”’ı Medine’ye getirdi ve kendisine bakanlık makamı verdi. Mervan ve babası, Peygamber döneminde öylesine nifak ve bozgunculuğa boğulmuşlardı ki Peygamber (s.a.a) bu baba ve oğlu Medine’den defetmelerini emretti. Allah Resulü (s.a.a) hayatta olduğu müddetçe Mervan ve babası dışlanmış ve lanet edilmiş bir haldeydi. Osman onlar için ne kadar şefaat dilese de şefaati kabul olmadı. Kendisi halife makamına oturunca Mervan’ı Medine’ye geri getirdi ve sonra bakanlık makamı kendisine verdi. Beytülmalin beşte birini Mervan’a verdi; bu yüzden ilk olarak Müslümanların itirazına maruz kaldı.[2]

3. Müslümanların beytülmalinde savurganlık ve israf yapmak: Hilafete geldikten sonra beytülmali şahsi işlere harcamaya ve akrabalarına bağışlamaya başladı. Örneğin, Mervan’a beş yüz bin dinar, Talha’ya iki yüz bin dirhem ve Hakem b. As’a da üç yüz bin dirhem verdi.[3]

4. Halka zulüm ve haksızlık yapmak: İş, hilafet ülkesinin her yerinden şikâyetler seli akmasına vardı. Ama kendi etrafında bulunan Emevilerin ve özellikle de Mervan b. Hakem’in etkisinde bulunan halife, halkın şikâyetlerine aldırmadı.[4]

 Bu davranış Müslümanların ezici çoğunluğunun itirazına maruz kalmasına neden oldu; iş tüm Müslümanların (özellikle Ehli Sünnet ve birinci ile ikinci halife takipçileri) onun aleyhine ayaklanmasına ve evine hücum etmesine vardı. İmam Ali (a.s), Peygamberin halifesi ve İslam toplumunun önderi sıfatıyla Osman’ın öldürülmesinin İslam’a büyük bir darbe olacağını bildiğinden, İslam Peygamberinin hilafet makamını savunmak için Osman’ın öldürülmesini engelleme gayesiyle önleyici ciddi teşebbüslerde bulundu ve hatta evlatları İmam Hasan ve İmam Hüseyin’i (a.s) onu korumak ve savunmak için yolladı ama sonunda Müslümanlar onu öldürdü.[5]

Hz. Ali’nin (a.s) Osman hakkında söylediği söz, gerçeği bildiren bir haberdi ve Osman da gerçekten böyleydi ve eşrafçılık eğilimi taşımaktaydı. Sadece Müslümanların beytülmalini yemek ve ondan kendi ve akrabaları menfaatleri doğrultusunda istifade etmekle meşguldü. Bu davranış onun katledilmesine neden oldu. Hz. Ali’nin (a.s) Osman’ın yaşam şeklini bildirme bazında sarf ettiği sözün edepten uzak olup olmadığı hususunu ise o günkü toplum ve zamanın kültüründe incelemek gerekir. Kur’an’da dünya ehli veya Yahudi âlimleri ve inkârcılar hakkında bu türden tabirler mevcuttur; Yüce Allah bazı gruplar hakkında “hayvanlardan daha sapkındırlar”[6], tabirini kullanmıştır. Dünya ehli ve Hz. Musa (a.s) zamanında semavî kitap Tevrat ile amel etmeyen kimseler hakkında “eşek”[7] tabiri ve diğer gruplar hakkında ise “köpek”[8] tabirini kullanmıştır. Bunlar da o günün kültüründe böyle azarlamaların normal olduğunun göstergesidir.



[1] Yakubî Ebi Vazih, Ahmed b. Ebi Yakub, Tarih-i Yakubî, c. 2, s. 150, Çap-ı Beyrut; Tabarî, İbn. Cerir, Tarih-i Taberî, c. 3, s. 388, Neşr-i Müesse-i Alamî Beyrut.

[2] Eminî, el-Ğadir, c. 8, s. 254, 260 ve 266, Daru’l-Kutubi’l-İslamiye.

[3] el-Ğadir, c. 8, s. 286.

[4] Tarih-i Yakubî, c. 2, s. 150; Tarih-i Taberî, c. 3, s. 397.

[5] Allame Tabatabaî, Seyid Muhammed Hüseyin, Şia Dar İslam, s. 36, Defter-i İntişarat-i İslamî, Vabeste be Came-i Müderrisin-i Havzay-i İlmiye-i Kum, çap-ı devazdehom, 1376.

[6] Furkan, 44.

[7] Cuma, 5.

[8] Araf, 176.

Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Neden Hz İsa Ruhullah olarak adlandırılmıştır?
    12462 روح و نفس 2012/05/27
    Bazı özellikler değişik ve birçok şey ve bireylerde bulunmasına karşın, bir takım deliller nedeniyle özel bir birey veya şeyde belirgin olarak ilan edilir. Örneğin Allah’ın olan tüm gökler ve yeryüzü arasında Kâbe’nin Allah’ın evi olarak tanıtılması bu kabildendir. Bu anlamda tüm peygamberler ve mümin bireyler Allah’ın ruhuna ...
  • Bozgunculuğun bahsedildiği Kur’an ayetleri hangileridir?
    11571 Tefsir 2011/01/20
    Bozgunculuk ıslah karşısında olup her tahripkâr işe denir. Bundan dolayı noksanlık ve tahrip cihetinde yer alan her iş veya bireysel ve toplumsal meselelerdeki ifrat ve tefrit bozgunculuk sıfatıyla anılır. Kur’an-ı Kerim’in hedef ve misyonu insanları her türlü bozgunculuktan kurtarmaktır. Bu yüzden Kur’an-ı Kerim’in birçok ...
  • Mesed Suresinin en Önemli Payamı nedir?
    4523 Tefsir 2015/05/04
    Bu surenin en önemli payamlarını şöyle açıklayabiliriz: mal, makam, peygamberle olan nesepsel ve ailevi bağ, Allahın gazabı ve öfkesinin önüne geçmiyor. Ebu Leheb gibi; o Kureyş kabilesinin önde ve başlarından sayılan birisi idi. İslam peygamberin (s.a.a.) amcası, mal ve servet sahibiydi. Bunlardan hiçbirisi onun için Allah nezdinde ...
  • İran İslam Cumhuriyetinin dışındaki Ülkelerde oy kollanmanın hükmü nedir?
    5144 Diğer Konular 2012/05/19
    Diğer ülkelerin seçimlerine iştirak etmek eğer Müslümanların maslahatına ters ise veya İslam düşmanlarının güçlenmesine neden oluyor ise caiz değildir. İslam ve Müslümanların maslaha­tını ardında getiriyor ve onların güçlenmesine neden oluyor ise seçimlere iştirak edip oy kol­lanmak uygundur. Bu durum dışında oy kollan­mak mubahtır. Mükellefin ihtiyarine bağlıdır. ...
  • Abdest alırken kolları dirseklerin dışından mı yıkamak gerekiyor yoksa iç tarafından mı?
    5109 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Abdest alırken yapılması gerek şey sağ ve sol kolların dirseklerden parmak uçlarına kadar her tarafının yıkanmasıdır. Ama erkeklerin dirseklerin dışından, kadınlarında diseklerin içinden başlaması müstehaptır.[1]-[2]
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6120 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • İbn. Arabî Şii miydi yoksa Sünni miydi?
    19527 تاريخ بزرگان 2011/06/20
    İbn. Arabî’nin şahsiyetinin giriftliği ve İslamî mezhepler ve bu mezheplerin önde gelen şahsiyetlerine karşı takınmış olduğu tavır, onun hangi mezhebe mensup olduğu hakkında görüş ayrılıklarının çıkmasına neden olmuştur. Bazıları onu Ehli Sünnet, bazıları On İki İmam Şia’sı, bazıları İsmailî, bazıları Malikî mezhebine mensup bilmiş ve bazıları mezhep üstü ve ...
  • İnsan hem dünya ve hem ahirette refah ve huzurda içinde olabilir mi?
    12122 Eski Kelam İlmi 2011/04/12
    Bu dünya özel mahiyeti ve ontolojik mertebesi nedeniyle mutluluk ve mutsuzluğu, üzüntü ve sevinci ve zorluk ve rahatlığı kendi içinde katışık halde bulunduran bir takım yasa ve kanunlara sahiptir. Hiçbir zaman refah, huzur ve mutluluk mutlak bir şekilde burda bulunmaz. İnsanın dünyada taşıdığı bazı zorluklar, mümin ...
  • Evlilik süresinde ahde yaptığım vefasızlığı nasıl telafi eder ve Allah’ı razı edebiliriz?
    6512 Pratik Ahlak 2012/03/12
    Siz sözünüzde durmamakla bir insanın geleceğini söndürmüşsünüz! Kötü sözlülüğünüzün etkisiyle, o kızın ruhunda telafi edilemeyecek yaraların oluşması mümkündür ve bunun sorumlusu sizsiniz. Bundan dolayı siz, ona borçlusunuz ve boynunuzda insan hakkı gibi büyük bir vebal var. Buna izafeten siz, bu haksızlığın yanında onu fahişelikle suçlamış ...
  • Namaz esnasında selama cevap vermenin şekli nasıldır?
    5278 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Namaz esnasındayken insan bir başkasına selam vermemelidir ve eğer bir başkası insana selam verirse, insan ön selam niteliğinde cevap vermelidir; örneğin “es-selamu aleyküm” veya “selamun aleyküm” söylemeli ve “aleyküm selam” dememelidir.[1] Hatırlatılmalıdır ki insan selamın cevabını ister namazda olsun ister namaz dışında ...

En Çok Okunanlar