Gelişmiş Arama
Ziyaret
20686
Güncellenme Tarihi: 2008/04/11
Soru Özeti
Ebubekir, Ömer, Osman nasıl halife oldular? Kimin tarafından hilafete seçildiler? Acaba kur'anda ve ya hadislerde onların halifeliğine işaret eden bir delil var mıdır?
Soru
Ebubekir, Ömer, Osman nasıl halife oldular? Kimin tarafından hilafete seçildiler? Acaba kur'anda ve ya hadislerde onların halifeliğine işaret eden bir delil var mıdır?
Kısa Cevap
Continue
Ayrıntılı Cevap

Üç halifenin halife oluş şekili kısaca şöyledir:

1.Ebubekirin halife oluşu:

Peygamber efendimizin (s.a.a) vafatından sonra Hz Ali (as) henüz Peygamber efendimizin (saa)  mubarek bedeninin guslü ve kefenlenmesiyle meşkulken bir gurup müslüman Sakife-i Beni Saide’de toplanıp halife seçmeye koyuldular. Muhacir ve ensar arasında şiddetli tartışmadan sonra hilafet meselesi sonuçlandı ve Ebubekir halife olarak tayin edildi.

2.Ömerin hilafeti:

Ebubekir iki yıl kaç ay hilafetten sonra hastalandı ve Ömer’in, onun hilafetinin tesbitinde katlandığı zahmetlerin sonucu olarak kendinden sonra Ömer’i halife tayin etti ve onun halifeliği konusunda muhaliflerin hepsini ikna etti. O ashaptan bazılarını yanına çağırdı ve Ömer’i onların huzurunda halifeliğe tayin etti ve Ebubekir’in vefatından sonra Ömer hilafet makamına oturdu. Yani 13. hicri yılında Ebubekir defn edildikten sonra Ömer camiye gidip kendi hilafetini halka duyurarak onlardan biat aldı.

Ömer’in hilafeti on yıl altı ay devam etti ve bu müddet içerisinde devamlı iki büyük devlet olan İran ve Rum ile savaş halindeydi.

3.Osman’ın hilafeti:

Ömer yaralandıktan sonra ömrünün son anlarında, kendinden sonra hilafet seçimi için altı kişiyi yanına çağırdı ve kendi aralarında birini halife olarak seçmeleri üzere hilafet konusunu o şuraya bıraktı. O altı kişi şunlardan ibaretti:

1. Ali (aleyhisselam)

2. Talha 3. Zübeyr

4. Abdurrahman b. Avf

5. Osman

6. Saad bin Ebi Vakkas.

Daha sonra Ebu talha ensariyi ensardan elli kişiyle birlikte şuranın halife seçimi için bulundukları evin önunde kalmalarını ve onların alacakları kararları beklemelerini emretti, eğer üç gün sonra onlardan beş kişi birisi hakkında tevafuk ederlerse ve biri karşı çıkarsa karşı çıkanın boynunu vurun ve eğer bört kişi biri hakkında tevafuk ederlerse ve iki kişi karşı çıkarsa o iki kişinin boynunu vurun ve eğer bir kişinin seçiminde tevafuk edenler ve karşı çıkanlar eşit olursa (yani üçe üç olurlasa) Abdurrahman b. Avf’ın bulunduğu gurubun görüşü kabul edilsin ve eğer diğer üç kişi karşı çıkarlarsa boyunlarını vurun. Eğer üç gün sonra birinde ortak noktaya varamadılarsa ve herkes bir biriyle muhalefet ettiyse altısının da boyunlarını vurun ve müslümanlar kendi aralarında halife tayin etsinler.

Ömer şurayı oluşturan altı kişinin seçilme sebebini şöyle beyan ediyor:

Zira Resul-i Ekrem vefat ederken bu altı kişiden razı olarak vefat etti. Ben de kendi aralarında birini tayin etmeleri için hilafeti şura şeklinde onlara bırakıyorum.

Ömerin ölümünden üç gün sonra bu altı kişi Ayşe'nin evinde toplanıp konuşmaya başladılar. Önce Talha kendi hakkını Osman’a bıraktı ve Zübeyr hakkını Ali (aleyhisselam)’a bıraktı  ve Saad b. Ebi Vakkas hakkını Abdurrahman’a bıraktı.

Abdurrahman kendi görüşünü açıklamak üzere muhacir ve ensarı Peygamber’in mescidinde topladı. O önce Ali’ın (aleyhisselem) yanına gitti ve ona şu şartı koştu hükümet sisteminde Allah’ın kitabına ve Peygamber’in sünnetine ve şeyheynin (Ömer ve Ebubekirin) yontemine uyacaksın. Ama Hz Ali (aleyhisselam) Ebu bekir ve Ömer’in yöntemi üzere devleti yönetme şartının reddetti ve şöyle buyurdu. Ben Allah’ın emrine Peygamber’in sünnetine ve Allahı ve Resulünün razı olduğu kendi yöntemime uyarım başkalarının yöntemine değil. Daha sonra Abdurrahman aynı cümleyi Osmana söyledi ve o kabul etti ve yüksek sesle şöyle dedi: "Allaha yemin olsun ki şeyheynin (Ebu bekir ve Ömer’in) yolundan çıkmayacağım ve onların yönteminden sapmayacağım.”

Abdurrahman Osmana biat etti ve Onu hilafete tayin etti ve Beni Ümeyye gurup gurup biat etmeye başladılar.

Osman hilafete seçildikten sonra beytülmalı kendi akrabaları arasında adaletten uzak bir şekilde dağıtmaya başladı ve İslam topraklarına gönderdiği yönticileri ve komutanları da bu makamlara liyakatlerini göz önünde bulundurmadan kendi akrabalarından seçti.

Diğer bölgelerin müslümanları Osmanın tayin ettiği yönticilerin haksız tutum ve davranışlarını tahammül edemeyerek defalarca durumlarını Peygamber’in (s.a.a) ashabına ve hatta Osman’ın kendisine şikâyet ettilerse de bu şikâyetler etkili olmadı. Sonunda halk ve ashap Osmanı uyarmaya ve eğer etkili olmazsa onu makamından almaya karar verdiler. Ama Osman ve yakınları bu tavsiyeri dinlemeyince onun yönetimine karşı başkaldırı ve kıyam oluştu ve hicri 35. yılda bu başkaldırılar Osmanın oldürülmesine yol açtı. Bu olay sonrasında müslümanlar halife olarak Hz. Ali’a biat ettiler.[1]

İlk üç halifenin halifeliğinin meşru ve hak gösteren Kur’an ve hadise dayalı her hangi bir delil yoktur. Elbette Ehlisünnet’e göre hilafet; "Peygamberin yerini geçen kimse sadece toplumun siyasi ve dünyevi işleriyle sorumlu olduğu"[2] anlamına gelir. Bu nedenle üç halifenin hilafeti için Kur’an ve hadisden delil getirmezler.



[1].Bu kitaplardan istifade edilmiştir:Tarihi Yakubi,c.2,s.150 ve 151 ve 165, Necef,Mektebetul Heyderiyye ,1384 hk. Sire-i Pişvayan, Mehdi Pişvayi ,s.73 den 81 kadar,İmam Sadık(as) araştırma merkezi,Kum ,6.baskı,1376 hş. Şerh Nehcül Belağa ,İbn Ebil Hedid,c.1, şıkşıkiyye hutbesi.

[2].İbn Haldun şöyle söyle;Hilafet yani din ve dünya siyasetini korumak için Şeriat sahibinin yerine geçmektir. İşte bu yüzden hilafet ve imamet denmektedir ve o makama oturana imam ve ya halife denir.İbn Haldunun mukaddemesi s.365 ve 366,ilmi ve kültürel yayın şirketi,Tahran.  

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuranı kerimde ayetlerin ve konuların tekrarlanması kuran ayetlerinin insicamsızlığına delil değil midir?
    12632 Fasahat & Balaghat 2015/05/04
    Kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef, insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef insanların can ve ruhlarında aydınlığı ve nurlandırmayı icat etmektir. Dik kafalı nefisleri kontrol ve zalimliğe, zulme ve inhirafa karşı koymaktır. Kurandaki konuların dağınıklığının delili kuranın, asaleti muhtevaya ve ibret verici konulara vermesi, insanı ve toplumu yapılandırmaya ...
  • Senetleri sahih olan Mütevatir-i Lafzi, Mütevatir-i Manevi ve Mütevatir-i İcmali hadis çeşitlerinin kuralı nedir?
    15900 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Şii alimleri, bir haberin her tabakasında ki senet silsilesinde ravilerin sayısı ilime neden olacak ve rivayetin Masum’un (a.s) söylediğine yakin haddine ulaştıracak habere mütevatir hadis demekteler. Her tabakada yerine göre kişilerin sayısını farklı saymış ve ravilerin sayısı hakkında belli bir sayı belirtmemişlerdir. Onlara göre ölçü sözün Masumdan çıktığını ...
  • Dini mektep ve nizamlarla dini olmayanların arasında ne gibi ayrıcalıklar vardır?
    7258 Teorik Ahlak 2012/05/12
    İlk önce şunu hatırlatmamız gerekmektedir ki; İslam dini ve tahrif olmamış diğer semavi dinler arasındaki asli benzerlik, yeryüzünde tevhidin istikrarı ve Allah’a ibadet etme ve insanların kulluktan uzaklaştırma ve Allah’tan başkasına ibadet etmektir; Nitekim Kur’an’-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” ...
  • Acaba Mütalaada başarılı olmak ve daha iyi öğrenmek için Kur’an-ı Kerimden bir ayet veya bir dua var mıdır?
    11238 Pratik Ahlak 2010/01/16
    Mütalaa etmek, bir şey üzerinde onu anlamak ve öğrenmek için yoğunlaşmak ve düşünmektir. Bu yüzden bu özelliği taşımayan her okuma mütalaa değildir. Bir Mütalaanın faydalı ve verimli olması için diğer işler gibi özel şartların hazırlanmasına ihtiyacı vardır.
  • Şia mezhebinde namazın sırları ve felsefesi nedir?
    10034 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/05/16
    Şüphesiz ilahi hükümlerin tümünün felsefe ve delili vardır, ama ilahi hüküm ve buyrukların tümünün delillerini bulmamız gerekli değildir. Müslümanlar vahiy mesajı karşısında teslim olmalıdır. Bu teslim ve kabul etme psikolojisi insanın kemalidir ve esasen bazı buyruklar teslim ve kulluk ruhunu sınamak içindir. Ama bununla birlikte Kur’an defalarca ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    10594 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • Neden İmam Hüseyin (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmedi?
    13678 Masumların Siresi 2010/04/07
    İmam Hüseyin’in (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmemesinin sebebi hakkında şunları söyleyebiliriz:1- İmam (a.s) kardeşi ve imamı olan İmam Hasan’ın (a.s) hayatı döneminde Muaviye’yle yaptığı anlaşmaya gösterdiği saygı ve Muaviye’nin de böyle bir anlaşmaya göstermelik olarak yaptığı saygıdan dolayı.2- ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6333 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Bütün peygamberlerin kitabı var mıydı? Vardıysa Hz. Nuh’un kitabının adı nedir?
    29340 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde Hz. Nuh’un kitabının olduğuna dair bir şey gelmemiştir. Ama ‘Andolsun ki biz, peygamberlerimizi, apaçık delillerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye onlarla beraber kitap ve terazi de indirdik...’ ayetinden bütün peygamberlerin kitap sahibi olduğu anlaşılsa da bazı rivayetlerde bu ayet değişik şekillerde ...
  • Farz namazların kazaları yerine sünnet namazları kılınabilir mi?
    7489 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2012/10/01
    İmam Humeyni (r.a) benzeri bir soruya yanıtta şöyle buyurmuştur: Geçmiş farz namazların kazası farzdır ve sünnet namazlarını kılmayla bir çelişki arz etmez. Lakin sünnet namazı, farz namazın kazasının yerini almaz.[1] Bundan dolayı her ne kadar sünnet namazları birçok fazilete sahip olsa da sizin kaza ...

En Çok Okunanlar